باب: الرجم في
البلاط.
24. RECMİN BALATTA YAPILMASI
حدثنا محمد
بن عثمان:
حدثنا خالد بن
مخلد، عن سليمان:
حدثني عبد
الله بن
دينار، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما قال:
أتي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بيهودي
ويهودية قد
أحدثا جميعاً،
فقال لهم: (ما
تجدون في
كتابكم).
قالوا: إن أحبارنا
أحدثوا تحميم
الوجه
والتجبية،
قال عبد الله
بن سلام:
ادعهم يا رسول
الله بالتوراة،
فأتي بها،
فوضع أحدهم
يده على آية
الرجم، وجعل
يقرأ ما قبلها
وما بعدها،
فقال له ابن
سلام: ارفع
يدك، فإذا آية
الرجم تحت يده،
فأمر بهما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فرجما.
قال ابن عمر:
فرجما عند
البلاط،
فرأيت اليهودي
أجنأ عليها.
[-6819-] İbn Ömer şöyle anlatmıştır: Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e birbiriyle zina etmiş olan bir Yahudi erkekle, kadın
getirildi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara
"Sizler kitabınız Tevrafta zina edenler için ne cezası
buluyorsunuz?" diye sordu. Yahudiler "Bizim alimlerimiz, zina edenin
yüzünü kömürle karartma ve bir eşek üzerine (yüzleri birbirine gelecek şekilde)
ters bindirme bid'atını Çıkardılar" diye cevap verdiler. Abdullah b. Selam
"Ya Resulallah! Onlara Tevrat'ı getirmelerini emret!" dedi. Tevrat
getirildi. Yahudilerden biri elini recm ayeti üzerine koyup onun öncesini ve
sonrasını okumaya başladı. Abdullah b. Selam ona "Kaldır elini!"
dedi. Bir de baktılar ki recm ayeti elinin altındadır. Bunun üzerine Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem zina eden o iki kimsenin recm edilmesini emretti ve
onlar recm edildiler. İbn Ömer "Zina eden o erkekle kadın, mescidin
yanında düz taşlarla döşenip, kaplanmış olan balat denilen yerde recm
edildiler. Ben erkek yahudinin kadını taşlardan korumak için üzerine
kapandığını gördüm" demiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Hadiste geçen "Balat", Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem mescidinin kapısı yanında taşlarla döşenmiş yerin adıdır. Nitekim
"balat denilen yerde recm edildiler" ifadesi bu yaklaşımı teyid
etmektedir.
İbn Battal yukarıda başlık olarak kullanılan cümlede sorun
olduğunu ileri sürerek şöyle demiştir: Bu konuda Nebi s.a.v. mescidinin kapısı
yanındaki taş döşeli yerle bir başkası arasında fark yoktur. İbnü'l-Müneyyir
buna şöyle cevap vermiştir: İmam Buhari bu başlıkla recm cezasının herhangi bir
belirli mekana mahsus olmadığına dikkat çekmek istemiştir. Zira recm emri bazen
namazgahta, bazen bir başka taşlık yerde verilmiştir. İbnü'l-Müneyyir şöyle
devam etmiştir: İmam Buharl'nin bu başlığı atmakla recm cezası uygulanacak
kimseler için çukur kazmanın şart olmadığına dikkat çekmek istemiş olabilir.
Çünkü taşlık mekana çukur kazılamaz. İbnü'l-Kayyim de bunu vurgulamıştır.
"Tahmimu'l-vecih=yüzünü karartma", kişinin üzerine
külle karışık kaynar su dökülmek suretiyle yapılır. Bundan maksat, kişinin
yüzünü kömürle karartmak demektir. Hadiste yer alan "teebiye" ise
kişiyi hayvana ters bindirmek demektir. lyaz şöyle demiştir: Tecbiye kelimesi
şöyle açıklanmıştır: Zina eden erkekle kadına sopa cezası uygulanır, yüzleri
karartılır ve bir hayvan üzerine yüzyüze ve ters bindirilir. Bu konuda itimat
edilecek olan görüş Ebu Ubeyde'nindir. Ona göre tecbiye, zina eden kişi ayakta
olduğu halde ellerini dizleri üzerine koyar ve rüku eder bir konuma girer. Aynı
şekilde secde eder gibi yüz üstü kapaklanır.
