باب: في ترك
الحيل، وأن
لكل امرئ ما
نوى في الأيمان
وغيرها.
1. HiLELERİ TERKETME VE VEMİNLERDE VE BAŞKA ŞEVLERDE HERKES İÇİN
ANCAK NİYET ETTİĞİ ŞEvİN OLMASI
حدثنا أبو
النعمان:
حدثنا حمَّاد
بن زيد، عن يحيى
بن سعيد، عن
محمد بن
إبراهيم، عن
علقمة بن
وقَّاص قال:
سمعت عمر بن
الخطاب رضي
الله عنه يخطب
قال: سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول: (يا
أيها الناس،
إنما الأعمال
بالنيَّة،
وإنما لامرئ
ما نوى، فمن
كانت هجرته
إلى الله
ورسوله، فهجرته
إلى الله
ورسوله، ومن
هاجر إلى دنيا
يصيبها، أو
امرأة
يتزوجها،
فهجرته إلى ما
هاجر إليه).
[-6953-] Alkame b. Vakkas'ın Hz. Ömer'den nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Ameller ancak
niyete göredir. Her bir kimsenin niyet ettiği şey ne ise eline geçecek olan
ancak odur. Her kimin hicreti Allah ve Resu/üne yönelik ise onun hicreti
Allah'a ve Resulünedir. Her kim de nail olacağı bir dünya yahut kendisiyle
evleneceği bir kadından dolayı hicret etmişse, onun hicreti de hicret ettiği
şeyedir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Her bir kimsenin niyet ettiği şey ne ise eline geçecek
olan ancak odur." Bu hadis
Bed'ü'l-Vahy bölümünde "Herkes için niyet ettiği neyse eline geçecek o/an
ancak odur" şeklinde geçmişti. Buhari'nin o bölümün baş tarafına koyduğu
rivayet buydu. Hadisin manasının "bir kimse herhangi bir şeye niyet
etmezse onu elde edemez" şeklinde olduğu daha önce geçmişti. Buharl'ye
şöyle bir karşı delil getirilmiştir: İmam Şafii, Ahmed b. Hanbel, Evzai ve
İshak'a göre kendi adına haccetmemiş bir kimse bir başkası adına hacca niyet
ederse yaptığı hac, o kişi adına gecerli olmaz ama kendisinden hac farizası
düşmüş olur. Başka alimler ise "Böyle bir kimsenin başkası adına yaptığı
hac sahihtir. Bu hac kendi adına olamaz, çünkü buna niyet etmemiştir"
demişlerdir. Birinci görüşü savunanların delili İbn Abbas'ın Şübrüme olayı
hakkındaki hadisidir.
Ebu Davud'un nakline göre Hesulullah sallallahualeyhivesellem
Şübrüme'ye "Önce kendi adına haccet, sonra Şübrüme için
haccet"buyurmuştur.(Ebu Davud, Menasik) Aynı hadis İbn Mace'de "Bunu
kendi adına yap sonra Şübrüme adına haccet" şeklindedir.(ibn Mace,
Menasik) Bu hadisin isnadı sahihtir. Buna "Hac ibadeti diğer ibadetlere
benzemez. Bundan dolayı başka ibadetlerin fasid olanına devam edilmezken,
haccınkine devam edilir" diye cevap vermişlerdir. Ebu Cafer et-Taberi bu
görüşe katılmıştır, fakat o hadisi "Şübrüme bu konudaki hükmü bilmiyordu.
Hac esnasında öğrenince kendi adına niyet etmesi gerekli cıldu. Bu takdirde hac
niyeti başkasından kendi adına dönüşebilir, aksi takdirde kendi adına
haccedemez" şeklinde yorumlamıştır. Bu bölümde zikredilen hadisin
genelliğinden, -bir hastanın, hastalığına sabretmesinden dolayı elde ettiği
ecir örneğinde olduğu gibi- amel etmeksizin sırf niyetle ilahi ihsandan elde
edilen sevap müstesna tutulmuştur. Çünkü bu konuda rivayet vardır. Bu görüş
şununla çelişmektedir: Hastanın aldığı sevap, sabrından dolayıdır. Sevap, sadık
bir vaade dayanarak ibadete niyet edip, iradesi dışı bir engelin buna fırsat
vermediği kimse için sözkonusudur. Sözgelimi bir kimsenin günlük evradı olsa ve
mesela bir hastalık nedeniyle onu okumaktan aciz duruma düşse kendisine onun
sevabı onları işlemiş gibi yazılır. İstisna edilen şeylerden birisi de
-ihtilaflı olmakla birlikte- şudur: Bir kimse farz namaza niyet etse, sonra o
namazın farz olarak batıllığını gerektiren bir durumla karşılaşsa acaba bu
namaz nafileye dönüşür mü? Bu, mazeret durumunda sözkonusudur. Buna karşılık
bir kimse mesela zevalden önce öğle namazının farzı için tekbir alsa, bu namaz
farz olarak sahih olmaz ve kişi bu tekbiri kasten almışsa o namaz nafileye de
dönüşmez.
İhtilaf edilen hususlardan birisi de şudur: Namaza sonradan
yetişen bir kimse bir rekata yetiştiği takdirde sadece o bir rekatın cemaat
sevabını mı alır, yoksa bütün namazın sevabını mı alır? Gündüz vakti nafile
oruca niyet eden bir kimse, o günün tamamının sevabını mı alır yoksa niyet
ettiği andan itibaren mi sevaba girer? Mesela ikinci rekatın başında Cuma
namazının vakti çıktığında Cuma namazı Cuma olarak mı biter, yoksa öğle namazı
olarak mı sona erer ve bu namaz kendiliğinden mi öğle namazına dönüşür yoksa
yeni bir niyet etmek gerekir mi? Namaza sonradan yetişen bir kimse mesela
ikinci rekattan doğrulma esnasında yetişmişse cumaya mı niyet eder yoksa öğle
namazına mı niyet eder? Hac için hac ayları dışında ihrama giren kimsenin bu
yaptığı umreye dönüşür mü yoksa dönüşmez mi? Hilelerin geçersiz olduğunu
söyleyen bilginlerle, geçerli olduğunu söyleyenler bunları delil olarak
kuııanmışlardır. Çünkü her iki grubun dayanağı, am elde bulunan kimsenin
niyetidir. Hanefi bilgini Nesefi'nin el-Kajf isimli eserden nakline göre
Muhammed b. el-Hasen şöyle demiştir: Hakkı iptale götüren hilelerle Allah'ın
ahkamından kaçmak mu'minlerin ahlakından değildir.