SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-FİTEN

<< 2314 >>

باب: التعوذ من الفتن.

15. FİTNELERDEN ALLAH'A SIĞINMAK

 

حدثنا معاذ بن فضالة: حدثنا هشام، عن قتادة، عن أنس رضي الله عنه قال:

 سألوا النبي صلى الله عليه وسلم حتى أحفوه بالمسألة، فصعد النبي صلى الله عليه وسلم ذات يوم المنبر فقال: (لا تسألوني عن شيء إلا بيَّنت لكم). فجعلت أنظر يميناً وشمالاً، فإذا كل رجل رأسه في ثوبه يبكي، فأنشأ رجل، كان إذا لاحى يدعى إلى غير أبيه، فقال: يا نبي الله من أبي؟ فقال: (أبوك حذافة). ثم أنشأ عمر فقال: رضينا بالله رباً، وبالإسلام ديناً، وبمحمد رسولاً، نعوذ بالله من سوء الفتن. فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (ما رأيت في الخير والشر كاليوم قطُّ، إنه صوِّرت لي الجنة والنار، حتى رأيتهما دون الحائط).

 

[-7089-] Enes şöyle demiştir: Sahabiler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e birtakım sorular sordular ve nihayet işi ısrar derecesine vardırdılar. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün minbere çıktı.

 

"Bana soracağınız her şeyi açıklayacağım" dedi. Bu sırada ben sağa ve sola bakmaya başladım. Bir de ne göreyim herkes başını elbisesinin içine gömmüş ağ.lıyordu. Bu arada birisi söze başladı. Bu kişi, birisi ile tartıştığı zaman yüzüne babasının başkası olduğu iddia ediliyordu. O kişi "Ey Allah'ın Nebii! Benim babam kimdir?" diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Baban Huzafe'dir!" dedi. Bunun üzerine Ömer söze başlayıp 

 

"Biz Allah Teala'yı Rab, İslam'ı din, Muhammed'i Resul olarak kabul ve tasdik ettik. Bizler fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınırız!" dedi. Bu sözü üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Ben hayırda ve şerde asla bugünün benzerini görmüş değilim. Şu muhakkak ki cennet ve ceh8nnem' benim önümde canlandırıldı da nihayet bu ikisini şu duvarın önünde gördüm" buyurdu.

 

 

قال: فكان قتادة يذكر هذا الحديث عند هذه الآية: {يا أيها الذين آمنوا لا تسألواعن أشياء إن تبد لكم تسؤكم}.

وقال عباس النرسي: حدثنا يزيد بن زريع: حدثنا سعيد: حدثنا قتادة: أن أنساً حدثهم: أن نبي الله صلى الله عليه وسلم، بهذا، وقال: كل رجل لافاً رأسه في ثوبه يبكي. وقال: عائذاً بالله من سوء الفتن، أو قال: أعوذ بالله من سوأى الفتن.

 

[-7090-] Katade dedi ki: Enes bu olayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den onlara bu şekilde nakletti ve şöyle söyledi:

 

Herkes başını elbisesinin içine gömmüş ağlıyordu. Enes "Fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınıcı olarak" demiş ya da "Fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınınm diyerek" şeklinde bir nitelemede bulunmuştur.

 

 

وقال لي خليفة: حدثنا يزيد بن زريع: حدثنا سعيد ومعتمر، عن أبيه، عن قتادة: أن أنساً حدثهم، عن النبي صلى الله عليه وسلم بهذا. وقال: عائذاً بالله من شر الفتن.

 

[-7091-] Katade'nin nakline göre Enes sözkonusu hadisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den bu şekilde nakletmiş ve

 

"Her bir kişi fitnelerin kötülüğünden Allah'a sığınarak başı elbisesinin içine gömülmüş olarak ağlıyordu" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:  AÇIKLAMA SONRASI BİR BAB VE HADİSELER DAHA VAR

 

"Fitnelerden Allah'a sığınmak." İbn Battal şöyle demiştir: Bunun meşruluğu "Allah'tan fitne dileyiniz. Çünkü fitne münafıkları biçer" görüşünü savunaniara bir cevaptır. Bu gC?rüşü savunanlar sözkonusu yaklaşımın hadiste yer aldığını iddia etmişlerdir. Oysa bu rivayetin merfu olduğu sabit değildir. Tam aksine sahih olanı bunun tersidir.

 

Dualar bölümünde birçok şeyden sığınma şeklinde birden fazla başlık yer almıştı. Bunların içinde "Zenginliğin fitnesinden Allah'a sığınma", "Fakirliğinden fitnesinden AlIah'a sığınma", "Yaşlanıp köhnemekten Allah'a sığınma", "Dünyanın fitnesinden Allah'a sığınma", "Cehennemin fitnesinden Allah'a sığınma" vs. gibi başlıklar vardı. Bilginler şöyle demişlerdir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, fitneden Allah'a sığınmanın ümmetine meşru olduğunu vurgulamak istemektedir.

