SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2237 >>

باب: إذا عضَّ رجلاً فوقعت ثناياه.

18. BİR KİMSEYİ ISIRANIN ÖN DİŞLERİNİN DÜŞMESİ

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة: حدثنا قتادة قال: سمعت زرارة بن أوفى، عن عمران بن حصين:

 أن رجلاً عضَّ يد رجل، فنزع يده من فيه، فوقعت ثنيتاه، فاختصموا إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال: (يعَضُّ أحدكم أخاه كما يعَضُّ الفحل؟ لا دية له).

 

[-6892-] İmran b. Husayn'ın nakline göre adamın biri birisinin elini ısırdı. O kişi elini onun ağzından çekince ön dişleri düştü. Bu iki kişi hüküm vermesi için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e başvurdular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Bazılarınız (din) kardeşini tıpkı bir erkek devenin ısırdığı gibi ısırıyor. Böyle bir kimsenin diyeti yoktur" buyurdu.

 

 

حدثنا أبو عاصم، عن ابن جريج، عن عطاء، عن صفوان بن يعلى، عن أبيه قال:

 خرجت في غزوة، فعضَّ رجل فانتزع ثنيَّته، فأبطلها النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-6893-] Saffan b. Ya'la'nın babası şöyle anlatmıştır:

 

"Bir savaşa çıkmıştım. Adamın biri diğerini ısırdı. Bunun neticesinde ön dişleri yerinden çıktı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun için herhangi bir şeye hükmetmedi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bir kimseyi ısıranın Ön Dişlerinin Düşmesi." Yani bu durumda herhangi bir şey gerekip gerekmediği.

 

"Erkek devenin ısırdığı gibi." Yani erkek deve gibi. Diğer hayvanların erkeklerine de Arapça'da hadisteki geçtiği ifadesiyle "......" denilir.

 

"Adamın biri diğerini ısırdı. Bunun neticesinde ön dişleri yerinden çıktı."

 

Çoğunluk, bu olayın zahirini esas almış ve ısmlan kimse kısas edilmeyeceği gibi, diyet de ödemez demiştir. Çünkü ısıran kişi saldırgan hükmündedir. Bu bilginler ayrıca icma hükmünü de delil almışlardır. İcmaa göre bir kimse öldürmek maksadıyla birisine silah çekse, karşı taraf da onu zararsız hale getirmek için nefs-i müdafaada bulunsa ve bu arada silah çeken kimseyi öldürse kendisini savunan kimsenin herhangi bir şey vermesi gerekmez. Aynı şekilde o kimseyi kendisinden uzaklaştırması sebebiyle çıkan dişini tazmin etmez. Bilginler şöyle derler:

 

ısırılan kimse o kişiyi başka bir yerinden yaralasa yine bir şey vermesi gerekmez. Bir şey gerekmemesi, şartı ısmlan kimsenin acı duyması, ısıranın çenesine vurarak veya onu açarak elini kurtarmasının mümkün olmaması şartına bağlıdır. Bunun dışında elini o kişinin ağzından kurtarması mümkün olur da bunu bırakıp, daha ağır bir yola başvurursa bu takdirde o kişinin organı heder olmaz. Şafii mezhebinde bu konuda iki görüş sözkonusudur. Bir görüşe göre o kimsenin dişleri, mutlak olarak hederdir. Bir diğer görüşe göre ise ısmlan kişi, ısıranı bunun dışında başka bir yolla zararsız hale getirebiliyorsa zararı tazmin eder. İmam Malik'ten bu konuda iki görüş rivayet edilmiştir. Bunların en meşhuruna göre tazmin etmesi gerekir.

Bu hadise "Uyarının sebebi, dişi geri çekme değil, ısırmanın şiddetidir" diye cevap vermişlerdir. Bu durumda ısıran kimsenin ön dişlerinin düşmesi, ısmıanın fiiliyle değil, kendi fiili ile olur. Zira ısmlan kimsenin fiili olsaydı, dişi sökmeden de elini ağzından kurtarması mümkün olurdu. Daha hafifi varken, daha ağır bir yolla kişiyi zararsız hale getirmek, caiz değildir diye de eklemişlerdir. Maliki mezhebinden bir alim ise şöyle demiştir:

 

Isıran kimse bizzat ısırdığı organa yönelmiştir. Bu organın itlaf edilmesi sebebiyle gereken şeyonun yaptığından başkadır.

