SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HUDUD

<< 2227 >>

باب: رمي المحصنات.

44. İFFETLİ KADINLARA ZİNA İFTİRASI ATMAK

 

{والذين يرمون المحصنات ثم لم يأتوا بأربعة شهداء فاجلدوهم ثمانين جلدة ولا تقبلوا لهم شهادة أبداً وأولئك هم الفاسقون. إلا الذين تابوا من بعد ذلك وأصلحوا فإن الله غفور رحيم} /النور: 4 – 5  /.{إن الذين يرمون المحصنات الغافلات المؤمنات لعنوا في الدنيا والآخرة ولهم عذاب عظيم} /النور: 23  /.وقول الله: {والذين يرمون أزواجهم} /النور: 6/. {ثم لم يأتوا} الآية /النور: 4/.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu ispat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sapa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar. Ancak bundan sonra tövbe edip, ıslah olanlar müstesnadır. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. "(Nur 4, 5) "Namuslu, kötülüklerden habersiz, mu'min kadınlara zina isnadında bulunanlar dünya ve ahirette laryetIenmişlerdir. Yapmış olduklarına dilleri, elleri ve ayaklarının aleyhlerinde şahitlik edeceği gün onlar için çok büyük bir azap vardır. "(Nur 23, 24)

 

حدثنا عبد العزيز بن عبد الله: حدثنا سليمان، عن ثور بن زيد عن أبي الغيث، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (اجتنبوا السبع الموبقات). قالوا: يا رسول الله، وما هن؟ قال: (الشرك بالله، والسحر، وقتل النفس التي حرم الله إلا بالحق، وأكل الربا، وأكل مال اليتيم، والتولي يوم الزحف، وقذف المحصنات المؤمنات الغافلات).

 

[-6857-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir keresinde

 

"Helak edici yedi şeyden sakınınız!" buyurdu. Sahabiler "Ya ResulaIlah! Nedir onlar?" diye sordular. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: Allah'a ortak koşmak, sihir yapmak, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymak, faiz kazancı yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında savaştan kaçmak, namuslu, kötülüklerden habersiz mu'min kadınlara zina isnadında bulunmaktır. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"İffetii kadınlara zina iftirası atmak" onlara iftirada bulunmak demektir. Burada "el-muhsanat" kelimesinden maksat, iffetli ve hür kadınlar demektir. Bu, sadece evli kadınlar demek değildir. Tam tersine bakire olan kadına zina iftirasının cezası da bilginlerin icmaı ile aynıdır.

 

Yukarıda zikredilen birinci ayet, iffete iftira suçunun cezasını açıklarken, ikincisi bunun büyük günahlardan olduğunu ifade etmektedir. Karşılığında lanet veya azap tehdidi bulunan ya da had cezası getirilmiş olan bütün fiiller büyük günahtırlar. Bu konuda esas alınması gereken tanım budur. Böyle bir açıklamayla bu bölümde zikredilen hadisle iki ayet birbiriyle uyumlu hale gelmektedir. İffetli erkeklere zina iftirası atmanın hükmünün, iffetli kadınlara zina iftirasında bulunmayla aynı olduğu noktasında bilginlerin icmaı vardır. Bundan sonraki bölümde açıklayacağımız üzere kölelere zina isnadında bulunmanın hükmü ihtilaflıdır.

 

"Helak edici yedi şeyden sakınınız." Mühelleb şöyle demiştir: Büyük günahlara bu ismin verilmesi, onların bunları işleyen kimseleri helak etmesi sebebiyledir. Bizce burada"r-ll" kelimesi, büyük günah anlamındadır.

 

Nesai ve Taberanl'nin rivayet ettikleri İbn Hibban ve Hakim'in sahih olarak degerlendirdikleri ve Ebu Hureyre ile Ebu Said'in naklettikleri bir hadise göre Nebi s.a.v."Beş namazı kılıp, yedi büyük günahtan kaçman hiçbir 'kul yoktur ki ona cennetin kapılan açılmasın" buyurmuştur. (Nesai, Zekat; İbn Hibban, Sahih, V, 43; Hakim, el-Müstedrek, I, 316; Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, IV, 128)

 

İbn Abdusselam şöyle demiştir: Büyük günahın hiçbir itirazIa karşılaşmayacağı tanımına rastlamadım. Bence en uygun tarifi şudur: Büyük günah, işleyenin dinini hafife aldığını nasla bildirilen büyük günahların en küçüğünün gösterdiği kadar gösteren günahtır. İbn Abdusselam bir de şunu der: Bazıları büyük günahı, işleyene tehdit veya lanet getirilen her türlü günahtır şeklinde tanımlamışlardır. Bizce bu son tanım diğerinden daha kapsamlıdır. Bu tanıma "ihlal edilmesi had cezası gerektirir" şeklinde bir ilave yapmak gerekir şeklinde bir itiraza yer yoktur. Çünkü hakkında had cezası uygun görülen her fiil, onu yapan kişiye yönelik tehditten hali değildir.

