باب: إذا رمى
امرأته أو
امرأة غيره
بالزنا، عند
الحاكم
والناس، هل
على الحاكم أن
يبعث إليها
فيسألها عما
رميت به.
38. BİR ERKEK KENDİ HANIMINI VEYA BAŞKASININ HANIMINI HAKİMİN VE
İNSANLARIN HUZURUNDA ZİNA ETMEKLE SUÇLADIĞINDA HAKİMİN O KADINA TAHKİKATÇI
GÖNDERİP KENDİSİNE İSNAD EDİLEN SUÇU SORMASININ GEREKİP GEREKMEDİĞİ
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن ابن شهاب،
عن عبيد الله
ابن عبد الله
بن عتبة بن مسعود،
عن أبي هريرة
وزيد بن خالد
أنهما أخبراه:
أن
رجلين اختصما
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، فقال
أحدهما: اقض
بيننا بكتاب
الله، وقال
الآخر، وهو
أفقههما: أجل
يا رسول الله،
فاقض بيننا
بكتاب الله، وأذن
لي أن أتكلم،
قال: (تكلم). قال:
إن ابني كان عسيفاً
على هذا - قال
مالك: والعسيف
الأجير - فزنى
بامرأته،
فأخبروني أن
على ابني
الرجم،
فافتديت منه
بمائة شاة
وبجارية لي، ثم
إني سألت أهل
العلم،
فأخبروني أن
ما على ابني
جلد مائة
وتغريب عام،
وإنما الرجم
على امرأته،
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(أما والذي
نفسي بيده،
لأقضينَّ
بينكما بكتاب
الله، أما
غنمك وجاريتك
فردّ عليك).
وجلد ابنه
مائة وغرَّبه
عاماً، وأمر
أنيساً
الأسلمي أن
يأتي امرأة
الآخر: (فإن
اعترفت
فارجمها). فاعترفت
فرجمها.
[-6842 - 6843-] Ebu Hureyre ile Zeyd b. Halid'in nakillerine
göre iki kişi anlaşmazlıklarını Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e arzettiler.
Bunlardan birisi "Aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet!" dedi. Diğeri
de ondan daha anlayışlı birisi olarak "evet Ya Resulallah! Aramızda
Allah'ın kitabı ile hükmet ve konuşmam için bana izin ver!" dedi.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona "Konuş!" buyurdu. O da
şöyle dedi:
"Benim oğlum bu adamın yanında ücretli idi. -İmam Malik
hadiste geçen "asıf" ücretle çalışan demektir demiştir.- Bunun
üzerine yanında çalıştığı adamın hanımı ile zina etmiş. İnsanlar bana oğlum
için recm cezası gerektiğini söylediler. Ben de bu adama yüz koyun ile bir de
kendime ait olan bir cariyeyi vererek oğlumu kurtardım. Sonra bu meseleyi
bilenlere sordum. Onlar bana henüz bekar olan oğluma yüz değnekle bir yıl
sürgüne gönderme cezası, bunun hanımına da recm cezası gerektiğini haber
verdiler!" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdu:
"Dikkat edin! Kudreti sayesinde yaşadığım Allah'a yemin
ederim ki ben sizin aranızda elbette Allah'ın kitabı ile hüküm vereceğim:
Senin koyunlarına ve cariyene gelince, bunlar sana geri
verilecektir" buyurdu ve zina eden adamı yüz sopa cezasıyla cezalandırıp,
bir yıl sürgüne gönderdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Üneys el-Esleml'ye
de diğer adamın karısına gitmesini emretti ve "Eğer zina suçunu itiraf
ederse onu recm et" buyurdu. Kadın zina suçunu itiraf etti ve o da kadını
recm etti.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari bu konuda ev sahibinin eşiyle zina eden ücretli
olayına yer vermiştir. Bu hadisin açıklaması geniş bir şekilde daha önce
yapılmıştı. Yukarıdaki başlıkta değinilen hüküm, başkasının karısına zina
isnadında bulunan kimse açısından açık ve nettir. Kendi karısına bu suçlamayı
yöneiten kimseye gelince, İmam Buhari bu hükmü kadının kocasının orada mevcut
olup, yapılan suçlamayı inkar etmemiş olmasından almış gibidir. İmam Buhari,
"Hakimin o kadına tahkikatçı gönderip kendisine isnad edilen suçun
sormasının gerekip gerekmediği" ifadesi ile bu konudaki ihtilafa işaret
etmektedir. Çoğunluk, bunun devlet başkanının (hakimin) görüşüne kalmış bir iş
olduğu kanaatindedir. Nevevi şöyle demiştir:
Bizce en sahih olanı hakimin bu durumda bir tahkikat çı
göndermesinin gerekli olduğudur. Bu görüşün delili Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem' in Uneys' i o kadına göndermiş olmasıdır.
