باب: ما جاء
في قول الله
تعالى:{واتقوا
فتنة لا تصيبنَّ
الذين ظلموا
منكم خاصة}
/الأنفال: 25/. وما
كان النبي صلى
الله عليه
وسلم يحذِّر
من الفتن.
1. YÜCE ALLAH'IN "BİR DE ÖYLE BİR FİTNEDEN SAKININ Kİ O,
İÇİNİZDEN SADECE ZULMEDENLERE ERİŞMEKLE KALMAZ"(Enfal Enfal 25)) BUYRUĞU
İLE NEBİ S.A.V.'İN FİTNELERDEN SAKINDIRMASI HAKKINDAKİ HADİSLER
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا بشر بن
السَّريِّ:
حدثنا نافع بن
عمر، عن ابن
أبي مليكة
قال: قالت
أسماء،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (أنا
على حوضي
أنتظر من يرد
عليَّ، فيؤخذ
بناس من دوني،
فأقول: أمتي،
فيقول: لا
تدري، مشوا
على القهقرى).
قال ابن أبي
مليكة: اللهم
إنا نعوذ بك
أن نرجع على
أعقابنا، أو
نفتن.
[-7048-] Esma binti Ebi Bekir'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Ben (kıyamet gününde) havuzumun başında yanıma gelecek
olanları beklerim. Derken benim yakınımda birtakım insanlar yakalanırlar. Ben
'Onlar benim ümmetimdir' derim. Bana 'Sen bilmiyorsun, onlar (senden sonra)
dinlerinden arkalarına dönüp gittiler' denilir."
حدثنا موسى
بن إسماعيل:
حدثنا أبو
عوانة، عن مغيرة،
عن أبي وائل
قال: قال عبد
الله:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (أنا
فرطكم على الحوض،
فليرفعنَّ
إليَّ رجال
منكم، حتى إذا
أهويت
لأناولهم
اختلجوا
دوني، فأقول:
أي ربِّ
أصحابي، يقول:
لا تدري ما
أحدثوا بعدك).
[-7049-] Abdullah b. Mesud'un nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Ben, sizin havuz başına varan öncünüzüm. Yemin olsun orada
sizden birtakım adamlar bana kaldınlıp gösterilecek, onlara vermek üzere elimi uzattığımda
onlar çekilip, benden uzaklaştınlacaklar. Ben 'Ey Rabbim! Onlar benim
arkadaşlarımdır' diyeceğim. (Yüce Allah) 'Sen onların senden sonra dinde neler
icat ettiklerini bilmezsin!' buyuracaletır."
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا يعقوب
بن عبد الرحمن،
عن أبي حازم
قال: سمعت سهل
بن سعد يقول:
سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول:
(أنا فرطكم
على الحوض، من
ورده شرب منه،
ومن شرب منه لم
يظمأ بعده
أبداً،
ليردنَّ
عليَّ أقوام
أعرفهم
ويعرفونني،
ثم يحال بيني
وبينهم).
قال أبو حازم:
فسمعني
النعمان بن
أبي عياش وأنا
أحدِّثهم
هذا، فقال:
هكذا سمعت
سهلاً؟ فقلت:
نعم، قال:
وأنا أشهد على
أبي سعيد
الخدري
لسمعته يزيد
فيه قال: (إنهم
مني، فيقال:
إنك لا تدري
ما بدَّلوا
بعدك، فأقول:
سحقاً سحقاً
لمن بدَّل بعدي).
[-7050 - 7051-] Sehl b. Sa'd şöyle demiştir: Ben Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'den işittim. O şöyle buyuruyordu:
"Ben sizin havuz başında öncünüzüm. Ona gelen içer, ondan
içen ebediyen bir daha susamaz ve muhakkak benim yanıma birtakım kavimler
gelecekler ki ben onlan tanırım, onlar da beni tanırlar. Sonra benimle onlar
arasına bir perde çekilir."
Fethu'l-Bari Açıklaması: AÇIKLAMADAN SONRA
2.BAB VE HADİSLER VAR
"Yüce Allah 'ın: 'Bir de öyle bir fitneden sakının ki o,
içinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz. '26 buyruğu."
