SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İKRAH

<< 2259 >>

باب: إذا استكرهت المرأة على الزنا فلا حد عليها.

6. ZİNAYA ZORLANAN KADINA HAD CEZASININ GEREKMEDİĞİ

 

لقوله تعالى: {ومن يكرههنَّ فإن الله من بعد إكراههنَّ غفور رحيم} /النور: 33/.

Allahu Teala; "Kim onlan zor altında bırakırsa, bilmelidir ki zorlanlardan sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir"(Nur 33) buyurmaktadır.

 

وقال الليث: حدثني نافع: أن صفية بنت أبي عبيد أخبرته: أن عبداً من رقيق الإمارة وقع على وليدة من الخمس، فاستكرهها حتى اقتضَّها، فجلده عمر الحد ونفاه، ولم يجلد الوليدة من أجل أنه استكرهها.

قال الزُهري، في الأمة البكر يفترعها الحر: يقيم ذلك الحكم من الأمة العذراء بقدر قيمتها ويجلد، وليس في الأمة الثيب في قضاء الأئمة غرم، ولكن عليه الحد.

 

[-6949-] Nafi'in nakline göre Safiye binti Ebu Ubeyd şöyle anlatmıştır: Tasarrufu halifeye ait kölelerden biri beşte bir ganimet kölelerinden bir cariyeyi cinsel ilişkiye zorlayarak bekaretini bozdu. Bunun üzerine Hz. Ömer ona zina cezası uygulayıp, sürgün etti. Fakat erkek kendisini ilişkiye zorladığı için o cariyeye sapa cezası uygulamadı.

 

Zühri hür bir erkeğin bekaretini giderdiği bakire cariye hakkında şöyle dedi:

Hakim bakire olan cariyenin bakire ve dul oluşu arasındaki değer farkını takdir eder ve o erkeğe sapa cezası verir. Dul cariye hakkında imamların hükümlerine göre bir para ödeme cezası yoktur, fakat erkeğe had cezası verilir.

 

 

حدثنا أبو اليمان: حدثنا شعيب: حدثنا أبو الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (هاجر إبراهيم بسارة، دخل بها قرية فيها ملك من الملوك، أو جبَّار من الجبابرة، فأرسل إليه: أن أرسل إلي بها، فقام إليها، فقامت تتوضأ وتصلي، فقالت: اللهم إن كنت آمنت بك وبرسولك، فلا تسلط علي الكافر، فغُطَّ حتى ركض برجله).

 

[-6950-] Ebu Hureyre'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"İbrahim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşi Sare ile hicret yolculuğuna çıkıp, onunla birlikte bir ülkeye girdi. Orada krallardan bir kral yahut zorbalardan bir zorba hükümdar vardı. Derken o hükümdar İbrahim'e 'yanındaki kadını bana gönder!' diye haberci yolladı. Bunun üzerine İbrahim, Sare'yi o hükümdara yolladı. Sare onun yanına varınca, hükümdar ona doğru harekete geçti. Sare kalkıp, abdest aldı ve namaza durdu. Namazın ardından i'\lIah 'ımf Eğer ben sana ve Resu/üne iman ettimse benim üzerime şu kafiri musallat etme' diye dua etti. Bu dua ile o zalimin boğaz ı sıkıldı ve ayağıyla yere vurup, debelenmeye başladı. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Zinaya zorlanan kadına had cezasının gerekmediği." "Kim onları zor altında bırakırsa, bilmelidir ki zorlanmalardan sonra Allah (onlar için) çok bağışlayıcı ve merhametlidir. "(Nur 33) Yani onlara merhametlidir. Bağışlanmanın zorda kalan kadınlar için sözkonusu olması problemli görülmüştür. Çünkü bir günaha zorlanan kadın günahkar değildir ki bağışlansın. Buna şöyle cevap verilmiştir: Ayette sözü edilen zorlama şer'an itibar edilen zorlama olmayabilir. Belki de sözkonusu zorlama kadının mazur olabileceği sınırdan daha düşük olabilir ve bu durumda kişi günaha girer. Dolayısıyla hakkında bağışlanma ifadesi uygun düşer.

Kadı Beydavı şöyle demiştir: Zorlama sorumlu tutulma ile çelişmez. Biz de şunu belirtelim: Ya da bağışlanma ve merhametin zikredilmesi, önceden bir günah işlenmiş olmasını gerektirmez. Ayette "Her kim bunlardan yemeğe mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayan, çokça esirgeyendir"(Bakara 173) denilmektedir.

 

Et-Tıbı şöyle demiştir: Bu ifadeden kadınları zorlayan erkeklere büyük bir tehdit olduğu anlaşılmaktadır. Bağışlanma ve rahmetin zikredilmesi, üstü kapalı bir dokundurmadır. İfadenin takdiri şöyledir: Ey kadınları zorlayanlar! Onlar zorlanmış birer kadın olarak Yüce Allah'ın rahmeti ve bağışlaması olmadığı takdirde hesaba çekileceklerine göre acaba sizin haliniz nice olacaktır! Bu ayetin yukarıda atılan başlıkla ilişkisine gelince, ayet zinaya zorlanan kadının günaha girmeyeceğini ifade etmektedir. Dolayısıyla ona bu durumda had cezası uygulamamak gerekir.

