SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2235 >>

باب: القصاص بين الرجال والنساء في الجراحات.

14. YARALAMALARDA ERKEKLERLE KADINLAR ARASINDA KISAS UYGULAMASI

 

وقال أهل العلم: يقتل الرجل بالمرأة ويذكر عن عمر: تقاد المرأة من الرجل، في كل عمد يبلغ نفسه فما دونها من الجراح وبه قال عمر بن عبد العزيز: وإبراهيم، وأبو الزناد عن أصحابه. وجرحت أخت الربيع إنساناً، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (القصاص).

Bilginler şöyle demişlerdir: Bir kadını öldürmesi dolayısıyla bir erkek kısasen öldürülür. Hz. Ömer'in şöyle dediği nakledilir: Kadın kasten veya bundan daha hafif olarak bir erkeği yaraladığı takdirde kendisi kısas edilir. Ömer b. Abdulaziz, İbrahim en-Nehaı, Ebü'z-Zinad ve arkadaşları bu görüşü benimsemişlerdir. er-Rebi'in kızkardeşi bir kişiyi yaralayınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "kısas uygulayın" diye emretti.

 

حدثنا عمرو بن علي: حدثنا يحيى: حدثنا سفيان: حدثنا موسى بن أبي عائشة، عن عبيد الله بن عبد الله، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 لددنا النبي صلى الله عليه وسلم في مرضه، فقال: (لا تلدُّوني). فقلنا: كراهية المريض للدواء، فلما أفاق قال: (لا يبقى أحد منكم إلا لُدَّ، غير العبَّاس، فإنه لم يشهدكم).

 

[-6886-] Aişe r.anha şöyle anlatmıştır: Hastalığı esnasında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ağzına ilaç koyduk. Bize

 

'Ağzıma ilaç koymayın" dedi. Biz "Hasta ilacı sevmez, onun için böyle söyledi" dedik. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendine gelince şöyle buyurdu: '1\ranızdan ağzına ilaç damlatılmayacak hiç kimse kalmayacaktır. Bundan sadece Abbas müstesnadır. Çünkü o sizinle birlikte bulunmadı. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yaralamalarda kadınlarla erkekler arasında kısas uygulaması." İbnü'lMünzir şöyle demiştir: Bilginler, bir erkeğin kadını öldürmesi dolayısıyla, bir kadının da erkeği öldürmesi sebebiyle kısasen katledileceği noktasında icma etmişlerdir. Ancak Hz. Ali, Hasan-ı Basri Ve Ata'dan gelen bir rivayet bundan müstesnadır. Hanefiler, yaralamalarda bu hükme muhalif kalmışlardır. Bazı bilginler sağlam elin çolak el karşılığında kısasen kesilmeyeceğini söylemişlerdir. Can ise bunun aksinedir. Çünkü sağlığı yerinde olan bir kimse bir hastayı öldürdüğü takdirde bilginlerin ittifakı ile kısasen öldürülür. İbnü'l-Münzir şöyle demiştir: Fıkıh bilginleri can konusunda kısas hükmünde icma etmelerine karşılık bunun dışındaki hususlarda ihtilaf etmişlerdir. İhtilaf edilen hususun ittifak edilene katılması gerekir.

 

İlim ehli kimseler bir erkek öldürdüğü kadına karşılık kısasenöldürülür demişlerdir. Burada "ilim ehli"nden maksat çoğunluğu oluşturan bilginlerdir.

 

"er-Rebl'in kızkardeşi bir kişiyi yaralayınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Kısas uygulayın' diye emretti." Bu ifade Müslim'in Hammad b. Seleme ve Sabit vasıtasıyla Enes'ten naklettiği şu hadisin bir kısmıdır: "er-Rebl'in kız kardeşi Üm mü Harise birisini yaralamıştı. Taraflar Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hükmüne başvurdular. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kısas uygulayın" buyurdu. Ümmü REbi "Ya Resulallah! Filanca kadın kısas olunur mu! Vallahi o kısas edilmez" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Subhanallah! Ey Ümmü Rebf! Kısas Allah'ın hükmüdür" buyurdu. Çok geçmeden diyet vermeyi kabul ettiler. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: 'I\llah'ın öyle kulları vardır ki yemin etseler Allah onları yeminlerinde yalancı çıkarmaz. " (Müslim, Selam) "Hastalığı esnasında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ağzına ilaç koyduk. Bize I\ğzıma ilaç koymayın' dedi." Bu hadisin açıklaması, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vefatı bölümünde geçmişti. Burada hadise "Aranızdan ağzına ilaç damlatılmayacak hiç kimse kalmayacaktır" cümlesinden dolayı yer verilmiştir. Çünkü bu cümle, bir erkeğe karşı suç işleyen kadının kısas edilmesinin meşru olduğuna işaret etmektedir. Sebebine gelince; Nebi s.a.v.'in ağzına ilaç koyanlar, erkek ve kadın karışık halde idiler.

