باب: يأجوج
ومأجوج.
28. YE'CUC VE ME'CUC
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزُهري (ح).
وحدثنا
إسماعيل:
حدثني أخي، عن
سليمان، عن محمد
بن أبي عتيق،
عن ابن شهاب،
عن عروة بن
الزبير: أن
زينب بنت أبي
سلمة حدثته،
عن أم حبيبة بنت
أبي سفيان، عن
زينب بنت جحش:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم دخل
عليها يوماً
فزعاً يقول:
(لا إله إلا
الله، ويل
للعرب من شر
قد اقترب، فتح
اليوم من ردم
يأجوج ومأجوج
مثل هذه).
وحلَّق
بإصبعيه
الإبهام
والتي تليها:
قالت زينب بنت
جحش: فقلت: يا
رسول الله،
أفنهلك وفينا
الصالحون؟
قال: (نعم، إذا
كثر الخبث).
[-7135-] Zeynep bnt. Cahş şöyle anlatmıştır: Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem bir gün korku ile Zeyneb'in yanına girerek "La ilahe illailah!
Vukuu yaklaşan bir kötülükten dolayı vay Arapların haline! Bugün Ye'cüc ve
Me'cüc'ün seddinde şunun gibi bir delik açıldı" buyurdu, sonra baş parmağı
ile ona yakın olan şehadet parmağını halkaladı. Zeynep bnt. Cahş dedi ki:
Ben "Ya Resulallah! İçimizde bu kadar iyi kimseler varken biz
helak edilir miyiz?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Evet, fısk u fücur çoğaldığı zaman (helak olursunuz)" buyurdu.
حدثنا موسى
بن إسماعيل:
حدثنا وهيب:
حدثنا ابن
طاوس، عن
أبيه، عن أبي
هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(يفتح الردم ردم
يأجوج ومأجوج
مثل هذه). وعقد
وهيب تسعين.
[-7136-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem "Redm, -Ye'cüc ve Me'cüc Seddi- şunun gibi açıldı"
buyurmuştur.
Ravi Vüheyb, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Şunun
gibi" işaretini göstermek için baş parmağının bir tarafını, şehadet
parmağının iki boğumu arasına koymak ve şehadet parmağının bir tarafını da onun
üzerine koymak suretiyle "doksan" işareti yapmıştr.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Ye'cüc ve Me'cüc" Enbiya bölümünde Zülkarneyn başlığı
altında Ye'cüc ve Me' cüc' e dair birtakım açıklamalar geçmişti. Bunların önce
Ademoğlu, sonra da Yafes b. Nuh'un çocukları oldukları ifade edilmişti ve
başkaları bunu kesin bir dille ifade etmişlerdir. Bazı ilim adamları bunların
Yafes b. Nuh'un çocuklarından kabul edilen Moğollar olduğu ile ilgili kanaat
sergilemişlerdir. Ed-Dahhak bu kanaaJte olanlardan birisidir.
"Vukuu yaklaşan bir kötülükten dolayı vay Arapların
haline!" Hadiste tehlike açısından sadece Araplardan söz edilmesi, o
zamanlar İslam'a girenlerin büyük bir kısmının Arap olmasından dolayıydı.
Hadisteki "kötülük" kelimesinden maksat, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den sonra meydana gelen Osman'ın katli olayıdır. Bundan sonra fitneler
ardarda gelmiş ve Araplar diğer milletlerin arasında bir başka hadisteki
ifadesiyle yemek yiyenlerin önündeki çanak gibi olmuşlardır. "Birilerinin
yemek çanağına üşüştükleri ve saldırdıkları gibi başka milletlerin sizin
aleyhinize birbirlerini davet edecekleri ve size saldıracakları günler yakındır.
"(Taberani, el-Mucemu'l-Evsat, VII, 180 (Benzer lafızia) Bu hadisteki
muhatap Araplardır. Kurtubi şöyle demiştir:
Hadisteki "kötülük" kelimesinden maksat, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ümmü Seleme hadisinde işaret ettiği şeyolabilir:
"Bu gece ne fitneler indi! Ne hazineler indiI" Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bununla kendisinden sonra yapılacak fetihlere
işaret etmiştir. Gerçekten Müslümanların elinde mallar çoğalmış ve fitneleri
çeken rekabet ve yarışma baş göstermiştir. İktidar konusundaki yarışma da
böyledir. Zira Hz. Osman'a muhalif olanların ona yönelttikleri en büyük tenkit
Ümeyye oğullarından ve başkalarından akrabalarını göreve tayin etmesiydi. İşte
bu tavrı onun şehidedilmesine yol açtı. Hz. Osman'ın katledilmesi Müslümanlar
arasında tarihte şöhret bulan ve devam eden savaşlara yol açtı.
"Redm, -Ye'cüc ve Me'cüc Seddi- şunun gibi açıldı."
Hadiste geçen "redm" kelimesinden maksat, Zülkarneyn'in yaptırmış
olduğu seddir. Bunun niteliği Enbiya bölümündeki hadislerde Zülkarneyn
anlatılırken geçmişti.
