باب: قول الله
تعالى:
{والسارق
والسارقة
فاقطعوا
أيديهما}
/المائدة: 38/. وفي
كم يقطع.
13. ALLAHU TEALA'NIN "HIRSIZLIK EDEN ERKEK VE KADININ
YAPTIKLARINA KARŞILIK BİR CEZA VE ALLAH'TAN BİR İBRET OLMAK ÜZERE ELLERİNİ
KESİN"(Maide, 38) EMRİ VE NE KADAR MAL ÇALINDIĞINDA ELİN KESİLECEĞİ
وقطع علي من
الكف .وقال قتادة،
في امرأة سرقت
فقطعت شمالها:
ليس إلا ذلك.
Ali r.a., hırsızın elini avuçtan kesmiştir. Katade, hırsızlık yapmış
bir kadının yalnız sol eli kesildi, onda başka bir kesme olmadı, demiştir.
6407/6410 - حدثنا
عبد الله بن
مسلمة: حدثنا
إبراهيم بن سعد،
عن ابن شهاب،
عن عمرة، عن
عائشة:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (تقطع
اليد في ربع
دينار
فصاعداً).
وتابعه عبد
الرحمن بن
خالد، وابن
أخي الزُهري،
ومعمر، عن
الزُهري.
[-6789-] Aişe r.anha'nın nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Hırsızın eli çeyrek dinar ve daha fazlasını
çaldığı zaman kesilir" buyurmuştur ..
حدثنا
إسماعيل بن
أبي أويس، عن
ابن وهب، عن
يونس، عن ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير،
وعمرة، عن عائشة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(تقطع يد
السارق في ربع
دينار).
[-6790-] Aişe r.anha'nın nakline göre Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem "Hırsızın eli çeyrek dinar çaldığı zaman kesilir"
buyurmuştur.
حدثنا عمران
بن ميسرة:
حدثنا عبد
الوارث: حدثنا
الحسين، عن
يحيى بن أبي
كثير، عن محمد
بن عبد الرحمن
الأنصاري، عن
عمرة بنت عبد
الرحمن حدثته:
أن عائشة رضي
الله عنها
حدثتهم، عن
النبي صلى الله
عليه وسلم
قال: (تقطع
اليد في ربع
دينار).
[-6791-] Amra bnt. Abdurrahman'ın Hz. Aişe r.anha'dan
nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Çeyrek dinar çalındığında el kesilir" buyurmuştur.
حدثنا عثمان
بن أبي شيبة:
حدثنا عبدة،
عن هشام بن
عروة، عن أبيه
قال: أخبرتني
عائشة:
أن
يد السارق لم
تقطع على عهد
النبي صلى
الله عليه
وسلم إلا في
ثمن مجنٍّ،
حجفة أو ترس.
حدثنا عثمان:
حدثنا حميد بن
عبد الرحمن:
حدثنا هشام،
عن أبيه، عن
عائشة: مثله.
[-6792-] Hişam'ın babası vasıtasıyla nakline göre Aişe
r.anha Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında hırsızın elinin ancak
hacefe veya türs denilen kalkan değerinde bir mal çalındığında kesilirdi diye
haber vermiştir.
حدثنا محمد
بن مقاتل:
أخبرنا عبد
الله: أخبرنا
هشام بن عروة،
عن أبيه، عن
عائشة قالت:
لم
تكن تقطع يد
السارق في
أدنى من حجفة
أو ترس، كل
واحد منهما ذو
ثمن.
رواه وكيع،
وابن إدريس،
عن هشام، عن
أبيه، مرسلاً.
[-6793-] Aişe r.anha "Hırsızın eli hacefeden veya
türsten daha aşağı bir mal için kesilmezdi. Bunların her biri kıymetli
şeylerdi" demiştir.
حدثني يوسف
بن موسى:
حدثنا أبو
أسامة قال:
هشام بن عروة
أخبرنا، عن
أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت:
لم
تقطع يد سارق
على عهد النبي
صلى الله عليه
وسلم في أدنى
من ثمن
المجنِّ، ترس
أو حجفة، وكان
كل واحد منهما
ذا ثمن.
