باب: الحيلة
في النكاح.
4. NİKAHTA HİLE
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى بن
سعيد، عن عبيد
الله قال:
حدثني نافع،
عن عبد الله
رضي الله عنه:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نهى عن
الشِّغار. قلت
لنافع: ما
الشِّغار؟
قال: ينكح
ابنة الرجل
وينكحه ابنته
بغير صداق،
وينكح أخت
الرجل وينكحه
أخته بغير
صداق.
[-6960-] Abdullah b. Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şiğar niktıhını yasakladı deyince, hadisi nakleden Ubeydullah
el-UmerlNafl'e
"Şiğar nedir?" diye sorar. O da "Biri diğerinin
kızını niktıhlar, diğeri de ona kendi kızını mehirsiz olarak niktıhlar ve yine
biri diğerinin kızkardeşini niktıhlar ve ona da kendi kızkardeşini mehirsiz
olarak niktıhlar" dedi.
وقال بعض
الناس: إن
احتال حتى
تزوج على
الشِّغار فهو
جائز، والشرط
باطل.
وقال في
المتعة:
النكاح فاسد،
والشرط باطل.
وقال بعضهم:
المتعة
والشِّغار
جائز، والشرط
باطل.
Birileri (Ebu Hanıfe) "Bir kimse hile yapar da şiğar niktıhı
ile evlenirse, bu akid caizdir ve şart batıldır" demiştir. Yine aynı kişi
mut'a niktıhı hakkında, niktıh fasiddir, şart da batıldır demiştir. Onların
bazıları ise "Mut'a da, şiğar da caizdir, şart ise batıldır"
demişlerdir.
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن عبيد الله
بن عمر: حدثنا
الزُهري، عن
الحسن وعبد
الله ابني محمد
بن علي، عن
أبيهما:
أن
علياً رضي
الله عنه قيل له:
إن ابن عباس
لا يرى بمتعة
النساء
بأساً، فقال:
إن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم نهى عنها
يوم خيبر، وعن
لحوم الحمر
الإنسية.
[-6961-] el-Hasen ve Abdullah b. Muhammed b. Ali'nin
nakillerine göre babaları Hz. Ali'ye
"İbn Abbas kadınların mut'a nikahıyla nikah edilmesinde bir
sakınca görmüyor" diye söylenir. Bunun üzerine Hz. Ali:
"Şüphesiz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber günü
mut'a suretiyle nikah yapmayı ve ehli eşek etini yemeyi yasakladı"
demiştir.
وقال بعض
الناس: إن
احتال حتى
تمتع فالنكاح
فاسد. وقال
بعضهم: النكاح
جائز والشرط
باطل.
Birileri ise (Ebu Hanife) "Bir kimse hile yaparak mut'a
nikahı ile o kadından faydalanırsa bu nikah fasiddir" demiştir. Onların
bazıları ise "Bu nikah caizdir, fakat şart batıldır" demiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Nikahta hile." İmam Buhari bu konuda şiğar nikahını
yasaklayan İbn Ömer hadisine yer verdi. Bu hadisin geniş bir açıklaması Nikah
bölümünde geçmişti. Anladığım kadarıyla şiğar nikahında hile şöyle olur:
Hali vakti yerinde bir kimse fakir birisinin kızıyla evlenmek
ister. O kişi de bunu kabul etmez veya mehirde haddi aşar. Bunun üzerine o kişi
kızını benimle evlendir, ben de kızımı seninle evlendireyim diyerek onu
aldatır. O fakir kişi de kendisine kolay geldiği için bunu ister. Nikah akdi bu
şartlarla yapılınca kendisine akid sahihtir, onların her biri evlendikleri
kadının mehr-i mislini vermesi gerekir denir. Bunun üzerine o fakir kişi pişman
olur. Zira zenginin kızının mehr-i mislini vermeye gücü yetmez. Böylece hali
vakti yerinde olan kişi, mehr-i mislini kolayca ödeyebileceği için onun kızıyla
evlenerek maksadına erişmiş olur. Şiğar nikahı kökündn batı! olunca bu hileler
de batıl olmuş olur.
"Birileri (Ebu Hanife) 'Bir kimse hile yapar da şiğar
nikahı ile evlenirse, bu akid caizdir ve şart batıldır" demiştir. Yine
aynı kişi mut'a nikahı hakkında, nikah fasiddir, şart da batıldır demiştir'
demiştir." Biz de şunu ekleyelim:
Hanefilerin bu hükmü mezhep içindeki "Aslı meşru olmayan
şey batıldır, aslı meşru olup, vasfı meşru olmayan fasiddir" şeklindeki
kaidelerine dayanmaktadır. Nikah aslen meşrudur. Bir kadının kadınlığının mehir
olarak belirlenmesi bir vasıftır. Dolayısıyla bu mehir olarak fasiddir. Netice
olarak nikah sahih olmaktadır. Mut'a nikahı ise böyle değildir. Çünkü o mensuh
olduğu sabit olduğuna göre aslı itibariyle gayri meşru hale gelmiş olmaktadır.
"Onların bazıları ise 'Bu nikah caizdir, fakat şart
batıldır' demiştir." Yani hem mut'a ve hem de şiğar da şart batıldır.
Buhari bu ifadesiyle İmam Züfer'den nakledilen görüşe işaret etmektedir. Buna
göre o muvakkat (belirli bir zaman için yapılan) nikaha cevaz vermiş ve ortaya
konulan sürenin geçersiz olduğunu belirtmiştir. Buna gerekçe olarak bunun fasid
bir şart olduğunu, nikahın ise fasid şartlarla batıl hale gelmediğini ileri sürmüştür.
Kendisine yukarda belirtilen fark ileri sürülerek cevap vermişlerdir. İbn
Battal şöyle der:
Bir kadının kadınlığı hiçbir alimin nezdinde nikahta mehir
olarak kullanılamaz. Alimlerin dediği şartları tamam olduğu takdirde nikahın
mihr-imisil ile meydana geldiğidir. Mehir ise nikahta rükün değildir. Bu mesele
mehirsiz nikah akdi yapıp, sonra mehri belirlemeye benzer. Bu durumda kadının
kadınliğının mehir olarak zikredilmesi, hiç zikredilmemiş hükmünde olur.
Hanefilerden, Ebu Zeyd ve başkalarının bu konuda söylediklerinin özeti budur.
Ancak İbnü' -Sem'anı bu görüşü tenkit ederek şöyle demiştir:
Şi ğar, hakkında ihtilaf ettiğimiz nikah türünden başkası
değildir. O konuda ise yasaklama vardır. Bir konudaki yasaklık, yasak edilen
şeyin fasid olmasını gerektirir. Zira şer'ı akit ancak dinin emrine uygun
olmakla caiz hale gelir. Sözünü ettiğimiz nikah yasak olduğuna göre meşru
olmamış olur.
"İbn Abbas kadınların mut'a nikahıyla nikah edilmesinde bir
sakınca görmüyor" diye söylenir." İbn Abbas'ın bu konudaki yaklaşımı
Nikah bölümünde geniş bir biçimde ele alınmıştı.