باب: رؤيا
يوسف.
6. YUSUF A.S.'IN RÜYASI
وقوله تعالى:
{إذ قال يوسف
لأبيه يا أبت
إني رأيت أحد
عشر كوكباً
والشمس
والقمر
رأيتهم لي ساجدين.
قال يا بني لا
تقصص رؤياك
على إخوتك فيكيدوا
لك كيداً إن
الشيطان
للإنسان عدو
مبين. وكذلك
يجتبيك ربك
ويعلمك من
تأويل
الأحاديث ويتمَّ
نعمته عليك
وعلى آل يعقوب
كما أتمَّها
على أبويك من
قبل إبراهيم
وإسحق إن ربك
عليم حكيم}.
/يوسف: 4 - 6/.
وقوله تعالى:
{يا أبت هذا
تأويل رؤياي
من قبل قد
جعلها ربي
حقاً وقد أحسن
بي إذ أخرجني
من السجن وجاء
بكم من البدو
من بعد أن نزغ
الشيطان بيني
وبين إخوتي إن
ربي لطيف لما
يشاء إنه هو
العليم
الحكيم. رب قد
آتيتني من
الملك
وعلمتني من
تأويل
الأحاديث
فاطر السموات
والأرض أنت
وليي في
الدنيا
والآخرة توفني
مسلماً
وألحقني
بالصالحين}
/يوسف: 100 - 101/.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Bir zamanlar Yusuf
babasına (Yakub'a) demişti ki: Babacığım! Ben (rüyamda) onbir yıldızla güneşi
ve ayı gördüm; Onları bana secde ederlerken gördüm. (Babası) yavrucuğum! dedi.
Rüyanı sakın kardeşlerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü şeytan
insana apaçık bir düşmandır. İşte böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada
görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a
nimetini tamamladığı gibi sana ve Yakup soyuna da nimetini tamamlayacaktır.
Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."(Yusuf 4- 6) "Ey
babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın yorumudur. Rabbim onu
gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey) lutfetti. Çünkü beni zindandan
çıkardı ve şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra sizi çölden
getirdi. Kuşkusuz o çok iyi bilendir, hikmet sahibidir. Ey Rabbim! Mülkten bana
(nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey
gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da, ahirette de benim sahibimsin. Beni
Müslüman olarak öldür ve beni salihler arasına kat!"(Yusuf 100,101)
قال أبو عبد
الله: فاطر
والبديع
والمبدئ والبارئ
والخالق واحد.
قال أبو عبد
الله: من
البدو: بادئة.
"Fatır", "el-bedı"',
"el-mubdi", "el-bari" ve "el-halik" aynı
manadadırlar. Ayette geçen "el-bedvu" badiye, çöl demektir.
Fethu'l-Bari Açıklaması: İBRAHİM A.S.’IN RÜYASI AÇIKLAMA’DAN SONRA
"Ey babacığım! İşte bu, daha önce (gördüğüm) rüyanın
yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Doğrusu Rabbim bana (çok şey)
lutfetti." Bu ayette geçen "(gördüğüm) rüyanın yorumudur" yani
daha önce zikredilen rüyanın yorumudur ki bu, Yusuf'un yıldızların, güneşin ve
ayın kendisine secde ettiklerini görmüş olduğu rüyadır. Yusuf'un ebeveyn i ve
kardeşleri Mısır'a varıp, o kral tahtında iken huzuruna girdiklerinde ve
secdeye kapandıklarında -ki bu, onların şeriatında mubahh- gördüğü rüya secde
edenlerde gerçekleşmiş oluyordu. Ve rüyası secde olayıyla hak ve gerçek
oluyordu.
İbn Cerır'in sahih bir isnadla nakline göre Katade "Secdeye
kapandılar" ifadesi hakkında şunları söylemiştir: "Sözü edilen secde,
sizin tarafınızdan bir selamlama mahiyetinde idi. Allahu Teala bu ümmete
cennetliklerin selamı olan selamı verdi." Taberi şöyle der:
Bilginlerin demek istediği şudur: Söz konusu secde, onların
arasında ibadet yollu değil, bir onurlandırma ve şereflendirme mahiyetinde idi.
Hz. Yusuf'un gördüğü rüya ile bunun gerçekleşmesi arasında geçen sürenin ne
kadar olduğu noktasında ihtilaf edilmiştir. Taberi, Hakim ve Şuabu'l-İman'ında
Beyhakl'nin sahih bir isnadla nakillerine göre Selman elFarisı "Yusuf'un
gördüğü rüya ile gerçekleşmesi arasında kırk yıllık bir süre vardır"
demiştir.
باب: رؤيا
إبراهيم عليه
السلام.
