باب: إذا بقي
في حثالة من
الناس.
13. BİR MÜSLÜMANIN DEĞERSİZ VE HAYIRSIZ iNSANLARIN iÇiNDE
KALMASI
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا سفيان:
حدثنا الأعمش،
عن زيد بن وهب:
حدثنا حذيفة
قال:
حدثنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حديثين،
رأيت أحدهما
وأنا أنتظر
الآخر: حدثنا:
(أن الأمانة
نزلت في جذر
قلوب الرجال،
ثم علموا من القرآن،
ثم علموا من
السنة).
وحدثنا عن
رفعها قال:
(ينام الرجل
النومة فتقبض
الأمانة من
قلبه، فيظل
أثرها مثل أثر
الوكت، ثم
ينام النومة فتقبض
فيبقى فيها
أثرها مثل أثر
المجل، كجمر
دحرجته على
رجلك فنفط،
فتراه منتبراً
وليس فيه شيء،
ويصبح الناس
يتبايعون،
فلا يكاد أحد
يؤدي
الأمانة،
فيقال: إن في
بني فلان رجلاً
أميناً،
ويقال للرجل:
ما أعقله وما
أظرفه وما
أجلده، وما في
قلبه مثقال
حبة خردل من إيمان).
ولقد أتى
عليَّ زمان،
ولا أبالي أيكم
بايعت، لئن
كان مسلماً
ردَّه عليَّ
الإسلام، وإن
كان نصرانياً
ردَّه عليَّ
ساعيه، وأما
اليوم: فما
كنت أبايع إلا
فلاناً
وفلاناً.
[-7086-] Huzeyfe şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bize iki olaydan söz etti. Bunlardan birini gördüm, diğerini
bekliyorum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize (emanetin yeryüzüne
nasıl indiğini şöyle) haber verdi:
"Emanet insanlarun gönüllerinin derinliğine iner. Sonra o
kullar Kur'an'dan bilgi alırlar, daha sonra da sünnetten öğrenirler. "
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize emanetin (dünyadan
nasıl kaldırıldığını) da şöyle haber verdi:
"Kişi gece uykusunu uyur. 0, uyurken emanet kalbinden
(silinip) alınır da emanetin eseri uçuk bir nokta halinde kalır. Sonra o bilgin
kişi bir uyku daha uyurken emanetin (geri kalan kısmı da) alınır. Bunun izi de
(bir işçinin avucundaki) kabarcık gibi kalır, Şu halde emanet, senin ayağına
düşürdüğün bir kıvılcım gibidir ki orası su toplar ve kabarcık halinde
görürsün, Halbuki bu kabarcıkta herhangi bir şey yoktur. (Bir zaman sonra söner
gider).
"İnsanlar birbiriyle alışveriş etmek için sabaha ererler. Hiç
kimse emaneti eda etme imkanını bulamaz. Şöyle ki (bazen) filan oğul/an içinde
emin bir kimse vardır denilir. (Bazen) birisi için 'O ne akıllıdır, ne zarif
adamdır, ne kahramandır' diye söylenir. Halbuki o kişinin kalbinde hardal
tanesi kadar iman eseri yoktur."
Huzeyfe dedi ki: "Öyle bir zaman gördüm ki o devirde kiminle
alışveriş edeceğim diye tasalanmazdım. Çünkü o kişi Müslümansa onu Müslümanlığı
(bana hıyanet etmekten) men ederdi, eğer hıristiyansa onu (bulunduğu yerin)
valisi hıyanetten men ederdi. Bugün ise ben filan ve filandan başka kimseyle
alışveriş edemez oldum."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buharl'nin attığı başlığın açık ifadesi, bir Müslüman
değersiz ve hayırsız insanların arasında kaldığında ne yapacaktır? şeklindedir.
Başlıkta geçen "elhusale" kelimesinin tefsiri Rikak bölümünün baş
taraflarında geçmişti. Bu başlık Taberi'nin rivayet edip, İbn Hibban'ın sahih
olarak değerlendirdiği Ebu Hureyre hadisinde geçen bir ifadeden alınmıştır. Bu
rivayete göre Nebi s.a.v. "Ey Abdullah b. Amrl Ahidleri ve emanetleri yok
olmuş, ihti!afa düşüp şu hale gelmiş -Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
parmaklarını birbirine geçirerek gösterdi- rezi! ve kötü insanların arasında
kaldığında durumun nice olacaktır?" Abdullah "Bana ne
emredersiniz?" diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Kendi yakın çevrene yapış! Onların avamını kendinden uzak tut"
buyurdu.
