SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-AHKAM

<< 2335 >>

باب: هل يقضي القاضي أو يفتي وهو غضبان.

13. HAKİM VEYA MÜFTÜNÜN ÖFKELİ HALDE İKEN HÜKÜM VE FETVA VERİP VEREMEYECEĞİ

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة: حدثنا عبد الملك بن عمير: سمعت عبد الرحمن ابن أبي بكرة قال:

 كتب أبو بكرة إلى ابنه، وكان بسجستان، بأن لا تقضي بين اثنين وأنت غضبان، فإني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (لا يقضينَّ حكم بين اثنين وهو غضبان).

 

[-7158-] Abdurrahman b. Ebi Bekre şöyle demiştir: Ebu Bekre Sicistan'da bulunan hakim gönderdiği mektubunda şunları yazmıştır:

 

 "Sakın iki kişi arasında öfkeli iken hüküm verme! Çünkü ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in 'Sakın hiçbir hakim öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin!' buyurduğunu işittim.

 

 

حدثنا محمد بن مقاتل: أخبرنا عبد الله: أخبرنا إسماعيل بن أبي خالد، عن قيس بن أبي حازم، عن أبي مسعود الأنصاري قال:

 جاء رجل إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: يا رسول الله، إني والله لأتأخر عن صلاة الغداة، من أجل فلان مما يطيل بنا فيها، قال: فما رأيت النبي صلى الله عليه وسلم قطُّ أشد غضباً في موعظة منه يومئذ، ثم قال: (أيها الناس، إن منكم منفِّرين، فأيُّكم ما صلَّى بالناس فليوجز، فإن فيهم الكبير والضعيف وذا الحاجة).

 

[-7159-] Ebu Mesud el-Ensarı şöyle demiştir: Bir defasında adamın biri Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e geldi ve

 

"Ya Resulallah! Filan kişi bize namaz kıldınrken o kadar uzatıyor ki vallahi sabah namazına gitmekten geri kalıyorum!" dedi. Ebu Mesud dedi ki:

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i O günkü vaazında olduğu kadar hiç öfkeli görmemiştim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Ey insanlar! İçinizde nefret ettirip kaçıranlar vardır! Herhangi biriniz insanlara namaz kıldıracakolursa hafif kıldırsın. Çünkü cemaatin içinde yaşlı olanı var, zayıf olanı var ve iş güç sahibi olanı vardır!"

 

 

حدثنا محمد بن أبي يعقوب الكرماني: حدثنا حسان بن إبراهيم: حدثنا يونس: قال محمد: أخبرني سالم: أن عبد الله بن عمر أخبره:

 أنه طلق امرأته وهي حائض، فذكر عمر للنبي صلى الله عليه وسلم، فتغيَّظ فيه رسول الله صلى الله عليه وسلم، ثم قال: (ليراجعها، ثم ليمسكها حتى تطهر، ثم تحيض فتطهر، فإن بدا له أن يطلقها فليطلقها).

 

[-7160-] Abdullah b. Ömer hanımını adet halinde iken boşamıştı. Babası Hz. Ömer bunu Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arz edince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem öfkelenmiş, sonra şöyle buyurmuştur:

 

''Abdullah karısına dönsün! Sonra temizleninceye, sonra tekrar adet oluncaya, sonra tekrar temizleninceye kadar onu kendi yanında tutsun. Bundan sonra onu boşamayı düşünürse boşasın."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması: 

 

"Sicistan'da bulunan." Müslim'in rivayetine göre Ebu Bekre'nin oğlu orada hakimlik yapıyordu.

 

"Sakın hiçbir hakim öfkeli iken iki kişi arasında hüküm vermesin!" Mühelleb şöyle demiştir: Yasaklığın sebebi hakimin öfke anında aşırıya kaçıp, haksız bir hüküm vermesidir. Dolayısıyla bu yasaklanmıştır. Belli başlı beldelerdeki fıkıh bilginlerinin (Fukahau'l-emsar) kanaati bu doğrultudadır.

