باب: في الهبة
والشفعة.
14. HİBE'DEN DÖNME VE ŞUF'AYI DÜŞÜRME KONUSUNDA HiLE
وقال بعض
الناس: إن وهب
هبة، ألف درهم
أو أكثر، حتى
مكث عنده
سنين، واحتال
في ذلك، ثم
رجع الواهب
فيها فلا زكاة
على واحد
منهما. فخالف
الرسول صلى الله
عليه وسلم في
الهبة، وأسقط
الزكاة.
Birileri şöyle demiştir: Bir kimse bin dirhem veya daha fazla
bir meblağı birisine bağışlasa ve bu para onun yanında yıllarca kalsa ve hibe
yapan bu konuda bir hileye başvurarak hibesinden geri dönse her ikisine de zekat
yoktur. Bu görüşü ileri süren kişi, hibe konusunda Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'e muhalefet etmiş ve zekatı düşürmüştür.
حدثنا أبو
نعيم: حدثنا
سفيان، عن
أيوب السختياني،
عن عكرمة، عن
ابن عباس رضي
الله عنهما قال:
قال
النبي صلى
الله عليه وسلم:
(العائد في
هبته كالكلب
يعود في قيئه،
ليس لنا مثل
السوء).
[-6975-] İbn Abbas'ın nakline göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem
"Hibesinden geri dönen kişi (kusan) sonra da kusmuğuna dönen
köpek gibidir. Bizim böyle kötü bir sıfatımız olamaz" buyurmuştur.
حدثنا عبد
الله بن محمد:
حدثنا هشام بن
يوسف: أخبرنا
معمر، عن
الزُهري، عن
أبي سلمة، عن
جابر بن عبد
الله قال:
إنما
جعل النبي صلى
الله عليه
وسلم الشفعة
في كل ما لم
يقسم، فإذا
وقعت الحدود،
وصرفت الطرق،
فلا شفعة.
[-6976-] Cabir b. Abdullah r.a. şöyle demiştir: Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şuf'a'yı ancak taksim olunmamış bütün mallarda
meşru kılmıştır. Sınırlar konulup da yollar açıldığı zaman şuf'a hakkı yoktur.
وقال بعض
الناس: الشفعة
للجوار، ثم
عمد إلى ما
شدده فأبطله،
وقال: إن
اشترى داراً،
فخاف أن يأخذ
الجار
بالشفعة،
فاشترى سهماً
من مائة سهم،
ثم اشترى
الباقي، وكان
للجار الشفعة
في السهم
الأول، ولا
شفعة له في
باقي الدار،
وله أن يحتال
في ذلك.
Birileri (HaneflIer) "Şuf'a komşuluktan doğar" demjş,
sonra koyduğu bu kaideye yönelerek onu iptal edip şöyle demiştir:
Bir kimse bir ev satın alsa ve komşunun aynı evi şuf'a nedeniyle
alacağından korksa önce evinyüzde birini satın alır, sonra da kalanını satın
alır. Bu durumda o komşu sadeceyüzde birlik hissede şuf'a hakkına sahip olur. Evin
kalan hisselerinde şuf'a hakkı yoktur. Evi satın alan kimse bu konuda böyle bir
hileye baş vurabilir.
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان،
عن إبراهيم بن
ميسرة: سمعت
عمرو بن
الشريد قال:
جاء
المسور بن
مخرمة فوضع
يده على
منكبي، فانطلقت
معه إلى سعد،
فقال أبو رافع
للمسور: ألا
تأمر هذا أن
يشتري مني
بيتي الذي في
داري؟ فقال:
لا أزيده على
أربعمائة،
إما مقطَّعة
وإما
منجَّمة، قال:
أعطيت خمسمائة
نقداً
فمنعته،
ولولا أني
سمعت النبي
صلى الله عليه
وسلم يقول:
(الجار أحق
بصَقَبِه). ما
بعتكه، أو
قال: ما
أعطيتكه.
قلت لسفيان:
إن معمراً لم
يقل هكذا،
قال: لكنه قال
لي هكذا.
وقال بعض
الناس: إذا
أراد أن يقطع
الشفعة فله أن
يحتال حتى
يبطل الشفعة،
فيهب البائع
للمشتري
الدار
ويحدُّها،
ويدفعها
إليه، ويعوِّضه
المشتري ألف
درهم، فلا
يكون للشفيع
فيها شفعة.
[-6977-] Amr b. eş-Şerid şöyle anlatmıştır: Bir gün
Misver b. Mahreme geldi ve elini benim omuzum üzerine koydu. Ben de onunla
birlikte Sa'd b. Ebi Vakkas'a gittim. Ebu Rafi, Misver'e
"Şu Sa'd b. Ebi Vakkas'a bahçeli konağımda bulunan (dar)
evimi (beyt) benden satın almasını söyler misin?" dedi. Bunun üzerine Sa'd
"Ben dört yüz dirhemden daha fazla veremem. Bu da ya parça
parça ya da taksit taksit olabilir" dedi. Ebu Rafi "Bana beş yüz
dinar nakit verildi de ben kabul etmedim. Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den "Komşu komşuya en öncelikli şefidir" buyururken işitmemiş
olsaydım, bu evi sana satmazdım -yahut bu evi sana vermezdim- dedi. Süfyan b.
