باب: بطانة
الإمام وأهل
مشورته.
42. DEVLET BAŞKANININ SIRDAŞLARI VE DANIŞIP İSTİŞARE ETTİĞİ
KİMSELER
البطانة:
الدُّخَلاء.
Başlıkta kullanılan " البطانة el-Bitane, ed-Duhala yani başkanın yanına yalnızken giren ve
onun gizli işlerini bilen kişi demektir.
حدثنا أصبغ:
أخبرنا ابن
وهب: أخبرني
يونس، عن ابن
شهاب، عن أبي
سلمة، عن أبي
سعيد الخدري،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (ما
بعث الله من
نبي، ولا
استخلف من
خليفة، إلاَّ
كانت له بطانتان:
بطانة تأمره
بالمعروف
وتحضه عليه،
وبطانة تأمره
بالشر وتحضه
عليه،
فالمعصوم من
عصم الله
تعالى).
وقال
سليمان، عن
يحيى: أخبرني
ابن شهاب
بهذا. و عن ابن
أبي عتيق،
وموسى، عن
ابن شهاب
مثله. وقال
شعيب، عن
الزُهري:
حدثني أبو
سلمة، عن أبي
سعيد قوله.
وقال الأوزاعيُّ
ومعاوية بن
سلام:حدثني
الزُهري:
حدثني أبو
سلمة، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم .وقال ابن
أبي حسين
وسعيد بن
زياد، عن أبي
سلمة، عن أبي
سعيد قوله.
وقال عبيد
الله بن أبي
جعفر: حدثني
صفوان، عن أبي
سلمة، عن أبي
أيوب قال:
سمعت النبي
صلى الله عليه
وسلم.
[-7198-] Ebu Said el-Hudrl'nin nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Allah Teala bir Nebi gönderdiği ve bir kimseyi halife
yaptığı zaman muhakkak onun iki tür sırdaşı olmuştur. Bunlardan biri ona
iyiliği emreder ve onu o yola teşvik eder. Öbürü de ona kötülüğü emreder ve onu
buna teşvik ecer. Masum olan ise Yüce Allah'ın {fenalıklardan} koruduğu
kimsedir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"el-Bitane, ed-Duhala yani başkanın yanına yalnızken giren
ve onun gizli işlerini bilen kişi demektir." Bu söz Ebu Ubeyde'ye aittir.
Yüce Allah bu kelimeyi bir ayette şu şekilde kullanmaktadır:
"Ey iman edenler! Kendi dışımzdakileri slrdaş edinmeyin.
Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar. "(Al-i İmran 1l8)
"elBitane" sırdaş demektir. "el-Habal" ise kötülük
anlamınadır.
"ed-Duhala", "dahil" kelimesinin çoğuludur.
Anlamı, başkanın yanına yalnızken giren, başkanın kendisine sır verdiği, halkın
durumuna dair bilmediği şeyleri haber verdiğinde sözüne inandığı, gereğine göre
hareket ettiği kişidir. İmam Buharl'nin yukarıdaki başlıkta başkanın
"danıştığı kimseler"i "el-bitane" kelimesi üzerine
atfetmesi, dar anlamlı kelimeyi (hass) daha geniş anlamlı kelimeye (amm) atıf
kabilindendir. Danışmanın hükmünü "Kişi yargı görevini ne zaman hak
eder" başlığı altında belirtmiştim.
"Bunlardan biri ona iyiliği emreder." Süleyman'ın
rivayetinde "maruf" kelimesi yerine "hayr" kelimesi yer
almaktadır. Muaviye b. Selam'ın rivayetinde ise bu cümle "Biri ona iyiliği
emredip, kötülüğü yasaklar" şeklinde yer almaktadır. Bu cümle
"hayr" kelimesinden neyin kastedildiğini açıklamaktadır.
"Öbürü de ona kötülüğü emreder." Evzal'nin rivayetinde
bu cümle "Diğeri ona kötülükten geri durmaz" şeklinde yer almaktadır.
Bu taksim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem açısından problemli görülmüştür.
Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına girip çıkan kimseler arasında
kötü kimselerin bulunabileceği aklen her ne kadar mümkün ise de onun bu kişiye
kulak vereceği ve sözüne göre hareket edeceği tasawur edilemez. Zira Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ismet sıfatı vardır. Bu yaklaşıma şöyle cevap
verilmiştir:
Hadisin kalan kısmında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
bu gibi bir tehlikeye düşmekten salim olacağına işaret edilmektedir. Zira
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Masum olan ise Yüce Allah'ın
{fenalıklardan} koruduğu kimsedir" buyurmaktadır. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e kötülüğü tavsiye eden bir kişinin bulunması, onun sözünü
kabul etmesini gerektirmez. Bazıları şöyle demişlerdir:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem açısından iki
sırdaştan maksat melek ve şeytandır." Nitekim Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'in "Fakat Allah ona karşı bana yardım etmiştir ve o Müslüman
olmuştur" şeklindeki sözü buna işaret etmektedir. Evzai'nin rivayetinde
geçen "Kötülükten geri kalmaz" ifadesi, sizin iyiliğinize çalışma
şeklindeki işini fesada uğratmaktan geri kalmaz demektir. Bu cümle Yüce
Allah'ın "la yelunekum habala" ifadesinden alınmıştır. İbnü't-Tin'in
nakline göre Eşheb şöyle demiştir:
"Hakimin insanların durumunu gizlice kontra! edecek kişiler
edinmesi uygun olur. Böyle bir kişinin güvenilir, akıllı ve zeki birisi olması
gerekir." Çünkü güvenilir olan hakime musibet onun güvenilmez kimselere
iyi ian leyip de onların sözünü kabul ettiği takdirde gelir. Netice olarak
hakimin bu gibi kişileri araştırması gerekir.
"Masum olan ise Yüce Allah'ın {fenalıklardan} koruduğu
kimsedir." Bundan maksat her şeyin Yüce Allah'tan olduğunu vurgulamaktır.
Onların içinden dilediğini koruyan Yüce Allah'tır. "Masum olan ise kendi
nefsini koruyan değil,
Yüce Allah'ın koruduğu kimsedir." Zira gerçek anlamda Yüce
Allah tarafından korunmuş kimse yoktur. Bu hadiste bir üçüncü kısma daha işaret
vardır. O da insanların işlerini görmeyi üstlenen kimseler arasında sürekli
olarak kötü sırdaşlardan değil, iyi sırdaşlardan görüş kabul edenler vardır.
Nebi s.a.v.'e layık olan budur. Buradan hareketle Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem hadisin sonunda "el-ismetü" kelimesini kullanmıştır.
Bazıları da iyiliği emreden sırdaşların değil, kötülüğü emreden sırdaşların
sözünü kabul eder. Bu tip kimseler bulunabilir. Özellikle de kafirlerin
arasından böyle kimseler çıkabilir.