باب: ما كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يُسأل مما
لم يُنزل عليه
الوحي، فيقول:
(لا أدري). أو لم يجب
حتى يُنزل
عليه الوحي،
ولم يقل برأي
ولا بقياس.
8. NEBİ S.A.V. KENDİsİNE VAHİY İNDİRİLMEYEN KONULARDA SORU
SORULDUĞUNDA "BİLMİYORUM" DER VEYA KENDİSİNE O KONUDA VAHİY İNİNCEYE
KADAR O SORUYA CEVAP VERMEZDİ VE RE'Y VE KIYAS'A GÖRE HÜKÜM VERMEZDİ
لقوله تعالى:
{بما أراك
الله} /النساء:
105/. وقال ابن
مسعود: سئل
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن الروح
فسكت، حتى
نزلت الآية.
Yüce Allah "Allah'ın sana gösterdiği şekilde"(Nisa
105) buyurmuştur. İbn Mesud ise şöyle der: "Nebi'e ruhu sordular. O, ayet
ininceye kadar sustu."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان
قال: سمعت ابن
المنكدر يقول:
سمعت
جابر بن عبد
الله يقول:
مرضت، فجاءني
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يعودني،
وأبو بكر،
وهما ماشيان،
فأتاني وقد
أغمي عليَّ،
فتوضأ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ثم
صبَّ وضوءه
عليَّ فأفقت،
فقلت: يا رسول
الله، وربما
قال سفيان:
فقلت: أي رسول
الله، كيف
أقضي في مالي،
كيف أصنع في
مالي؟ قال:
فما أجابني
بشيء حتى نزلت
آية الميراث.
[-7309-] Cabir b. Abdullah r.a. şöyle anlatmıştır:
Hastalandığımda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Ebu
Bekir yürüyerek beni ziyarete geldiler. Bana geldiklerinde bayılmış halde idim.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem abdest aldı. Sonra abdest aldığı sudan
benim üzerime döktü. Ben bunun üzerine ayıldım ve "Ya Resulallah! -Ravi
Süfyan, bu hitabı ey 'Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem' şeklinde
nakletmiş olabilir- Malım hakkında nasıl hükmedeyim, malım hakkında nasıl davranayım"
diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana miras ayeti ininceye
kadar hiçbir cevap vermedi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Başlıktan anlaşılan şudur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e hakkında vahiy inmeyen bir şey sorulduğunda iki durum sözkonusuydu: Ya
bu soruya "bilmiyorum" diye cevap verir ya da kendisine vahiyle
açıklaması gelinceye kadar susardı. Burada "vahiy" kelimesinden
maksat, okunmasıyla ibadet edilen Kur'an ve bunun dışında başka şeyleri kapsar.
"Bilmiyorum" ifadesi için İmam Buhari herhangi bir delil
zikretmemiştir. Çünkü mu allak ve mevsul her iki hadis ikinci şık için
örnektir.
Öyle anlaşılıyor ki İmam Buhari, başlıkta buna benzer şeylerde
adeti olduğu üzere bu konuda varid olan habere işaret etmiştir. Fakat -haber
delil olmaya elverişli olsa bile- onun gerekli gördüğü şartı taşıyan herhangi
bir rivayet sabit değildir.
Bu konuda birçok hadis vardır. Bunlardan biri İbn Ömer'in
rivayet ettiği şu hadistir: "Adamın biri Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e gelip 'dünyanın hangi köşesi daha hayırlıdır?' diye sordu. O da
'bilmiyorum' dedi. Akabinde kendisine Cebrail ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bu soruyu ona sordu. Cebrail de 'bilmiyorum' dedi. Bunun üzerine
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Rabbine sor' deyince Cebrail öyle bir
sarsıldı ki. .. " Hadisi İbn Hibban rivayet etmiştir. Hakim de CUbeyr b.
Mut'im'den buna benzer şekilde nakletmiştir.(Hakim, Müstedrek, I, 167, II, 9)
"Rey ve kıyasa göre hüküm vermezdi." Evza! "İlim,
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sahabilerinden nakledilen şeylerdir.
Onlardan gelmeyenler ilim değildir" demiştir. Ebu Ubeyd ve Yakub b.
Şeybe'nin nakline göre İbn Mesud şöyle demiştir:
"İnsanlar Muhammed'in sahabilerinden, onların büyüklerinden
kendilerine ilim geldiği sürece hayır içinde kalmaya devam edeceklerdir.
Onların küçüklerinden kendilerine ilim geldiğinde hevesleri ve arzuları
birbirinden farklı olduğunda helak olurlar." Ebu Ubeyde bu sözü şöyle
tefsir etmiştir:
Sahabe ve onlara iyilikle tabi olan önde gelen büyüklerden
nakledilen her şey, miras olarak alınan ilimdir. Onlardan sonra gelenlerin
uydurdukları ise kınanmıştır. Selef bilginleri ilimle reyi birbirinden
ayırıyorlar, sünnete "ilim" derken, bunun dışındakilere "rey"
diyorlardı. Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir:
İlim, Nebiden sonra sahabilerden alınır. Sahabi yoksa kişi
tabiOndan ilim almakta muhayyerdir. Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediği nakledilir:
Hulefa-yı Raşidın'den gelen şeyler sünnetten sayılır. Onların dışındaki
sahabilerden "Bu sünnettir" diyen kimsenin ifadesini reddetmem.