"Sonra o kullar Kur'an'dan bilgi alırlar, daha sonra da
sünnetten öğrenirler." Bu ifade onların sünneti öğrenmeden önce Kur'an'ı
öğrendiklerine işaret etmektedir. Hadisteki "sünen" kelimesinden
maksat ister vacip, ister mendub Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem' den
öğrendikleri şeyler anlamınadır.
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize emanetin
(dünyadan nasıl kaldırıldığını) da şöyle haber verdi." Bu Huzeyfe'nin
beklediğini dile getirdiği ikinci hadis olmaktadır. Onun beklediği, emanetin
-nadir olanlar hariç- bu sıfatla nitelenen hiçbir kimse kalmayacak derecede
yeryüzünden kaldırılmasıdır. Hadisin son kısmında güvenilir olarak nitelenecek
kimselerin azlığını gösteren ifade bu hükmü zedelemez. Zira bu yargı,
öncekilerin durumuna nispetendir. Huzeyfe "Bugün ise ben filan ve filandan
başka kimseyle alışveriş edemez oldum" şeklindeki ifadesi ile yetiştiği
son asırdaki kimselere işaret etmektedir. ilk döneme nispeten onlardaki
güvenilirlik daha azdı. Huzeyfe'nin ileride beklediğine gelince, emanetin nadir
olanlar hariç ortadan yok olmasıdır.
"Emanetin eseri uçuk bir nokta halinde kalır." Bunun
manası emanetin hadiste nitelenen eseri hariç olmak üzere hiç kalmayacağıdır.
Örnekte geçen '\:...5')1" renkteki siyahlıktır. Aynı şekilde
"....." çalışmanın avuç içinde su toplama şeklinde meydana getirdiği
eserdir.
"....." yani eli su toplayıp, kabarClk bağladı
demektir. Arapçada "........" onun eli şişip, su topladı demektir.
Kısacası hadis, emanetin yeryüzünden kaldırılacağı, emin olarak nitelenen
kimselerin yok olacağı ve insanın emin iken hain haline geleceği uyarısında
bulunmaktadır. Bu, hıyanet ehli kimselerle bir arada bulunan kişilerde görülür.
Çünkü bu tip bir kişi, hain haline gelir. Zira arkadaş, arkadaşına uyar.
"Öyle bir zaman yaşadım ki. .. " Huzeyfe bu ifadesiyle
emanetin o zamana göre azalmaya başladığına işaret etmektedir. Huzeyfe'nin
vefatı Hz. Osman'ın katledilmesinden kısa bir süre sonraya hicri 36 yılının
başına rastlar. Huzeyfe değişikliğin baş gösterdiği zamanın bir kısmına
yetişmiş olduğundan buna işaret etmektedir. ibnü't-TIn "Emanet"
gizlenen ve mükellefte varlığını ancak Yüce Allah'ın bildiği bir niteliktir,
demiştir.
İbn Abbas şöyle demiştir: Emanet, kulların yapmaları emredilen
farzlarla kendilerine yasaklanan şeylerin tümüdür. Bazılarına göre emanet
itaattir, bazıları ise mükellefiyetlerdir demişlerdir. Emanetin Yüce Allah'ın
kullarından aldığı ahid olduğunu söyleyenler de olmuştur.
Bu ihtilaf, "Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif
ettik"(Ahzab 72) ayetinin tefsirinde zikri geçen emanetin açıklaması
konusunda da vuku bulmuştur. et-Tahrfr müellifi şöyle demiştir: Hadiste sözü
edilen "emanet" ayette zikri geçen emanetin aynısıdır ki bu bizatihi
imandır. Bu emanet, kalpte yerleşti mi kişi kendisine emredileni ifa eder,
yasaklanandan kaçar. ibnü'l-Arabi' şöyle demiştir: Huzeyfe hadisinde sözü
edilen "emanet"ten maksat imandır.
"Kiminle alışveriş edeceğim diye tasalanmazdım." Rikak
bölümünde "Mübayaa" kelimesinden maksadın halifeibe emirlik için bey'
at manasında değil, mal ve benzeri ticaret mallarının mübadelesi manasında
olduğu geçmişti.
Ebu Ubeyd ve başkalarının bu hadiste geçen "mübayaa"
kelimesini halifelik şeklinde yorumlamalarına büyük bir tepki gelmiştir ki bu
gayet açıktır.