"Ben Yahudinin kadını taşlardan korumak için üzerine
kapandığını gördüm." İbnü'l-Katta şöyle demiştir: "Cenee ale'ş-şey'i"
sırtını onun üzerine eğdi demektir.
باب: الرجم
بالمصلَّى.
25.NAMAZGAHTA RECM CEZASI
حدثني محمود:
حدثنا عبد
الرزاق:
أخبرنا معمر، عن
الزُهري، عن
أبي سلمة، عن
جابر:
أن
رجلاً من
أسلم، جاء
النبي صلى
الله عليه وسلم
فاعترف
بالزنا،
فأعرض عنه
النبي صلى
الله عليه
وسلم حتى شهد
على نفسه أربع
مرات، قال له
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (أبك جنون).
قال: لا، قال:
(آحصنت). قال:
نعم، فأمر به
فرجم بالمصلَّى،
فلما أذلقته
الحجارة
فرَّ، فأدرك
فرجم حتى مات.
فقال له النبي
صلى الله عليه
وسلم خيراً،
وصلى عليه .لم
يقل يونس وابن
جريج، عن
الزُهري: فصلى
عليه.
سئل أبو عبد
الله: هل قوله:
فصلى عليه،
يصح أم لا؟
قال: رواه
معمر، قيل له:
رواه غير
معمر؟ قال: لا.
[-6820-] Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Eslem
kabilesinden bir kişi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek zina ettiğini
itiraf etti. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ondan yüz çevirdi. Adam
kendi aleyhine dört kez şehadet edince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"akıl hastalığı var mı?" diye sordu. O kişi "hayır" dedi.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Muhsan mısın?" deyince, adam
"evet (evliyim)" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
O kişinin recm edilmesini emretti ve o musallada recm edildi. Taşlar kendisine
isabetedip, acıtınca adam kaçmaya başladı. Ancak kendisine yetiştiler ve ölünceye
kadar taşlandl. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem O kişiyi hayırla
yad etti ve cenaze namazını kıldırdl.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buharl'nin kullandığı başlıktan maksat namazgahın yanında
recm demektir. Hadiste geçen musalladan kastedilen ise bayram ve cenaze
namazlarının kılındığı namazgah demektir. Burası Cennetu'I-Bakl mezarlığı
tarafında bulunuyordu.
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem O kişiyi hayırla yad
etti." Yani ondan güzellikle bahsetti. Müslim' de yer alan Büreyde hadisine
göre insanlar Maiz recm edildikten sonra iki gruba ayrıldılar. Bazıları "O
helak olup gitti. Günahı kendisini çepeçevre kuşattı" derken, bazıları
"Maiz'in tövbesinden daha üstün bir tövbe yoktur" dediler. Aradan üç
gün geçtikten sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem geldi ve şöyle dedi:
"Maiz b. Malik'e istiğfar ediniz. "(Müslim, Hudud) Yine Büreyde'nin
bir başka nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Maiz öyle bir
tövbe etti ki ümmete taksim edilse herkese yeterdi" buyurmuştur.
Fıkıh bilginleri bu meselede ihtilaf etmişlerdir. İmam Malik
"Yetkili makam (devlet başkanı) zina eden kimsenin recm edilmesini
emreder. Bizzat kendisi yapmaz. Ölünceye kadar taşlamaya ara verilmez.
Öldüğünde yıkamaları ve namazını kılmaları için cenaze ailesine verilir.
Masiyet işleyen kimseler, recmedilerek öldürüleni namazı kılınmaz
kimselerdendir diye biliyorlarsa devlet başkanı onları caydırmak ve o fiili
işlemeye cüretlerini kırmak maksadıyla onun namazını kılmaz. Maliki
alimlerinden biri şöyle demiştir: Devlet başkanı recm edilip ölen kimsenin
cenaze namazını kılabilir. İmam Malik'ten nakledilen meşhur görüşe göre devlet
başkanının ve fazilet ehli kimselerin recm edilerek öldürülmüş olan kimsenin
namazını kılmaları mekruhtur. Ahmed b. Hanbel'in görüşü de bu doğrultudadır.
