باب: إذا عضَّ
رجلاً فوقعت
ثناياه.
18. BİR KİMSEYİ ISIRANIN ÖN DİŞLERİNİN DÜŞMESİ
حدثنا آدم:
حدثنا شعبة:
حدثنا قتادة
قال: سمعت زرارة
بن أوفى، عن
عمران بن حصين:
أن
رجلاً عضَّ يد
رجل، فنزع يده
من فيه، فوقعت
ثنيتاه،
فاختصموا إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(يعَضُّ أحدكم
أخاه كما
يعَضُّ
الفحل؟ لا دية
له).
[-6892-] İmran b. Husayn'ın nakline göre adamın biri
birisinin elini ısırdı. O kişi elini onun ağzından çekince ön dişleri düştü. Bu
iki kişi hüküm vermesi için Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e başvurdular.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Bazılarınız (din) kardeşini tıpkı bir erkek devenin ısırdığı
gibi ısırıyor. Böyle bir kimsenin diyeti yoktur" buyurdu.
حدثنا أبو
عاصم، عن ابن
جريج، عن
عطاء، عن صفوان
بن يعلى، عن
أبيه قال:
خرجت
في غزوة،
فعضَّ رجل
فانتزع
ثنيَّته، فأبطلها
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-6893-] Saffan b. Ya'la'nın babası şöyle anlatmıştır:
"Bir savaşa çıkmıştım. Adamın biri diğerini ısırdı. Bunun
neticesinde ön dişleri yerinden çıktı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun
için herhangi bir şeye hükmetmedi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bir kimseyi ısıranın Ön Dişlerinin Düşmesi." Yani bu
durumda herhangi bir şey gerekip gerekmediği.
"Erkek devenin ısırdığı gibi." Yani erkek deve gibi. Diğer
hayvanların erkeklerine de Arapça'da hadisteki geçtiği ifadesiyle
"......" denilir.
"Adamın biri diğerini ısırdı. Bunun neticesinde ön dişleri
yerinden çıktı."
Çoğunluk, bu olayın zahirini esas almış ve ısmlan kimse kısas
edilmeyeceği gibi, diyet de ödemez demiştir. Çünkü ısıran kişi saldırgan
hükmündedir. Bu bilginler ayrıca icma hükmünü de delil almışlardır. İcmaa göre
bir kimse öldürmek maksadıyla birisine silah çekse, karşı taraf da onu zararsız
hale getirmek için nefs-i müdafaada bulunsa ve bu arada silah çeken kimseyi
öldürse kendisini savunan kimsenin herhangi bir şey vermesi gerekmez. Aynı
şekilde o kimseyi kendisinden uzaklaştırması sebebiyle çıkan dişini tazmin
etmez. Bilginler şöyle derler:
ısırılan kimse o kişiyi başka bir yerinden yaralasa yine bir şey
vermesi gerekmez. Bir şey gerekmemesi, şartı ısmlan kimsenin acı duyması,
ısıranın çenesine vurarak veya onu açarak elini kurtarmasının mümkün olmaması
şartına bağlıdır. Bunun dışında elini o kişinin ağzından kurtarması mümkün olur
da bunu bırakıp, daha ağır bir yola başvurursa bu takdirde o kişinin organı
heder olmaz. Şafii mezhebinde bu konuda iki görüş sözkonusudur. Bir görüşe göre
o kimsenin dişleri, mutlak olarak hederdir. Bir diğer görüşe göre ise ısmlan
kişi, ısıranı bunun dışında başka bir yolla zararsız hale getirebiliyorsa
zararı tazmin eder. İmam Malik'ten bu konuda iki görüş rivayet edilmiştir.
Bunların en meşhuruna göre tazmin etmesi gerekir.