 

Müslim'in Sahih'inde yer alan bir habere göre Cabir şöyle anlatmıştır: Abdullah b. Ubeyy'in Müseyke ve Ümeyme adında iki cariyesi vardı. Abdullah bunları zinaya zorluyordu. Bunun üzerine "Cariyelerinizi fuhşa zorlamayinız"(Nur 33) ayet-i kerimesi indi.(Müs!im, Tefsir)

 

"Beşte bir ganimet kölelerinden olan bir cariyeyi. .. " Yani tasarrufu devlet başkanına ait olan beşte bir ganimet malından demektir. "......" fiili, onunla zina etti anlamına gelmektedir .. "Onu cinsel ilişkiye zorlayarak bekaretini bozdu .. " Bu kelime bekaret zarı anlamına gelen "el-kıdda" kökünden türemedir. İfade acariyenin bakire olduğunu göstermektedir.

 

"Hz. Ömer ona zina cezası uygulayıp, sürgün etti." Yani ona elli sapa vurdu ve altı ay sürgüne gönderdi. Çünkü erkek kölenin zina cezası, hürrün yarısı kadardır. Bu haberden Hz. Ömer'in kölenin hür gibi sürgüne gönderilebileceği kanaatinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu konu HudCid bölümünde incelenmişti.

 

"Zührı hür bir erkeğin bekaretini giderdiği bakire J;ariye hakkında şöyle dedi" Bu ifadedeki ".........." fiili bekaret bozma anl.9m1na gelmektedir. "......." yani bozulan bekareti "hakem" yani hakim, takdir eder.

 

"Değeri kadar." Hakim bu değerlendirmeyi bakirenin bekaretini izale eden kişiye yükler ve ona sopa cezası uygular. Bu şu demektir: Hakim cariyenin bekaretini bozan kişiden onun kıymeti oranında fiyatında meydana gelen eksikliği tazmin ettirir. Bu, onun bakire ve duloluşu arasındaki değer farkıdır. Zührl'nin

 

ifadesinde geçen "........"= takdir eder" anlamındadır. "Sopa cezası verir" ifadesi verilen değer farkının, sopa cezasına gerek bırakmadığı zannını ortadan kaldırmak maksadıyladır. "Dul cariye hakkında imamların hükümlerine göre bir para ödeme cezası yoktur." Bu ifadedeki "....... ğurm".........:- ğaramet= para cezası" anlamına gelmektedir. Ancak bu durumdaki erkeğe had cezası uygulanır.

 

Buhari bundan sonra İbrahim ve Sare ile o zorba hükümdar hakkındaki Ebu Hureyre hadisinin bir kısmına yer vermektedir. Bu hadis geniş bir biçimde Enbiya bölümünde açıklanmıştı. İbnü'l-Müneyyir şöyle der: Esasen bu hadisin buradaki başlık altına katılması uygun değildi. Çünkü onun atılan başlıkla bir ilişkisi yoktur. Ancak Sare kralla başbaşa kaldığında o fiili işlemeye zorlandığı için kendisinden kınama düşmesi nedeniyle başlıkla münasebeti doğmuştur. Kirmanı tıpkı İbn Battal gibi düşünerek şöyle demiştir: Bu hadisin bu başlık altına sokulmasının gerekçesi şudur: Sare her türlü kötülüğü işlemekten masum olduğu ve o kralla başbaşa kaldığında sözkonusu fiili işlemeye zorlandığından dolayı kınanmadığına göre onun dışındaki kadınlar da zorlanarak kendileriyle zina edildiğinde had cezasına maruz kalmazlar.

 

(Onemli bir bilgi:)

 

Bilginler erkeğin zinaya zorlanmasının hükmünden söz etmemişlerdir. Çoğunluk, zinaya zorlanan erkeğe had cezası uygulanmayacağı görüşündedir. İmam Malik ve bir grup bilgin ise had cezası uygulanması görüşündedirler. Çünkü erkek lezzet almasa o ilişkiyi sürdüremez. Kendisini zorlayan ister hükümdar, ister başkası olsun farketmez. İmam Ebu Hanife'den nakledilen bir rivayete göre erkeği sultan ın dışında birisi zorlamışsa kendisine had cezası uygulanır. Ancak imameyn bu konuda kendisine muhalefet etmişlerdir. Malikiler gÖrüşlerine delil olarak şöyle bir akıl yürütmüşlerdir: Erkeğin ilişkiyi başarması ancak iç huzuru ve dinginlik halinde mümkün cilur. Zorlanan kimse ise böyle değildir. Çünkü o korkmaktadır. Ancak Malikilere bu görüşlerinin isabetli olmadığı ve cinsel ilişkinin ereksiyon (intişar) olmadan da tasavvur edilebileceği şeklinde cevap verilmiştir. Doğruyu en iyi Allahu Teala bilir.