باب: في
الصلاة.
2. NAMAZDA HİLENİN YERİ
حدثني إسحق
بن نصر: حدثنا
عبد الرزاق،
عن معمر، عن
همَّام، عن
أبي هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يقبل الله
صلاة أحدكم
إذا أحدث حتى
يتوضأ).
[-6954-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Herhangi biriniz abdestini bozduğunda abdest alıncaya kadar
Allahu Teala o kimsenin namazını kabul etmez. "
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Namazda hlle." Yani hllenin namazda yer alması. İmam
Buhari bu konuda "Herhangi biriniz abdestini bozduğunda abdest alıncaya
kadar Allahu Teala o kimsenin namazını kabul etmez" hadisine yer
vermiştir. Bu hadisin açıklaması Taharet bölümünde geçmişti.
İbn Battal şöyle der: Bu hadis "Namazda son oturuş
esnasında abdestini bozan kimsenin namazı sahihtir. Çünkü o kişi namaza muhalif
bir amelde bulunmuştur" diyen görüşe cevap mahiyetindedir. Bu yaklaşım,
"Namazın içinde meydana gelen abdest bozma namazı ifsad eder. Bu hareket
hac yaparken cinsel ilişkide bulunmak gibidir. Sözkonusu ilişki hac esnasında
onu nasıl bozuyarsa, sonunda da öylece bozar" denilerek tenkid edilmiştir.
İbnü'I-Müneyyir şöyle der: İmam Buhari atmış olduğu bu başlıkla
"Son oturuşta kasten abdest bozan bir kimsenin namazı sahihtir, onun
abdest bozuşu selam vermek gibidir" diyenlere "Bu, abdest bozmakla
birlikte namazı sahih kılmak için yapılmış hilelerden birisidir" diyerek
cevap verileceğine işaret etmektedir. Meseleyi biraz daha açmak gerekirse İmam
Buhari namazdan çıkış ın onun bir rüknü olduğu görüşüne dayanmaktadır.
Dolayısıyla abdest bozmak suretiyle böyle bir rüknü ifa etmek sahih olmaz.
Abdest bozarak namazdan çıkmanın sahih olduğunu söyleyen görüşe göre ise
namazdan çıkış, namazia bağdaşmayan bir hareketle olur. Dolayısıyla abdest
bozmakla namazdan çıkmak sahih olur.
İbnü'I-Müneyyir şöyle devam eder: Prensip bu olunca selamın
namazia bağdaşmayan bir hareket değil, ona dahil bir rükün olması gerekir.
Selamın namazın bir rüknü olduğu görüşünü ifade edenler onun "Namazın
girişi tekbirle, çıkışı selamladır" hadisinde namazdan çıkışın karşıtı
olarak ifade edilmesine dayanmışlardır. Namazın iki ucundan biri (giriş
tekbiri) rükün olduğuna göre diğer ucun da (selam) rükün olması gerekir.
Selamın ibadetler cinsinden olması da bu görüşü teyid etmektedir. Zira selam
Allah'ı zikir ve onun kullarına duadır. Netice olarak çirkin bir abdest bozma
fiili, güzel bir zikrin yerini alamaz.
Hanefiler selam rükün değil, vaciptir diyerek bundan
ayrılmışlardır. Onlara göre bir kimsenin teşehhüd duasını okuduktan sonra
abdesti bozulsa gidip abdest alır ve selam vererek namazdan çıkar. Şayet kasten
abdest bozarsa kasıtlı hareket, namaz ibadetini keser. "Kesme"
meydana gelince, selam rükün olmadığı için namaz sona erer.
İbn Battal şöyle der: Bu yaklaşım İmam Ebu Hanife'nin
"Namazda abdesti bozulan kimse gidip abdest alıp namazına kaldığı yerden
devam eder" şeklindeki görüşüne red mahiyetindedir. İmam Malik ve Şafiı bu
durumdaki kimsenin namazı yeniden kılması gerektiğini söylemişler ve bu başlık
altında yer verdiğimiz hadisi görüşlerine delil olarak göstermişlerdir.