باب: التواطؤ
على الرؤيا.
8. BİR TOPLULUĞUN AYNI RÜYAYI GÖRMESİ
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا الليث،
عن عقيل، عن
ابن شهاب، عن
سالم بن عبد
الله، عن ابن
عمر رضي الله
عنه:
أن
أناساً أروا
ليلة القدر في
السبع
الأواخر، وأن
أناساً أروا
أنها في العشر
الأواخر،
فقال النبي صلى
الله عليه
وسلم:
(التمسوها في
السبع الأواخر).
[-6991-] İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: Bazı kimselere
rüyalarında kadir gecesinin Ramazanın son yedi günü içinde olduğu gösterildi.
Diğer bazılarına da onun Ramazanın son on günü içinde olduğu gösterildi. Bunun
üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Sizler kadir gecesini Ramazanın son yedi gecesi içinde
araştırinız" buyurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bir topluluğun aynı rüyayı görmesi." Yani bir grubun
-kullandığı ifadeler farklı olmakla birlikte- aynı rüya üzerinde uyuşmaları. Bu
hadisten bir topluluğun tek bir rüya üzerinde uyuşmalarının, onun sadık ve
doğru bir rüya olduğunu gösterdiğini anlıyoruz. Aynı şekilde bir topluluğun
haberler üzerindeki benzer nakillerinin o haberin kuvvetini gösterdiğini de
çıkarıyoruz.
باب: رؤيا أهل
السجون
والفساد
والشرك.
9. HAPİSTE BULUNANLARIN, FESAT VE ŞİRK EHLİ KİMSELERİN RÜYALARI
لقوله تعالى:
{ودخل معه
السجن فتيان
قال أحدهما
إني أراني
أعصر خمراً
وقال الآخر
إني أراني أحمل
فوق رأسي
خبزاً تأكل
الطير منه
نبِّئنا
بتأويله إنا
نراك من
المحسنين. قال
لا يأتيكما
طعام ترزقانه
إلا
نبَّأتكما
بتأويله قبل
أن يأتيكما
ذلكما مما
علَّمني ربي
إني تركت
ملَّة قوم لا
يؤمنون بالله
وهم بالآخرة
هم كافرون.
واتَّبعت
ملَّة آبائي
إبراهيم
وإسحق ويعقوب
ما كان لنا أن
نشرك بالله من
شيء ذلك من
فضل الله علينا
وعلى الناس
ولكنَّ أكثر
الناس لا يشكرون.
يا صاحبي
السجن أأرباب
متفرِّقون -
وقال الفضيل
لبعض الأتباع:
يا عبد الله:
أرباب متفرقون
- خير أم الله
الواحد
القهار. ما
تعبدون من دونه
إلا أسماء
سمَّيتموها
أنتم وآباءكم
ما أنزل الله
بها من سلطان
إن الحكم إلا
لله أمر أن لا
تعبدوا إلا
إياه ذلك
الدين القيِّم
ولكنَّ أكثر
الناس لا
يعلمون. يا
صاحبي السجن
أما أحدكما
فيسقي ربَّه
خمراً وأما
الآخر فيصلب
فتأكل الطير
من رأسه قضي
الأمر الذي
فيه تستفتيان.
وقال للذي
ظنَّ أنه ناج
منهما اذكرني
عند ربك
فأنساه
الشيطان ذكر
ربِّه فلبث في
السجن بضع
سنين. وقال
الملك إني أرى
سبع بقرات
سمان
يأكلهنَّ سبع
عجاف وسبع
سنبلات خضر
وأخر يابسات
يا أيها الملأ
أفتوني في رؤياي
إن كنتم
للرؤيا
تعبرون. قالوا
أضغاث أحلام وما
نحن يتأويل
الأحلام
بعالمين. وقال
الذي نجا
منهما
وادَّكر بعد
أمَّة أنا
أنبِّئكم
بتأويله
فأرسلون. يوسف
أيها
الصدِّيق
أفتنا في سبع
بقرات سمان
يأكلهنَّ سبع
عجاف وسبع سنبلات
خضر وأخر
يابسات لعلي
أرجع إلى
الناس لعلهم
يعلمون. قال
تزرعون سبع
سنين دأباً
فما حصدتم
فذروه في
سنبله إلا
قليلاً مما
تأكلون. ثم
يأتي من بعد
ذلك سبع شداد
يأكلن ما
قدَّمتم
لهنَّ إلا
قليلاً مما
تحصنون. ثم
يأتي من بعد
ذلك عام فيه
يغاث الناس
وفيه يعصرون.
وقال الملك
ائتوني به
فلما جاءه
الرسول قال
ارجع إلى ربك}
/يوسف: 36 - 50/.