Ancak Nevevi'nin ileri sürdüğü görüş, şu mülahazalarla tenkide
uğramıştır. Bu, özel bir olayla ilgili uygulamadır. Bu uygulamada vacipliğe
delalet eden bir husus yoktur. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
Üneys'i O kadına göndermesi kocasıyla ücretli kişinin babası arasında meydana
gelen çekişme ve had cezası yerine yaptıkları anlaşma ve bu olayın yayılıp
duyulması ihtimaline dayanabilir. Sözkonusu olayda ücretli kişinin babası,
durumu açıkça ortaya koymuş, kadının kocası da ona tepki göstermemiştir. Kadına
tahkikatçı göndermek, sözkonusu olaydaki kadın gibi güçlü bir zina şaibesi
altında bulunan kadınlara mahsustur. Nebi saJlaJlahu aleyhi ve seJlem'in
sözkonusu cezayı kadının itirafına bağlaması, zina cezasının o gibi kadınlar
açısından -buna beyyine getirmek imkansız olduğu için- ikrarla sabit olmasından
dolayıdır.
İmam Malik'in Muvatta'ında yer alan bir habere göre adamın biri
Hz. Ömer' e gelir. Ona karısıyla birlikte bir kişiyi yakaladığını haber verir.
Hz. Ömer o kadına Ebu Vakıd'ı gönderir. Ebu Vakıd, kadına kocasının ileri sürdüğü
iddiayı sorar ve ona halifenin kocasının ifadesine göre hareket etmeyeceğini
bildirir. Kadın da suçunu itiraf edince, Hz. Ömer recm edilmesini emreder ve
kadına recm cezası uygulanır. İbn Battal şöyle demiştir:
Bilginler, karısına veya bir başkasının karısına zina isnadında
bulunup da buna delil getiremeyen kimseye -suç isnad edilen kişi bunu ikrar
etmezse- iffete iftira CeZgSI (hadd-i kazif) uygulanacağı konusunda görüş
birliği etmişlerdir. Bundan dolayı devlet başkanının (hakimin) kadına bir tahkikatçı
gÖndermesi gerekir. Kadın zina eden ücretli alayında zina ettiğini itiraf
etmeyecek olsaydı, o ücretlinin babasına iffete iftira cezası vermek
gerekeeekti.
Bu hükmü n uzantısı mahiyetinde olmak üzere şunu belirtelim:
Bir erkek muayyen bir kadınla zina ettiğini itiraf, kadın da
bunu inkar etse kendisine hem zina ve hem de iffete iftira cezası mı uygulanır
yoksa sadece iffete iftira cezası mı uygulanır? İmam Malik birinci görüşü
savunurken, İmam Ebu Hanife ikinci görüşü benimsemiştir. Şafii ve Ebu
Hanife'nin iki öğrencisi ise şöyle demişlerdir:
Bu iki kişiden hangisi suçunu itiraf edecek olursa sadece ona
zina cezası uygulanır. Bu görüşün delili şudur:
Erkek, gerçekten doğru söylüyorsa kadına bu suçu isnad eden
kimseye had cezası uygulanmaz. Yalan söylüyorsa erkek zina etmiş değildir.
