SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HİYEL

<< 2268 >>

باب: في الهبة والشفعة.

14. HİBE'DEN DÖNME VE ŞUF'AYI DÜŞÜRME KONUSUNDA HiLE

 

وقال بعض الناس: إن وهب هبة، ألف درهم أو أكثر، حتى مكث عنده سنين، واحتال في ذلك، ثم رجع الواهب فيها فلا زكاة على واحد منهما. فخالف الرسول صلى الله عليه وسلم في الهبة، وأسقط الزكاة.

Birileri şöyle demiştir: Bir kimse bin dirhem veya daha fazla bir meblağı birisine bağışlasa ve bu para onun yanında yıllarca kalsa ve hibe yapan bu konuda bir hileye başvurarak hibesinden geri dönse her ikisine de zekat yoktur. Bu görüşü ileri süren kişi, hibe konusunda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e muhalefet etmiş ve zekatı düşürmüştür.

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن أيوب السختياني، عن عكرمة، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (العائد في هبته كالكلب يعود في قيئه، ليس لنا مثل السوء).

 

[-6975-] İbn Abbas'ın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Hibesinden geri dönen kişi (kusan) sonra da kusmuğuna dönen köpek gibidir. Bizim böyle kötü bir sıfatımız olamaz" buyurmuştur.

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا هشام بن يوسف: أخبرنا معمر، عن الزُهري، عن أبي سلمة، عن جابر بن عبد الله قال:

 إنما جعل النبي صلى الله عليه وسلم الشفعة في كل ما لم يقسم، فإذا وقعت الحدود، وصرفت الطرق، فلا شفعة.

 

[-6976-] Cabir b. Abdullah r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şuf'a'yı ancak taksim olunmamış bütün mallarda meşru kılmıştır. Sınırlar konulup da yollar açıldığı zaman şuf'a hakkı yoktur.

 

 

وقال بعض الناس: الشفعة للجوار، ثم عمد إلى ما شدده فأبطله، وقال: إن اشترى داراً، فخاف أن يأخذ الجار بالشفعة، فاشترى سهماً من مائة سهم، ثم اشترى الباقي، وكان للجار الشفعة في السهم الأول، ولا شفعة له في باقي الدار، وله أن يحتال في ذلك.

 

Birileri (HaneflIer) "Şuf'a komşuluktan doğar" demjş, sonra koyduğu bu kaideye yönelerek onu iptal edip şöyle demiştir:

 

Bir kimse bir ev satın alsa ve komşunun aynı evi şuf'a nedeniyle alacağından korksa önce evinyüzde birini satın alır, sonra da kalanını satın alır. Bu durumda o komşu sadeceyüzde birlik hissede şuf'a hakkına sahip olur. Evin kalan hisselerinde şuf'a hakkı yoktur. Evi satın alan kimse bu konuda böyle bir hileye baş vurabilir.

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان، عن إبراهيم بن ميسرة: سمعت عمرو بن الشريد قال:

 جاء المسور بن مخرمة فوضع يده على منكبي، فانطلقت معه إلى سعد، فقال أبو رافع للمسور: ألا تأمر هذا أن يشتري مني بيتي الذي في داري؟ فقال: لا أزيده على أربعمائة، إما مقطَّعة وإما منجَّمة، قال: أعطيت خمسمائة نقداً فمنعته، ولولا أني سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (الجار أحق بصَقَبِه). ما بعتكه، أو قال: ما أعطيتكه.

قلت لسفيان: إن معمراً لم يقل هكذا، قال: لكنه قال لي هكذا.

وقال بعض الناس: إذا أراد أن يقطع الشفعة فله أن يحتال حتى يبطل الشفعة، فيهب البائع للمشتري الدار ويحدُّها، ويدفعها إليه، ويعوِّضه المشتري ألف درهم، فلا يكون للشفيع فيها شفعة.

 

[-6977-] Amr b. eş-Şerid şöyle anlatmıştır: Bir gün Misver b. Mahreme geldi ve elini benim omuzum üzerine koydu. Ben de onunla birlikte Sa'd b. Ebi Vakkas'a gittim. Ebu Rafi, Misver'e

 

"Şu Sa'd b. Ebi Vakkas'a bahçeli konağımda bulunan (dar) evimi (beyt) benden satın almasını söyler misin?" dedi. Bunun üzerine Sa'd

 

"Ben dört yüz dirhemden daha fazla veremem. Bu da ya parça parça ya da taksit taksit olabilir" dedi. Ebu Rafi "Bana beş yüz dinar nakit verildi de ben kabul etmedim. Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den "Komşu komşuya en öncelikli şefidir" buyururken işitmemiş olsaydım, bu evi sana satmazdım -yahut bu evi sana vermezdim- dedi. Süfyan b. Uyeyne'ye "Ma'mer bu hadisi böyle nakletmedi" dedim. Süfyan "İbrahim b. Meysera bana böyle söyledi" dedi.