Bu konuda Ahmed b. Hanbel ile el-Bezzar'ın, Mutarrıf b. Abdullah
b. eşŞahır' den şöyle bir nakli vardır: "Cemel olayı hakkında ZUbeyr' e
'Ey Ebu Abdullah! Ne yaptınız? Katledilen halife Osman' ı Medine'de harcadınız.
Sonra Basra'dan gelip kanını arıyorsunuz' dedik. ZUbeyr şöyle cevap verdi:
"Bizler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde "Bir de öyle
bir fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere erişmekle
kalmaz"(Enfal 25) ayetini okuyorduk. Ancak bu ayet e konu olanların bizler
olacağımızı hesap etmemiştik. Nihayet işte bildiğin o olaylara karıştık.
"(Ahmed b. Hanbel, I, 165)
Taberl'de Ali b. Ebi Talha'nın nakline göre İbn Abbas şöyle
demiştir: "Yüce Allah mu'minlere huzurlarında işlenen münkeri kabul
etmemelerini emretmiş, aksi takdirde azabı herkese vereceğini
bildirmiştir." Bu haberin Adiyy b. Umeyre rivayetiyle hadisten şahidi
vardır. Adiyy'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah seçkinlerin yaptıklarından dolayı herkese 'lzap
etmez. Ancak avam huzurlarında bir münkerin işlendiğini görür ve ona tepki
koyma güçleri olduğu halde tepki koymazlarsa Yüce Allah hem havassı, hem de
avammı azaplandırır." Bu haberi hasen isnadla Ahmed b. Hanbel
nakletmiştir. Haber Ebu Davud'da da yer almaktadır. (Ahmed b. Hanbel, 4, 192)
"Susamaz." Bilginlerin ifadesine göre bu, o kişi
cennete girer ifadesinin kinayeli anlatımıdır. Zira susamamak cennete
girenlerin vasfıdır. Ebu Said'in naklettiği hadiste Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem kendisine "Onların (senden sonra) dinlerinden neleri
değiştirdiğini sen bilmezsin" denileceğini haber vermiştir. Kısaca
söylemek gerekirse; hadiste sözü edilen kimselerin durumları şöyle yorumlanır:
Bu kimseler İslam'dan dönmüşlerse Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in onlardan uzak olması ve onların da uzaklaştırılmasında herhangi bir
problem yoktur. Dinden dönmemişler ancak beden amellerinde büyük masiyetler
uydurmuşlar veya kalp inancı açısından bid'atler ortaya çıkartmışlarsa bazıları
buna şöyle cevap vermişlerdir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu
kimselerden Yüce Allah'ın haklarındaki emri dolayısıyla yüz çevirmiş ve onlara
şefaat etmemiştir ki Allah yaptıklarına karşılık onları cezalandırsın. Bu
kimselerin Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmetinden büyük günah
işleyenlere şefaatinin genelliğine dahil olup, tevhid ehli kimselerin
cehennemden çıktıkları sırada oradan çıkmalarında herhangi bir man i yoktur.
Doğruyu en iyi Yüce Allah bilir.
باب: قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (سترون
بعدي أموراً
تنكرونها).
2. NEBİ S.A.V.'İN "BENDEN SONRA HOŞLANMAYACAĞINIZ BİR TAKIM
ÇİRKİN İŞLER GÖRECEKSİNİZ" İFADESİ
وقال عبد
الله بن زيد:
قال النبي صلى
الله عليه
وسلم: (اصبروا
حتى تلقوني
على الحوض).
Abdullah b. Zeyd'in nakline göre Nebi s.a.v. "Havuz başında
bana kauuşuncaya kadar sabrediniz" buyurmuştur.
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى بن
سعيد: حدثنا
الأعمش: حدثنا
زيد بن وهب:
سمعت عبد الله
قال:
قال
لنا رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (إنكم سترون
بعدي أثرة
وأموراً
تنكرونها).
قالوا: فما
تأمرنا يا
رسول الله؟
قال: (أدوا
إليهم حقهم،
وسلوا الله
حقكم).
[-7052-] Abdullah b. Mesud'un nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Sizler benden sonra ileride başkalarının size tercih edildiğini
ve hoşlanmayacağınız birtakım işler göreceksiniz." Sahabiler
"Ya Resulallah! Bu durumda bize ne emredersiniz?" diye
sordular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Onlara haklarını
veriniz, kendi hakkınızı da Allah'tan isteyiniz" buyurdu.