 

Kurtubl'nin el-Müfhim isimli eserinde yaptığı tarif büyük günah tanımlarının içinde en güzellerinden biridir: Kitap veya sünnetin ya da icmanın hakkında "büyük günah" deyimini kullandığı ya da karşılığında şiddetli bir ceza olduğu bildirilen veya had cezası konulan ya da şiddetli bir kınama yapılan fiiller büyük günahtır. Buna göre hakkında tehdit veya lanet ya da fısk terimlerinin kullanıldığı fiilleri Kur'an ya da sahih ve hasen hadislerden araştırmak ve gerek Kur'an, gerek sahih ve hasen hadislerde büyük günah olduğu bildirilen fiillere bunları eklemek uygun olur. Bu fiillerin toplamı kaça ulaşırsa ulaşsın bundan o fiilleri bir bir sıralamayı öğrenmek mümkündür. Ben bunları biraraya toplamaya başladım. Allahu Teala'tan lütfu ve inayetiyle bunları yazmaya yardımcı olmasını dilerim.

 

Hallmı, el-Minhac isimli eserinde şöyle der: Büyük ve küçüğü olmayan hiçbir günah yoktur. Bazen küçük günah belli bir karine dolayısıyla büyük günaha dönüşebilirken, bazen büyük günah aynı şekilde çirkin bir fiile dönüşebilir. Bundan Allah'ı inkar etmek müstesnadır. Çünkü bu büyük günahların en çirkinlerindendir. Allah'ı inkar etme günahının küçüğü yoktur. Biz de şunu ekleyelim:

 

Bununla birlikte bu günah da çirkin ve daha çirkin şeklinde iki kısma ayrılır. Halımı bundan sonra söylediklerine örnekler getirir. İkincisi ise haksız yere bir cana kıymak gibi bir fiildir. Bu büyük günahtır. Bir kimse kendi usulünü (babası, babasının babası. .. ) veya füruunu (oğlu, oğlunun oğlu ... ) ya da kan bağı olan yakın akrabasını öldürse veya Harem' de veya haram olan ayda katı fiilini işlese bu bir çirkin fiildir (fahişe). Zina büyük bir günahtır. Bir kimse komşusunun hanımıyla veya kan bağı olan akrabasıyla ya da Ramazan ayında veya Harem bölgesinde bu fiili işleyecek olursa, bunun adı fahişedir. içki içmek büyük günahtır ama Ramazan ayında gündüz içilirse veya Harem-i Şerif'te ya da açıktan açığa içilecek olursa bu da fahişedir.

 

Nisab miktarından daha az bir değerde mal çalmak küçük günahtır. Malı çalınan kişinin bundan başka malı yoksa ve malı olmaması zaafa yol açıyorsa bu büyük günahtır. Halimi bu konuda daha bir çok örnek verir: Bu örneklerin çoğunda tenkit edilecek noktalar bulunmaktadır. Fakat bu onun alametidir. Yapılan bu ayırım güzel bir metod olup, dikkate almakta herhangi bir sakınca yoktur. Büyük ve küçük günah ayırımının dayanağı mefsedetin ağırlığı veya hafifliğidir. Doğruyu en iyi Allahu Teala bilir.

 

باب: قذف العبيد.

45. KÖLELERE ZİNA İFTİRASI ATMA

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى بن سعيد، عن فضيل بن غزوان، عن ابن أبي نعم، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 سمعت أبا القاسم صلى الله عليه وسلم يقول: (من قذف مملوكه، وهو بريء مما قال، جلد يوم القيامة، إلا أن يكون كما قال).

 

[-6858-] Ebu Hureyre r.a. şöyle demiştir: Ben Ebu'l-Kasım Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittim. Şöyle buyuruyordu:

 

"Her kim maliki olduğu kölesine -söylediğinden berı olduğu halde- zina isnad ederse kıyamet gününde sapa ile dövülür. Ancak kölenin onun söylediği gibi olması müstesnadır."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

imam Buhari yukarıya attığı başlıkta geçen "" kelimesini rivayette yer alan sözcüğe uyarak kullanmaktadır. Yoksa bu konuda köle ile cariye arasında fark yoktur. Bu konudaki hüküm şöyledir: Bir köle iffete iftira suçu işlediğinde ister erkek, ister kadın olsun hürlere verilen cezanın yarısını alır. Çoğunluğu oluşturan fıkıh bilginlerinin görüşü bu doğrultudadır.

 

"Söylediğinden berı olduğu halde." Bu cümle, Arapça grameri açısından hal cümlesidir. "Ancak kölenin onun söylediği gibi olması hali müstesnadır." Yani bu durumda o kişiye iffete iftira cezası verilmez. Mühelleb şöyle demiştir:

 

Bilginler, hür bir kimse bir köleye zina iftirasında bulunursa kendisine had cezası uygulamak gerekmediği konusunda görüş birliği etmişlerdir. Bu hadis, sözkonusu hükmün isabetli olduğunu göstermektedir. Zira efendiye kölesine zina iftirası attı diye dünyada sopa cezası uygulamak gerekli olsaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ahirette alacağı cezayı ifade ettiği gibi bunu da belirtirdi. Rasulullah'ın sözkonusu cezayı ahirete mahsus kılması, hür olan kimseleri kölelerden ayırmak içindir. Ahirete gelince, efendilerin köle üzerindeki mülkiyetleri ortadan kalkmakta ve kölelerle hürler had cezası açısından birbirlerine eşit olmaktadırlar. Dolayısıyla bunlardan her biri, mağdur olan taraf affetmedikçe kısasen hakkını alır. Ahirette üstünlük sadece takva açısındandır.