Böyle bir kişiye zina cezası vermenin gerekmesi şu kurala dayanır:
Kendisi ve başkası aleyhine herhangi bir suç ikrarında bulunan
kimseyi yaptığı ikrar bağlar. Bu kişi başkası açısından ikrarında ise iddia
eden pozisyonundadır. Dolayısıyla başkası için değil, kendi açısından yaptığı
ikrar onu bağlar.
باب: من أدَّب
أهله أو غيره
دون السلطان.
39. AİLESİNİ VEYA BAŞKASINI SULTANIN (YETKİLİ MAKAMIN) İZNİ
OLMAKSIZIN TE'DİB ETMESİ
وقال أبو
سعيد: عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (إذا
صلَّى، فأراد
أحد أن يمرَّ
بين يديه
فليدفعه، فإن
أبي
فليقاتله).
وفعله أبو سعيد.
Ebu Said'in nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur: "Herhangi biriniz namaz kıldığı bir sırada bir kimse onun
önünden geçip gitmek isterse o kişiyi iteleyip, de! etsin. O kimse dinlemeyip
illa geçmekte ısrar ederse onunla dövüşsün!" Ebu Said kendisinin de böyle yaptığını
bildirmiştir.
حدثنا
إسماعيل:
حدثني مالك،
عن عبد الرحمن
بن القاسم، عن
أبيه، عن
عائشة قالت:
جاء
أبو بكر رضي
الله عنه، ورسول
الله صلى الله
عليه وسلم
واضع رأسه على
فخذي، فقال:
حبست رسول
الله صلى الله
عليه وسلم والناس،
وليسوا على
ماء، فعاتبني
وجعل يطعن بيده
في خاصرتي،
ولا يمنعني من
التحرك إلا
مكان رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فأنزل الله آية
التيمم.
[-6844-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Ebu Bekir benim
yanıma geldi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem O sırada başını dizimin
üzerine koymuş vaziyette idi. Ebu Bekir "Sen Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'i de insanları da yollarından alıkoydun. Halbuki onlar su başında
değiller" dedi ve beni azarladı. İki eliyle de böğrümü dürtmeye başladı.
Kıpırdamama Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in dizim üzerinde
bulunmasından başka bir şey mani olmuyordu. Bu olay üzerine Allahu Teala,
teyemmüm ayetini indirdi.
حدثنا يحيى
بن سليمان:
حدثني ابن
وهب: أخبرني
عمرو: أن عبد
الرحمن بن
القاسم حدثه،
عن أبيه، عن
عائشة قالت:
أقبل
أبو بكر،
فلكزني لكزة
شديدة، وقال:
حبست الناس في
قلادة، فبي
الموت، لمكان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، وقد
أوجعني. نحوه.
لكز ووكز واحد.
[-6845-] Aişe r.anha şöyle demiştir: (Gerdanlığım
kaybolup da insanlar susuz bir yerde ikamet ettikleri zaman) Ebu Bekir benim
yanıma geldi, bana şiddetli bir şekilde vurdu ve "Sen insanları bir
gerdanlık sebebiyle yollarından alıkoydun!" dedi.
Hadiste geçen ...... lekeze" ..... vekeze= vurdu"
fiiliyle aynı manayadır.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buharl'nin yukarıda kullandığı başlık, bu konudaki ihtilafı
beyan etmek için atılmıştır. Had cezası uygulamak gereken bir köle konusunda
onun efendisinin sözkonusu cezayı uygulamak için devlet başkanından (yetkili
makamdan) izin istemesi gerekir mi? Yoksa ona hiç danışmadan bu cezayı
uygulayabilir mi? Bu konunun açıklaması "Cariye zina ettiğinde ... "
başlığında geçmişti. İbn Battal şöyle demiştir: Bu iki hadis, bir kimsenin
kendi ailesini ve onlardan başkalarını haklı olduğu takdirde -sultan buna izin
vermese bile- onun huzurunda te'dib etmesinin caiz olduğunu göstermektedir.
Köleyi te'dib insanın kendi ailesini tedib etme niteliklidir. Buna "Cariye
zina ettiğinde ... " başlığı altında daha önce işaret edilmişti.