حدثنا مسدد،
عن عبد
الوارث، عن
الجعد، عن أبي
رجاء، عن ابن
عباس،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
كره من أميره
شيئاً
فليصبر، فإنه
من خرج من
السلطان شبراً
مات ميتة
جاهلية).
[-7053-] İbn Abbas r.a.'ın nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Her kim başındaki idarecisinden (emir)
hoşlanmayacağı bir şey görürse buna sabretsin. Çünkü her kim sultan (ın
otoritesin) den bir karış dışarı çıkarsa o cahiliye ölümü ile ölür."
حدثنا أبو
النعمان:
حدثنا حمَّاد
بن زيد، عن الجعد
أبي عثمان:
حدثني أبو
رجاء
العطاردي قال:
سمعت ابن عباس
رضي الله
عنهما ،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
رأى من أميره
شيئاً يكرهه
فليصبر عليه
فإنه من فارق
الجماعة
شبراً فمات،
إلا مات ميتة
جاهلية).
[-7054-] İbn Abbas'ın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Her kim başındaki idarecisinden (emir) hoşlanmayacağı bir
şey görürse buna sabretsin. Çünkü kim cemaatten bir karış ayrılır da ölürse
muhakkak o cahiliye ölümü ile ölür."
حدثنا
إسماعيل:
حدثني ابن
وهب، عن عمرو،
عن بكير، عن
بسر بن سعيد،
عن جنادة بن
أبي أمية قال:
دخلنا
على عبادة بن
الصامت وهو
مريض، قلنا:
أصلحك الله،
حدَّث بحديث
ينفعك الله
به، سمعته من
النبي صلى
الله عليه
وسلم، قال:
دعانا النبي
صلى الله عليه
وسلم
فبايعناه،
فقال فيما أخذ
علينا: أن
بايعنا على
السمع
والطاعة، في
منشطنا
ومكرهنا،
وعسرنا
ويسرنا وأثرة علينا،
وأن لا ننازع
الأمر أهله،
إلا أن تروا كفرا
بواحاً،
عندكم من الله
فيه برهان.
[-7055-] Cünade b. Ebi Ümeyye şöyle anlatmıştır: Bizler
hasta yatarken Ubade b. Samit'in yanına girdik ve ona
"Allah sana şifa versin. Bize Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den işittiğin ve Allah'ın onunla seni faydalandırdığı bir hadis rivayet
et" dedik. O da şöyle dedi:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizi çağırdı. Biz de
kendisine bey'at ettik. "
[-7056-] Ubade şöyle devam etti: "Üzerimize bir borç olarak Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem' e neşeli, kederli anlarımızda, zor, kolay halimizde dinleyip,
itaat edeceğimize, amirlerimiz haklarımızı vermese bile onlara itaat etmek ve
onlarla iktidar ve emirlik konusunda çekişmemek üzere bey'at ettik. Ancak
idarecinin (emirin) açık bir küfrünü görürseniz, onun küfrü hakkında yanınızda
Allah'tan kuwetli bir delil bulunması hali müstesnadır.
حدثنا محمد
بن عرعرة:
حدثنا شعبة،
عن قتادة، عن
أنس بن مالك،
عن أسيد بن
حضير:
أن
رجلاً أتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال: يا
رسول الله،
استعملت
فلاناً ولم
تستعملني؟
قال: (إنكم سترون
بعدي أثرة،
فاصبروا حتى
تلقوني).
[-7057-] Useyd b. Hudayr şöyle anlatmıştır: Ensardan
birisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek
"Ya Resulallah! Filanca kişiyi bir göreve tayin ettiniz. Beni
tayin etmediniz" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Şüphesiz sizler benden sonra başkalarının size tercih edildiğini
göreceksiniz. Bununla beraber yine de (kıyamet günü) bana kavuşuncaya kadar
sabrediniz."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
.... yani dinle ilgili hoşlanmayacağınız birtakım durumlar.
"........" yani böyle bir durum meydana geldiğinde ne yapmamızı
emredersin? "........." yani emirlere "......" ister
kendilerine mahsus, ister kamuya ait olsun isteme ve alma hakları bulunan
haklarını veriniz.
