SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HİYEL

<< 2264 >>

باب: الحيلة في النكاح.

4. NİKAHTA HİLE

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى بن سعيد، عن عبيد الله قال: حدثني نافع، عن عبد الله رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى عن الشِّغار. قلت لنافع: ما الشِّغار؟ قال: ينكح ابنة الرجل وينكحه ابنته بغير صداق، وينكح أخت الرجل وينكحه أخته بغير صداق.

 

[-6960-] Abdullah b. Ömer, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şiğar niktıhını yasakladı deyince, hadisi nakleden Ubeydullah el-UmerlNafl'e

 

"Şiğar nedir?" diye sorar. O da "Biri diğerinin kızını niktıhlar, diğeri de ona kendi kızını mehirsiz olarak niktıhlar ve yine biri diğerinin kızkardeşini niktıhlar ve ona da kendi kızkardeşini mehirsiz olarak niktıhlar" dedi.

 

 

وقال بعض الناس: إن احتال حتى تزوج على الشِّغار فهو جائز، والشرط باطل.

وقال في المتعة: النكاح فاسد، والشرط باطل. وقال بعضهم: المتعة والشِّغار جائز، والشرط باطل.

 

Birileri (Ebu Hanıfe) "Bir kimse hile yapar da şiğar niktıhı ile evlenirse, bu akid caizdir ve şart batıldır" demiştir. Yine aynı kişi mut'a niktıhı hakkında, niktıh fasiddir, şart da batıldır demiştir. Onların bazıları ise "Mut'a da, şiğar da caizdir, şart ise batıldır" demişlerdir.

 

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن عبيد الله بن عمر: حدثنا الزُهري، عن الحسن وعبد الله ابني محمد بن علي، عن أبيهما:

 أن علياً رضي الله عنه قيل له: إن ابن عباس لا يرى بمتعة النساء بأساً، فقال: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم نهى عنها يوم خيبر، وعن لحوم الحمر الإنسية.

 

[-6961-] el-Hasen ve Abdullah b. Muhammed b. Ali'nin nakillerine göre babaları Hz. Ali'ye

 

"İbn Abbas kadınların mut'a nikahıyla nikah edilmesinde bir sakınca görmüyor" diye söylenir. Bunun üzerine Hz. Ali:

 

"Şüphesiz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hayber günü mut'a suretiyle nikah yapmayı ve ehli eşek etini yemeyi yasakladı" demiştir.

 

 

وقال بعض الناس: إن احتال حتى تمتع فالنكاح فاسد. وقال بعضهم: النكاح جائز والشرط باطل.

 

Birileri ise (Ebu Hanife) "Bir kimse hile yaparak mut'a nikahı ile o kadından faydalanırsa bu nikah fasiddir" demiştir. Onların bazıları ise "Bu nikah caizdir, fakat şart batıldır" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Nikahta hile." İmam Buhari bu konuda şiğar nikahını yasaklayan İbn Ömer hadisine yer verdi. Bu hadisin geniş bir açıklaması Nikah bölümünde geçmişti. Anladığım kadarıyla şiğar nikahında hile şöyle olur:

 

Hali vakti yerinde bir kimse fakir birisinin kızıyla evlenmek ister. O kişi de bunu kabul etmez veya mehirde haddi aşar. Bunun üzerine o kişi kızını benimle evlendir, ben de kızımı seninle evlendireyim diyerek onu aldatır. O fakir kişi de kendisine kolay geldiği için bunu ister. Nikah akdi bu şartlarla yapılınca kendisine akid sahihtir, onların her biri evlendikleri kadının mehr-i mislini vermesi gerekir denir. Bunun üzerine o fakir kişi pişman olur. Zira zenginin kızının mehr-i mislini vermeye gücü yetmez. Böylece hali vakti yerinde olan kişi, mehr-i mislini kolayca ödeyebileceği için onun kızıyla evlenerek maksadına erişmiş olur. Şiğar nikahı kökündn batı! olunca bu hileler de batıl olmuş olur.

 

"Birileri (Ebu Hanife) 'Bir kimse hile yapar da şiğar nikahı ile evlenirse, bu akid caizdir ve şart batıldır" demiştir. Yine aynı kişi mut'a nikahı hakkında, nikah fasiddir, şart da batıldır demiştir' demiştir." Biz de şunu ekleyelim:

 

Hanefilerin bu hükmü mezhep içindeki "Aslı meşru olmayan şey batıldır, aslı meşru olup, vasfı meşru olmayan fasiddir" şeklindeki kaidelerine dayanmaktadır. Nikah aslen meşrudur. Bir kadının kadınlığının mehir olarak belirlenmesi bir vasıftır. Dolayısıyla bu mehir olarak fasiddir. Netice olarak nikah sahih olmaktadır. Mut'a nikahı ise böyle değildir. Çünkü o mensuh olduğu sabit olduğuna göre aslı itibariyle gayri meşru hale gelmiş olmaktadır.

 

"Onların bazıları ise 'Bu nikah caizdir, fakat şart batıldır' demiştir." Yani hem mut'a ve hem de şiğar da şart batıldır. Buhari bu ifadesiyle İmam Züfer'den nakledilen görüşe işaret etmektedir. Buna göre o muvakkat (belirli bir zaman için yapılan) nikaha cevaz vermiş ve ortaya konulan sürenin geçersiz olduğunu belirtmiştir. Buna gerekçe olarak bunun fasid bir şart olduğunu, nikahın ise fasid şartlarla batıl hale gelmediğini ileri sürmüştür. Kendisine yukarda belirtilen fark ileri sürülerek cevap vermişlerdir. İbn Battal şöyle der:

 

Bir kadının kadınlığı hiçbir alimin nezdinde nikahta mehir olarak kullanılamaz. Alimlerin dediği şartları tamam olduğu takdirde nikahın mihr-imisil ile meydana geldiğidir. Mehir ise nikahta rükün değildir. Bu mesele mehirsiz nikah akdi yapıp, sonra mehri belirlemeye benzer. Bu durumda kadının kadınliğının mehir olarak zikredilmesi, hiç zikredilmemiş hükmünde olur. Hanefilerden, Ebu Zeyd ve başkalarının bu konuda söylediklerinin özeti budur. Ancak İbnü' -Sem'anı bu görüşü tenkit ederek şöyle demiştir:

 

Şi ğar, hakkında ihtilaf ettiğimiz nikah türünden başkası değildir. O konuda ise yasaklama vardır. Bir konudaki yasaklık, yasak edilen şeyin fasid olmasını gerektirir. Zira şer'ı akit ancak dinin emrine uygun olmakla caiz hale gelir. Sözünü ettiğimiz nikah yasak olduğuna göre meşru olmamış olur.

 

"İbn Abbas kadınların mut'a nikahıyla nikah edilmesinde bir sakınca görmüyor" diye söylenir." İbn Abbas'ın bu konudaki yaklaşımı Nikah bölümünde geniş bir biçimde ele alınmıştı.