Uyeyne'ye "Ma'mer bu hadisi böyle nakletmedi" dedim. Süfyan
"İbrahim b. Meysera bana böyle söyledi" dedi.
Bazıları (HaneflIer) şöyle demiştir: Satıcı şuf'a'ya engelolmak
istediğinde onu iptal etmek için hile yapma hakkı vardır. Satıcı evi müşteriye
hibe eder ve hududun u belirtir, evi müşteriye devreder. Müşteri de ona mesela
bin dirhem bedel verir. Böylece şefii için evde bir şuf'a hakkı kalmaz.
حدثنا محمد
بن يوسف:
حدثنا سفيان،
عن إبراهيم بن
ميسرة، عن
عمرو بن
الشريد، عن
أبي رافع:
أن
سعداً ساومه
بيتاً
بأبعمائة
مثقال، فقال: لولا
أني سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يقول:
(الجار أحق
بصقبه). لما
أعطيتك.
[-6978-] Ebu Rafi şöyle anlatmıştır: Sa'd b. Ebi Vakkas
bir evi kendisiyle dört yüz miskale pazarlık edince o şöyle dedi:
Eğer ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den "Komşu
komşuya en öncelikli şefidir" buyururken işitmiş olmasaydım bu evi sana
(bu fiyata) vermezdim dedi.
وقال بعض
الناس: إن
اشترى نصيب
دار، فأراد أن
يبطل الشفعة،
وهب لابنه
الصغير، ولا
يكون عليه
يمين.
Birileri şöyle demiştir: Müşteri, evin bir hissesini satın alsa
ve şuf'a'yı ortadan kaldırmak istese o hisseyi küçük çocuğuna hibe eder ve ona
da yemin verilmez.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Hibeden dönme ve şuf'a'yı düşürme konusunda hile"
Yani hibe ve şuf'aya birlikte veya ayrı ayrı hilenin nasıl karıştığı.
"Birileri şöyle demiştir: Bir kimse bin dirhem veya daha
fazla bir meblağı birisine bağışlasa ve bu para onun yanında yıllarca kalsa,
sonra hileye başvurarak. .. " Yani hibe de bulunduğu kişi ile bu konuda
anlaşsa demektir. Aksi takdirde hibe ancak onu teslim almakla tamam olur. Karşı
taraf hibe edilen malı teslim aldığı takdirde onda tasarruf etmekte
muhayyerdir. Hibe yapan kimsenin tas arruftan sonra bundan dönmesi mümkün
değildir. Şu halde hilenin işlemesi için hibe edilen malda onun tasarruf
etmeyeceğine dair tarafların anlaşması şarttır.
" ... Hibesinden geri dönse her ikisine de zekat yoktur. Bu
görüşü ileri süren kişi, hibe konusunda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e muhalefet etmiş ve zekatı düşürmüştür." İbn Battal şöyle der:
Kendisine hibe yapılan kimse, malı teslim aldığında ona malik olur. Kendi
yanında iken üzerinden bir yıl geçince bütün bilginlere göre zekatını vermesi
farz olur. Hibeden dönmeye gelince, çoğunluk nezdinde ancak bir kimse kendi
çocuğuna hibede bulunmuşsa bundan dönebilir. Baba, verdiği hibenin üzerinden
bir yıl geçtikten sonra bundan dönecek olursa oğlunun zekatını vermesi farz
olur. Biz de şunu ekleyelim: Bir yıl dolmadan dönecek olursa dönmesi sahihtir
ve zekata esas olan yıl, yeniden başlar. Baba bunu zekatı düşürmek maksadıyla
yapacak olursa zekat düşer ancak o günahkar olur. Hilelerin mutlak olarak geçersiz
olduğunu söyleyenlerin metoduna göre bir kimsenin hibesinden dönmesi sahih
değildir. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hibeden dönmeyi
yasaklamıştır. Özellikle buna zekatı düşürme amaçlı bir hile eklenmişse.
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e muhalefet etmiş ... " yani
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadisinin zahirine muhalif olmuştur ki bu,
hibeden dönmeyi yasak eden bir ifadedir. İbn Abbas hadisinin açıklaması Hibe
bölümünde geçmişti. Şuf'a hakkındaki Cabir hadisi ise Şuf'a bölümünde geçmişti.
"Birileri (Hanefiler) "Şuf'a komşuluktan doğar"
demiştir. Bunun manası, ortak için nasıl şuf'a hakkı getirilmişse, komşu için
de aynı şekilde getirilmiştir demektir.
"Sonra koyduğu bu kaideye yönelerek onu iptal edip ...
