SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DİYAT

<< 2228 >>

وقول الله تعالى:{ومن يقتل مؤمناً متعمِّداً فجزاؤه جهنم} /النساء: 93/.

1. ALLAHU TEALA ''KİM BİR MU'MİNİ KASTEN ÖLDÜRÜRSE CEZASI, İÇİNDE EBEDİYYEN KALACAĞI CEHENNEMDİR" BUYURMUŞTUR. (Nisa 93)

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: حدثنا جرير، عن الأعمش، عن أبي وائل، عن عمرو بن شرحبيل قال: قال عبد الله:

 قال رجل: يا رسول الله، أي الذنب أكبر عند الله؟ قال: (أن تدعو لله ندًّا وهو خلقك). قال: ثم أي؟ قال: (ثم أن تقتل ولدك خشية أن يطعم معك). قال: ثم أي؟ قال: (ثم أن تزاني بحليلة جارك). فأنزل الله عز وجل تصديقها: {والذين لا يدعون مع الله إلهاً آخر ولا يقتلون النفس التي حرم الله إلا بالحق ولا يزنون ومن يفعل ذلك}. الآية.

       

[-6861-] Abdullah b. Mes'ud şöyle demiştir: Adamın biri:

 

"Ya Resulallah! Allah katında hangi günah en büyüktür" diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Allah seni yarattığı halde Allah'a ortak ilah kabul etmendir" buyurdu. O adam

 

"Sonra hangisi?" diye sordu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Sonra beraberinde yemek yemesinden korktuğun için çocuğunu öldürmendir" buyurdu. Soruyu soran kişi

 

"Bundan sonra hangisi?" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Sonra komşunun eşiyle zina etmendir" buyurdu. Bunun üzerine Allahu Teala Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in söylediklerinin tasdiki olmak üzere şu ayetleri indirdi:

 

"Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir ilah'a yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı can'a haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahımın cezasını) bulur. "(Furkan 68)

 

 

حدثنا علي: حدثنا إسحق بن سعيد بن عمرو بن سعيد بن العاص، عن أبيه، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (لا يزال المؤمن في فسحة من دينه، ما لم يصب دماً حراماً).

 

[-6862-] İbn Ömer'in nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Mu'min kişi dokunulması haram bir kanı dökmedikçe dininden bir genişlik içindedir" buyurmuştur.

 

 

حدثني أحمد بن يعقوب: حدثنا إسحق بن سعيد: سمعت أبي يحدث، عن عبد الله بن عمر قال:

 إن من ورطات الأمور، التي لا مخرج لمن أوقع نفسه فيها، سفك الدم الحرام بغير حلِّه.

 

[-6863-] Abdullah b. Ömer "Nefsini içine atan kimseler için hiçbir çıkış yeri olmayan işlerin helak edicilerinden biri, dokunulmaz olan bir kanı helal bir sebep olmaksızın dökmektir" demiştir .

 

 

حدثنا عبيد الله بن موسى، عن الأعمش، عن أبي وائل، عن عبد الله قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (أول ما يقضى بين الناس في الدماء).

 

[-6864-] Abdullah b. Mes'ud'un nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"(Kıyamet gününde) insanlar arasında verilecek ilk hüküm kan davaları hakkındadır" buyurmuştur.

 

 

حدثنا عبدان: حدثنا عبد الله: حدثنا يونس، عن الزُهري: حدثنا عطاء بن يزيد: أن عبيد الله بن عدي حدثه: أن المقداد بن عمرو الكندي، حليف بني زهرة، حدثه، وكان شهد بدراً مع النبي صلى الله عليه وسلم، أنه قال : يا رسول الله، إن لقيت كافراً فاقتتلنا، فضرب يدي بالسيف فقطعها، ثم لاذ بشجرة وقال: أسلمت لله، آقتله بعد أن قالها؟ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (لا تقتله). قال: يا رسول الله، فإنه طرح إحدى يدي، ثم قال ذلك بعدما قطعها، آقتله؟ قال: (لا تقتله، فإن قتلته فإنه بمنزلتك قبل أن تقتله، وأنت بمنزلته قبل أن يقول كلمته التي قال).

