باب: قوله
تعالى: {وكذلك
جعلناكم أمة
وسطاً} /البقرة:
143/. وما أمر
النبي صلى
الله عليه
وسلم بلزوم
الجماعة، وهم
أهل العلم.
19. YÜCE ALLAH'IN "İŞTE BÖYLECE SİZİİ İNSANLIĞA ŞAHİTLER
OLMANIZ İçİN MUTEDİL BİR MİLLET KILDlK" (Bakara 143) AYETİ VE NEBİ
S.A.V.'İN CEMAATTEN YANİ ALİMLERDEN AYRILMAMA EMRİ
حدثنا إسحق
بن منصور:
حدثنا أبو
أسامة: حدثنا الأعمش:
حدثنا أبو
صالح، عن أبي
سعيد الخدري قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (يجاء
بنوح يوم
القيامة،
فيقال له: هل
بلَّغت؟ فيقول:
نعم يا ربِّ،
فتُسأل أمته:
هل بلَّغكم،
فيقولون: ما
جاءنا من
نذير، فيقول:
من شهودك، فيقول:
محمد وأمته،
فيجاء بكم
فتشهدون، ثم
قرأ رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: {وكذلك
جعلناكم أمة
وسطاً - قال:
عدلاً -
لتكونوا
شهداء على
الناس ويكون
الرسول عليكم
شهيداً}.
وعن جعفر بن
عون: حدثنا
الأعمش، عن
أبي صالح، عن
أبي سعيد
الخدري، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بهذا.
[-7349-] Ebu Said el-Hudri'nin nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle anlatmıştır:
"Kıyamet gününde Nuh Nebi getirilir de ona 'Tebliğ ettin mi?'
diye sorulur. Nuh da 'Evet, tebliğ ettim ya Rab!' der. Bunun ardından Nuh'un
ümmetine 'Nuh size tebliğ etti mi?' diye sorulur. Onlar da 'Bizi uyaran bir
uyarıcı gelmedi' derler. Soruyu soran Nuh'a 'Senin şahitlerin kimdir?' der. Nuh
da
'Muhammed ve ümmetidir' der. Bunun üzerine sizler getirilecek ve
Nuh'un tebliğ ettiğine şahitlik edeceksiniz."
Ravi bundan sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu ayeti
okudu dedi: "İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resulün de
size şahit olması için sizi adil bir millet kıldık. "(Bakara 143)
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Ayette yer alan "el-vasat", Bakara suresinin
tefsirinde geçtiği üzere "eladl=adalet" anlamındadır. Ayette ifade
edilen kısaca hidayet ve adaletin hatırlatılmasıdır. Buharl'nin başlıkta yer
alan "Ve ma emera" diye başlayan cümlesinin buradaki hadisle
uygunluğu açık değildir. Sanki o zikredilen sıfat açısından yani adalet
bakımından gibidir. Zira hitabın zahiri dolayısıyla bu herkese geneldir. Buhari
bunun kendisiyle has kastedilen genel nitelikli (amm) ya da tahsis görmüş genel
nitelikli bir lafız olduğuna işaret etmiştir. Çünkü cahiller adil değildirler.
Bid'atçılar da böyledir. Buradan anlaşılıyor ki zikredilen nitelikten maksat
ehl-i sünnet ve'l-cemaattir ki bunlar, şer'i ilmi bilen kimselerdir. Alimlerin
dışındakiler, her ne kadar bildikleri iddia edilse de bu gerçek değil, biçimsel
bir mensubiyettir.
Cemaatten ayrılmama emri birçok hadiste yer almıştır. Bunlardan
birisini Tirmizi sahih değerlendirmesiyle birlikte el-Haris b. el-Haris
el-Eş'ari'den nakletmiştir. O bu konuda uzunca bir hadis rivayet eder. O
hadiste şöyle denilmektedir:
"Ben Yüce Allah 'ın bana em rettiği beş şeyi size
emrediyorum: Bunlar dinlemek, itaat etmek, cihad etmek, hicret etmek, cemaatten
ayrılmamaktır. Çünkü cemaatten bir karış ayrılan İslamın halkasını boynundan
çıkarmış olur. "(Tirmizi, Edeb) Hz. Ömer'in Şam yakınlarındaki Cabiye'de
yaptığı meşhur konuşmada şöyle bir ifade yer almaktadır:
"Cemaate sarılın! Sakın tefrikaya düşmeyin. Çünkü şeytan bir
kişiyle birliktedir. O iki kişiden daha uzaktır!" Bu konuşmada "Her
kim cennetin tam ortasını isterse cemaatten ayrılmasın" şeklinde bir cümle
yer almaktadır.(Tirmizi, fiten) İbn Battal şöyle demiştir:
Bu İmam Buharl'nin kullandığı başlıktan maksat, cemaate
yapışmaya teşviktir. Zira Yüce Allah "İnsanlığa şahitler olmanız
için" buyurmaktadır. Şahitliğin kabul şartı adalettir. Bu ümmetin adil
olduğu "vesatan" kelimesiyle sabittir. Zira "el-vasat"
adalet demektir. Burada geçen "el-cemaa" kelimesinden maksat ise her
asırdaki ehlü'l-hal ve'l-akd'dir .