İmam Şafil'ye göre ise devlet başkanı ve faziletli kimselerin böyle bir kişinin
namazını kılmaları mekruh değildir. Bu aynı zamanda çoğunluğun da görüşüdür.
Bir rivayete göre Zührı, recm edilerek öldürülenle intihar edenin cenaze namazı
kılınmaz demiştir.
[yaz mutlak konuşmuş ve şöyle demiştir: Bilginler fasık, masiyet
ehli kişilerle, had cezası neticesinde öldürülmüş olanların cenaze namazıarının
kılınabileceği konusunda ihtilaf etmemişlerdir. Ancak bazı bilginler fazilet
ehli kimselerin bu kişilerin namazını kılmalarını mekruh görmüştür. İmam Ebu
Hanıfe, hirabe suçu işleyip, öldürülenlerin cenaze namazı kılınmaz derken,
Hasan-ı Basri zinadan çocuk doğurup, loğusa iken ölen kadının cenaze namazı
kılınmaz demiştir. Fasık, masiyet işlemiş ve had cezaları uygulaması neticesi
ölmüş kimselerin cenazelerinin kılınacağı hükmüne Zührı ve Katade de muhalif
kalmışlardır. [yaz şöyle demiştir: Yukarıda Gamidiyye olayı hakkında zikredilen
hadis, çoğunluğa delil teşkil etmektedir. Doğruyu en iyi Allahu Teala bilir.
باب: من أصاب
ذنباً دون
الحد، فأخبر
الإمام، فلا
عقوبة عليه
بعد التوبة،
إذا جاء
مستفتياً.
26. HAD'DEN DAHA HAFİF BİR GÜNAH İŞLEYEN VE BU SUÇU DEVLET
BAŞKANINA HABER VERİLEN KİMSE TÖVBE ETTİKTEN SONRA DEVLET BAŞKANINA FETVA
SORMAK ÜZERE GELDİĞİ ZAMAN KENDİSİNE HİÇBİR CEZANIN VERİLMEYECEĞİ
قال عطاء: لم
يعاقبه النبي
صلى الله عليه
وسلم .وقال ابن
جريج: ولم
يعاقب الذي
جامع في رمضان.
ولم يعاقب
عمر صاحب
الظبي .وفيه:
عن أبي عثمان،
عن ابن مسعود،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم.
Ata b. Ebi Rebah, Nebi s.a.v. öyle bir kimseye ceza vermedi
demiştir. İbn Cüreyc ise Nebi s.a.v. eşiyle ramazan günü cima yapan kimseye
ceza vermedi, demiştir. Aynı şekilde Ömer r.a.de ihramlı olduğu halde ceylan
avlayan kimseye ceza uygulamamıştır. Bu konuda Ebu Osman'ın, İbn Mesud
vasıtasıyla Nebi s.a.v.'den benzer rivayeti vardır.
حدثنا قتيبة:
حدثنا الليث،
عن ابن شهاب،
عن حميد بن
عبد الرحمن،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه:
أن
رجلاً وقع
بامرأته في
رمضان،
فاستفتى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فقال: (هل تجد
رقبة). قال: لا،
قال: (هل
تستطيع صيام
شهرين). قال: لا،
قال: (فأطعم
ستين مسكيناً).
[-6821-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre bir adam
Ramazan ayında oruçlu iken hanımı ile cins'?} ilişkide bulundu. Sonra
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelip, bunun hükmünü sordu. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona "Bir köle bulabilir misin?" diye
sordu. Adam "hayır (bulamam)" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem "İki ay peşpeşe oruç tutabilir misin?" diye sordu. Adam
"hayır" deyince, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Öyle
ise altmış fakiri doyur" buyurdu.
وقال الليث،
عن عمرو بن
الحارث، عن
عبد الرحمن بن
القاسم، عن
محمد بن جعفر
بن الزبير، عن
عبَّاد بن عبد
الله بن
الزبير، عن
عائشة:
أتى
رجل النبي صلى
الله عليه
وسلم في
المسجد، قال:
احترقت، قال:
(مم ذاك). قال:
وقعت بامرأتي
في رمضان، قال
له: (تصدق). قال:
ما عندي شيء،
فجلس، وأتاه
إنسان يسوق
حماراً ومعه
طعام - قال عبد
الرحمن: ما
أدري ما هو -
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال:
(أين المحترق).