İbnü'l-Mübarek, "Hükme esas alınacak olan haber olmalıdır, reyden de size
haberi tefsir edeni alınız" demiştir. Kısacası, rey kitap veya sünnetten
bir nakle dayalıysa övülmüştür. İlimden dayanağı yoksa kınanmıştır. Abdullah b.
Amr'ın yukarıdaki hadisi, bunu ifade etmektedir. Çünkü o, ilmin yok olmasından
sonra cahillerin kendi görüşlerine dayanarak fetva vereceklerini söylemiştir.
باب: تعليم
النبي صلى
الله عليه
وسلم أمته من الرجال
والنساء مما
علَّمه الله،
ليس برأي ولا
تمثيل.
9. NEBİ S.A.V.'İN ÜMMETİNİN ERKEKLERİ VE KADINLARINI ALLAH'IN
KENDİSİNE ÖĞRETTİĞİ ŞEYLERDEN RE'Y VE TEMSİL (KIYAS) OLMAKSIZIN DOĞRUDAN
DOĞRUYA ÖĞRETMESİ
حدثنا مسدد:
حدثنا أبو
عوانة، عن عبد
الرحمن بن
الأصبهاني،
عن أبي صالح
ذكوان، عن أبي
سعيد:
جاءت
امرأة إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقالت:
يا رسول الله،
ذهب الرجال
بحديثك، فاجعل
لنا من نفسك
يوماً نأتيك
فيه، تعلمنا
مما علمك
الله، فقال:
(اجتمعن في
يوم كذا وكذا،
في مكان كذا
وكذا).
فاجتمعن،
فأتاهنَّ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فعلمهنَّ
مما علمه
الله، ثم قال:
(ما منكنَّ
امرأة تقدِّم
بين يديها من
ولَدها
ثلاثة، إلا
كان لها
حجاباً من
النار). فقالت
امرأة منهنَّ:
يا رسول الله؟
اثنين؟ قال:
فأعادتها
مرتين، ثم
قال: (واثنين
واثنين
واثنين).
[-7310-] Ebu Said şöyle demiştir: Bir kadın Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e geldi ve
"Ya Resulallah! Erkekler senin sözlerini alıp gittiler. Şu
halde biz kadınlar içinde kendiliğinden bir gün ay ır da bizler o günde sana
gelelim, sen de Allah'ın sana öğrettiği şeylerden bizlere öğretirsin!"
dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Filan ve filan günlerde, şu
ve şu mekanlarda toplanın" buyurdu. Kadınlar (o günlerde ve yerlerde)
toplandılar. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yanlarına geldi ve
Allah'ın kendisine öğrettiği şeylerden kadınlara da öğretti. Sonra onlara
"İçinizden hiçbir kadın yoktur ki çocuklarından üç tanesini kendisinden
önce ahirete yollasın da bunlar cehenneme karşı onun için bir perde
olmasın!" dedi. Bunun üzerine kadınlardan biri "Ya Resulallah! İki tanesi
de öyle mi?" dedi. -Ebu Said, kadın 'İki tane' sözünÜ iki defa tekrar
etti" dedi.- Sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üç kere tekrar
ederek "İki tane de, iki tane de, iki tane de öyledir" buyurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
MüheIleb şöyle demiştir: Buharl'nin demek istediği şudur: Bir
alimin (bir konuda) nasları bildirme imkanı varsa kendi görüşüne ve kıyasına
göre konuşmaz.
Başlıkta yer alan "temsil" kelimesinden maksat,
kıyastır. Kıyas, malum olan bir hükmün aynısını aradaki illet benzerliğinden
dolayı bir başka meselede de söylemektir. Rey, bundan daha geneldir. Buhari bu
konuda bir kadının "Erkekler senin sözlerini alıp gittiler" diyerek
Hz. Nebie başvurmasını konu alan Ebu Said hadisine yer vermiştir. Bu hadiste
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yanlarına geldi ve
Allah'ın kendisine öğrettiği şeylerden kadınlara da öğretti" ifadesi yer
almaktadır.
Kirmani şöyle demiştir: Yukarıdaki başlığın hadisteki karşılığı
" ... kendisinden önce ahirete yollasın da bunlar cehenneme karşı onun
için bir perde olmasın!" ifadesidir. Zira bu mesele haber vermeye dayalı
bir konu olup, ancak Yüce Allah'ın bildirmesiyle bilinir. Bu konuda kıyasa ve
reye yer yoktur.