 

Biz de şunu ekleyelim: Mühelleb'in icma olduğu yolundaki nakli tartışılır.

 

Abdurrezzak'ın nakline göre İbn Ömer' e başkasına ait Ümmü Veled'e zina iftirası atan kimsenin durumu soruldu. Hz. Ömer şöyle cevap verdi: O kişiye hakir ve zelil kılıcı had cezası vurulur. Bu haber sahih bir isnadla rivayet edilmiştir. (Abdurrezzak, Musannef, VII, 439) Hasan-ı Basri ve Zahiriye alimlerinin görüşü bu doğrultudadır. İbnü'l-Münzir şöyle demiştir: Bir ümm-ü velede zina iftirasında bulunan kimsenin hakkında bilginler ihtilaf etmişlerdir. İmam Malik ve bir grup bilgin, iftirayı atana had cezası uygulamak gereklidir demişlerdir. Efendinin ölümünden sonra yapılan iftira konusunda İmam Şafil'nin görüşüne yapılan kıyasın hükmü bu doğrultudadır. Efendinin ölümüyle ümm-ü veled hür olur diyen bütün görüşlerin mukayesesinden çıkan sonuç da budur. Hasan-ı Basri'nin ümm-ü velede zina iftirasında bulunan kimseye had cezası uygulamak gerekmediği görüşünde olduğu nakledilmiştir. İmam Malik ve Şafii ise köle zannederek hür bir kimseye zina iftirasında bulunan kişiye had cezasını uygulamak gerekli olur demişlerdir.

 

باب: هل يأمر الإمام رجلاً فيضرب الحد غائباً عنه.

46. DEVLET BAŞKANININ BİR KİMSEYE KENDİSİNİN BULUNMADlĞI BİR YERDE HAD CEZASINI UYGULAMA EMRİ VERİP VEREMEYECEĞİ

 

وقد فعله عمر.

Hz. Ömer bunu yapmıştır.

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا ابن عيينة، عن الزُهري، عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة، عن أبي هريرة وزيد بن خالد الجهني قالا:

 جاء رجل إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقال: أنشدك الله إلا قضيت بيننا بكتاب الله، فقام خصمه، وكان أفقه منه، فقال: صدق، اقض بيننا بكتاب الله، وأذن لي يا رسول الله، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (قل). فقال: إن ابني عسيفاً كان في أهل هذا، فزنى بامرأته، فافتديت منه بمائة شاة وخادم، وإني سألت رجالاً من أهل العلم، فأخبروني أن على ابني جلد مائة وتغريب عام، وأن على امرأة هذا الرجم، فقال: (والذي نفسي بيده، لأقضينَّ بينكما بكتاب الله، المائة والخادم ردّ عليك، وعلى ابنك جلد مائة وتغريب عام، ويا أنيس اغد على امرأة هذا فسلها، فإن اعترفت فارجمها). فاعترفت فرجمها.

 

[-6859 - 6860-] Ebu Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenı şöyle anlatmışlardır:

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir gün bir adam geldi ve

 

"Ya Resulallah' Allah adına aramızda onun kitabıyla hüküm vermeni istiyorum" dedi. Bunun üzerine davalı olan şahıs da ayağa kalktı. Bu kişi ondan daha anlayışlı birisi olarak "(evet) o doğru söyledi, aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet ve (davamı arzetmek üzere) bana izin ver Ya Resulallah!" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona "söyle!" buyurdu. O da şöyle anlattı:

 

Benim oğlum bu adamın yanında ücretli çalışıyordu. Onun eşi ile zina etmiş. Ben bu adama yüz koyun ve bir de hizmetçi fidye verip oğlumu kurtardım. Sonra bu meseleyi ilim sahibi olan kimselere sordum. Onlar bana henüz bekar olan oğluma yüz değnekle bir yıl sürgüne gönderme cezası, bunun hanımına da recm cezası gerektiğini haber verdiler, dedi.

 

Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kudreti sayesinde yaşadığım Allah'a yemin ederim ki sizin aranızda elbette aziz ve celil olan Allah 'm kitabı ile hüküm vereceğim. Yüz koyun ve hizmetçi sana geri verilecek, oğluna da yüz değnek vurulacak ve bir yıl sürgüne gönderilecek Ey Uneys! Bu adamın hanımma git, onu sorup bu konuyu araştır! Eğer bu hanım zina suçunu (sabit olacak tarzda) itiraf ederse, onu recm et" buyurdu.

 

Uneys kadına gitti. Tahkikat sırasında kadın zina ettiğini itiraf edince, ona recm cezası uyguladı.