SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İ’TİSAM

<< 2381 >>

باب: ما كان النبي صلى الله عليه وسلم يُسأل مما لم يُنزل عليه الوحي، فيقول: (لا أدري). أو لم يجب حتى يُنزل عليه الوحي، ولم يقل برأي ولا بقياس.

8. NEBİ S.A.V. KENDİsİNE VAHİY İNDİRİLMEYEN KONULARDA SORU SORULDUĞUNDA "BİLMİYORUM" DER VEYA KENDİSİNE O KONUDA VAHİY İNİNCEYE KADAR O SORUYA CEVAP VERMEZDİ VE RE'Y VE KIYAS'A GÖRE HÜKÜM VERMEZDİ

 

لقوله تعالى: {بما أراك الله} /النساء: 105/. وقال ابن مسعود: سئل النبي صلى الله عليه وسلم عن الروح فسكت، حتى نزلت الآية.

Yüce Allah "Allah'ın sana gösterdiği şekilde"(Nisa 105) buyurmuştur. İbn Mesud ise şöyle der: "Nebi'e ruhu sordular. O, ayet ininceye kadar sustu."

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان قال: سمعت ابن المنكدر يقول:

 سمعت جابر بن عبد الله يقول: مرضت، فجاءني رسول الله صلى الله عليه وسلم يعودني، وأبو بكر، وهما ماشيان، فأتاني وقد أغمي عليَّ، فتوضأ رسول الله صلى الله عليه وسلم ثم صبَّ وضوءه عليَّ فأفقت، فقلت: يا رسول الله، وربما قال سفيان: فقلت: أي رسول الله، كيف أقضي في مالي، كيف أصنع في مالي؟ قال: فما أجابني بشيء حتى نزلت آية الميراث.

 

[-7309-] Cabir b. Abdullah r.a. şöyle anlatmıştır:

 

Hastalandığımda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Ebu Bekir yürüyerek beni ziyarete geldiler. Bana geldiklerinde bayılmış halde idim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem abdest aldı. Sonra abdest aldığı sudan benim üzerime döktü. Ben bunun üzerine ayıldım ve "Ya Resulallah! -Ravi Süfyan, bu hitabı ey 'Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem' şeklinde nakletmiş olabilir- Malım hakkında nasıl hükmedeyim, malım hakkında nasıl davranayım" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana miras ayeti ininceye kadar hiçbir cevap vermedi.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Başlıktan anlaşılan şudur: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hakkında vahiy inmeyen bir şey sorulduğunda iki durum sözkonusuydu: Ya bu soruya "bilmiyorum" diye cevap verir ya da kendisine vahiyle açıklaması gelinceye kadar susardı. Burada "vahiy" kelimesinden maksat, okunmasıyla ibadet edilen Kur'an ve bunun dışında başka şeyleri kapsar. "Bilmiyorum" ifadesi için İmam Buhari herhangi bir delil zikretmemiştir. Çünkü mu allak ve mevsul her iki hadis ikinci şık için örnektir.

 

Öyle anlaşılıyor ki İmam Buhari, başlıkta buna benzer şeylerde adeti olduğu üzere bu konuda varid olan habere işaret etmiştir. Fakat -haber delil olmaya elverişli olsa bile- onun gerekli gördüğü şartı taşıyan herhangi bir rivayet sabit değildir.

 

Bu konuda birçok hadis vardır. Bunlardan biri İbn Ömer'in rivayet ettiği şu hadistir: "Adamın biri Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip 'dünyanın hangi köşesi daha hayırlıdır?' diye sordu. O da 'bilmiyorum' dedi. Akabinde kendisine Cebrail ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu soruyu ona sordu. Cebrail de 'bilmiyorum' dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Rabbine sor' deyince Cebrail öyle bir sarsıldı ki. .. " Hadisi İbn Hibban rivayet etmiştir. Hakim de CUbeyr b. Mut'im'den buna benzer şekilde nakletmiştir.(Hakim, Müstedrek, I, 167, II, 9)

 

"Rey ve kıyasa göre hüküm vermezdi." Evza! "İlim, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sahabilerinden nakledilen şeylerdir. Onlardan gelmeyenler ilim değildir" demiştir. Ebu Ubeyd ve Yakub b. Şeybe'nin nakline göre İbn Mesud şöyle demiştir:

 

"İnsanlar Muhammed'in sahabilerinden, onların büyüklerinden kendilerine ilim geldiği sürece hayır içinde kalmaya devam edeceklerdir. Onların küçüklerinden kendilerine ilim geldiğinde hevesleri ve arzuları birbirinden farklı olduğunda helak olurlar." Ebu Ubeyde bu sözü şöyle tefsir etmiştir:

 