 

باب: من أخذ حقه، أو اقتصَّ دون السلطان.

15.SULTANA (HAKİME) BAŞVURMAKSIZIN HAKKINI ALMA VEYA KISAS ETME

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب: حدثنا أبو الزناد: أن الأعرج حدثه: أنه سمع أبا هريرة يقول:

 إنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (نحن الآخرون السابقون يوم القيامة).

 

[-6887-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Biz son gelen ümmetiz. Ancak kıyamet günü en öne geçecek olanlarız" buyurmuştur.

 

 

وبإسناده: (لو اطَّلع في بيتك أحد، ولم تأذن له، خذفته بحصاة، ففقأت عينه ما كان عليك من جناح).

 

[-6888-] Yine aynı isnadla Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Birisi senin evine iznin olmadan baksa ve ona bir çakıl tanesi atsan ve gözünü çıkarsan sana herhangi bir günah yoktur."

 

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن حميد:

 أن رجلاً اطلع في بيت النبي صلى الله عليه وسلم، فسدد إليه مشقصاً. فقلت: من حدَّثك؟ قال: أنس بن مالك.

 

[-6889-] Humeyd şöyle demiştir: "Adamın biri Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in evine baktı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona bir tarak doğrulttu."

 

Humeyd'e "Bunu sana kim rivayet etti?" diye sordum. "Enes b. Malik" diye cevap verdi.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Sultana (hakime) başvurmaksızın hakkını alma." Yani bir kimsenin hakimin hükmü olmadan borçlusundan alacağını alması. "Veya kısas etme" yani bir kimsenin bir başkasını kısasen öldürmeye veya organını kısas ettirmeye hakkı doğsa durumunu hakime arzetmesi şart mıdır yoksa hakime müracaat etmeksizin hakkını alması caiz midir? Yukarıdaki başlıkta geçen "sultan" kelimesinden maksat hakimdir. İbn Battal şöyle demiştir: Fetva veren imamlar hiç kimsenin hakime (sultan) müracaat etmeksizin hakkını kısasen almasının caiz olmadığı noktasında ittifak etmişlerdir. İbn Battal şöyle devam eder: Bilginler daha önce ayrıntısı geçtiği üzere bir kimsenin kendi kölesine had cezası uygulayıp, uygulayamayacağı konusunda ihtilaf etmişlerdir. İbn Battal şöyle devam eder: Hakkını almaya gelince, bilginlere göre -yakında açıklayacağımız üzere- bir kimsenin alacağı malolduğu ve karşı taraf da bunu inkar ettiği ve elinde de ispat edecek bir beyyine bulunmadığı takdirde hakkını o kişiden alması caizdir. İbn Battal bundan sonra yukarıda yer verilen hadise "Bu ifade, insanların özel hayatlarından haberdar olmayı caydırma ve bunu yapana ağır bir ifade kullanma tarzında söylenmiştir" diye cevap vermiştir. Bizim kanaatimize gelince, İbn Battal'ın sözünü ettiği ittifak, sanki İsmail el-Kadl'nin Nüshatu Ebi'z-Zinad'da görüşlerine başvurulan fıkıh bilginlerinden naklettiği ifadeye dayanır gibidir. Bu eserde şöyle denilmektedir: Bir kimsenin hakime başvurmaksızın had cezalarından herhangi birini uygulaması uygun değildir. Ancak bir kimsenin kendi kölesine zina haddini uygulaması mümkündür. Bu Ebü'z-Zinad zamanında Medinelilerin ittifakından ibarettir. Buna verilecek cevaba gelince, İbn Battal yukarıdaki haberin zahirine göre amel edilmez demek istiyorsa bu bizce tartışılır.

 

"İznin olmadan." Bu cümle izin verilerek evin içine bakmayı hüküm dışına çıkarmaktadır. "Gözünü çıkarsan" İbnü'l-Katta' "fekae" fiilinin gözünün ışığını giderdi anlamına geldiğini söylemiştir. "......." Günah veya hesaba çekilme anlamındadır.

 

"Ona bir tarak doğrulttu" yani tarağını ona doğru doğrulttu demektir. Arapçada "tasvıb" oku hedefine yöneltmek demektir. "Tesdıd" de aynı manadadır. Nitekim şu meşhur beyitte kelime bu anlama kullanılmıştır:

 

Atıcılık öğretiyorum ona her gün

Ateş etti bana pazıları güçlendiği gün!