7. İBRAHİM'İN A.S.'IN RÜYASI
وقوله تعالى:
{فلما بلغ معه
السعي قال يا
بني إني أرى
في المنام أني
أذبحك فانظر
ماذا ترى قال
يا أبت افعل
ما تؤمر
ستجدني إن شاء
الله من
الصابرين.
فلما أسلما
وتلَّه
للجبين.
وناديناه أن
يا إبراهيم.
قد صدَّقت
الرؤيا إنا
كذلك نجزي
المحسنين}
/الصافات: 102 - 105/.
"Babasıyla beraber yürüyüp gezecek
çağa erince: Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne
dersin? dedi. O da cevaben: Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşailah beni
sabredenlerden bulursun, dedi. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzere
yatırınca, ey İbrahim! rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle
mükCifatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik.
"(Saffat, 102- 105)
قال مجاهد:
أسلما: سلَّما
ما أمرا به،
وتلَّه: وضع
وجهه بالأرض.
Mücahid ayette geçen "\ esleme" fiilini kendilerine
emredilene teslim oldular, "..1;" fiilini ise "yüzünü yere
koydu" şeklinde tefsir etmiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Ebi Hatim'in sahih bir isnadla Zührı'den nakline göre
el-Kasım şöyle demiştir: Ebu Hureyre ve Ka'b bir araya geldi. Ebu Hureyre, Hz.
Nebi' den "Her Nebiin kabulolunan bir duası vardır" şeklinde bir
rivayette bulundu. Ka'b dedi ki:
"Ben sana İbrahim'den haber vereyim mi? Şeytan onun oğlu
İshak'ı boğazladığını görünce "Bunları bu noktada fitneye düşüremezsem
(başka zaman) asla düşüremem" dedi. Sonra Sare'ye gitti ve "İbrahim
oğlunu nereye götürdü?" diye sordu. Sare "ihtiyacına" dedi.
Şeytan "Asla! İbrahim oğlunu boğazlamaya götürdü. Rabbinin böyle
emrettiğini iddia ediyor" dedi. Sare "Onun Rabbine itaat
etmeyeceğinden korkarım." Şeytan İshak'a gitti. O da buna benzer şekilde
cevap verdi. Sonra İbrahim'in karşısına geçti. O da kendisine iltifat etmedi.
Şeytan onların kendisine itaat etmesinden ümitsizliğe düştü.
İbn Ebi Hatim, Said vasıtasıyla Katade' dEm de buna benzer bir
rivayet nakletmiştir. Ancak bu rivayette fazladan şöyle bir ifade vardır.
Şeytan İbrahim'in oğlunu götürüp, keseceği yere giden yolu kapattı. Bunun
üzerine Cebrail ona her cemrede yedi taş atmasını emretti. Öyle anlaşılıyor ki
Katade bu rivayetin baş tarafını bazı ehl-i kitaptan, son kısmını ise İbn
Abbas'tan nakledilen rivayetten almış olsa gerektir. Sözkonusu rivayet Ahmed b.
Hanbel'de, Ebü't-Tufeyl vasıtasıyla İbn Abbas'tanşöyle nakledilmektedir:
İbrahim aleyhisselanı kurban yerini görünce sa'y yapılan yerde
iblis karşısına dikildi. İbrahim onu geçti ve Cebrail kendisini şeytan taşlanan
yere (Akabe'ye) götürdü. Orada iblis karşısına çıkınca önünden çekilmesi için
üzerine yedi taş attı. İsmail'in üzerinde beyaz bir gömlek vardı. Sonra onu
alnı üzere yere yatırdı ve İsmail "Babacığım! Beni kefenleyeceğin bundan
başka bir gömleğim yoktur. Bunu üzerimden çıkar" dedi. İbrahim'in
arkasından "Ya İbrahim! rüyana sadık kaldm!" diye nida edildi.
İbrahim arkasını dönünce bir de ne görsün? Beyaz, boynuzlu iri kara gözlü bir
koç! Onu alıp boğazladı. (Ahmed b. Hanbel, I, 297)
Bu rivayetler boğazlanmak istenen evladın Hz. İsmail olduğuna en
güçlü delillerdendir. İbn Ebi Hatim ve başkalarının el-Abbas, İbn Mesud, Ali,
kendisinden gelen iki rivayetten birine göre İbn Abbas, el-Ahnef, İbn Meysera,
Zeyd b. Eslem, Mesruk, kendisinden gelen iki rivayetten birine göre Said b. CUbeyr,
Ata, Şa'bi ve Ka'b el-Ahbar boğazlanmak istenen evladın Hz. İshak olduğunu
söylemişlerdir. Kendisinden gelen iki rivayetten en meşhuruna göre İbn Abbas,
yine iki rivayetten birinde Hz. Ali, Ebu Hureyre, Muaviye, İbn Ömer,
Ebü't-Tufeyl, Said b. el-Müseyyeb, Said b. CUbeyr, iki rivayetten birinde
Şa'bi, Mücahid, Hasan-ı Basri, Muhammed b. Ka'b, EbU Cafer el-Bakır, EbU Salih,
er-Rebi b. Enes, Ebu Amr b. el-Ala, Ömer b. Abdulaziz, İbn İshak ise
boğazlanmak istenen çocuğun Hz. İsmail olduğunu söylemişlerdir. Bundan önceki
açıklamalar ve "Ben iki kurbanlığın oğluyum" hadisi bu görüşü teyit
etmektedir.