"........." Sevrı'nin rivayetinde bu ifade
".......... Ve tes'elunal" şeklindedir. Bunun manası Allah'tan onlara
sizlere insaflı davranmalarını ilham etmesini veya onlardan daha hayırlısını
başınıza getirmesini isteyin. Bu ifadenin zahiri emre muhatap olan herkesedir.
Müslim'in Ümmü Seleme'den nakline göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İleride birtakım emirler gelecektir.
Siz onları tanıyacak ve tepki göstereceksiniz. Onların yaptıklarından
hoşlanmayan günahtan uzak olacak, onlara tepki koyan kurtulacaktır, fakat
günah, yaptıklarına razı olup, arkalarından gidenedir." Orada bulunanlar
"Onlarla çarpışalım mı?" diye sorunca, Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem "Namaz kıldıkları sürece hayır!" buyurdu. (Müs!im, imara)
İsmam'nin Müsned'inde Ebu Müslim el-Havlanl'nin, Ebu Ubeyde b.
elCerrah vasıtasıyla Hz. Ömer' den nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle anlatmıştır: "Cebrail bana geldi ve 'Senin ümmetin senden
sonra fitneye düşecek' dedi. Ben de 'Nereden?' diye sordum. Cebrail 'Emirleri
ve alimlerinden fitneye düşecekler. Emirler insanların haklarını vermeyecek.
Onlar da haklarını isteyecek ve fitneye düşecekler. Alimler bu emirlere uyacak
ve fitneye düşecekler' dedi. Ben 'Bunların elinden kurtulan nasıl kurtulacak?'
diye sordum. Cebrail 'El çekip sabretmekle. Haklarını kendilerine verdiklerinde
alırlar, vermezlerse bırakırlar' dedi."
".........." yani kim sultan (ın otoritesin) den
dışarı çıkarsa. Ikinci rivayette ise "\ J.;lj .:r=kim cemaatten
ayrılırsa" denilmektedir. Bu, sultana isyan edip, onunla çarpışmanın
kinayeli anlatımıdır. İbn Ebi Cemre şöyle der: Hadisteki
"mufarakat"tan maksat, en hafifinden bile olsa emirin elde ettiği
bey' at akdini çözmeye çalışmak demektir. Bu en düşük derece hadiste "bir karış
miktarı" olarak ifade edilmiştir. Çünkü bu yola başvurmak haksız yere kan
dökme ile sonuçlanır.
"........ = cahiliye ölümü ile ölür." "Cahiliye
ölümü" tabirinden maksat, cahiliye insanlarının sapıklık üzere ölmeleri
gibi bir ölümle ölüm demektir ki cahiliye insanının itaat ettiği bir lideri
yoktu. Çünkü onlar bunu bilmiyordu. Söz konusu niteleme, o kimse katir olarak
ölür anlamına değildir. Tam tersine o kişi, asi olarak ölür demektir. Bu
benzetmenin zahiri üzere olması da muhtemeldir. Buna göre manası o kişi,
cahiliyeye mensup olmasa bile cahiliye insanının ölümü gibi ölür demek olur ya
da benzetme ecir ve kaçındırma yerinde gelmiş olup, zahiri kastedilmemiş
olabilir. İfadede "cahiliye" kelimesinden maksadın benzetme olduğunu
bir başka hadisteki "Her kim (İslam) camiasından bir karış ayrılırsa sanki
İslam'ın ilmiğini boynundan çıkarmış gibidir" ifadesi teyid etmektedir.
(Tirmizi, Edeb; İbn Huzeyme, Sahih, III, 195; İbn Hibban, Sahih, XIV, 124)
İbn Battal şu açıklamayı yapar: Hadis zalim bile olsa sultana
isyan etmemek gerektiğine delildir. Fıkıh bilginleri zorba sultana itaat edip,
onunla birlikte cihada gitmenin vacip olduğu ve ona itaatin -kan akmayı
önlediği ve felaketi durdurduğu için- kendisine isyandan daha hayırlı olduğu
noktasında görüş birliği etmişlerdir. Bilginlerin delilleri bu haber ve buna
destek olan başka rivayetlerdir. Fıkıh bilginleri sultanın açıkça küfre girme
durumu hariç bu konuda herhangi bir istisnadan söz etmemişlerdir. Sultanın
açıkça küfre düşmesi durumunda ona itaat etmek caiz değildir. Aksine bundan
sonraki hadiste geldiği üzere gücü yeten in onunla mücadele etmesi gerekir.