Bu hadise "Uyarının sebebi, dişi geri çekme değil,
ısırmanın şiddetidir" diye cevap vermişlerdir. Bu durumda ısıran kimsenin
ön dişlerinin düşmesi, ısmıanın fiiliyle değil, kendi fiili ile olur. Zira
ısmlan kimsenin fiili olsaydı, dişi sökmeden de elini ağzından kurtarması
mümkün olurdu. Daha hafifi varken, daha ağır bir yolla kişiyi zararsız hale
getirmek, caiz değildir diye de eklemişlerdir. Maliki mezhebinden bir alim ise
şöyle demiştir:
Isıran kimse bizzat ısırdığı organa yönelmiştir. Bu organın
itlaf edilmesi sebebiyle gereken şeyonun yaptığından başkadır.
Dolayısıyla taraflardan her biri diğer tarafın verdiği zararı
tazmin etmelidir. Bu, tıpkı birisinin karşısındaki kimsenin gözünü çıkarırken
onun da bunun elini kesmesine benzer. Bu görüş, "Yapılan nassa karşı kıyas
yapmaktır, bu ise fasittir" denilerek tenkid edilmiştir. Bazı bilginler
şöyle demiştir:
Herhalde hadiste belirtilen kimsenin dişleri sallanıyordu ve
ısırdığı şahıs elini geriçekince dişi düşmüş olsa gerektir. Bu hadisin devamı,
bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Bazı bilgi.nler sözkonusu olay özel bir
olayolup, genelleştirilemez demişlerdir. Bu görüş şöyle bir tenkid almıştır.
Buhari İcare bölümünde bu Ya'la hadisinin ardından Ebu Bekir es-Sıddık'tan
şöyle bir haber rivayet etmiştir:
Ebu Bekir'in zamanında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
huzurunda olduğu gibi bir olay meydana gelmiş ve o bu konuda misliyle kısas
edilme hükmünü vermiştir.
Yahya b. Ömer şöyle der: Bu hadis İmam Malik'e ulaşsaydı, ona
muhalif davranmazdı. Aynı şekilde İbn Battal şöyle demiştir: Bu hadis İmam
Malik' e ulaşmamıştır. Aksi takdirde buna muhalif olmazdı. Davudı şöyle der:
İmam Malik bu hadisi rivayet etmemiştir. Çünkü o Iraklıların
rivayetidir.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
1- Öfkelenmeden kaçınmak gerekir. Öfkelenen bir kimsenin elinden
geldiği kadar öfkesini yutmas! uygun olur. Zira öfke, hadiste anlatılan olayda
öfkeli kimsenin ön dişlerinin düşmesine sebep olmuştur. Kişi kendisini öfkesine
kaptırma!:a
ydı, böyle bir sakıncaya düşmekten kurtulurdu.
2- Hizmetini almak için hür bir kimsenin kiralanması caizdir. Ve
savaşta çalışmasının karşılığının verilmesi gerekir. Ci had bölümünde
açıklandığı üzere bu ücret, o kişinin kendi adına savaşmasına karşılık
değildir.
3-' Bir cinayet davasında hükmünü vermesi için olayın hakime
götürülmesi gerekir.
4- Bir kimse kendi nefsi için birisini kısas edemez.
5- İki cinayetten sonuncusu, birincisinin neticesi ise saldırıya
uğrayan kimsenin daha önceki cinayet dolayısıyla hak ettiği şeyler düşer.
6- İnsanın fiilini, benzerinden kaçındırma sadedinde hayvanın
fiiline benzetmek caizdir.
7- Saldırgan bir kimseyi zararsız hale getirmek caizdir,
saldırgandan kendisini öldürerek veya bazı organlarına zarar vererek
kurtulmaktan başka çe re yoksa kanı veya organı heder olur. Bilginler arasında
bu konuda ihtilaf vardır. Ayrıntısı bilinmektedir.
8- Başına hoşlanmadığı veya anlattığı takdirde kendisine nispet
edilmesinden utandığı bir iş gelen kimse "Adamın biri veya bir kimse şöyle
şöyle yaptı" diyerek, kendisini kinaye yoluyla gizleyebilir. Nitekim bu
olayda Ya'lş'nın başına buna benzer bir iş gelmişti. Aişe r.anha de böyle bir
kinaye yolunu benimseyerek "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
eşlerinden bırini öptü" deyince, Urve ona "Bu senden başka biri
değildi değil mi?" diye sormuş ve o da gülümsemiştir.