 

[-6865-] Ubeydullah b. Adiy'in Zühre oğullarının yeminli dostu olan ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Bedir'de savaşa katılan el-Mikdad b. Amr el-Kind! şöyle anlatmıştır: Bir gün Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem' e

 

"Ya Resulallah! Ben bir kafirle karşılaşsam onunla vuruşsak da o benim elimi kılıcı ile vurup koparsa, sonra benden kaçıp bir ağaca sığınsa 'Ben Allah için Müslüman oldum' dese, onu bu kelime-İ tevhidden sonra öldürebilir miyim?" diye sordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Hayır, onu öldürme!" buyurdu. Bunun üzerine

 

"Ya Resulallah! O benim iki elimden birisini kesip kopardı, tevhid kelimesini elimi kopardıktan sonra söyledi. Ben onu öldürebilir miyim?" dedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Sakın öldürme! Onu öldürürsen o seni öldürmezden önceki konumunda olur, sen de 'onun söylediğitevhid kelimesini söylemezden önceki konumunda olursun" buyurdu.

 

 

وقال حبيب بن أبي عمرة، عن سعيد، عن ابن عباس قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم للمقداد: (إذا كان رجل مؤمن يخفي إيمانه مع قوم كفار، فأظهر إيمانه فقتلته؟ فكذلك كنت أنت تخفي إيمانك بمكة من قبل).

 

[-6866-] İbn Abbas'ın nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mikdad'a şöyle dedi:

 

"Ey Mikdad! mu'min bir kişi kafirlerden bir toplulukla birlikte bulunduğu halde imanını gizleyip, (selamete erişince) imanını açığa çıkarsa, bunun üzerine sen de onu öldürsen (bu doğru olmaz). Nitekim sen de hicretten önce Mekke'de imanını böyle gizliyordun."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Diyat", "diyet" kelimesinin çoğuludur. Tıpkı, "idat" ın "vi'detun" kelimesinin çoğulu olması gibi. "Diyet" kelimenin asıl kökü "vedyetun" dur.

 

Arapçada "veda'l-katile yedihi" katilin diyetini velisine verdi demektir. "Diyet" can karşılığı verilen bedeldir.

 

"Kim bir mu'mini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyyen kalacağı cehennemdir. " Bu ayet-i kerimede bir mu'mini teammüden haksız yere öldüren kimseye ağır bir tehdit yer almaktadır. Furkan suresinin tefsiri yapılırken İbn Abbas ve başkalarından bu konuda görüş nakledilmiş ve katilin bir tövbesi olup olmadığı konusundaki ihtilaf bir daha tekrarına ihtiyaç kalmayacak şekilde açıklanmıştı. İsmail el-Kadi'nin Ahkamu'l-Kur'an adlı eserinde hasen isnadla nakline göre bu ayet indiğinde Muhacir ve Ensar "vacip oldu" dediler. Bunun üzerine "Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını (günahları) dilediği kimse için bağışlar"(Nisa 48) ayet-i kerimesi indi. Biz de şunu belirtelim: Ehl-i sünnet alimleri bu ayeti esas alarak katilin durumunun Allah'ın iradesine bağlı olduğunu benimsemişlerdir.

 

Bu anlayışı Buhari ve Müslim'in ittifakla naklettikleri Ubade hadisi teyid etmektedir. Bu hadiste Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem adam öldürme, zina etme ile başka günahlardan söz ettikten sonra "Her kim bu günahlardan birini işleyecek olursa onun durumu Allah'a kalmıştır. Allah dilerse onu cezalandırır, dilerse bağışlar" buyurmuştur.(Buhari, Ahkam) Bu yaklaşımı doksandokuz kişiyi öldürdükten sonra yüzüncüyü de öldüren kişiden söz eden kıssa teyid etmektedir. Bu olay Enbiya bölümündeki hadislerden İsrailoğulları zikredilirken geçmişti. Orada İmam Buhari beş merfu’ hadise yer vermişti. Bunlardan birincisi "Hangi günah daha büyüktür" şeklinde başlayan İbn Mes’ud hadisidir. Bu hadisin geniş bir açıklaması Zina Edenlerin Günahı (İsmü'z-zünat) başlığıaltında daha önce geçmişti.

