SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-AHKAM

<< 2340 >>

باب من قضى ولاعن في المسجد.

18. MESCİDDE HÜKÜM VERME VE MÜLAANE YAPMA

 

ولاعن عمر عند منبر النبي صلى الله عليه وسلم. وقضى شريح والشَعبيُّ ويحيى بن يعمر في المسجد. و قضى مروان على زيد بن ثابت باليمين عند المنبر. وكان الحسن وزرارة بن أوفى يقضيان في الرحبة خارجاً من المسجد.

Hz. Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in minberi yanında lian yaptırmıştır. Kadı Şureyh, Şa'bi, Yahya b. Ya'mer mescidde hüküm vermişlerdir. Mervan minberin yanında Zeyd b. Sabit aleyhine yeminle hüküm vermiştir. Hasan-ı Basri; Zürare b. Evffl da mescidin dışında geniş saha içinde hüküm verirlerdi.

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان: قال الزُهري، عن سهل بن سعد قال: شهدت المتلاعِنَيْنِ، وأنا ابن خمس عشرة سنة، وفُرِّق بينهما.

 

[-7165-] Sehl b. Sa'd şöyle demiştir: "Ben onbeş yaşımda iken bir karı kocanın lianlarında hazır bulundum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların arasını tefrik etti.

 

 

حدثنا يحيى: حدثنا عبد الرزاق: أخبرنا ابن جريج: أخبرني ابن شهاب، عن سهل أخي بني ساعدة:

 أن رجلاً من الأنصار جاء إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال:

أرأيت رجلاً وجد مع امرأته رجلاً، أيقتله؟ فتلاعنا في المسجد وأنا شاهد.

 

[-7166-] Saide oğullarının kardeşi olan Sehl b. Sa'd şöyle anlatmıştır: Ensardan birisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek

 

"Karısıyla birlikte bir adamı yakalayan kimse hakkında ne dersiniz? Bu adam onu öldürebilir mi?" diye sordu. Bunun akabinde karı koca lian yaptılar, ben de o esnada orada hazır bulundum."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması: 

 

"Hz. Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in minberi yanında lian yaptırmıştır. " Bu, mescidde lian yapmanın caizliği konusunda esas alınacak en net ifadedir. Hz. Ömer'in Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in minberini seçmesi, onun minberinin yanında yapılacak yeminin daha ağır olduğunu düşünmesindendir. Minberin yanında yemin verme konusunda "Minberimin yanında yemin edilmez" şeklinde Cabir hadisi vardır. Bu hadisten yeminlerin belli mekanlarda icra edilmek suretiyle ağırlaştırılabileceği hükmü anlaşılmaktadır. Üzerine yemin edilen varlığın büyük olmasına rağmen yemin, muayyen zaman ve mekanda icra edilmek suretiyle ağırlaşmaktadır. Zira yemin eden kimsenin bizzat müşahede ettiği o büyük nesnenin yalan yere yeminden kaçınmada etkisi vardır. İbn Battal şöyle der:

 

Bir grup bilgin mescidde hÜküm vermeyi müstehap görmüşlerdir. İmam Malik'in bu konudaki görüşü şöyledir: Bu eski bir uygulamadır. Zira hakimin huzuruna kadınlar ve zayıflar (rahatlıkla) girebilir. Yargılama hakimin evinde olduğu takdirde görülmemesi muhtemelolduğu için insanlar kendisine ulaşamazlar. İbn Battal şöyle der: Ahmed b. Hanbel ve İshak'ın görüşü de bu doğrultudadır. Bir grup bilgin ise yargılamanın mescidde yapılmasını mekruh görmüştür. Ömer b. Abdulaziz, el-Kasım b. Abdurrahman'a e yargılama yapma diye mektup yazmıştır. Gerekçe olarak "Çünkü huzuruna adet halindeki kadınlar gelebileceği gibi müşrikler de gelebilir" demiştir. İmam Şafiı ise şöyle der: Bence en uygunu, bu gerekçelerden dolayı hakimin mescid dışında hüküm vermesidir.

 

Kerabısı şöyle demiştir: Bazıları yargılama bir müslüman la müşrik arasında geçebilir ve müşrik mescide girer gerekçesiyle mescidde hüküm vermeyi mekruh görmüşlerdir. Kerabısı şöyle der: Müşrikin mescide girmesi mekruhtur. Fakat onların arasında hüküm vermek, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mescidiyle başka mescidlerde seleften bu yana devam eden bir uygulamadır. Kerabısı daha sonra bu konuda birçok rivayete yer verir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Sehl b. Sa'd hadisi mescidde hüküm vermenin -evla olanı mescidi korumak olsa bile- caizliğine delildir. İmam Malik şöyle demiştir: Eskiler mescidin dışındaki geniş sahada otururlardı. Burası ya cenazenin konduğu yer olurdu ya da Mervan'ın evinin geniş sahası olurdu. İmam Malik şöyle devam eder: Ben Yahudiler, Hıristiyanlar, adet halindeki kadınlar ve zayıflar kolayca ulaşabilecekleri için büyük şehirlerde bunu hakime müstehap görürüm. Hakimin bu durumu, tevazuya daha uygundur.