 

Dolayısıyla taraflardan her biri diğer tarafın verdiği zararı tazmin etmelidir. Bu, tıpkı birisinin karşısındaki kimsenin gözünü çıkarırken onun da bunun elini kesmesine benzer. Bu görüş, "Yapılan nassa karşı kıyas yapmaktır, bu ise fasittir" denilerek tenkid edilmiştir. Bazı bilginler şöyle demiştir:

 

Herhalde hadiste belirtilen kimsenin dişleri sallanıyordu ve ısırdığı şahıs elini geriçekince dişi düşmüş olsa gerektir. Bu hadisin devamı, bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Bazı bilgi.nler sözkonusu olay özel bir olayolup, genelleştirilemez demişlerdir. Bu görüş şöyle bir tenkid almıştır. Buhari İcare bölümünde bu Ya'la hadisinin ardından Ebu Bekir es-Sıddık'tan şöyle bir haber rivayet etmiştir:

 

Ebu Bekir'in zamanında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda olduğu gibi bir olay meydana gelmiş ve o bu konuda misliyle kısas edilme hükmünü vermiştir.

 

Yahya b. Ömer şöyle der: Bu hadis İmam Malik'e ulaşsaydı, ona muhalif davranmazdı. Aynı şekilde İbn Battal şöyle demiştir: Bu hadis İmam Malik' e ulaşmamıştır. Aksi takdirde buna muhalif olmazdı. Davudı şöyle der:

 

İmam Malik bu hadisi rivayet etmemiştir. Çünkü o Iraklıların rivayetidir.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Öfkelenmeden kaçınmak gerekir. Öfkelenen bir kimsenin elinden geldiği kadar öfkesini yutmas! uygun olur. Zira öfke, hadiste anlatılan olayda öfkeli kimsenin ön dişlerinin düşmesine sebep olmuştur. Kişi kendisini öfkesine kaptırma!:a

 

ydı, böyle bir sakıncaya düşmekten kurtulurdu.

 

2- Hizmetini almak için hür bir kimsenin kiralanması caizdir. Ve savaşta çalışmasının karşılığının verilmesi gerekir. Ci had bölümünde açıklandığı üzere bu ücret, o kişinin kendi adına savaşmasına karşılık değildir.

 

3-' Bir cinayet davasında hükmünü vermesi için olayın hakime götürülmesi gerekir.

 

4- Bir kimse kendi nefsi için birisini kısas edemez.

 

5- İki cinayetten sonuncusu, birincisinin neticesi ise saldırıya uğrayan kimsenin daha önceki cinayet dolayısıyla hak ettiği şeyler düşer.

 

6- İnsanın fiilini, benzerinden kaçındırma sadedinde hayvanın fiiline benzetmek caizdir.

 

7- Saldırgan bir kimseyi zararsız hale getirmek caizdir, saldırgandan kendisini öldürerek veya bazı organlarına zarar vererek kurtulmaktan başka çe re yoksa kanı veya organı heder olur. Bilginler arasında bu konuda ihtilaf vardır. Ayrıntısı bilinmektedir.

 

8- Başına hoşlanmadığı veya anlattığı takdirde kendisine nispet edilmesinden utandığı bir iş gelen kimse "Adamın biri veya bir kimse şöyle şöyle yaptı" diyerek, kendisini kinaye yoluyla gizleyebilir. Nitekim bu olayda Ya'lş'nın başına buna benzer bir iş gelmişti. Aişe r.anha de böyle bir kinaye yolunu benimseyerek "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem eşlerinden bırini öptü" deyince, Urve ona "Bu senden başka biri değildi değil mi?" diye sormuş ve o da gülümsemiştir.