 

في فسحة genişlik içindedir demektir.

 

İbnü'l-Arabi şöyle der: الفسحة في الدين salih amellerin genişliği anlamına gelir. Bundan dolayı bir kat’ı söz konusu olduğunda salih ameller daralır, çünkü bunlar o katlin yükünü kaldıramaz. الفسحة في الذنب günahın tövbe ile bağışlanmayı kabul etmesi demektir. Ancak katı sözkonusu olduğunda sözkonusu kabul, ortadan kalkar. Kısacası İbnü'l-Arabi, dinde genişliği katilin tövbesi’nin kabul olmayacağı şeklindeki İbn Ömer görüşüne paralel olarak tefsir etmiştir.

 

"Helak edicilerden biri" Hadiste geçen " ورطات vartat" kelimesi, helak anlamına gelen " ورطة varta" kelimesinin çoğuludur. Arapçada " ورطة في  فلان وقع " ifadesi, filanca kurtulamayacağı bir şeyin içine düştü demektir.

 

" الدم من سفك " kanı akıtmak demektir. Bundan maksat, hangi şekilde olursa olsun adam öldürmektir. Fakat adam öldürmenin aslı, kan akıtmaya dayandığından öldürme fiili kan akıtma şeklinde ifade edilmiştir. İbn Ömer'in haksız yere teammüden adam öldüren birisine "Soğuk su tedarikinde bulun, çünkü cennete giremeyeceksin" dediği naklediimiştir. Tirmizl'nin Abdullah b. Amr'dan nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Allah katında bütün dünyanın yok olup gitmesi bir Müslümanın öldürülmesinden daha değersizdir" buyurmuştur. Tirmizi hadisi hasen şeklinde değerlendirmiştir.(Tirmizi, Diyat) Biz de şunu ekleyelim: Nesai bu hadisi "Bir mu'minin öldürülmesi Allah katında dünyanın yok olmasından daha büyüktür" şeklindedir.(Nesai, Tahrimu'd-Dem) İbnü'l-Arabi şöyle demiştir: Bir hayvanın haksız yere öldürülmesi konusunda yasaklama getirilmiş ve tehditte bulunulmuştur. Hayvan için durum böyle olunca insanı öldürme için acaba nasıl olur? İnsan için durum böyle olunca bir Müslümanı öldürmek nasıl olur? Öldürülen müttaki ve salih bir kimse ise durum nice olur!

 

"(Kıyamet gününde) insanlar arasında verilecek ilk hüküm kan davaları hakkındadır"." Müslim'in bir başka yolla A'meş'ten yaptığı nakilde "kıyamet günü" şeklinde bir farklılık bulunmaktadır. Buradan adam öldürme işinin büyük bir vebal olduğu anlaşılmaktadır. Zira hesaba çekilme en önemli olan ne ise onunla başlar.

 

".....yani kaçıp bir ağaca sığınsa, ......... yani Allah için Müslüman oldum demektir.

"Sen de onun söylediği tevhid kelimesini söylemezden önceki konumundasın." Hattabi şöyle demiştir: Bu sözün manası şudur: Dinin hükmüne göre bir kafirin Müslüman olmadan önce savaş esnasında kanı mubahtır. Müslüman olduğunda tıpkı bir Müslüman gibi kanı dokunulmaz hale gelir. Bundan sonra bir Müslüman onu katledecek olursa kısas hakkı dolayısıyla o Müslümanın kanı da mubah hale gelir. Tıpkı din hakkı dolayısıyla kafirin kanının mubah olması gibi. Bundan maksat, Haricilerin büyük günah işleyen Müslümanın kafir olduğunu iddia ettikleri gibi Müslümanın kafir olduğunu söylemek değildir. Kısacası çıkış yolu farklı olmakla birlikte o kafirle Müslüman mertebe itibariyle bir olmaktadır. Birincisi o kanının dokunulmazlığı açısından senin gibidir. İkincisi sen kanının heder olması açısından onun gibisin.