"Baş parmağının bir tarafını, şehadet parmağının iki boğumu
arasına koyarak halkaladı." Yani bu iki parmağı halka gibi yaptı.
"Evet, fısk u fücur çoğaldığı zaman (helak olursunuz)." Hadiste geçen
"habes" kelimesini zina, zinadan dünyaya gelen çocuklar, fısk ve
fücur olarak tefsir etmişlerdir. Bu daha iyidir. Zira "habes"
kelimesinin zıttı "salah" yani iyiliktir. İbnü'l-Arabi şöyle
demiştir:
Hadis-i şerif iyi insanların kötülerin kötülüğünü
değiştirmedikleri takdirde onların helakıyla helak olacaklarını açıklamaktadır.
İyiler, kötüleri değiştirdiğinde ancak bu fayda vermeyip, kötülük işlemeye
devam ettiklerinde, kötülük yaygınlık gösterip çoğaldığında ve fesat her tarafı
kapladığında da az olanlar da, çok olanlar da helak olup gideceklerdir. Sonra
herkes kendi niyetine göre dirilecektir.
Ye'cuc ve Me'cüc'un seddinde hadiste sözü edilen kadar bir
açıklık meydana gelmesi ifadesinden, bunun devam etmesi dunımunda duvardaki
yarığın onların çıkacağı derecede genişleyeceği anlaşılmaktadır. Sanki o esnada
Ye'cüc ve Me' cüc'ün insanların karşısına çıkmaları onlar için genel bir helak
olacağı anlaşılır. Ye'cüc ve Me'cüc'un ortaya çıktığı andaki dunımları hakkında
Müslim'de en-Newas b. Sem'an'ın naklettiği bir hadis yer almaktadır. Bu hadiste
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Deccal'den ve onu Hz. İsa'nın
öldüreceğinden söz ettikten sonra sözü Ye'cüc ve Me'cüc'e getirerek şöyle
demektedir:
"Sonra İsa'ya Yüce Allah 'ın Deccal' den korumuş olduğu bir
topluluk gelir. İsa onlann yüzlerini mesh eder ve kendilerine cennetteki
derecelerinden söz eder. O tam bundan söz ederken Yüce Allah İsa'ya 'Ben
(birtakım) kullar çıkardım ki hiç kimse onlarla savaşamaz. Sen kullanmı al, Tur
dağına çıkar' diye vahyeder. Allah Teala Ye'cüc ve Me'cüc'ü gönderir. Onlar her
tepeden akın ederler. Ye'cüc ve Me'cüc'un baş tarafı Taberiye gölüne vardığında
göldeki suyu içer. Son kısmı oraya geldiğinde 'Bu gölde eskiden su vardı'
derler. Allah 'ın Nebii İsa ve beraberinde bulunanlar kuşatılır. (O hale
gelirler ki bir öküzün başı onlar için yüz dinardan daha hayırlı olur. Allah'ın
Nebii İsa ve beraberinde bulunanlar Yüce Allah'a dua ederler. Allah onlann
boyunlanna bir böcek gönderir ve sanki bir kimsenin ölmesi gibi tümü birden ölü
hale gelirler. Sonra Allah'ın Nebii İsa ve beraberinde bulunanlar yere inerler.
Yeryüzünde onlann kan ve pis kokulannın olmadığı bir kanş yer bulamazlar. İsa
ve beraberindekiler Allah'a dua ederler. Yüce Allah Horasan develerinin başı
gibi bir kuş sürüsü gönderir. Bunlar leşleri yerden alıp Yüce Allah 'ın
dilediği bir yere atar/ar. Sonra Allah bir yağmur gönderir. Bu yağmur sayesinde
hiçbir çamur veya kıldan yapılmış ev kalmaz. Yağmur bütün yeryüzünü yıkayıp,
ayna gibi yapar. Sonra yeryüzüne 'Meyven i bitir, eski bereketini tekrar getir'
denir. O gün orada bulunan topluluk nardan yer ve altında gölgelenir. Onlar bu
durumda iken Yüce Allah hoş bir esinti gönderir. Bu, onlan koltuklannın
altından alır ve her mu'min ve Müslümanın ruhunu kabzeder. Geriye insanlann
kötüleri kalır, onlar tıpkı eşeklerin yaptığı gibi birbirleriyle açıktan
ilişkide bulunur ve kıyamet onlann başına kopar."(Müslim, fiten)
Hadiste geçen "ez-zelefe" ayna demektir. Bazıları
bunun suyu toplamak için yapılan biralet olduğunu söylemişlerdir. Söylenmek
istenen şudur: Su yeryüzünün her tarafını kaplar, yeryüzünü öyle temizler ki
yere bakan kimse orada kendi yüzünü görür.
Yine Müslim' de yer alan bir başka rivayete göre Ye' cüc ve Me'
cüc "Yeryüzündekileri öldürdük. Şimdi gidip göktekileri öldürelim"
derler ve oklarını göğe doğru fırlatırlar. Bunun üzerine Yüce Allah oklarını
kana bulanmış olarak onlara iade eder. (Müslim, fiten)