باب: ترجمة
الحكام، وهل
يجوز ترجمان
واحد.
40. İDARECİLERİN İFADELERİ TERCÜME ETTİRMELERİ. BİR TEK
TERCÜMANIN CAİZ OLUP OLMADIĞI
وقال خارجة
بن زيد بن
ثابت، عن زيد
بن ثابت: أن النبي
صلى الله عليه
وسلم أمره أن
يتعلم كتاب اليهود
حتى كتبت
للنبي صلى
الله عليه
وسلم كتبهن
وأقرأته
كتبهم إذا
كتبوا إليه.
وقال عمر،
وعنده عليّ
وعبد الرحمن
وعثمان: ماذا
تقول هذه؟ قال
عبد الرحمن
ابن حاطب:
فقلت: تخبرك
بصاحبها الذي
صنع بها .وقال
أبو جمرة: كنت
أترجم بين ابن
عباس وبين الناس .وقال بعض
الناس: لا
بدَّ للحاكم
من مترجمَيْن.
[-7195-] Zeyd b. Sabit'in ifadesine göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine Yahudilerin yazısını öğrenmesini
emretmiştir. Zeyd b. Sabit, ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (onlara
gönderdiği) mektuplarını yazardım, onların da Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e yazdıkları mektupları kendisine okurdum, demiştir.
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزُهري: أخبرني
عبيد الله بن
عبد الله:
أنَّ عبد الله
بن عباس
أخبره: أنَّ
أبا سفيان بن
حرب أخبره: أنَّ
هرقل أرسل إليه
في ركب من
قريش، ثم قال
لترجمانه: قل
لهم: إني سائل
هذا، فإن
كذبني
فكذِّبوه،
فذكر الحديث،
فقال
للترجمان: قل
له: إن كان ما
تقول حقاً، فسيملك
موضع قدميَّ
هاتين.
[-7196-] Ebu Süfyan b. Harb'ın nakline göre kendisi
Kureyş'ten bir ticaret heyeti içinde (Şam'da bulunduğu bir sırada) Herakleios
onlara bir haberci gönderip, çağırtır. Onun huzuruna gelirler. Herakleios kendi
tercümanına hitaben
"Şu adamlara söyle! "(Nebiim diyen) o ad"\mın
vasıflarına dair bazı şeyler soracağım. Eğer bana yalan söylerse sizler bunun
sözünü yalanlayınız!" der. Ebu Süfyan, buradan itibaren olayın tamamını
anlatır. Sonunda Herakleios kendi tercümanına
"Ona söyle! Eğer bu dediklerin doğru ise o zat yakında şu iki
ayağımın bastığı yere malik olacaktır!" der.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bir tek tercümanın caiz olup olmadığı?" İmam Buhari
bu sorusuyla bu konudaki ihtilafa işaret etmektedir. Bir tercümanla
yetinileceği görüşü Hanefilere aittir. Ahmed b. Hanbel'den gelen rivayetlerden
biri de bu doğrultudadır. Buhari, İbnü'l-münzir ve bir grup bilgin bu görüşü
tercih etmişlerdir. İmam Şafil-bu görüş Hanbemerde tercih e değer olan
görüştür- şöyle demiştir:
"Hakim tarafların dilini bilmezse bu konuda ancak iki
şahidin şehadetini kabul eder." Zira tercüman, hüküm vereceği konuda
hakimin bilmediği bir şeyi nakletmektedir. Dolayısıyla o konuda -şahitıikte
olduğu gibi- ahlak (adalet) şarttır. Zira tercüman, hakime anlamadığı bir şeyi
nakletmektedir. Yaptığı, hüküm meclisi dışında yapılmış bir ikrarı nakil
gibidir.
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine
Yahudilerin yazısını öğrenmesini emretmiştir." Buradaki "kitap"
kelimesinden maksat "yazı"dır.
"Bazıları hakim için iki tercüman zorunludur
demişlerdir." İbn Battal şöyle der: Buhari, Herakleios hadisini müşterek
tercüman ın caizliğine delil olarak zikretmemektedir. Zira Herakleios'un
tercümanı kendi kavminin dinindendi. Buharl'nin bu habere yer vermesi diğer
milletlerde tercümenin şahimk kabili nden değil, haber kabilinden işlediğini
göstermek içindir.
İbn Battal şöyle demiştir: "Çoğunluk bir tercümanın
bulunmasına cevaz vermiştir." Muhammed b. el-Hasen'nin bu konudaki görüşü
şöyledir: "Bunun için iki erkek veya bir erkek iki kadın şarttır."