 

باب: من حكم في المسجد، حتى إذا أتى على حدٍّ أمر أن يخرج من المسجد فيقام.

19. MESCİDDE HÜKÜM VERME. DİNİ BİR CEZA (HAD) UYGULANACAKSA HAKİMİN MESCİDDEN DIŞARI ÇIKILMASINI EMRETMESİ VE CEZANIN DIŞARIDA UYGULANMASI

 

و قال عمر: أخرجاه من المسجد، وضربه. ويذكر عن عليٍّ نحوه.

Hz. Ömer "Mahkumu mescidden dışarı çıkarınız" demiş ve orada dayak cezası uygulamıştır. Hz. Ali' den de bunun benzeri bir uygulama nakledilir.

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثني الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن أبي سلمة و سعيد بن المسيَّب، عن أبي هريرة قال:

 أتى رجل رسول الله صلى الله عليه و سلم و هو في المسجد، فناداه فقال: يا رسول الله، إني زنيت، فأعرض عنه، فلما شهد على نفسه أربعاً قال: (أبك جنون). قال: لا، قال: (اذهبوا به فارجموه).

 

[-7167-] Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescidde iken birisi geldi ve "Ya Resulallah' Ben zina ettimı" diye seslendi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ondan yüz çevirdi. Bu kişi kendi aleyhine dört kez zina itirafı yapınca, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona

 

"Sende de/ilik var mı?" diye sordu. O kişi "hayır" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Bunu götürün ve recm edin!" buyurdu.

 

 

قال ابن شهاب: فأخبرني من سمع جابر بن عبد الله قال: كنت فيمن رجمه بالمصلى.

رواه يونس ومعمر وابن جريج، عن الزُهري، عن أبي سلمه، عن جابر، عن النبي صلى الله عليه و سلم، في الرجم.

 

[-7168-] İbn Şihab'a haber veren birisinin nakline göre Cabir b. Abdullah

 

"Ben musallada o kişiyi taşa tutanların içinde idim" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Mescidde hüküm verme. Dini bir ceza (had) uygulanacaksa hakimin mescidden dışarı çıkılmasını emretmesi ve cezanın dışarıda uygulanması." İmam Buhari bu başlıkla mescidde hüküm vermenin caizliğini mescidde bulunan kimseleri rahatsız edecek ya da mescide onu kirletmek gibi eksiklik verecek bir şeyin bulunmaması durumu ile kısıtlayan görüşe işaret eder gibidir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Kufe bilginleri, İmam Şafii, Ahmed b. Hanbel ve İshak mescidde dini cezaları (hudud) uygulamanın yasaklı ğı görüşüne varmışlardır. Şa'bi ve İbn Ebi Leyla ise bunu caiz görmüştür. İmam Malik şöyle der: Mescidde birkaç kamçı vurma şeklinde cezalandırmanın sakıncası yoktur. Cezanın miktarı arttığında bunun mescid dışında infaz edilmesi uygundur. İbn Battal'a göre mescidin bu tip şeylerden uzak kılınması görüşü daha uygundur.

 

باب: موعظة الإمام للخصوم.

20. DEVLET BAŞKANININ (HAKİMİN) DAVACI VE DAVALIYA DAVA ESNASINDA ÖGÜT VERMESİ

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن هشام، عن أبيه، عن زينب بنت أبي سلمة، عن أم سلمة رضي الله عنها:

 أن رسول الله صلى الله عليه و سلم قال: (إنما أنا بشر، وإنكم تختصمون إلي، ولعل بعضكم أن يكون ألحن بحجته من بعض، فأقضي له على نحو ما أسمع، فمن قضيت له بحق أخيه شيئاً فلا يأخذه، فإنما أقطع له قطعة من النار).

 

[-7169-] Ümmü Seleme'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Şüphesiz ben ancak bir beşerim. Sizler bana davalarınızı getiriyorsunuz. Belki bazılarınız delilini diğerinden daha düzgün ifade etmiş olabilir. Ben de ondan işitmekte olduğuma göre hükmederim. Dolayısıyla her kimin kardeşinin hakkı olan bir şeyi onun lehine hükmetmiş isem sakın onu almasın. Ben ona ancak ateşten bir parça kesmiş olurum."