 

"Ahfevhu." Bu kelime soru sormada ısrarcı oldular anlamınadır. "ı..?  1;1 iJlS Kane iza laha "......" mücadele ve tartışma anlamına olan "mülahat" kökündendir. "Baban Huza!e'dir." Ahmed b. Hanbel'de Muhammed b. Amr'ın Ebu Seleme vasıtasıyla Ebu Hureyre' den nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Bana bugün ne soraı:gınız size cevaplayacağım." Abdullah b. Huzafe "Ya Resulallah! Babam kimdir?" diye sorunca Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Baban Huzafe b. Kays'tır" demiştir. Bu cevap üzerine Abdullah annesine döner. Annesi "Neden böyle bir soru sorma ihtiyacı hissetti n? Bizler o zamanlar cahiliye döneminde idik" der. Abdullah, "Babamın kim olduğunu, hangi kişinin babam olduğunu öğrenmek istiyordum" diye cevap verir.

 

باب: قول النبي صلى الله عليه وسلم: (الفتنة من قبل المشرق).

16. NEBİ S.A.V.'İN; "FiTNE DOĞU TARAFINDAN GELECEKTiR" HADİSİ

 

حدثني عبد الله بن محمد: حدثنا هشام بن يوسف، عن معمر، عن الزُهري، عن سالم، عن أبيه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قام إلى جنب المنبر فقال: (الفتنة ها هنا، الفتنة ها هنا، من حيث يطلع قرن الشيطان، أو قال: قرن الشمس).

 

[-7092-] Salim'in babasından nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün minberin yanında ayağa kalkmış ve

 

"Fitne şu taraftadır, fitne şu taraftadır. Şeytanın boynuzunun doğduğu yerdedir! -veya- Güneşin boynuzunun doğduğu yerdedir" buyurmuştur.

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: حدثنا ليث، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما:

 أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو مستقبل المشرق يقول: (ألا إن الفتنة ها هنا، من حيث يطلع قرن الشيطان).

 

[-7093-] İbn Ömer'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gün doğusu tarafına yönelmiş olarak

 

"Dikkat edin! İyi biliniz ki fitne işte bu taraftadır, şey tanın boynuzunun doğduğu yerdedir!" buyurmuştur.

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا أزهر بن سعد، عن ابن عون، عن نافع، عن ابن عمر قال:

 ذكر النبي صلى الله عليه وسلم: (اللهم بارك لنا في شأمنا، اللهم بارك لنا في يمننا). قالوا: يا رسول الله، وفي نجدنا؟ قال: (اللهم بارك لنا في شأمنا، اللهم بارك لنا في يمننا). قالوا: يا رسول الله، وفي نجدنا؟ فأظنه قال في الثالثة: (هناك الزلازل والفتن، وبها يطلع قرن الشيطان).

 

[-7094-] İbn Ömer şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün söze başladı ve

 

"Allah'ım! Şam'ımızda bize bereket ihsan eyle! Allah'ım Yemen'imizde bize bereket ihsan eyle!" diye dua etti. Sahabiler

 

"Ya Resulallah! Necd'imizde de!" diye niyaz ettiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Allah'ım! Şam'ımızda bize bereket ihsan eyle! Allah 'ım Yemen'imizde bize bereket ihsan eyle!" diye dua etti. Sahabiler

 

"Ya Resulallah' Necd'imizde de!" dediler. İbn Ömer dedi ki: Zannediyorum Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem üçüncü defasında "Zelzeleler ve fitneler işte oradadır. Şey tan ın boynuzu da orada çıkacaktır!" buyurdu.

 

 

حدثنا إسحق الواسطي: حدثنا خالد، عن بيان، عن وبرة بن عبد الرحمن، عن سعيد بن جبير قال:

 خرج علينا عبد الله بن عمر، فرجونا أن يحدِّثنا حديثاً حسناً، قال: فبادرنا إليه رجل فقال: يا أبا عبد الرحمن، حدثنا عن القتال في الفتنة، والله يقول: {وقاتلوهم حتى لا تكون فتنة}. فقال: هل تدري ما الفتنة، ثكلتك أمك؟ إنما كان محمد صلى الله عليه وسلم يقاتل المشركين، وكان الدخول في دينهم فتنة، وليس كقتالهم على الملك.

 

[-7095-] Said b. CUbeyr şöyle anlatmıştır: Bir gün yanımıza Abdullah b. Ömer çıkageldi. Biz de kendisinden bize güzel bir hadis rivayet etmesini rica ettik. Said dedi ki:

 

Bizden önce birisi ona doğru ileri geçerek "Ey Ebu Abdurrahman! Bize fitne anındaki çarpışmadan söz et!" Yüce Allah

 

"Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın"(Bakara 193) buyuruyor dedi. Bunun üzerine İbn Ömer

 

"Sen fitne nedir bilir misin? Anası evlatsız kalasıca! Muhammed ancak müşriklerle savaşırdI. Onların dinlerine girmek bir fitnedir. Onun savaşı sizin savaşınız gibi mülk yani iktidar üzerine değildi" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Nebi s.a.v.'in "Fitne doğu tarafından gelecektir" ifadesi, doğu cihetinden gelecektir anlamınadır. İmam Buhari bu konuda üç hadise yer vermiştir. Bunlardan birincisini iki açıdan zikretmiştir. Ben Fiten bölümünün baş taraflarında Üsame hadisinin açıklamasına yer vermiş ve bu hadisle "Ben fitnelerin evlerinizin arasından çıktığını görüyorum" ifadesinin nasıl cem ve telif  edileceğini belirtmiştim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in O hitabı Medinelilere idi.