" yani sözünü ettiği meselede komşu için şuf'a yoktur diyerek koyduğu
kaideyi iptal etmiştir. İbn Battal şöyle der: Bu meselenin aslı şudur: Bir
kimse bir başkasının bahçeli konağını (dar) satın almak ister ve burayı şuf'a
yoluyla komşusunun almasından korkar. Sözkonusu şuf'a'yı düşürme konusunda
hilenin nasılolacağını gelip Ebu Hanıfe'ye sorar. Ebu Hanife ona şöyle cevap
verir:
"O konağın yüzde bir hissesini satın ai. Böylece onun
malikine ortak olmuş olursun. Sonra ondan konağın kalanını satın ai. Böylece
sen şuf'aya komşudan daha öncelikli hale gelirsin. Çünkü bir malda yüzde şu
kadar şeklinde ortak olan kimse o malın şuf'a hakkına komşusundan daha
önceliklidir. İmam Ebu Hanife'nin o malın yüzde bir hissesini satın almasını
emretmesi, komşunun o yüzde biri -değersiz olduğu ve yararının az olması
nedeniyle- satın alma isteği duymayacağından dolayıdır.
İbn Battal şöyle der: Bunda sünnete muhalif herhangi bir taraf
yoktur. İmam Buharl'nin maksadı onların çelişkiye düştüklerini vurgulamaktır.
Zira Hanefiler komşunun şuf'a hakkı olduğunu "Komşu komşuya en öncelikli
şefidir" hadisine dayandırmaktadırlar. Sonra da bunu düşürmek için hile
yoluna başvurarak komşu olmayanın şuf'aya komşudan daha öncelikli olmasını
gerektiren bir yol izlemektedirler. Hanefilerde meşhur olan görüşe göre
sözkonusu hlle Ebu Yusuf' a aittir. Muhammed b. el-Hasen ise şöyle demiştir: Bu
ağır bir mekruhluktur. Çünkü şuf' a, şuf' a hakkı doğan kimseye gelecek zararı
gidermek için getirilmiştir. Bu hakkı hile ile düşürmeye çalışan kimse
başkasına kasten zarar veren mesabesindedir. Bu da mekruhtur. Özellikle müşteri
ile şefi arasında bir düşmanlık varsa ve onun ortaklarından zarar görecekse.
Öte yandan bunun yeri şuf' a hakkı doğmadan önce hileye başvuran
kimse hakkındadır. Bu hak doğduktan sonra -mal sahibi şefie "Bu malı ai.
Benden şuf'a hakkı talep etme" dese ve o kişi de buna razı olsa ve malı
alsa şuf'a hakkı doğmamış olur- Böyle bir kimsenin şuf'ası bilginlerin
ittifakıyla batıl olur.
"Ya parça parça ya da taksit taksit olabilir." Bu
şüphe raviden kaynaklanmaktadır. Bundan maksat, ayrı ayrı ödemeler şeklinde
taksitlere bölünmüş halde demektir. Çünkü Arapçada "en-necm" muayyen
vakit demektir. '
"Evi müşteriye devreder. Müşteri de ona mesela bin dirhem
bedel verir.
Böylece şefii için evde bir şuf'a hakkı kalmaz." Sözkonusu
bedelin şart koşulmamış olması gerekir. Şefl o evi kıymeti ile alsa bu durumda
şuf'a hakkı düşer. Çünkü hibe sırf muavaza akdi (bedelli akİtı değildir.
Dolayısıyla o, mirasa benzer. İbnü't-TIn şöyle der: İmam Buhari, Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in komşuya verdiği hakkı kendisinin iptal etmesinin
helalolmadığını açıklamak istemektedir.
"Birileri şöyle demiştir: Müşteri, evin bir hissesini satın
alsa ve şuf'a'yı ortadan kaldırmak istese o hisseyi küçük çocuğuna hibe eder ve
ona da yemin verilmez." Çünkü hibeyi ergenlik çağına gelmiş birisine
yapsaydı, ona yemin vermek gerekeeekti. Dolayısıyla bu kimse şuf'a hakkını
düşürmek için hlleye başvurmuş ve hibeyi küçük çocuğa yapmıştır. İbn Battal
şöyle der: Onun böyle söylemesi şundandır. Oğluna bir şey bağışlayan kimse,
kendisine mubah olan bir harekette bulunmuş olur. Ergenlik yaşına gelmemiş
oğula yapılan hibeyi oğlu adına kendisinden kabul eder. Yeminle şuna işaret
edilmektedir: Bir kimse bir yabancıya hibe de bulunsa şefl o yabancıya yapılan
hibenin hakiki olduğuna ve şartlarına göre cereyan ettiğine dair yemin
verebilir. Ergenlik yaşına gelmemiş çocuk ise yemin etmez. Fakat Malikilere
göre çocuk adına hibeyi kabul eden babası bu yemini eder. Yabancıya yapılan
hibe ise böyle değildir. İmam Malik'ten nakledilen bir görüşe göre hibe edilen
malda mutlak olarak şuf'a cereyan etmez. el-Müdevvene'de böyle kayıtlıdır.