SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-AHKAM

<< 2334 >>

باب: الحاكم يحكم بالقتل على من وجب عليه، دون الإمام الذي فوقه.

12.ÖLÜM CEZASINI HAK EDEN KİMSEYE BUNU HALİFENİN DEĞİL, HAKİMİN VERECEĞİ

 

حدثنا محمد بن خالد الذهلي: حدثنا الأنصاري محمد: حدثنا أبي، عن ثمامة، عن أنس: أن قيس بن سعد:

 كان يكون بين يدي النبي صلى الله عليه وسلم، بمنزلة صاحب الشرط من الأمير.

 

[-7155-] Enes b. Malik'in nakline göre Kays b. Sa'd, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in önünde idarecinin kolluk görevlisi mesabesinde olurdu.

 

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن قرَّة بن خالد: حدثني حميد بن هلال: حدثنا أبو بردة، عن أبي موسى:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم بعثه وأتبعه بمعاذ.

 

[-7156-] Ebu Bürde'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Musa'yı Yemen'e kadı olarak göndermiş, onun ardından da Muaz b. Cebel'i yollamıştır.

 

 

حدثني عبد الله بن الصبَّاح: حدثنا محبوب بن الحسن: حدثنا خالد، عن حميد بن هلال، عن أبي بردة، عن أبي موسى:

 أن رجلاً أسلم ثم تهوَّد، فأتى معاذ بن جبل وهو عند أبي موسى، فقال: ما لهذا؟ قال: أسلم ثم تهوَّد، قال: لا أجلس حتى أقتله، قضاء الله تعالى ورسوله صلى الله عليه وسلم.

 

[-7157-] Ebu Musa'nın nakline göre adamın biri Müslüman olmuş, sonra da Yahudiliğe dönmüştü. Derken Muaz b. Cebel geldi ve

 

"Bu adamın nesi var?" diye sordu. Ebu Musa ona "Bu kişi İslam'a girmiş, sonra da Yahudi olmuş!" diye cevap verdi. Muaz b. Cebel "Ben bu dininden dönen adamı Allah'ın ve Resulunün hükmü olarak öldürmedikçe yere oturmam!" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması: 

 

':Ölüm cezasını hak eden kimseye bunu halifenin değil, hakimin vereceği."

 

Yani ölüm cezasını hak etmiş bir kimseye bu cezayı kendisini bu göreve tayin etmiş olan devlet başkanından izin almaksızın hakimin uygulaması gerektiği demektir.

 

"Ebu Bürde'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Musa'yı Yemen'e kadı olarak göndermiş, onun ardından da Muaz b. Cebel'i yollamıştır." Bu, uzunca bir hadisten alınmış paragraftır. Hadis MürtedIere Tevbe Verme Bölümünde geçmişti. Bu hadiste Müslüman olup, sonra Yahudiliğe dönen o yahudinin olayı anlatılmaktadır. İmam Buhari'nin ondan sonra burada kısaca aktardığı, bu olaydır. "Adamın biri Müslüman olmuş, sonra da Yahudiliğe dönmüştü." Bu hadisin açıklaması orada geniş biçimde geçmişti.

 

"Bu dininden dönen adamı Allah'ın ve Resulunün hükmü olarak öldürmedikçe yere oturmam." Orada "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem emretti de adam öldürüldü" ifadesi geçmişti. Böylece Buharl'nin yukarıda attığı başlıktan ne demek istediği ortaya çıkmış oldu. Bu başlık, şer'i cezaları beldelerde bulunan valiler, kendilerini göreve getiren halifeye danışmadıkça uygulayamazlar diyen kimseye cevap teşkil etmektedir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Bilginler bu konuda ihtilaf etmişlerdir. KCıfe alimleri hakimin hükmü vekilin hükmü gibidir. Onun eli ancak kendisine izin verilen konularda serbesttir demişlerdir. Hakimin verdiği hüküm, başka alimlere göre vasinin hükmü gibidir. Onun her şeyde tasarruf yetkisi vardır. O, istisna edilenler hariç her şeye bakmakta serbesttir.

 

Tahavl'nin onlardan nakline göre şer'i cezaları ancak beldelerde bulunan emirler yerine getirebilirler, belli bölgelerdeki valiler ve benzerleri ise uygulayamazlar.

 

İbnü'I-Kasım'ın nakline göre şer'i cezalar denizlerde uygulanmaz. Aksine suçlular büyük beldelere getirilir. Katı dolayısıyla kısas Mısır'ın her tarafında değil, sadece Fustat'ta uygulanır. Zira Fustat, Mısır emirinin evidir ya da bu konuda Fustat valisine yazı yazılır. Yani onun izni alınır.

 

Eşheb şöyle demiştir: Tam tersine valinin sulara bakan kimselere yetki verdiği kişinin bunu yapması caizdir. İmam Şafii'den de buna benzer bir görüş nakledilmiştir. İbn Battal şöyle demiştir: Caizlik konusundaki delil Muaz hadisidir. Zira o bir mürteddin durumunu Nebi s.a.v.'e arz etmeksizin öldürmüştür.