باب: ما يُكره
من التمني.
6. MEKRUH OLAN TEMENNi
{ولا
تتمنَّوا ما
فضَّل الله به
بعضكم على بعض
للرجل نصيب
مما اكتسبوا
وللنساء نصيب
مما اكتسبن
واسألوا الله
من فضله إنَّ
الله كان بكل شيء
عليماً}./النساء:
32/ .
Allah Teala'nın "Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı
şeyleri hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandıklarından nasipleri var,
kadınların da kazandıklarından nasipleri var. Allah'tan lutfunu isteyin.
Şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir"(Nisa 32) ayeti
حدثنا حسن بن
الربيع: حدثنا
أبو الأحوص،
عن عاصم، عن
النَّضر بن
أنس قال:
قال
أنس رضي الله
تعالى عنه:
لولا أني سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول: (لا
تتمنَّوا الموت).
لتمنَّيت.
[-7233-] Nadr b. Enes'in nakline göre Enes şöyle
demiştir: Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i
"Sakın ölümü temennf etmeyiniz'' buyururken işitmiş
olmasaydım muhakkak onu temenni ederdim demiştir.
حدثنا محمد:
حدثنا عبدة،
عن ابن أبي
خالد، عن قيس
قال: أتينا
خبَّاب ابن
الأرتِّ
نعوده وقد اكتوى
سبعاً، فقال:
لولا أنَّ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نهانا أن
ندعو بالموت لدعوت
به.
[-7234-] Kays b. Ebi Hazim şöyle demiştir: Hastalığı sırasında Habbab b.
el-Eret'i ziyarete gittik. Vücudunun yedi yerine dağlama tedavisi uygulamıştı.
Habbab (hastalığının şiddetli ızdırabını ifade ederek) "Eğer Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizlere ölümü temennı etmemizi yasaklamış olmasaydı
muhakkak ölümü temennı ederdim!" dedi.
حدثناعبد
الله بن محمد:
حدثنا هشام بن
يوسف: أخبرنا
معمر، عن
الزُهريِّ،
عن أبي عبيد،
اسمه سعد بن
عبيد، مولى
عبد الرحمن بن
أزهر :
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يتمنَّى
أحدكم الموت،
إمّا محسناً
فلعلَّه يزداد،
وإما مسيئاً
فلعله
يَسْتَعْتِبْ).
[-7235-] Ebu Ubeyd'in -asıl adı Abdurrahman b. Ezher'in azadlısı
Sa'd b. Ubeyd'dir- nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur:
"Hiç biriniz sakın ölümü temennı etmesin! Eğer o, salih bir
kimse ise (hayatta oldukça) salah ve faziletinin artması umulur. Eğer fena bir kimse
ise onun da tövbe edip, Allah'ın rızasını kazanması mümkün olur!"
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Mekruh Olan Temennl." İbn Atıyye şöyle demiştir:
Başkasıyla alakası olmayan şeyi yani mubah olan şeyleri temennı etmek caizdir.
Buna göre temennı yasaklı kıskançlık, karşılıklı nefrete sebep olacak şeylere
mahsustur. İmam ŞafiI'nin şu ifadesi bu şekilde yorumlanır: "Temennı
etmekle günaha girmiş olmasaydık, şöyle şöyle olmasını temennı ederdik."
İmam Şafii bununla her türlü temennınin insanı günaha sokacağını
kastetmemektedir.
"Allah'ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri hasretle
arzu etmeyin." Ebu Zerr'in rivayeti bu şekildedir. İmam Buhari bir başka
rivayette ayetin tamamını zikretmiştir. O bu konuda üç hadise yer vermiştir.
Bunların tümü ölmeyi temennı etmeyi yasaklamayla ilgilidir. Bu hadislerin
ayetle olan ilişkisinde kapalılık vardır. Ancak temennınin mekruh olanı, ayetin
ve hadisin delalet ettiği şeyin cinsidir demek istiyorsa arada bir ilgi
olabilir. Ayetten anlaşılan kıskanma yasaklığıdır. Hadiste ifade edilen ise
sabra teşviktir. Çünkü genellikle ölümü temennı etmek öyle bir durumda olur ki
kişi o durumda ölmeyi yaşamaya tercih eder. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ölümü temennı etmeyi yasakladığına göre başa gelen şeye sabretmeyi emretmiş
gibi olmaktadır. Ayet ve hadis kazaya rızayı ve Allah'ın emrine teslim olmayı
teşvik etme noktasında birleşmektedir.
Marda Bölümünde Hastanın Ölmeyi Temennı Etmesi başlığı altında
Sabit'in naklettiği Enes hadisinde ölümü temennınin yasaklanmasından sonra şu
ifade yer almaktadır: Kişi bunu mutlaka yapacaksa "Allah 'ım! Yaşamak
benim için hayırlı olduğu sürece beni yaşat" desin. Mesela afiyet duasının
meşruluğu buna karşı delil olarak ileri sürülemez. Çünkü uhrevi şeylerin elde
edilmesi maksadıyla yapılacak dua Allah'a muhtaç olma, huzurunda kendini hakir
ve muhtaç görme ve mahfiyat içinde olmayı ortaya koymakla birlikte gayba imanı
içerir. Dua eden kimsenin ihtiyaç duyması nedeniyle dünyevi şeyleri elde etmek
amaçlı duaya gelince, bunlar kişi dua ettiği takdirde kendisi için takdir
edilmiş olabilir. Çünkü sebepler ve neticeleri tamamıyla takdir edilmiştir.
Bunların tümü ölme duasının aksinedir. Çünkü bunda açık bir masıahat yoktur.