 

Bazıları (HaneflIer) şöyle demiştir: Satıcı şuf'a'ya engelolmak istediğinde onu iptal etmek için hile yapma hakkı vardır. Satıcı evi müşteriye hibe eder ve hududun u belirtir, evi müşteriye devreder. Müşteri de ona mesela bin dirhem bedel verir. Böylece şefii için evde bir şuf'a hakkı kalmaz.

 

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، عن إبراهيم بن ميسرة، عن عمرو بن الشريد، عن أبي رافع:

 أن سعداً ساومه بيتاً بأبعمائة مثقال، فقال: لولا أني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (الجار أحق بصقبه). لما أعطيتك.

 

[-6978-] Ebu Rafi şöyle anlatmıştır: Sa'd b. Ebi Vakkas bir evi kendisiyle dört yüz miskale pazarlık edince o şöyle dedi:

 

Eğer ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den "Komşu komşuya en öncelikli şefidir" buyururken işitmiş olmasaydım bu evi sana (bu fiyata) vermezdim dedi.

 

 

وقال بعض الناس: إن اشترى نصيب دار، فأراد أن يبطل الشفعة، وهب لابنه الصغير، ولا يكون عليه يمين.

 

Birileri şöyle demiştir: Müşteri, evin bir hissesini satın alsa ve şuf'a'yı ortadan kaldırmak istese o hisseyi küçük çocuğuna hibe eder ve ona da yemin verilmez.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hibeden dönme ve şuf'a'yı düşürme konusunda hile" Yani hibe ve şuf'aya birlikte veya ayrı ayrı hilenin nasıl karıştığı.

 

"Birileri şöyle demiştir: Bir kimse bin dirhem veya daha fazla bir meblağı birisine bağışlasa ve bu para onun yanında yıllarca kalsa, sonra hileye başvurarak. .. " Yani hibe de bulunduğu kişi ile bu konuda anlaşsa demektir. Aksi takdirde hibe ancak onu teslim almakla tamam olur. Karşı taraf hibe edilen malı teslim aldığı takdirde onda tasarruf etmekte muhayyerdir. Hibe yapan kimsenin tas arruftan sonra bundan dönmesi mümkün değildir. Şu halde hilenin işlemesi için hibe edilen malda onun tasarruf etmeyeceğine dair tarafların anlaşması şarttır.

 

" ... Hibesinden geri dönse her ikisine de zekat yoktur. Bu görüşü ileri süren kişi, hibe konusunda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e muhalefet etmiş ve zekatı düşürmüştür." İbn Battal şöyle der: Kendisine hibe yapılan kimse, malı teslim aldığında ona malik olur. Kendi yanında iken üzerinden bir yıl geçince bütün bilginlere göre zekatını vermesi farz olur. Hibeden dönmeye gelince, çoğunluk nezdinde ancak bir kimse kendi çocuğuna hibede bulunmuşsa bundan dönebilir. Baba, verdiği hibenin üzerinden bir yıl geçtikten sonra bundan dönecek olursa oğlunun zekatını vermesi farz olur. Biz de şunu ekleyelim: Bir yıl dolmadan dönecek olursa dönmesi sahihtir ve zekata esas olan yıl, yeniden başlar. Baba bunu zekatı düşürmek maksadıyla yapacak olursa zekat düşer ancak o günahkar olur. Hilelerin mutlak olarak geçersiz olduğunu söyleyenlerin metoduna göre bir kimsenin hibesinden dönmesi sahih değildir. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hibeden dönmeyi yasaklamıştır. Özellikle buna zekatı düşürme amaçlı bir hile eklenmişse. "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e muhalefet etmiş ... " yani Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadisinin zahirine muhalif olmuştur ki bu, hibeden dönmeyi yasak eden bir ifadedir. İbn Abbas hadisinin açıklaması Hibe bölümünde geçmişti. Şuf'a hakkındaki Cabir hadisi ise Şuf'a bölümünde geçmişti.

 

"Birileri (Hanefiler) "Şuf'a komşuluktan doğar" demiştir. Bunun manası, ortak için nasıl şuf'a hakkı getirilmişse, komşu için de aynı şekilde getirilmiştir demektir.

