SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-AHKAM

<< 2351 >>

باب: ترجمة الحكام، وهل يجوز ترجمان واحد.

40. İDARECİLERİN İFADELERİ TERCÜME ETTİRMELERİ. BİR TEK TERCÜMANIN CAİZ OLUP OLMADIĞI

 

وقال خارجة بن زيد بن ثابت، عن زيد بن ثابت: أن النبي صلى الله عليه وسلم أمره أن يتعلم كتاب اليهود حتى كتبت للنبي صلى الله عليه وسلم كتبهن وأقرأته كتبهم إذا كتبوا إليه.

وقال عمر، وعنده عليّ وعبد الرحمن وعثمان: ماذا تقول هذه؟ قال عبد الرحمن ابن حاطب: فقلت: تخبرك بصاحبها الذي صنع بها  .وقال أبو جمرة: كنت أترجم بين ابن عباس وبين الناس  .وقال بعض الناس: لا بدَّ للحاكم من مترجمَيْن.

 

[-7195-] Zeyd b. Sabit'in ifadesine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine Yahudilerin yazısını öğrenmesini emretmiştir. Zeyd b. Sabit, ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (onlara gönderdiği) mektuplarını yazardım, onların da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e yazdıkları mektupları kendisine okurdum, demiştir.

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزُهري: أخبرني عبيد الله بن عبد الله: أنَّ عبد الله بن عباس أخبره: أنَّ أبا سفيان بن حرب أخبره: أنَّ هرقل أرسل إليه في ركب من قريش، ثم قال لترجمانه: قل لهم: إني سائل هذا، فإن كذبني فكذِّبوه، فذكر الحديث، فقال للترجمان: قل له: إن كان ما تقول حقاً، فسيملك موضع قدميَّ هاتين.

 

[-7196-] Ebu Süfyan b. Harb'ın nakline göre kendisi Kureyş'ten bir ticaret heyeti içinde (Şam'da bulunduğu bir sırada) Herakleios onlara bir haberci gönderip, çağırtır. Onun huzuruna gelirler. Herakleios kendi tercümanına hitaben

 

"Şu adamlara söyle! "(Nebiim diyen) o ad"\mın vasıflarına dair bazı şeyler soracağım. Eğer bana yalan söylerse sizler bunun sözünü yalanlayınız!" der. Ebu Süfyan, buradan itibaren olayın tamamını anlatır. Sonunda Herakleios kendi tercümanına

 

"Ona söyle! Eğer bu dediklerin doğru ise o zat yakında şu iki ayağımın bastığı yere malik olacaktır!" der.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bir tek tercümanın caiz olup olmadığı?" İmam Buhari bu sorusuyla bu konudaki ihtilafa işaret etmektedir. Bir tercümanla yetinileceği görüşü Hanefilere aittir. Ahmed b. Hanbel'den gelen rivayetlerden biri de bu doğrultudadır. Buhari, İbnü'l-münzir ve bir grup bilgin bu görüşü tercih etmişlerdir. İmam Şafil-bu görüş Hanbemerde tercih e değer olan görüştür- şöyle demiştir:

 

"Hakim tarafların dilini bilmezse bu konuda ancak iki şahidin şehadetini kabul eder." Zira tercüman, hüküm vereceği konuda hakimin bilmediği bir şeyi nakletmektedir. Dolayısıyla o konuda -şahitıikte olduğu gibi- ahlak (adalet) şarttır. Zira tercüman, hakime anlamadığı bir şeyi nakletmektedir. Yaptığı, hüküm meclisi dışında yapılmış bir ikrarı nakil gibidir.

 

"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine Yahudilerin yazısını öğrenmesini emretmiştir." Buradaki "kitap" kelimesinden maksat "yazı"dır.

 

"Bazıları hakim için iki tercüman zorunludur demişlerdir." İbn Battal şöyle der: Buhari, Herakleios hadisini müşterek tercüman ın caizliğine delil olarak zikretmemektedir. Zira Herakleios'un tercümanı kendi kavminin dinindendi. Buharl'nin bu habere yer vermesi diğer milletlerde tercümenin şahimk kabili nden değil, haber kabilinden işlediğini göstermek içindir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: "Çoğunluk bir tercümanın bulunmasına cevaz vermiştir." Muhammed b. el-Hasen'nin bu konudaki görüşü şöyledir: "Bunun için iki erkek veya bir erkek iki kadın şarttır." İmam Şafiı tercümenin beyyine gibi olduğunu belirtmiştir. Bu konuda İmam Malik'ten iki rivayet nakledilir. İbn Battal şöyle der:

