SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2233 >>

باب: العفو في الخطأ بعد الموت.

10. ÖLÜM OLAYININ ARDINDAN YANLIŞLIKLA ÖLDÜRMEDE AF

 

حدثنا فروة: حدثنا علي بن مسهر، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة: هزم المشركون يوم أحد. وحدثني محمد بن حرب: حدثنا أبو مروان يحيى بن أبي زكريا، عن هشام، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 صرخ إبليس يوم أحد في الناس: يا عباد الله أخراكم، فرجعت أولاهم على أخراهم، حتى قتلوا اليمان، فقال حذيفة: أبي أبي، فقتلوه. فقال حذيفة: غفر الله لكم. وقد انهزم منهم قوم حتى لحقوا بالطائف.

 

[-6883-] Aişe r.anha şöyle anlatmıştır: Uhud savaşı günü iblis insanların arasında

 

"Ey Allah'ın kulları! Arkanıza dikkat!" diye bağırdı. Bunun üzerine önde bulunanlar arkaya döndüler ve bu kargaşa içinde el-Yeman'ı öldürdüler. Onun oğlu Huzeyfe "Babam o! Babam o!" dediyse de onu öldürdüler. Huzeyfe

 

"Allah sizi affetsin" dedi.

 

Ravi şöyle der: Onlardan bir grup yenilmiş ve Taif'e sığınmıştı.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Ölüm olayının ardından yanlışlıkla öldürmenin affı." Yani ölümün gerçekleşmesinden sonra maktulün değil, onun velisinin affı. Çünkü maktulün öldükten sonra affı imkansızdır. Öte yandan maktulün de bu affa girme ihtimali vardır. Buharl'nin "Ölüm olayının ardından" şeklinde kayıtlaması bunun eserinin ancak öldükten sonra ortaya çıkmasından dolayıdır. Zira maktul, karşı tarafı affedip, sonra da ölse bu aftan herhangi bir sonuç çıkmaz. Zira yaşasaydı affetmek sözkonusu olan bir hakkının olmadığı ortaya çıkacaktl. İbn Battal şöyle demiştir:

 

Bilginler, velinin affının maktulün öldürülmesinden sonra olduğu noktasında görüş birliği etmişlerdir. Maktulün ölümünden önceye gelince, bu af -zahirilerin görüşlerinin aksine- maktule aittir. Zahiriler maktulün affın! geçersiz saymışlardır. Çoğunluğu oluşturan fıkıh bilginlerinin delili şudur: Veli, maktulün hak ettiği şeyi talep etme noktasında maktulün yerini aldığına, veliye af yetkisi verildiğine göre bunun asil olan maktule verilmesi evleviyetle gerekir. Ebu Bekir b. Ebi' Şeybe'nin Katade'den mürsel olaraknakline göre Ur ve b. Mesud kavmini İslam'a davet edince, atılan bir ok darbesiyle öldürülür. Ancak Ur ve ölmeden önce katilini affeder ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onun bu affın! geçerli sayar.

 

"Huzeyfe, 'Allah sizi affetsin' dedi." Maktulün diyeti orada bulunanlar üzerine vaciptir diyenler bu görüşü delil olarak almışlardır. Çünkü "Allah sizi affetsin" sözünün manası, sizleri bağışladım demektir. Maktul ancak talep etme hakkı olan bir şeyi bağışlayabilir.

 

باب: قول الله تعالى:{وما كان لمؤمن أن يقتل مؤمناً إلا خطأ ومن قتل مؤمنا خطأ فتحرير رقبة مؤمنة ودية مسلمة إلى أهله إلا أن يصَّدَّقوا فإن كان من قوم عدوٍّ لكم وهو مؤمن فتحرير رقبة مؤمنة وإن كان من قوم بينكم وبينهم ميثاق فدية مسلَّمة إلى أهله وتحرير رقبة مؤمنة فمن لم يجد فصيام شهرين متتابعين توبة من الله وكان الله عليماً حكيماً} /النساء: 92/.

11. Allahu Teala'nın şu sözü "Hata dışında bir mümin, diğer bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bağışlaması müstesnadır. Eğer öldürülen, mümin olmakla beraber size düşman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eğer öldürülen sizinle aralarında antlaşma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafından tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutması gerekir. Allah, Alimdir (her şeyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir)." (Nisa 92)

 

AÇIKLAMA: "Yanlışlıkla olması dışında bir mu'minİn, bir mu'mini öldürmeye hakkı olamaz." İbn İshak, es-Sfre isimli eserinde bu ayetin nüzul sebebini Abdurrahman b. el-Haris b. Abdullah b. Ayyaş'tan yani İbn Rebi'a el-Mahzuml"den şöyle nakleder: el-Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddık şöyle demiştir: Bu ayet, senin deden Ayyaş b. Ebu Rebi'a ve Amir b. Luey oğullarından el-Haris b. Yezid hakkında indi. Onlar Mekke' de kafirler kendisine eziyet ediyorlardı. Müslümanlar hicret edince el-Haris b. Yezid de İslam'a girdi ve muhacir olarak yola çıktı. Zahiru'l-Harre'ye ulaşınca, karşısına Ayyaş b. Ebu Rebl"a dikildi. Ayyaş onun hala müşrik olduğunu zannetti ve kendisine kılıcını çekerek onu öldürdü. Ayet bu olay üzerine indi.

"Müslümanın kısas edilmesi, onun bir Müslümanı katletmesi durumuna mahsustur. Bir Müslüman bir kafiri öldürecek olursa, bu kafir ister harbl' olsun, isterse olmasın ona hiçbir şey uygulamak gerekmez" diyen bilginler bu ayeti delil olarak almışlardır. Çünkü ayetler, önce teammüden sonra yanlışlıkla öldürülen kimselerin hükümlerini beyan etmektedir. Allahu Teala harbı'ler hakkında "Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün" buyururken (Nisa 89) aralarında misak olanlar hakkında ise "Allah size onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir" buyurmuştur.(Nisa 90) O savaşa yeniden dönen kimseler hakkında ise "Onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün" buyurmuştur.(Nisa 91) Allah Teala yanlışlıkla öldürme durumunda ise "Yanlışlıkla olması dışında bir mümİnin, bir mu'mini öldürmeye hakkı yoktur" buyurmuştur (Nisa 92) Bu ayetlerden anlaşılan, maktül yakınlarının bir kafiri teammüden öldürebileceğidir. Zimmı daha önce zikredilen delillerden dolayı bu hükmün dışında tutulmuştur. Bir mu'minin yanlışlıkla öldürülmesi karşılığında diyet ve kefaret getirilmiştir. Allahu Teala kafirin öldürülmesinde bundan söz etmemiştir. Zimmı bile olsa bir kafiri öldürmeye hiçbir şey gerekmez diyen bilginler bu ayete dayanmışlardır. "Allah kafirler içİn mu'minler aleyhine asla bir yol vermeyecektir"(Nisa 141) ayeti de bu görüşü teyid etmektedir.