İbnü'I-Kayyim bu görüşü takviye etmek için delilleri
Zadül'mead'da uzun uzun nakleder. Şeyh Takıyyuddin es-Sübki'nin kendi yazısıyla
Kur'an'dan buna bir delil çıkardığını okumuş bulunuyorum. Bu delil Saffat
suresindeki "(Oradan kurtulan İbrahim) 'Ben Rabbime gidiyorum. O bana
doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana Salihlerden olacak bir evlat ver' dedi.
İşte o zaman biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyüp
gezecek çağa erince, 'Yavrucuğum! Rüyada serıi boğazladığımı görüyorum; bir
düşün, ne dersin?' dedi"(Saffat 99-102) ayeti ile Hud suresindeki "O
esnada hanımı ayakta idi ve (bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak'ı,
İshak'ın ardından Yakub'u müjdeledik. (İbrahim'in hanımı) 'Olacak şey değil!
Ben bir koca kan, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu
gerçekten şaşılacak bir şey!' dedi.(Hud 71-72) Bu iki ayetten kurban edilen
çocuğun Hz. İsmail olduğunu ne şekilde anlaşıldığına gelince, ayetlerin
devamları bunların iki ayrı vakitte iki ayrı olayolduğunu göstermektedir.
Birincisi İbrahim'in aleyhisselaın çocuk isteğidir. Hz. İbrahim, ilk başlarda
kendi kavminin beldesinden hicret ettiğinde Rabbinden çocuk istemişti. Allahu
Teala da "Ona uslu bir oğul müjdesi verdi. Çocuk babasıyla yürüyüp gezecek
çağa erince, 'Yavrucuğum rüyada seni boğazladığımı görüyorum' dedi."
İkinci olay bundan uzun bir zaman sonra yaşlandığında ve kendi yaşındaki
birisinin çocuğunun olabileceğini uzak bir ihtimal gördüğünde gerçekleşmiştir.
Meleklere Lut kavmini helak etmeleri emri verildiğinde ona gelmişler ve
kendisine İshak'ı müjdelemişlerdi. Buradan birinci çocuğun İsmail olduğu ortaya
çıkmaktadır. Tevrat'ta İsmail'in daha önce dünyaya geldiği ve İshak'tan önce
doğduğu şeklindeki ifade de bunu teyit etmektedir. Biz de şunu ekleyelim:
İbnü'l-Kayyim'in bu yürüttüğü akıl güzeldir. Ben bunu güzel
görüyor ve delilolarak kullanıyordum. Ancak İbrahim suresindeki "İhtiyar
ha/imde bana İsmail'i ve İshak'ı /utfeden Allah'a hamdo/sunf" (İbrahim 39)
ayetini görünce fikri m değişti. Zira bu, "İsmail, Hz. İbrahim'in gençlik
yıllarında ve gücünün kuvvetinin yerinde olduğu sıralarda dünyaya geldi"
görüşünü bulandırmaktadır. Zira İsmail'in annesi Hacer, bir zorba vasıtasıyla Sare'nin
olmuştu. Zorba, Hacer'i Sare'ye hediye etmiş, Sare de çocuk yapmaktan ümidini
yitirince, onu İbrahim a1eyhisselam'a bağışlamıştı. Hacer, İsmail'i dünyaya
getirdi. Bunun üzerine Sare -Enbiya bölümünde yer alan hadislerden Hz.
İbrahim'in hayat hikayesi verilirken işaret edildiği üzere- onu kıskandı ve
bundansonra İshak'ı dünyaya getirdi. Sare'nin kıskançlığı Hacer ve oğlunun
Mekke'ye çıkarılmasına kadar devam etti.
Kurban edilen çocuk olayının Mekke' de cereyan etmesi, onun
İsmail olmasına güçlü bir delildir. Çünkü Sare ve İshak Mekke'de değillerdi.
Doğruyu en iyi Allahu Teala bilir.