[-6794-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında hiçbir hırsızın eli micenn veya hacefe denilen
bir kalkan bedelinden daha aşağı bir mal için kesilmemiştir. Halbuki bu
kalkanlardan her biri kıymetli şeylerdi.
حدثنا
إسماعيل:
حدثني مالك بن
أنس، عن نافع،
مولى عبد الله
بن عمر، عن
عبد الله بن
عمر رضي الله
عنهما:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قطع في
مجنٍّ ثمنه
ثلاثة دراهم.
تابعه محمد
بن إسحق. وقال
الليث: حدثني
نافع: قيمته.
[-6795-] Abdullah b. Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem fiyatı üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında
hırsızın elini kestirmiştir.
حدثنا موسى بن
إسماعيل:
حدثنا
جويرية، عن
نافع، عن ابن
عمر قال:
قطع
النبي صلى
الله عليه
وسلم في
مجنٍّ، ثمنه ثلاثة
دراهم.
[-6796-] İbn Ömer'in nakline göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem fiyatı üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini
kestirmiştir.
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن عبيد الله
قال: حدثني
نافع، عن عبد
الله قال: قطع
النبي صلى الله
عليه وسلم في
مجنٍّ، ثمنه
ثلاثة دراهم.
[-6797-] Abdullah b. Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem fiyatı üç dirhem olan bir kalkan hırsızlığında
hırsızın elini kestirmiştir.
حدثني
إبراهيم بن
المنذر: حدثنا
أبو ضمرة: حدثنا
موسى بن عقبة،
عن نافع: أن
عبد الله بن
عمر رضي الله
عنهما قال:
قطع
النبي صلى
الله عليه
وسلم يد
السارق، في مجنٍّ
ثمنه ثلاثة
دراهم.
[-6798-] Abdullah b. Ömer r.a.'in nakline göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem" fiyatı üç dirhem olan bir kalkan
hırsızlığında hırsızın elini kestirmiştir.
حدثنا موسى
بن إسماعيل:
حدثنا عبد
الواحد: حدثنا
الأعمش قال:
سمعت أبا صالح
قال: سمعت أبا
هريرة قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (لعن الله
السارق، يسرق
البيضة فتقطع
يده، ويسرق الحبل
فتقطع يده).
[-6799-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Allah şu hırsıza lanet etsin ki o bir miğfer çalar da eli
kesilir. Bir ip çalar da eli kesilir. "
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buharl'nin başlıkta yer verdiği ayette el anlamına gelen
"el-yedd" kelimesi mutlak olarak söylenmektedir. Bilginler bundan
maksadın mevcutsa sağ el olduğu noktasında görüş birliği etmişlerdir. Fıkıh bilginleri
bir kimsenin kasten veya yanlışlıkla sol eli kesildiği takdirde bunun yeterli
olup olamayacağı lçonusunda ihtilaf etmişlerdir. Ayette kadın hırsızdan önce
erkek hırsızdan söz edilirken, zina konusunda önce kadına yer verilmiştir.
Çünkü hırsızlık genellikle erkeklerin başvurduğu bir suç iken, zinaya çağıran
ses dişilerde daha fazladır. Çünkü dişi zinanın meydana gelmesine sebeptir.
Zira zina genellikle dişinin bunu istemesiyle gerçekleşir.
Hırsızlık gizlice almak demektir. Dinı bir terim olarak hırsızlık,
bir kimsenin başkasına ait bir malı yetkisi olmadığı halde gizlice alması
demektir. Malın koruma altında olmasını şart koşan çoğunluğu oluşturan fıkıh
bilginleri, buna bir de o malın benzerinin korunduğu gibi korunması şartını
eklemişlerdir.