Tam tersine mefsedet vardır. Zira ölüm duası hayat nimetinin ve onun sağlayacağı
diğer faydaların elden çıkmasını talep etmek anlamına gelir. Özellikle kişi
mu'minse böyledir. Zira imanın sürekliliği, amellerin en faziletlilerindendir.
Doğruyu en iyi Yüce Allah bilir.
"Sakın temenni etmesin." Çoğu rivayetlerde bu kelime
burada olduğu gibi olumsuzluk kipiyle yer almaktadır. Bu olumsuz kipten maksat,
yasaklıktır ya da o yasaklık getirmek için ifade edilmiştir. Hemmam'ın işaret
edilen rivayetinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Herhangi
biriniz ölümü temennı etmesin, başına gelmeden önce gelmesi için dua
etmesin" buyurmuştur. Bunun yasaklığında niyetle (kasıt) ifade (nutuk)
birleşmiştir.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Başına gelmeden
önce" ifadesi, ölüm başa geldiğinde -kişi Allah'a kavuşmayı hoş görmeyenler
zümresine dahil olmaması için- onu çirkin görmenin yasaklığına işaret vardır.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in eceli geldiğinde söylemiş olduğu şu cümle
de buna işaret etmektedir:
"Allah'ım! Beni en yüce dosta kavuştur!" Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sözü dünyada kalmakla ölüm arasında muhayyer
bırakıldıktan sonra Allah'ın katında olanı tercih ettikten sonra söylemiştir.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu ifadeyi kullanmış ve Menakıb
Bölümünde açıklandığı üzere Hz. Ebu Bekir onun ne demek istediğini anlamıştır.
Ölmeyi temennı etmenin yasaklık hikmetine gelince, ölümü başq
gelmeden talep etmede -her ne kadar eceller artıp eksilmese bile- bir çeşit
kadere itiraz ve düşmanlık vardır. Çünkü ölmeyi temennı etmek, ecelin artmasına
ve eksilmesine etki etmez. Fakat ecel kişinin bilmediği bir vakittir. Fiten
Bölümünde Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği "Hayattaki bir kişi kabirdeki bir
adamın yanından geçerken 'Keşke şu ölünün yerinde ben olaydım' diye ölümü
temennı etmedikçe kıyamet kopmaz" hadisinde bunun kıskandığını gösteren
ifadeler yer almaktadır. Din o kimse için başa gelen bir beladan başkası
olmayacaktır. Bu hadisin geniş bir açıklaması Marda Bölümünde hastanın ölümü
temennı etmesi başlığı altında geçmişti.
Nevevı şöyle der: Hadis başa gelen fakirlik veya düşmanın
verdiği sıkıntı ve benzeri dünya meşakkatleri gibi bir zarardan dolayı ölmeyi
temennı etmenin çirkin olduğunu açıkça ifade etmektedir. Buna karşılık kişi
dini açısından herhangi bir zarar veya fitneden korkacak olursa bu hadisin
anlamından dolayı• ölmeyi temennı etmek çirkindir. Selef alimlerinden
birçokları böyle yapmışlardır. Hadise göre buna muhalefet edip, başa gelen
zarara'sabretmeyen ve uğradığı bir zarardan dolayı ölmeyi temennı eden kimse,
yukarıda zikri geçen duayı okusun.
Biz de şunu ekleyelim: Hadisin zahirine göre mutlak olarak ölüm
temennı edilmez ve sadece o dua ile yetinilir. Fakat Nevevl'nin ifadesine göre
ölmeyi temennı durumunda olan kimse açısından -bunu temennı etmeyi terk
etmesine yardımcı olması için- kişinin bunu yapmasında herhangi bir sakınca
yoktur.
"Eğer o, salih bir kimse ise (hayatta oldukça) salah ve
faziletinin artması umulur. Eğer fena bir kimse ise onun da tövbe edip,
Allah'ın nzaslnı kazanması mümkün olur!" Bu ifadede geçen
"yesta'tibu" bundan vazgeçip, istiğfar ederek Allah'ın rızasını
istemesi umulur demektir. "el-İsti'tab" rızayı talep etmek demektir.
Hadisin zahirine göre bir mükellef sadece bu iki durumda olur.
Bir üçüncü şık daha vardır ki o da mükellefin iyiliği ve kötülüğü birbirine
karıştırıp, buna göre devam etmesidir ya da ihsanının artması veya kötülüğünün
artması ya da iyi bir kimse iken kötüye dönüşmesi veya kötü iken kötülüğünün
daha da artmasıdır. Buna verilecek cevap şudur: Bu taksim genel durum göz önüne
alınarak yapılmıştır. Çünkü mu'minlerin halleri çoğunlukla böyle olur.
Özellikle buna şifahı olarak muhatap olanlar sahabilerdi. Bu hadisin geniş bir
açıklaması orada geçmişti.
Hadisin manası ile ilgili olarak aklıma şöyle bir şey geldi:
Hadiste iyi olan kimsenin iyiliğine gıpta ettirme, kötü olan kimseyi ise
kötülüğünden sakındırmaya işaret vardır. Sanki Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle demektedir: İyi olan kimse ölümü temennı etmeyi bıraksın ve
iyiliğine, bunu arttırmaya devam etsin, kötü olan kimse ise ölümü temennı
etmeyi bıraksın, kötülük üzere ölmemek için bundan vazgeçsin, yoksa tehlikede
olur. Bunun dışında sözkonusu taksimin içermiş olduğu diğer kimselerin hükmü bu
iki durumdan anlaşılır. Zira bu gibi kimseler bu iki durumdan birisinin dışında
olamazlar. Doğruyu en iyi Yüce Allah bilir.