SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İ’TİSAM

<< 2391 >>

باب: قوله تعالى: {وكذلك جعلناكم أمة وسطاً} /البقرة: 143/. وما أمر النبي صلى الله عليه وسلم بلزوم الجماعة، وهم أهل العلم.

19. YÜCE ALLAH'IN "İŞTE BÖYLECE SİZİİ İNSANLIĞA ŞAHİTLER OLMANIZ İçİN MUTEDİL BİR MİLLET KILDlK" (Bakara 143) AYETİ VE NEBİ S.A.V.'İN CEMAATTEN YANİ ALİMLERDEN AYRILMAMA EMRİ

 

حدثنا إسحق بن منصور: حدثنا أبو أسامة: حدثنا الأعمش: حدثنا أبو صالح، عن أبي سعيد الخدري قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (يجاء بنوح يوم القيامة، فيقال له: هل بلَّغت؟ فيقول: نعم يا ربِّ، فتُسأل أمته: هل بلَّغكم، فيقولون: ما جاءنا من نذير، فيقول: من شهودك، فيقول: محمد وأمته، فيجاء بكم فتشهدون، ثم قرأ رسول الله صلى الله عليه وسلم: {وكذلك جعلناكم أمة وسطاً - قال: عدلاً - لتكونوا شهداء على الناس ويكون الرسول عليكم شهيداً}.

وعن جعفر بن عون: حدثنا الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي سعيد الخدري، عن النبي صلى الله عليه وسلم بهذا.

 

[-7349-] Ebu Said el-Hudri'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle anlatmıştır:

 

"Kıyamet gününde Nuh Nebi getirilir de ona 'Tebliğ ettin mi?' diye sorulur. Nuh da 'Evet, tebliğ ettim ya Rab!' der. Bunun ardından Nuh'un ümmetine 'Nuh size tebliğ etti mi?' diye sorulur. Onlar da 'Bizi uyaran bir uyarıcı gelmedi' derler. Soruyu soran Nuh'a 'Senin şahitlerin kimdir?' der. Nuh da

 

'Muhammed ve ümmetidir' der. Bunun üzerine sizler getirilecek ve Nuh'un tebliğ ettiğine şahitlik edeceksiniz."

 

Ravi bundan sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu ayeti okudu dedi: "İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resulün de size şahit olması için sizi adil bir millet kıldık. "(Bakara 143)

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Ayette yer alan "el-vasat", Bakara suresinin tefsirinde geçtiği üzere "eladl=adalet" anlamındadır. Ayette ifade edilen kısaca hidayet ve adaletin hatırlatılmasıdır. Buharl'nin başlıkta yer alan "Ve ma emera" diye başlayan cümlesinin buradaki hadisle uygunluğu açık değildir. Sanki o zikredilen sıfat açısından yani adalet bakımından gibidir. Zira hitabın zahiri dolayısıyla bu herkese geneldir. Buhari bunun kendisiyle has kastedilen genel nitelikli (amm) ya da tahsis görmüş genel nitelikli bir lafız olduğuna işaret etmiştir. Çünkü cahiller adil değildirler. Bid'atçılar da böyledir. Buradan anlaşılıyor ki zikredilen nitelikten maksat ehl-i sünnet ve'l-cemaattir ki bunlar, şer'i ilmi bilen kimselerdir. Alimlerin dışındakiler, her ne kadar bildikleri iddia edilse de bu gerçek değil, biçimsel bir mensubiyettir.

 

Cemaatten ayrılmama emri birçok hadiste yer almıştır. Bunlardan birisini Tirmizi sahih değerlendirmesiyle birlikte el-Haris b. el-Haris el-Eş'ari'den nakletmiştir. O bu konuda uzunca bir hadis rivayet eder. O hadiste şöyle denilmektedir:

 

"Ben Yüce Allah 'ın bana em rettiği beş şeyi size emrediyorum: Bunlar dinlemek, itaat etmek, cihad etmek, hicret etmek, cemaatten ayrılmamaktır. Çünkü cemaatten bir karış ayrılan İslamın halkasını boynundan çıkarmış olur. "(Tirmizi, Edeb) Hz. Ömer'in Şam yakınlarındaki Cabiye'de yaptığı meşhur konuşmada şöyle bir ifade yer almaktadır:

 

"Cemaate sarılın! Sakın tefrikaya düşmeyin. Çünkü şeytan bir kişiyle birliktedir. O iki kişiden daha uzaktır!" Bu konuşmada "Her kim cennetin tam ortasını isterse cemaatten ayrılmasın" şeklinde bir cümle yer almaktadır.(Tirmizi, fiten) İbn Battal şöyle demiştir:

 

Bu İmam Buharl'nin kullandığı başlıktan maksat, cemaate yapışmaya teşviktir. Zira Yüce Allah "İnsanlığa şahitler olmanız için" buyurmaktadır. Şahitliğin kabul şartı adalettir. Bu ümmetin adil olduğu "vesatan" kelimesiyle sabittir. Zira "el-vasat" adalet demektir. Burada geçen "el-cemaa" kelimesinden maksat ise her asırdaki ehlü'l-hal ve'l-akd'dir .