 

Mühelleb şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem doğu tarafında yaşanlar< dua etmemiştir. Çünkü onlar şeytanın fitnelerle istilası nedeniyle kendi yörelerine inmiş olan kötülük karşısında zayıftılar. "01 0}" ifadesi hakkında Davudi şöyle demiştir: Güneşin gerçekten iki adet boynuzu (0}) bulunmaktadır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu ifade ile şeytan ın gücünü ve insanları saptırmak için yardımına başvurduğu şeyleri kastetmiş olma ihtimali vardır. Ağır basan ihtimal de budur. Bazıları şöyle demiştir: Şeytan güneş doğarken kendisine tapanların secdesi kendine olsun diye başını güneşe yaklaştırır. Başka bazıları ise güneşin, iki boynuzunun arasından doğduğu şeytanı bulunma ihtimali vardır demişlerdir. Hattabl'nin görüşü ise şöyledir: "0,;JI" insan topluluğu olup, bir nesil yok olduktan sonra diğeri gelir demiştir.

 

Bir başkası ise şöyle demiştir: O gün doğu yöresindeki insanlar küfür ehli idi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem fitnenin O bölgeden çıkacağını haber vermiştir ki gerçek de aynen böyle olmuştur. Fitnelerin ilki doğu tarafından çıkmıştır. Bu, Müslümanlar arasındaki tefrikaya sebep olmuştur. Tefrika, şeytan ın sevdiği ve sevinç duyduğu bir şeydir. Bid'atler de aynı şekilde o taraftan çıkmıştır. Hartab! şöyle der: Necd, doğu tarafı demektir. Medine'de bulunan bir kimsenin ne cidi Irak çölü ve civarıdır. Burası Medinelilerin doğusuna düşer. "Necd" kelimesi esasen yüksekçe yer anlamınadır. Bunun zıttı "el-ğavr"dır. Çünkü ğavr alçak olan yer anlamınadır. Tihame baştan sonra ğavr olup Mekke, Tihame'ye dahildir. Bu açıklamayla Davudl'nin "Necd Irak tarafındadır" şeklindeki ifadesinin zayıflığı ortaya çıkmaktadır. Zira onun açıklaması Necd'in özel bir yer olduğu izlenimini vermektedir. Oysa gerçek böyle değildir. Tam aksine yanındakine nispetle yüksek olan her şey necddir. Bundan dolayı yüksek yerlere necd, alçak yerlere ğavr denilir.

 

"Bize fitne anındaki çarpışmadan söz et. Yüce Allah buyuruyor ki ... " Abdullah'a bu talepte bulunan kişi, okuduğu ayetle çarpışmçının meşru olduğuna delil getirmek ve ayette İbn Ömer gibi çarpışmayı terkedene cevap olduğunu vurgulamak istemektedir.

 

"........." Anası evlatsız kalasıca! Anan seni kaybetsin! Bu ifadenin zahiri duadır. Ancak bu cümle burada olduğu gibi kaçındırma yerinde gelebilir. İbn Ömer'in cevabı şöyledir: ".....= onlarla çarpışınız" ayetindeki zamir "kafirler" yerine kullanılmıştır. Yüce Allah mu'minlere dini yüzünden fitneye uğrayan ve irtidad eden hiç kimse kalmasın diye kafirlerle çarpışmayı emretmektedir.

 

Kafirlerin dinine girmek fitnedir. İnsan dini yüzünden fitneye uğruyordu.

 

Onu ya öldürüyorlar ya da eline ayağına kelepçe vuruyorlardı. Sonunda Müslümanlar çoğaldı ve hiçbir fitne kalmadı. ".......'' yani kafirlerden hiçbir kimseden, hiçbir mü mine karşı herhangi bir fitne kalmadı.

 

İbn Ömer'in görüşü, iki zümreden biri haklı, diğeri haksız olduğunda fitne zamanında savaşa katılmamak şeklinde idi. Bazıları, buradaki fitnenin iktidar talebinde galip gelme amacıyla çıkan savaş durumuna mahsus olduğunu söylemişlerdir. Buna karşılık meşru idareciye karşı isyan edenler "bağıler" sözkonusu olduğunda buna fitne denmez ve onlar itaata dönünceye kadar kendileriyle çarpışmak gerekli olur. Çoğunluğun görüşü bu doğrultudadır.