 

"Sonra koyduğu bu kaideye yönelerek onu iptal edip ... " yani sözünü ettiği meselede komşu için şuf'a yoktur diyerek koyduğu kaideyi iptal etmiştir. İbn Battal şöyle der: Bu meselenin aslı şudur: Bir kimse bir başkasının bahçeli konağını (dar) satın almak ister ve burayı şuf'a yoluyla komşusunun almasından korkar. Sözkonusu şuf'a'yı düşürme konusunda hilenin nasılolacağını gelip Ebu Hanıfe'ye sorar. Ebu Hanife ona şöyle cevap verir:

 

"O konağın yüzde bir hissesini satın ai. Böylece onun malikine ortak olmuş olursun. Sonra ondan konağın kalanını satın ai. Böylece sen şuf'aya komşudan daha öncelikli hale gelirsin. Çünkü bir malda yüzde şu kadar şeklinde ortak olan kimse o malın şuf'a hakkına komşusundan daha önceliklidir. İmam Ebu Hanife'nin o malın yüzde bir hissesini satın almasını emretmesi, komşunun o yüzde biri -değersiz olduğu ve yararının az olması nedeniyle- satın alma isteği duymayacağından dolayıdır.

 

İbn Battal şöyle der: Bunda sünnete muhalif herhangi bir taraf yoktur. İmam Buharl'nin maksadı onların çelişkiye düştüklerini vurgulamaktır. Zira Hanefiler komşunun şuf'a hakkı olduğunu "Komşu komşuya en öncelikli şefidir" hadisine dayandırmaktadırlar. Sonra da bunu düşürmek için hile yoluna başvurarak komşu olmayanın şuf'aya komşudan daha öncelikli olmasını gerektiren bir yol izlemektedirler. Hanefilerde meşhur olan görüşe göre sözkonusu hlle Ebu Yusuf' a aittir. Muhammed b. el-Hasen ise şöyle demiştir: Bu ağır bir mekruhluktur. Çünkü şuf' a, şuf' a hakkı doğan kimseye gelecek zararı gidermek için getirilmiştir. Bu hakkı hile ile düşürmeye çalışan kimse başkasına kasten zarar veren mesabesindedir. Bu da mekruhtur. Özellikle müşteri ile şefi arasında bir düşmanlık varsa ve onun ortaklarından zarar görecekse.

 

Öte yandan bunun yeri şuf' a hakkı doğmadan önce hileye başvuran kimse hakkındadır. Bu hak doğduktan sonra -mal sahibi şefie "Bu malı ai. Benden şuf'a hakkı talep etme" dese ve o kişi de buna razı olsa ve malı alsa şuf'a hakkı doğmamış olur- Böyle bir kimsenin şuf'ası bilginlerin ittifakıyla batıl olur.

 

"Ya parça parça ya da taksit taksit olabilir." Bu şüphe raviden kaynaklanmaktadır. Bundan maksat, ayrı ayrı ödemeler şeklinde taksitlere bölünmüş halde demektir. Çünkü Arapçada "en-necm" muayyen vakit demektir.        '

 

"Evi müşteriye devreder. Müşteri de ona mesela bin dirhem bedel verir.

 

Böylece şefii için evde bir şuf'a hakkı kalmaz." Sözkonusu bedelin şart koşulmamış olması gerekir. Şefl o evi kıymeti ile alsa bu durumda şuf'a hakkı düşer. Çünkü hibe sırf muavaza akdi (bedelli akİtı değildir. Dolayısıyla o, mirasa benzer. İbnü't-TIn şöyle der: İmam Buhari, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in komşuya verdiği hakkı kendisinin iptal etmesinin helalolmadığını açıklamak istemektedir.

 

"Birileri şöyle demiştir: Müşteri, evin bir hissesini satın alsa ve şuf'a'yı ortadan kaldırmak istese o hisseyi küçük çocuğuna hibe eder ve ona da yemin verilmez." Çünkü hibeyi ergenlik çağına gelmiş birisine yapsaydı, ona yemin vermek gerekeeekti. Dolayısıyla bu kimse şuf'a hakkını düşürmek için hlleye başvurmuş ve hibeyi küçük çocuğa yapmıştır. İbn Battal şöyle der: Onun böyle söylemesi şundandır. Oğluna bir şey bağışlayan kimse, kendisine mubah olan bir harekette bulunmuş olur. Ergenlik yaşına gelmemiş oğula yapılan hibeyi oğlu adına kendisinden kabul eder. Yeminle şuna işaret edilmektedir: Bir kimse bir yabancıya hibe de bulunsa şefl o yabancıya yapılan hibenin hakiki olduğuna ve şartlarına göre cereyan ettiğine dair yemin verebilir. Ergenlik yaşına gelmemiş çocuk ise yemin etmez. Fakat Malikilere göre çocuk adına hibeyi kabul eden babası bu yemini eder. Yabancıya yapılan hibe ise böyle değildir. İmam Malik'ten nakledilen bir görüşe göre hibe edilen malda mutlak olarak şuf'a cereyan etmez. el-Müdevvene'de böyle kayıtlıdır.