Mazerı ve onun paralelinde düşünen bilginler şöyle demişlerdir:
Allahu Teala hırsızın elini kesme cezası getirmek suretiyle malları korurken
bunu sadece hırsızlık suçuna mahsus kılmıştır. Çünkü hırsızlığın dışındaki
diğer yağmalama ve gasp gibi suçlar hırsızlığa oranla daha az işlenir. Bir de
hırsızlığın dışındaki suçları delil getirerek ispat etmek daha kolaydır. Allah
Teala caydırma unsuru çok güçlü olsun diye hırsızlıkta cezayı ağır
belirlemiştir. Buna karşılık bir cinayet nedeniyle elin kopması durumunda onun
diyetini, eli saldırıdan korumak amacıyla hırsızlıkta çalınan malın nisabı gibi
belirlememiştir. Ancak el hain davrandığında bu değerini kaybeder. Bu açıklama
Ebü'l-Ala el-Maarrl'ye nispet edilen şüpheye işaret etmektedir. Şair bir
beytinde şöyle der:
Bir el ki beş yüz altındır diyet bedeli Çalınca çeyrek dinar,
kesiliyor ne demeli?
Maliki alimlerinden Kadı Abdulvehhab bu bey te yine beyitle
şöyle cevap vermiştir:
Organı korumaktır amacı beş yüz altının,
Çeyrek dinar korur malı, hikmeti budur yaratıcının!
Bunun açıklaması şudur: Eğer el kesme suçunun diyeti çeyrek
dinar olsaydı, millet o cezayı verir ve çok el keserdi. Şayet hırsızlıkta
çalınan malın nisabı beş yüz dinar olsaydı, mala karşı çok hırsızlık cinayeti
işlenirdi. Böylece Allahu Teala'ın her iki açıdan hikmeti ortaya çıkmaktadır.
Bu uygulamada hem eli, hem de malı koruma vardır.
''Ali hırsızın elini avuçtan kesmiştir." İmam Buhari bu
haberle elin nereden ,.esileceği noktasında bilginler arasındaki ihtilafa
işaret etmiştir. Gerçek anlamda din sınırlarının nereden başlayıp, nerede
bittiği noktasında bilginler ihtilaf etmişlerdir. Bazıları omuzdan aşağısı
eldir derken, bazı bilginler dirsekten aşağısı eldir demişlerdir. Başka bazı
bilginler ise elin bilekten başladığını söylerlerken, bazıları da parmak
dibinden itibaren başlar demişlerdir. Bu dört görüşten birincisinin dayanağı
Arapların omuzdan aşağıya el demeleridir. İkinci görüş ise abdest ayetine
dayanmaktadır. Allahu Teala bu ayette "ve eydiyekum ile'l-merafiki=
dirseklerinize kadar ellerinizi"(Maide 6) buyurmaktadır. Üçüncü görüş ise
teyemmüm ayetini delil olarak almıştır. Kur'an-ı Kerim'de" yüzünüzü ve
ellerinizi onunla mesh edin" buyurmaktadır.(Maide 6)
İlgili yerde daha önce geçtiği üzere sünnet, teyemmüm ederken,
kişinin sadece iki avuçlarını mesh edeceğini beyan etmiştir. Bazı HaridIer
birinci görüşün zahirini esas almışlardır. Said b. el-Müseyyeb' den de böyle
bir görüş nakledilmiştir. Ancak çoğunluk, bunu benimsemiştir. İkinci görüşü
hırsızlık suçunda hangi bilginin söylediğini bilmiyoruz. Üçüncü görüş,
çoğunluğu oluşturan bilginlerin benimsediği görüştür. Bazı alimlerden bu konuda
icma olduğu nakledilmiştir. Dördüncü ise Hz. Ali'den nakledilmiştir. Ebu Sevr
bunu güzel görmüştür. Ancak bu yaklaşım, parmakları dibinde n kesilmiş olan bir
kimseye ne Arap dili açısından ve ne de halkın kullemmı (örf) açısından
"eli kesik" denmez, "parmakları kesik" denilir denilerek
reddedilmiştir.
