SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HİYEL

<< 2266 >>

باب: ما ينهى من الاحتيال للولي في اليتيمة المرغوبة، وأن لا يكمِّل لها صداقها.

8. VELİNİN BİZZAT KENDİSİNİN EVLENMEK İSTEDİĞİ YETİM KIZ HAKKINDA HİLE YAPMASININ VE O KIZIN MEHRİNİ TAM OLARAK VERMEMESİNİN YASAK OLMASI

 

حدثنا أبو اليمان: حدثنا شعيب، عن الزُهري قال: كان عروة يحدث:

 أنه سأل عائشة: {وإن خفتم أن لا تقسطوا في اليتامى فانكحوا ما طاب لكم من النساء}. قالت: هي اليتيمة في حجر وليها، فيرغب في مالها وجمالها، فيريد أن يتزوجها بأدنى من سنة نسائها، فنُهوا عن نكاحهنَّ إلا أن يقسطوا لهنَّ في إكمال الصداق، ثم استفتى الناس رسول الله صلى الله عليه وسلم بعد، فأنزل الله: {ويستفتونك في النساء}. فذكر الحديث.

 

[-6965-] Urve b. ZUbeyr, Hz. Aişe r.anha'ye "Eğer yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın"(Nisa 3) ayet-i kerimesini sorunca Aişe r.anha şöyle cevap verir: Burada sözü edilen yetim kız, hamisinin himayesinde bulunur. Hamisi onun malı ve güzelliğine rağbet eder ve ona emsalinin mehrinin en azını vermek suretiyle kendisiyle evlenmek ister. İşte bu ayetlerde o gibi velilerin velayetleri altındaki yetim kızların mehirlerini tamamlamak suretiyle kendilerine adaletle davranmadıkça nikah etmeleri yasaklanmıştı. Sonra insanlar Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek bu konuda fetva istediler. Bunun üzerine Allahu Teala "Senden kadınlar hakkında fetva istiyorlar"(Nisa 127) ayet-i kerimesini indirdi.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Velinin bizzat kendisinin evlenmek istediği yetim kız hakkında hile yapmasının ve o kızın mehrini tam olarak vermemesinin yasak olması." İmam Buhari bu konuda Aişe r.anha hadisine yer vermiştir. İbn Battal şöyle der:

 

Ayete göre bir velinin yetim bir kızla mehrinden daha azını vermek suretiyle veya mehr-i misli değerine yetmeyecek bir mal vererek kendisi ile evlenmesi caiz değildir. Bu ayetin nüzul sebebi hakkında ihtilaf edilmiştir. Nitekim bu hususa sözkonusu hadisin Nisa suresinin tefsiri bölümünde açıklaması yapılırken değinilmişti.

 

Ayetteki '..........." ifadesinde bir hazf vardır. Takdiri ........= yetim kızların nikahı hususunda" demektir. ".........." yani yetim kızlar dışında beğendiğiniz kadınlar demektir. Kadı Ebu Bekir b. et-Tayyib şöyle der:

 

Ayetin manası şöyledir: Haklarını talep edecek velileri bulunmayan yetim kızların haklarına riayet edememekten korkarsanız, haklarını arama güçleri olmadığı için onları ifa edemeyeceğinizden emin değilseniz, işlerini çekip çevirmeye gücü yeten ya da kendilerine haksızlık etmenize engelolacak velileri bulunan kadınlarla evleniniz.

 

باب: إذا غصب جارية

9. CARİYE GASBI

 

فزعم أنها ماتت، فقضي بقيمة الجارية الميتة، ثم وجدها صاحبها فهي له، ويرد القيمة ولا تكون القيمة ثمناً.

وقال بعض الناس: الجارية للغاصب، لأخذه القيمة. وفي هذا احتيال لمن اشتهى جارية رجل لا يبيعها، فغصبها، واعتل بأنها ماتت، حتى يأخذ ربها قيمتها، فتطيب للغاصب جارية غيره. قال النبي صلى الله عليه وسلم: (أموالكم عليكم حرام ).(ولكل غادر لواء يوم القيامة).

Bir kimse bir başkasının cariyesini gasb etse ve onun elinde iken öldüğünü iddia etse, bunun üzerine ölmüş cariyenin kıymetini ödemesine hüküm verilse, sonra cariyenin sahibi onu buIsa, bu eariye sahibine aittir ve o aImış oIduğu kıymeti geri iade eder ve bu kıymet bir fiyat (semen) değildir. Birileri (Hanefller) şöyIe demişIerdir: Cariye gasb eden kimseye aittir. Çünkü sahibi ondan kıymetini almıştır. Ancak böyIe bir hüküm, bir kişinin satmak istemediği cariyesini arzu eden kimseye hile kapısı açar. Zira o kişi bu eariyeyi gasb eder ve öldüğünü ileri sürer ki sahibi kendisinden kıymetini aIsın. BöyIece gasb eden kimseye başkasının cariyesi heIaI haIe gelir. Nebi s.a.v. "Mallarınız birbirinize haramdır ve kıyamet günü ahdini bozan herkes için tanınacağı bir sancak vardır" buyurmuştur.

