باب: {السن
بالسن}
/المائدة: 45/.
19. DİŞLERDE KISAS
حدثنا
الأنصاري:
حدثنا حميد،
عن أنس رضي
الله عنه : أن
ابنة النضر
لطمت جارية
فكسرت
ثنيَّتها، فأتوا
النبي صلى
الله عليه
وسلم فأمر
بالقصاص.
[-6894-] Enes'in nakline göre "en-Nadr'ın kızı bir
cariyenin yüzüne tokat attı ve ön dişini kırdı. İnsanlar Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'e geldiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kısas
uygulanmasını emretti."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Dişlerde Kısas." İbn Battal şöyle demiştir: Bilginler
kasıtlı yapıldığı takdirde dişe karşı dişin kısasen çıkarılacağı noktasındaicma
etmişlerdir. Buna karşılık vücudun diğer kemikler konusunda kısas uygulanıp,
uygulanamayacağı noktasında ihtilaf etmişlerdir. İmam Malik "Vücudun diğer
kemiklerinde de kısas uygulanır. Ancak içi boş kemikler veya me'mume, munakkıle
ve ha.şime gibi yaralar bundan müstesnadır. Bu tip yaralarda diyet
gerekir" demiş ve delil olarak ilgili ayeti göstermiştir. Ayetinbuna
delilolması şu açıdandır:
Bizden öncekilerin şeriatı, -bizim Nebiimiz tarafından inka.r
edilmeksizin nakledildiği takdirde- bizim için de uyulması gereken bir
şeriattır. Allahu Teala'ın "dişe diş" şeklindeki ifadesi kemiklerde
kısas uygulanacağını göstermektedir. Çünkü diş bir kemiktir. Ancak bilginlerin
kişinin ölmesi endişesiyle veya kısas edilecek organda mislilik imkanı
bulunmaması nedeniyle hakkında kısasa başvurulamayacağına icma ettikleri bundan
müstesnadır. İmam Şafii, Leys ve Hanefiler şöyle demişlerdir:
Diş dışında kemiklerde kısas uygulanamaz. Çünkü kemiğin üzerinde
deri, et, sinir gibi engeller bulunmaktadır. Bu engeııerin varlığı ile
misliliği sağlamak imkansızdır. Eğer mislilik imkanı olsaydı, kısas
uygulanacağına hükmederdik Fakat kısas uygulayacak infaz memeru (ceııat) kemiğe
ulaşamaz, onun dışında miktarı bilinmeyen bir derinlikte kalabilir.
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kısas uygulanmasını
emretti." İmam Buhari Sulh bölümünde "Erkeklerle Kadınlar Arasında
Kısas" başlığı altında az önce aktardıklarımıza "Enes b. en-Nadr dedi
ki ... " cümlesini ilave etmiş ve ifadeyi "Cariyenin akrabaları razı
oldular ve affettiler" şeklinde bitirmiştir. Fezarı'nin rivayetinde
"Cariyenin akrabaları razı oldular ve erş vermeyi kabul ettiler"
cümlesi yer almıştır.(Buhari, Sulh)
Mu'temir şöyle farklı bir rivayette bulunmuştur: Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bu duruma hayret etti ve "Allah'ın öyle kulları vardır ki
yemin etseler Allah onları yeminlerinde yalancı çıkarmaz" yani yeminine
sadık kılar buyurdu.
Nebi s.a.v. "Allahu Teala 'ın öyle kulları vardır ki"
ifadesiyle bir tevafuk eseri olan bu olayın Yüce Allah'tan yemininde sadık
olması için Enes'e verilmiş bir ikram olduğuna ve onun duasını kabul edip,
ihtiyaçlarını verdiği kuııarından birisi bulunduğuna işaret etmektedir.
Enes b. en-Nadr'ın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kısası
emrettiğini duyduğu halde er-Rubeyyi'in dişinin kırılmasına karşı çıkması,
sonra da "erRUbeyyi'in dişi kırılır mı?" demesi, ardından onun
dişinin kırılamayacağını yeminle belirtmesi, bilginler arasında problemli
görülmüştür. Buna Enes b. Nadr bu ifadesiyle karşı tarafın en-Nadr'ın kızını
bağışlamaları için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem nezdinde aracılık talebini
vurgulamak isteğine işaret etmiştir diye cevap vermiştir. Bazıları ise Enes'in
ettiği bu yemin kısasın kesin olduğunu öğrenmesinden önce idi. O kısas, diyet
veya bağışlama arasında muhayyer olduğunu zannediyordu demişlerdir.
Başka bazı bilginler ise Enes bu ifadesiyle mutlak olarak kısası
inkar etmek, reddetmek istememiş, tam tersine bunu Yüce Allah'ın lutfundan
karşı taraftaki insanlara en-Nadr'ın kızını bağışlamaları veya erşi kabul
etmeleri için hoşnutluk ilham etmesi beklentisi ve umudu ile söylemiştir
demişlerdir.
Dbi bu görüşü kesin bir dille şu şekilde ifade etmiştir: Enes bu
cümleyi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hükmünü reddetmek için
söylememiştir. Tam tersine o kısasın gerçekleşmeyeceğini ifade etmiştir. Çünkü
onun kendisini ilgilendiren işlerde Allah'ın lutufkar davranacağı umudu ve
ettiği yemininde kendisini hayal kırıklığına uğratmayacağı ve karşı tarafın
gönlüne af ilham ederek istediği konudaki beklentisini boşa çıkarmayacağı zannı
vardı. Gerçekten de gelişme onun istediği gibi oldu.
1. Bir kimsenin vuku bulacağını zannettiği hususta yemin etmesi
caizdir.
Böyle bir durumla karşılaşan kimseyi -fitneye düşmesi endişesi
bulunmadığı takdirde- övmek mümkündür.
2.Kısastan af müstehaptır.
3.Af konusunda şefaat etmek müstehaptır.
4. Kısasta veya diyette muhayyerlik, karşı taraf aleyhine hak
sahibinin hakkıdır.
5. Yaralama ve dişlere zarar verme durumunda kadınlar arasında
kısas uygulanabilir
6.Diyet üzerine sulh yapılabilir,
7. Diş kırmada kısas uygulanabilir. Sözkonusu kısas, iki diş
arasında misliliğin mümkün olduğu durumlarda uygulanabilir. Bu da kırılan dişin
ölçülebilir olmasını gerektirir. Bu durumda suçlu olan kişinin dişi, mağdurun
dişi kadar olmak şartıyla -mesela törpüyle törpülenerek- küçü1tüıür. Ebu Davud
es-Sünen'inde şöyle demiştir:
Ahmed b. Hanbel'e "Dişte kısas nasıl uygulanır?" diye
sordum. Bana "Törpülenerek" diye cevap verdi.