 

Birinci görüşün delili Zeyd b. Sabit'in, Hz. Nebie, Ebu Cemre'nin, İbn Abbas'a tek başlarına tercüme yaptıklarıdır. Tercüman "eşhedü=şehadet ederim" demek zorunda değildir. Tam tersine sadece haber vermesi yeterlidir. Yaptığı iş, tercüme yaptığı kişiden duyduklarını tefsir etmekten ibarettir. Kerabısl'nin nakline göre İmam Malik ve Şafiı "Bir tercümanla yetinilir" demişlerdir. Ebu Hanife'den nakledilen bir görüşe göre "Bir tercüman la yetinilir." Ebu Yusuf'tan nakledilen görüşe göre iki tercüman gerekir. İmam Züfer ise "İki tercümandan aşağısı caiz değildir" demiştir.

 

باب: محاسبة الإمام عمَّاله.

41. DEVLET BAŞKANININ, DEVLET MEMURLARINA) HESAP SORMASI

 

حدثنا محمد: أخبرنا عبدة: حدثنا هشام بن عروة، عن أبيه، عن أبي حُميد الساعديِّ:

 أنَّ النبي صلى الله عليه وسلم استعمل ابن الأتبيَّة على صدقات بني سُليم، فلما جاء إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم وحاسبه قال: هذا الذي لكم، وهذه هدية أهديت لي، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم : (فهلاَّ جلست في بيت أبيك وبيت أمك حتى تأتيك هديتك إن كنت صادقاً). ثم قام رسول الله صلى الله عليه وسلم فخطب الناس، وحمد الله وأثنى عليه، ثم قال: ( أما بعد، فإني أستعمل رجالاً منكم على أمور مما ولاَّني الله، فيأتي أحدكم فيقول: هذا لكم وهذه هديَّة أهديت لي، فهلاَّ جلس في بيت أبيه وبيت أمه حتى تأتيه هديته إن كان صادقاً، فوالله، لا يأخذ أحدكم منها شيئاً - قال هشام - بغير حقِّه، إلاَّ جاء الله يحمله يوم القيامة، ألا فلا أعرفنَّ ما جاء الله رجل ببعير له رغاء، أو ببقرة لها خوار، أو شاةً تيعر). ثم رفع يديه حتى رأيت بياض إبطيه: (ألا هل بلَّغت).

 

[-7197-] Ebu Humeyd es-Saidi'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem İbnü'I-Uteybiyye adındaki kişiyi Süleym oğullarının zekatlarını toplamak üzere memur tayin etti. Bu zat (zekat mallarını toplayıp) geldiğinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu hesaba çekti. İbnü'l-Utbiyye "(Ya Resulallah!) Şu sizin zekat malınızdır, Bu da (bana verilen) hediyedir" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona "Eğer sen sözünde doğru bir kişi isen (zekat memuru olmayıp da) babanın evinde yahut ananın evinde otursaydın sana hediyen gelir miydi?" diye sordu. Bundan sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescidde ayağa kalktı ve insanlara bir konuşma yaptı. Allah'a hamdedip, Onu sena eyledi, sonra "emma ba'du=imdi" diyerek şunları söyledi:

 

"İçinizden birisini Allah'ın bana havale buyurduğu bir işe memur olarak tayin ediyorum da o bana gelip, hesap verirken 'Şu sizin zekat malınızdır, bu da (bana verilen) hediyedir!' diyor! O kişi doğru söyleyen birisi ise babasının ve anasının evinde otursaydı, kendisine hediyesi gelecek miydi? Allah'a yemin ederim ki herhangi biriniz -Hişam'ın nakline göre haksız olarak- bunlardan (bu mallardan) bif'şey alırsa muhakkak kıyamet günü onu yüklenerek Allah'ın huzuruna gelecektir.iDikkat edin! Sakın sizlerden hiçbir kimseyi boynunda inlemesi olan bir deve ile veya böğürmesi olan bir sığır ile ya da melemekte olan bir davar ile Allah'ın huzuruna gelirken tanımayayım!"

 

Sonra iki elini ben koltuk altlarının beyazlarını görünceye dek kaldırdı ve "Dikkatle dinleyin (ve cevap verin) Sizlere Allah'ın emirlerini tebliğ ettim mi?" buyurdu.        (

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Devlet başkanının, devlet memurlarına hesap sorması." İmam Buhari' bu konuda Ebu Humeyd'in naklettiği İbnü'l-Utbiyye olayına yer verdi. Bu hadisin geniş bir açıklaması memurlara verilen hediyeler başlığı altında geçmişti.