Sahabe ve onlara iyilikle tabi olan önde gelen büyüklerden nakledilen her şey, miras olarak alınan ilimdir. Onlardan sonra gelenlerin uydurdukları ise kınanmıştır. Selef bilginleri ilimle reyi birbirinden ayırıyorlar, sünnete "ilim" derken, bunun dışındakilere "rey" diyorlardı. Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir:

 

İlim, Nebiden sonra sahabilerden alınır. Sahabi yoksa kişi tabiOndan ilim almakta muhayyerdir. Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediği nakledilir: Hulefa-yı Raşidın'den gelen şeyler sünnetten sayılır. Onların dışındaki sahabilerden "Bu sünnettir" diyen kimsenin ifadesini reddetmem. İbnü'l-Mübarek, "Hükme esas alınacak olan haber olmalıdır, reyden de size haberi tefsir edeni alınız" demiştir. Kısacası, rey kitap veya sünnetten bir nakle dayalıysa övülmüştür. İlimden dayanağı yoksa kınanmıştır. Abdullah b. Amr'ın yukarıdaki hadisi, bunu ifade etmektedir. Çünkü o, ilmin yok olmasından sonra cahillerin kendi görüşlerine dayanarak fetva vereceklerini söylemiştir.

 

باب: تعليم النبي صلى الله عليه وسلم أمته من الرجال والنساء مما علَّمه الله، ليس برأي ولا تمثيل.

9. NEBİ S.A.V.'İN ÜMMETİNİN ERKEKLERİ VE KADINLARINI ALLAH'IN KENDİSİNE ÖĞRETTİĞİ ŞEYLERDEN RE'Y VE TEMSİL (KIYAS) OLMAKSIZIN DOĞRUDAN DOĞRUYA ÖĞRETMESİ

 

حدثنا مسدد: حدثنا أبو عوانة، عن عبد الرحمن بن الأصبهاني، عن أبي صالح ذكوان، عن أبي سعيد:

 جاءت امرأة إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقالت: يا رسول الله، ذهب الرجال بحديثك، فاجعل لنا من نفسك يوماً نأتيك فيه، تعلمنا مما علمك الله، فقال: (اجتمعن في يوم كذا وكذا، في مكان كذا وكذا). فاجتمعن، فأتاهنَّ رسول الله صلى الله عليه وسلم فعلمهنَّ مما علمه الله، ثم قال: (ما منكنَّ امرأة تقدِّم بين يديها من ولَدها ثلاثة، إلا كان لها حجاباً من النار). فقالت امرأة منهنَّ: يا رسول الله؟ اثنين؟ قال: فأعادتها مرتين، ثم قال: (واثنين واثنين واثنين).

 

[-7310-] Ebu Said şöyle demiştir: Bir kadın Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi ve

 

"Ya Resulallah! Erkekler senin sözlerini alıp gittiler. Şu halde biz kadınlar içinde kendiliğinden bir gün ay ır da bizler o günde sana gelelim, sen de Allah'ın sana öğrettiği şeylerden bizlere öğretirsin!" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Filan ve filan günlerde, şu ve şu mekanlarda toplanın" buyurdu. Kadınlar (o günlerde ve yerlerde) toplandılar. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yanlarına geldi ve Allah'ın kendisine öğrettiği şeylerden kadınlara da öğretti. Sonra onlara "İçinizden hiçbir kadın yoktur ki çocuklarından üç tanesini kendisinden önce ahirete yollasın da bunlar cehenneme karşı onun için bir perde olmasın!" dedi. Bunun üzerine kadınlardan biri "Ya Resulallah! İki tanesi de öyle mi?" dedi. -Ebu Said, kadın 'İki tane' sözünÜ iki defa tekrar etti" dedi.- Sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üç kere tekrar ederek "İki tane de, iki tane de, iki tane de öyledir" buyurdu.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

MüheIleb şöyle demiştir: Buharl'nin demek istediği şudur: Bir alimin (bir konuda) nasları bildirme imkanı varsa kendi görüşüne ve kıyasına göre konuşmaz.

 

Başlıkta yer alan "temsil" kelimesinden maksat, kıyastır. Kıyas, malum olan bir hükmün aynısını aradaki illet benzerliğinden dolayı bir başka meselede de söylemektir. Rey, bundan daha geneldir. Buhari bu konuda bir kadının "Erkekler senin sözlerini alıp gittiler" diyerek Hz. Nebie başvurmasını konu alan Ebu Said hadisine yer vermiştir. Bu hadiste "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yanlarına geldi ve Allah'ın kendisine öğrettiği şeylerden kadınlara da öğretti" ifadesi yer almaktadır.

 

Kirmani şöyle demiştir: Yukarıdaki başlığın hadisteki karşılığı " ... kendisinden önce ahirete yollasın da bunlar cehenneme karşı onun için bir perde olmasın!" ifadesidir. Zira bu mesele haber vermeye dayalı bir konu olup, ancak Yüce Allah'ın bildirmesiyle bilinir. Bu konuda kıyasa ve reye yer yoktur.