Allahu Teala şöyle buyurur: "Onunla birlikte zindana iki
delikanlı daha girdi. Onlardan biri dedi ki: 'Ben (rüyada) şarap sıktığımı
gördüm.' Diğeri de: 'Ben de başımın üstünde kuşların yemekte olduğu bir ekmek
taşıdığımı gördüm. Bunun yorumunu bize haber ver: Çünkü biz seni güzel
davrananlardan görüyoruz' dedi. (Yusuf) dedi ki:
'Size yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka
sizehaber vereceğim. Şüphesiz ben Allah'a inanmayan bir kavmin dininden
uzaklaştım. Onlar ahireti inkar edenlerin kendileridir. Atalarım İbrahim, İshak
ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize
yaraşmaz. Bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lutfudur fakat insanların çoğu
şükretmezler:
Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli tanrılar mı daha iyi yoksa gücüne
karşı durulamaz olan bir tek Allah mı? Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, sizin
ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir:
Allah onlar hakkında herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm
sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi
emretmiştir. İşte dosdoğru din budur fakat onların çoğu bilmezler. Ey zindan
arkadaşla.rım! {üyalarınıza gelince} biriniz (daha önce olduğu gibi) efendisine
şarap içirecek; diğeri ise asılacak ve kuşlar onun başından (beynini)
yiyecekler. Yorumunu sorduğunuz iş {bu şekilde} kesinleşmiştir'. Onlardan
kurtulacağını bildiği kimseye dedi ki:
'Beni efendinin yanında an, {umulur ki beni çıkarır}' fakat
şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu. Dolayısıyla {Yusuf}, birkaç sene daha
zindanda kaldı. Kral dedi ki: 'Ben {rüyada} yedi arık ineğin yediği yedi semiz
inek gördüm. Ayrıca yedi yeşil başak ve diğerlerini de kuru gördüm. Ey ileri
gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız'.
{Yorumcular} dediler ki:
'Bunlar karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu
bilenlerden değiliz.' (Zindandaki) iki kişiden kurtulmuş olan, uzun bir zaman
sonra {Yusuf'u} hatırlayarak dedi ki: 'Ben size onun yorumunu haber veririm,
beni hemen {zindana} gönderin. {Yusuf'un yanına gelerek dedi ki:}
Ey Yusuf, ey doğru sözlü
kişi! {Rüyada görülen} yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek ile yedi yeşil
başak ve diğerleri de kuru olan {başaklar} hakkında bize yorum yap. Ümit ederim
ki, insanlara {isabetli yorumunla} dönerim de belki onlar da doğruyu
öğrenirler.' Yusuf dedi ki:
'Yedi sene adetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da
yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında {stok edip}
bırakınız. Sonra bunun ardından, saklayacaklarınızdan az bir miktar {tohumluk}
hariç, o yıllar için biriktirdiklerimizi yiyip bitirecek yedi kıtlık yılı
gelecektir. Sonra bunun ardından da bir yıl daha gelecek ki, o yılda insanlara
{Allah tarafından} yardım olunacak ve O yılda {meyve suyu ve yağ} sıkıcaklar.'
{Adam bu yorumu getirince} kral dedi ki:
'Onu bana getirid, Elçi Yusuf'a geldiği zaman {Yusuf} de.di ki:
'Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadınların zoru neydi?' diye sor.
Şüphesiz benim Rabbim onların hilesini çok iyi bilir."(Yusuf, 36-50)
وادَّكر:
افتعل من ذكر،
أمَّة: قرن،
وتقرأ: أمه:
نسيان.
Ayette geçen "........' iftial babından olup,
"......." kökündendir. "Ümmetin" bir asır, uzun bir zaman
dilimi demektir. Bu kelime, "unutma" anlamına "emehin"
şeklinde de okunmuştur.
وقال ابن
عباس: يعصرون:
الأعناب
والدهن.
تحصنون:
تحرسون.
İbn Abbas şöyle der: Üzüm suyu ve yağ sıkacaklar.
"......" sak1ayacaksınız demektir.
حدثنا عبد
الله: حدثنا
جويرية، عن
مالك، عن الزُهري:
أن سعيد بن
المسيب وأبا
عبيد أخبراه،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (لو لبثت
في السجن ما
لبث يوسف، ثم
أتاني الداعي
لأجبته).
[-6992-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Eğer ben zindanda Yusuf'un kaldığı kadar kalsaydım da sonra
bana kral tarafından davetçi gelseydi, ben hemen ona icabet ederdim"
buyurmuştur.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Hapiste bulunanların, fesat ve şirk ehli kimselerin
rüyaları."diye Buharinin attığı başlık Daha önce sahih rüyanın genellikle
salih kimselere mahsus olmakla birlikte başkaları tarafından da görülebileceğine
işaret etmiştik. Rüya tabiri yapan alimler şöyle derler:
Bir kafir veya fasık salih bir rüya gördüğü takdirde bu mesela
ona iman veya tövbe etmesi şeklinde hidayet edileceğine dair bir müjde ya da
kafir veya fasık kaldığı takdirde bir uyarıdır. Bazen de onun dışında
ailesinden biri hakkında müjde de olabilir. O kişi, içinde bulunduğu durumdan
razı olduğunu gösteren şeyler görür. Oysa bu bir imtihan, aldanma ve hile
kabilinden olabilir. Bundan Allah'a sığınırız.