"........." yani bizim aktif olduğumuz zamanlarda ve
bize emredilene göre amel etmekten aciz olduğumuz durumlarda demektir. İbnü't-Tin'in
nakline göre Davudi bundan maksadın hoşlanmadıkları şeyler olduğunu
söylemiştir. İbnü't-Tin şöyle der: Zahir olanı sözün "" ifadesine
uygun düşmesi için isyan etme noktasında tembelolduğumuz anlarda ve meşakkat
zamanlarımızda demektir.
"..........=başkalarının bize tercih edildiğini."
Bundan maksat, onların başlarına geçen kimseye olan itaatleri, haklarının
kendilerine verilmesine bağlı olmadığını, aksine o kişinin haklarını vermese
bile ona itaat etmekle yükümlü olduklarını vurgulamaktır. "Ve en la
nünazia'l-emre ehlehQ" yani iktidar ve emirlik konusunu sahipleriyle
çekişmemek üzere. "İlla en terav küfren bevahan=ancak emirin açık bir
küfrünü görürseniz ... " Hattabi "bevahan" kelimesinin açık ve
seçik anlamına geldiğini söylemiştir. "İndekum minaılahi fihi
burhanun=onun küfrü hakkında yanınızda Allah'tan kuwetli bir delil bulunması
hali müstesnadır." "Burhan" kelimesinden maksat, bir ayet veya
tevile ihtimali olmayan sahih bir haberdir. Bunun gereği, emirlerin hareketleri
tevile muhtemelolduğu sürece kendilerine isyan etmenin caiz olmadığıdır.
Nevevi şöyle demiştir: Burada geçen "küfür"
kelimesinden maksat, masiyet, gün?htır. Hadisin manası şudur: İdarecilerle
görevleri konusunda çekişmeyiniz, onlara karşı gelmeyiniz. Ancak kendilerinden
İslam'ın kaidelerine göre kesin olarak münker olduğunu gördüğünüz bir şeyolursa
bu müstesnadır. Böyle bir münkeri gördüğünüzde onlara tepki gösteriniz ve
nerede olursanız olun hakkı söyleyiniz.
Bir başkası şöyle demiştir: Hadiste geçen ''.........'' kelimesinden
maksat, günah ve küfürdür. Dolayısıyla bir sultana açık bir küfre düşmediği
sürece karşı gelinemez. Anlaşılan odur ki küfür rivayeti, çekişmenin iktidar
konusunda olduğu durumlarla yorumlandığı takdirde kişi, açık bir küfre
düşmediği sürece sultanla, idaresini zedeleyecek bir şeyle çekişemez.
"Masiyet" rivayeti çekişme yönetim dışında başka bir hususta olduğu
takdirde diye yorumlandığında ise kişi yönetime tenkit yöneltmediğinde
idareciyle günah konusunda çekişebilir. Onun yaptığına yumuşaklıkla tepki
gösterir ve şiddete başvurmaksızın hakkı ispat etme yoluna gidebilir. Bunun
yeri kişi kötülüğü önleme gücüne sahip olduğundadır. Doğruyu en iyi Yüce Allah
bilir.
İbnü't-Tin'in nakline göre Davudi şöyle demiştir: Alimlerin
zalim sultanlar hakkındaki kanaatleri şudur: Kişi fitneye ve zulme düşmeksizin
onu görevden alma gücüne sahipse bunu yapması vaciptir. Aksi takdirde sabredip,
dayanması vacip olur.
Bazıları şöyle demiştir: Fasıkla ilk baştan velayet akdi yapmak
caiz değildir.
Bir kimse adil iken, daha sonra zulüm işlerse ona isyan etmenin
caiz olup olmadığı noktasında ihtilar etmişlerdir. Sahih olanı, küfre
girmedikçe bunun caiz olmadığıdır. Sultan küfre girdiğinde ona isyan etmek
vacip olur.