"Katade, hırsızlık yapmış bir kadının yalnız sol eli
kesildi, onda başka bir kesme olmadı, demiştir." Bu haberi Abdurrezzak,
Ma'mer vasıtasıyla Katade' den nakletmiştir ve Şa'bı'nin görüşü gibi bir görüş
zikretmiştir. Buna göre sol eli kesilen hırsıza had cezası uygulanmıştır. Başka
bir şey yapmaya gerek yoktur. İmam Buhari bu rivayet e yer vermekle asıl
prensibe işaret etmiştir. Buna göre hırsızın önce sağ eli kesilir. Çoğunluğun
görüşü çle bu doğrultudadır. İbn Mesud hırsızlık cezasından söz eden ayeti
" 4111.9 = onların sağ ellerini kesiniz" şeklinde okumuştur. Said b.
Mansur'un sahih bir isnadla nakline göre İbrahim en-Nehaı şöyle demiştir: Bu,
bizim yani İbn Mesud ashabının kıraatıdır. Iyaz bu konuda icma nakletmiştir.
Ancak bu görüş tenkit edilmiştir.
Katade'den yapılan naklin zahirinden de anlaşılacağı üzere sol
el kesilmişse bu mutlak olarak hırsızlık cezası için yeterlidir diyen
bilginler• kural dışı konuşmuşlardır. İmam Malik ise şöyle demiştir: Sol el
kasten kesilmişse onu kesen kişiye kısas uygulamak ve sağ eli hırsızlık cezası
olarak kesmek gerekir. Şayet bir yanlışlık eseri olmuşsa diyet vermek gerekir
ve bu hırsızlık cezası olarak yeterlidir. İmam Ebu Hanıfe de böyle söylemiştir.
İmam Şafiı ve Ahmed b. Hanbel' den hırsızlık konusunda iki görüş
nakledilmiştir. Selef bilginleri bir kez çalıp eli kesilen, sonra ikinci kez
çalan hırsıza ne muamele yapılacağı noktasında ihtilaf etmişlerdir. Çoğunluk,
ikinci kez çalarsa, sol ayağı kesilir. Sonra bir kez daha çalarsa sol eli
kesilir. Bir kez daha çalarsa sağ ayağı kesilir, demiştir. Onların delilleri
hirabe ayeti ve sahabilerin uygulamasıdır. Sahabiler ayetten şunu
anlamışlardır: EI kesme, suçun ilk işlenmesindedir. Hırsız bir kez daha çalarsa
yine kesmek gerekir. Bu işlem kesilecek yeri kalmayıncaya kadar devam eder.
Sonra yine çalarsa tazir edilir ve hapse atılır.
"ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında hiçbir
hırsızın eli micenn veya hacefe denilen bir kalkan bedelinden daha aşağı bir
mal için kesilmemiştir." "Micenn" kelimesi "idinan"
kökündendir. Bu, gizlenen kimsenin sakındığı şeyden kendisini gizlemesi anlamınadır.
"Cehafe" ise kalkan olup, ahşaptan veya kemikten yapılmaktadır. Bu
deri veya başka bir şeyle kaplanır.
(Önemli Bilgi:)
"ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, değeri üç dirhem
olan bir kalkan hırsızlığında hırsızın elini kesmiştir" haberinde geçen
"kesmiştir" fiilinin manası, "kesilmesini emretmiştir"
demektir. Çünkü ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizzat kendisi
kesmemiştir. Bu haberi koruma altındaki bir malı çalmamış bile olsa hırsızın
elinin kesilmesi gerektiğine delilolarak göstermişlerdir. Zahirilerin ve
Mutezile mezhebinden Ebu Ubeydullah el-Basri'nin görüşü bu doğrultudadır.
Çoğunluk ise bunlara muhalif olmuştur. Onlar çeyrek dinarın mutlak
söylenmesini, altından çeyrek dinar denilebilecek miktarın çalınması durumunda
el kesmenin gerekli olduğuna delilolarak göstermişlerdir. Bu altın ister
basılmış, ister basılmamış, ister kaliteli, ister kalitesiz olsun hiç
farketmez.