 

حدثنا أبو نعيم: حدثنا سفيان، عن عبد الله بن دينار، عن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لكل غادر لواء يوم القيامة يعرف به).

 

[-6966-] Abdullah b. Ömer'in nakline göre ResuIullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ahdini bozan herkes için kıyamet gününde kendisinin tanınacağı bir sancak vardır" buyurmuştur.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bir kimse bir başkasının eariyesini gasb etse ve onun elinde iken öIdüğünü iddia etse ... " Bu başlıkta yer aIan "" hüküm verildi anIamınadır.

 

"ÖImüş cariyenin kıymetini ödemesine hükümverilse, sonra cariyenin sahibi onu buIsa ... " yani sahibi cariyenin öImediğini haber aIsa bu cariye, elinden gasb edilerek alınan sahibine aittir. Sahibi onun kıymetini gasıba öder. "Bu kıymet bir fiyat (semen) değildir." Çünkü araIarında alışveriş akdi cereyan etmemiştir. O bu kıymeti eariyenin eIde mevcut oImadığına binaen aImıştır. BöyIe bir durum ortadan kaIktığına göre asIa dönmek gerekir.

 

"Ancak böyIe bir hüküm, bir kişinin satmak istemediği cariyesini arzu eden kimseye hile kapısı açar." Buradaki "i" "gerekçe gösterdi" demektir. Cari ye dışında yiyecek maddeIeri ve başka şeyIeri gasb edip, sonra bozuIduğunu iddia etme durumunda da hüküm böyIedir. Aynı şekilde eti yenen bir hayvanı gasb edip, sonra kesen kimse hakkında da aynı hükümIer geçerlidir.

 

"Ahdini bozan her kişi için kıyamet gününde kendisinin tanznacağı bir sancak vardır." Bu hadisin geniş bir açıkIaması Cihad böIümünde geçmişti. Hadisin bu konuda hangi yönden delil oIduğu açıktır. Çünkü gasıbın cariyenin öIdüğünü iddia etmesi, MüsIüman din kardeşi hakkında hıyanet ve ahde vefasızlıktır. İbn BattaI şöyIe demiştir: İmam Ebu Hanıfe bu konuda çoğunIuğa muhalif kaImıştır. Onun düşünce tarzı şöyIedir: Bir şeyin hem kendisi ve hem de bedeli aynı anda aynı kişinin mülkiyetinde birlikte bulunamaz. Çoğunluğun bakış açısı ise şöyledir: Bir Müslümanın malı gönül rızası olmadıkça helal değildir. Kıymetin vacip olması, gasıbın cariyenin öldüğü iddiasında doğru söylediğine binaendir. Cariyenin ölmediği ortaya çıktığına göre o gasbedilen mal, sahibinin mülkiyetinde kalır. Zira gasıbla cariye sahibi arasında sahih ve geçerli bir akit yapılmamıştır. Dolayısıyla cariyenin sahibine geri iade edilmesi gerekir.

 

 

10. HAKİMİN VERDİĞİ HÜKMÜN DEĞERİ

 

حدثنا محمد بن كثير، عن سفيان، عن هشام، عن عروة، عن زينب بنت أم سلمة، عن أم سلمة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (إنما أنا بشر، وإنكم تختصمون إلي، ولعل بعضكم أن يكون ألحن بحجته من بعض، وأقضي له على نحو مما أسمع، فمن قضيت له من حق أخيه شيئاً فلا يأخذ، فإنما أقطع له قطعة من النار).

 

[-6967-] Ümmü Seleme'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Şüphesiz ben ancak sizin gibi bir insanım. Sizler bana davalarınızı getiriyorsunuz. Olabilir ki içinizden biriniz deli/ini diğerinden daha açık ve düzgün ifade etmiş olur. Ben de işitmekte olduğum deli/ üzerine onun lehine hükmederim. Kimin lehine kardeşinin hakkından bir şeye hükmedersem o kimse bunu almasın. Çünkü ben ona ancak ateşten bir parça kesmişimdir. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İbn Battal bundan önceki başlığa bu Ümmü Seleme hadisini ilave etmiştir.  Hadisin bu bölümle olan ilişkisi açıktır. Çünkü hadis, hakimin verdiği hükmün Allah ve Resulünün haram kıldığı bir şeyi helal yapmadığını ifade etmektedir ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, lehine hüküm verilen kimse esasen bu hakkın borçlu olduğu kimseye ait olduğunu bildiği takdirde bunu almasını yasak etmektedir. Bu hadisin geniş bir açıklaması Ahkam bölümünde inşallah gelecektir.

 

"Şüphesiz ben ancak sizin gibi bir insanım .. " Yani gaybı bilmeme noktasında herhangi bir kimse gibiyim.