İmam Şafiı tercümenin beyyine gibi olduğunu belirtmiştir. Bu konuda İmam
Malik'ten iki rivayet nakledilir. İbn Battal şöyle der:
Birinci görüşün delili Zeyd b. Sabit'in, Hz. Nebie, Ebu
Cemre'nin, İbn Abbas'a tek başlarına tercüme yaptıklarıdır. Tercüman
"eşhedü=şehadet ederim" demek zorunda değildir. Tam tersine sadece
haber vermesi yeterlidir. Yaptığı iş, tercüme yaptığı kişiden duyduklarını
tefsir etmekten ibarettir. Kerabısl'nin nakline göre İmam Malik ve Şafiı
"Bir tercümanla yetinilir" demişlerdir. Ebu Hanife'den nakledilen bir
görüşe göre "Bir tercüman la yetinilir." Ebu Yusuf'tan nakledilen
görüşe göre iki tercüman gerekir. İmam Züfer ise "İki tercümandan aşağısı
caiz değildir" demiştir.
باب: محاسبة
الإمام
عمَّاله.
41. DEVLET BAŞKANININ, DEVLET MEMURLARINA) HESAP SORMASI
حدثنا محمد:
أخبرنا عبدة:
حدثنا هشام بن
عروة، عن
أبيه، عن أبي
حُميد
الساعديِّ:
أنَّ
النبي صلى
الله عليه
وسلم استعمل
ابن الأتبيَّة
على صدقات بني
سُليم، فلما
جاء إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وحاسبه قال:
هذا الذي لكم،
وهذه هدية
أهديت لي،
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم : (فهلاَّ
جلست في بيت
أبيك وبيت أمك
حتى تأتيك
هديتك إن كنت
صادقاً). ثم
قام رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فخطب الناس،
وحمد الله
وأثنى عليه،
ثم قال: ( أما
بعد، فإني
أستعمل
رجالاً منكم
على أمور مما
ولاَّني
الله، فيأتي
أحدكم فيقول:
هذا لكم وهذه
هديَّة أهديت
لي، فهلاَّ
جلس في بيت أبيه
وبيت أمه حتى
تأتيه هديته
إن كان
صادقاً، فوالله،
لا يأخذ أحدكم
منها شيئاً -
قال هشام - بغير
حقِّه، إلاَّ
جاء الله
يحمله يوم
القيامة، ألا
فلا أعرفنَّ
ما جاء الله
رجل ببعير له
رغاء، أو
ببقرة لها
خوار، أو شاةً
تيعر). ثم رفع
يديه حتى رأيت
بياض إبطيه:
(ألا هل
بلَّغت).
[-7197-] Ebu Humeyd es-Saidi'nin nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem İbnü'I-Uteybiyye adındaki kişiyi Süleym oğullarının
zekatlarını toplamak üzere memur tayin etti. Bu zat (zekat mallarını toplayıp)
geldiğinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu hesaba çekti.
İbnü'l-Utbiyye "(Ya Resulallah!) Şu sizin zekat malınızdır, Bu da (bana
verilen) hediyedir" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ona "Eğer sen sözünde doğru bir kişi isen (zekat memuru olmayıp da)
babanın evinde yahut ananın evinde otursaydın sana hediyen gelir miydi?"
diye sordu. Bundan sonra Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescidde ayağa
kalktı ve insanlara bir konuşma yaptı. Allah'a hamdedip, Onu sena eyledi, sonra
"emma ba'du=imdi" diyerek şunları söyledi:
"İçinizden birisini Allah'ın bana havale buyurduğu bir işe
memur olarak tayin ediyorum da o bana gelip, hesap verirken 'Şu sizin zekat
malınızdır, bu da (bana verilen) hediyedir!' diyor! O kişi doğru söyleyen
birisi ise babasının ve anasının evinde otursaydı, kendisine hediyesi gelecek
miydi? Allah'a yemin ederim ki herhangi biriniz -Hişam'ın nakline göre haksız
olarak- bunlardan (bu mallardan) bif'şey alırsa muhakkak kıyamet günü onu
yüklenerek Allah'ın huzuruna gelecektir.iDikkat edin! Sakın sizlerden hiçbir
kimseyi boynunda inlemesi olan bir deve ile veya böğürmesi olan bir sığır ile
ya da melemekte olan bir davar ile Allah'ın huzuruna gelirken
tanımayayım!"
Sonra iki elini ben koltuk altlarının beyazlarını görünceye dek
kaldırdı ve "Dikkatle dinleyin (ve cevap verin) Sizlere Allah'ın
emirlerini tebliğ ettim mi?" buyurdu. (
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Devlet başkanının, devlet memurlarına hesap sorması."
İmam Buhari' bu konuda Ebu Humeyd'in naklettiği İbnü'l-Utbiyye olayına yer verdi.
Bu hadisin geniş bir açıklaması memurlara verilen hediyeler başlığı altında
geçmişti.