 

İbn Dakik el-Iyd şöyle demiştir: Hadiste öfke halinde hüküm vermek yasaklanmaktadır. Zira öfke ile düşüncenin sakatlandığı bir değişiklik meydana gelmektedir. Dolayısıyla bu durumda isabetli bir hüküm vermek mümkün olmaz. İbn Dakik şöyle devam eder: Fıkıh bilginleri bu niteliği, fikrin değişikliğe uğradığı aşırı derecede açlık, susuzluk, uyku basması ve isabetli düşünceyi meşgul edecek şekilde kalbin bağlandığı diğer şeyler gibi düşünce değişikliğinin meydana geldiği her duruma genellemişlerdir. Hadiste sadece öfkenin zikredilmesinin hikmeti, onun -diğerlerinin aksine- insanın ruhunu tamamen kuşatması ve kendisine direnmenin zor olmasıdır.

 

İmam Şafii el-Umm isimli eserinde şöyle der: Bir hakimin karnı açken, yorgun ya da kalbi bir şeyle meşgulken hüküm vermesini hoş görmem. Zira bunlar kalbi değiştirir.

 

Bir hakim yukarıdaki emre aykırı davranıp, öfke halinde hüküm verse hakka uygun vermişse mekruh olmakla birlikte hükmü geçerlidir. Çoğunluğun görüşü bu doğrultudadır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ZUbeyr' in hasmı kendisini öfkelendirdikten sonra el-Harra su yolunda ZUbeyr'in lehine hükmü verdiği geçmişti. Fakat bu rivayette başkası için mekruhluğun kalktığına dair bir delil yoktur. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem masumdur. O öfke halinde bile ancak normal durumlarda söylediğini söyler.

 

Nevevi lukata hadisini açıklarken şöyle der: "Bu hadiste öfke halinde fetva vermenin caizliği hükmü vardır." Hüküm de böyledir. Bu durumda verilen hüküm geçerlidir, fakat bizim açımızdan kerahetle geçerlidir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hakkında ise mekruhluk sözkonusu değildir. Çünkü öfke halinde başkası açısından endişe duyulan husus, onun açısından sözkonusu değildir.

 

Bazı Hanbel1ler şöyle demişlerdir: Öfke halinde verilen hüküm, bu konuda yasak kondu ğu için geçerli değildir. Yasaklık, bir şeyin fasid olmasını gerektirir. Bazıları öfke konusunda ayrıntıya gitmişler, hakimin vereceği hüküm belli olduktan sonra öfkelenmesini farklı değerlendirmişler ve bunun hükme etki etmeyeceğini söylemişlerdir. Aksi takdirde bu mesele, ihtilaflıdır. Burada yapılan ayrıntı bizce isabetlidir. İbnü'l-Müneyyir şöyle der: İmam Buhari öfke halinde hüküm vermenin geçerli olmadığını gösteren Ebu Bekre hadisine yer vermiş, sonra bunun caiz olduğunu gösteren İbn Mesud hadisini zikretmiştir. Böylece iki rivayetin birbiriyle nasıl cem ve telif edileceğine dikkat çekmiştir. Buna göre caizlik, Hz. Nebie mahsustur. Zira onun hakkında günah işlemekten masumluk (ismet) ve hükümde aşırıya gitme konusunda güven söz konusudur. Ya da Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in öfkesi hak içindir. Onun durumunda bulunan bir kimsenin hüküm vermesi caizdir. Aksi takdirde veremez. Bu düşmanın şahitliği konusunda söylenenlere benzemektedir. Düşmanın şahitliği dünyevi bir meseleyle ilgili ise reddedilir, dini ise reddedilmez. Bunu İbn Dakik el-Iyd ve başkalcm nakletmişlerdir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Bu hadisle amel etmenin gerekliliği bakımından hadisin yazıyla rivayet inin bir hocadan dinleme gibi olduğu anlaşılmaktadır. Rivayet konusuna gelince, bir grup bilgin rivayetin yanında icazet yoksa buna göre amel edilmez demişlerdir. Meşhur olan ise bunun caizliğidir.

 

2- Hadisi eda esnasında sahih olan şey, haberlerimutlak olarak vermek değildir. Tam tersine ravi "O bana yazdı" veya "Benimle yazıştı" ya da "Mektubunda bana haber verdi" gibi bir ifade kullanmalıdır.

 

3- Bir hüküm öğretilirken delili de zikredilir. Aynı şey fetva için de geçerlidir.

 

4- Baba çocuğuna şefkatli olur, çocuğuna faydalı olanı bildirir, münker olan şeylere düşmekten kaçındmr.

 

5- Alim sormasa bile ilim, gereğine göre amel etmek ve uyulmak için yayılır.