فقال: ها أنا
ذا، قال: (خذ
هذا فتصدَّق
به). قال: على أحوج
مني، ما لأهلي
طعام؟ قال:
(فكلوه).
قال أبو عبد
الله: الحديث
الأول أبين،
قوله: (أطعم
أهلك).
[-6822-] Aişe r.anha'nın nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem mescidde iken yanına bir adam geldi ve
"yandım" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Neden yandın?" dedi. Adam "Ramazanda oruçlu iken
eşi ml e cinsel ilişkide bulundum" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem "tasadduk et" buyurdu. Adam
"Benim yanımda (tasadduk edecek) hiçbir şey yoktur" dedi ve orada
oturdu. O sırada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir kişi üzerinde yiyecek
bir şey bulunan bir eşeği sürerek geldi. Abdurrahman, ben o yiyecek şeyin ne
olduğunu bilmiyorum dedi. Hadisin konumuzIa ilgili olan son kısmı şöyledir:
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "O yanan adam nerededir?" diye
seslendi. Adam "O benim, işte buradayım" dedi. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem
"Bunu al ve tasadduk et" dedi. Adam "Benden daha
muhtaç olana mı? Benim ailemin yiyecek hiçbir şeyi yoktur" dedi. Bunun
üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Öyleyse bunu sizler
yiyin" buyurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buharl'nin kullandığı başlıkta işlenen günahın "hadten
daha hafif" olarak nitelenmesi, işlediği günah had cezasını gerektiren bir
kimseye -tövbe etmiş bile olsa- ceza verilmesini gerektirmektedir. Bu konudaki
ihtilaf Hudıld bölümünün baş taraflarında geçmişti.
Ata "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem öyle bir kimseye ceza
vermedi demiştir." Yani bir günah işlemiş olduğunu haber veren kimseyi
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem mühlet vermeksizin cezalandırmamıştır ve
ona kıldığı namazın günahlarına kefaret olduğunu bildirmiştir.
"İbn Cüreyc'in ifadesine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem Ramazanda eşiyle ilişkiye girdiğini söyleyen kişiye ceza vermemiştir. Bu
hadisin açıklaması Savm / Oruç bölümünde genişçe yapılmıştı.
"Hz. Ömer de ihramlı olduğu halde ceylan avlayan kimseye
ceza uygulamamıştır. " İmam Buhari bu ifadesiyle İmam Malik' in munkatı
olarak zikrettiği ve Said b. Mansur'un sahih bir isnadla Kubaysa b. Cabir'den
naklettiği şu habere işaret ediyor gibidir: Hac yapmak üzere yola çıktık. Sonra
karşımıza bir ceylan çıktı. Ben ona bir taş attım ve öldü. Mekke'ye
geldiğimizde bunu Hz. Ömer'e sorduk. O da Abdurrahman b. Avf'a sordu. Sonra her
ikisi bu konuda ceza olarak bir keçi kurban etmemiz gerektiğine hükmettiler.
Ben "mu'minierin emiri ne diyeceğini bilmediği için başkasına sordu"
dedim. Hz. Ömer bana kamçısını çekerek "Harem bölgesinde av öldürüp, sonra
hakemin ehliyetsiz olduğunu mu söylüyorsun?" dedi. Sonra devamla Allahu
Teala 'İçinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder'(Maide, 95) buyurmaktadır. Bu
Abdurrahman b. Avf'tır, ben de Ömer' im" dedi. Bu hüküm Buharl'nin attığı
başlıktaki had suçundan hafif günah işleyenlere ceza verilemeyeceği ifadesiyle
çelişmez. Hz. Ömer'in ona kamçısını çekmesi, verilen hükme dil uzatmasından
dolayıdır. Aksi takdirde sözkonusu Hil işlendi diye ona ceza vermek gerekli
olsaydı, Hz. Ömer bunu asla ertelemezdi.