باب: ما جاء
في ضرب شارب
الخمر.
2. İÇKİ İÇENİN DÖVÜLMESİ
حدثنا حفص بن
عمر: حدثنا
هشام، عن
قتادة، عن أنس:
أن النبي صلى
الله عليه
وسلم (ح). حدثنا
آدم: حدثنا
شعبة: حدثنا
قتادة، عن أنس
بن مالك رضي الله
عنه:
أن
النبي صلى الله
عليه وسلم ضرب
في الخمر
بالجريد
والنعال، وجلد
أبو بكر
أربعين.
[-6773-] Enes b. Malik r.a.'in nakline göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem içki içme suçunda yaprakları soyulmuş hurma değneği
ve ayakkabılarla dövme cezası uygulamıştır. Sonra Ebu Bekir de içki içen
kimseye kırk değnek vurmuştur.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari'nin kullandığı bu başlık, içki içene verilecek tek
cezanın ona sapa vurmak olduğu görüşünün aksine atılmıştır. Başlığın amacı,
vurulacak sopanın miktarı hakkındaki ihtilafı açıklamaktır. Bundan önce
"Eşribe Bölümü"nde içkinin haramlığı, haramlığın getirildiği vakit,
ilgili ayetin nüzul sebebi ve şarabın mahiyeti, müştak (türemiş) olup olmadığı
ve müzekker bir kelime yapmanın caiz olup olmadığı konuları ele alınmıştı.
Yukarıda yer verilen hadisi Müslim ve Nesai de Muhammed b. Cafer
vasıtasıyla Şu'be'den yukarıdaki rivayete benzer şekilde nakletmişlerdir. Ancak
Şu'be'nin rivayetinde şöyle bir farklılık vardır: "Bunu Hz. Ebu Bekir de
uygulamıştır. Hz. Ömer hilafete geldiğinde insanların görüşüne başvurmuş ve
Abdurrahman b. Avf "Şer'ı cezaların en hafifi seksen değnektir"
deyince, Hz. Ömer bunun vurulmasını emretmiştir."
باب: من أمر
بضرب الحد في
البيت.
3. İÇKİ İÇME CEZASININ EVDE VERİLMESiNİN EMREDİLMESİ
حدثنا قتيبة:
حدثنا عبد الوهَّاب،
عن أيوب، عن
ابن أبي
مليكة، عن عقبة
بن الحارث قال:
جيء
بالنعيمان،
أو بابن
النعيمان،
شارباً، فأمر
النبي صلى
الله عليه
وسلم من كان
بالبيت أن
يضربوه، قال:
فضربوه، فكنت
أنا فيمن ضربه
بالنعال.
[-6774-] Ukbe b. Haris şöyle demiştir: "en-Nuayman
veya en-Nuayman'ın oğlu içki içmiş olarak getirildi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem O anda orada bulunan kimselere onu dövmelerini emretti. Ukbe şöyle devam
etti:
Bu emir üzerine ona vurdular. Ben de ona ayakkabılarla vuranların
içindeydim."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buharl'nin kullandığı başlık, içki içme cezasının gizlice
vurulamayacağını söyleyen görüşün aksidir. Ebu Şahme'nin oğlunun olayı hakkında
Hz. Ömer'den daha önce bir nakil geçmişti. Ebu Şahme'nin oğlu Mısır'da içki
içince Amr b. eı-As ona evde içki içme cezası uyguladı. Hz. Ömer ise Amr'ın bu
fiiline tepki gösterdi ve o kişiyi Medine'ye getirterek sözkonusu cezayı
açıktan uyguladı. Bu haberi İbn Sa'd rivayet etmiştir. ez-ZUbeyr ise buna
işaret etmiştir. Sözkonusu haberi Abdurrezzak sahih bir isnadla uzun bir
şekilde İbn Öiner' den rivayet etmiştir. Bilginlerin çoğunluğu ise evde verilen
ceza ile yetinileceğini söylemişler ve Hz. Ömer'in uygulamasını, içki içme
cezası ancak açıktan vurulursa sahih olur şeklinde değil de Ebu Şahme'nin
oğlunu tedib etme konusunda mubalağada bulunma şeklinde yorumlamışlardır.
Yukarıdaki hadiste geçen "şariben=içmiş olarak"
Vüheyb'in rivayetinde "sekran = sarhoş olarak" şeklinde yer
almaktadır. Bazı bilginler içki içme cezasının kişiye sarhoşken uygulanabileceğinin
caizliğini bu hadisten çıkarmışlardır. Bazı zahiri alimlerinin kanaati bu
doğrultudadır. Çoğunluğu oluşturan fıkıh bilginleri ise bunun aksi
görüştedirler. Onlar sözkonusu hadisi, "Bundan maksat vurmanın sebebini
belirtmektir. Bu nitelik (içmiş olmak) o kişiye ceza uygulanırken de
mevcuttur" şeklinde yorumlamışlardır. Bilginler bunu ayrıca şöyle bir akıl
yürütme ile de teyit etmişlerdir. Şer', cezayı uygularken suçluya vurmaktan
maksat, caydırıcılığı sağlamak için ona bir parça acı vermektir.
Hadisten çıkan sonuçlar:
1. İçki içmek haramdır.
2. İçki içen kimseye ister çok, ister az içsin, ister sarhoş
olsun, isterse olmasın ceza uygulamak gereklidir.
باب: الضرب
بالجريد
والنعال.
4. İÇKİ İÇME SUÇUNDA YAPRAKLARI SOYULMUŞ HURMA DEĞNEKLERİYLE VE
AYAKKABILARLA VURMA
حدثنا
سليمان بن
حرب: حدثنا
وهيب بن خالد،
عن أيوب، عن
عبد الله ابن
أبي مليكة، عن
عقبة بن الحارث:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم أتي
بنعيمان، أو بابن
نعيمان، وهو
سكران، فشق
عليه، وأمر من
في البيت أن
يضربوه،
فضربوه
بالجريد
والنعال،
وكنت فيمن
ضربه.
[-6775-] Ukbe b. el-Haris şöyle anlatmıştır: Nuayman veya
onun oğlu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sarhoş olarak getirildi. Bu
kendisine ağır geldi ve evde bulunan kimselere ona vurmalarını emretti.
Oradakiler kendisini hurma değnekleri ve ayakkabılarla dövdüler. Ben de ona
vuranlar arasında idim.
حدثنا مسلم:
حدثنا هشام:
حدثنا قتادة،
عن أنس قال:
جلد
النبي صلى
الله عليه
وسلم في الخمر
بالجريد
والنعال،
وجلد أبو بكر
أربعين.
[-6776-] Enes b. Malik "Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şarap içmede hurma dalları ve ayakkabılarla dövme cezası uyguladı. Ebu
Bekir de kırk değnek vurdu" demiştir.
حدثنا قتيبة:
حدثنا أبو
ضمرة أنس، عن
يزيد بن الهاد،
عن محمد بن
إبراهيم، عن
أبي سلمة، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه:
أتي
النبي صلى
الله عليه
وسلم برجل قد
شرب، قال:
(اضربوه). قال
أبو هريرة:
فمنا الضارب بيده،
والضارب
بنعله،
والضارب
بثوبه، فلما انصرف،
قال بعض
القوم: أخزاك
الله، قال: (لا
تقولوا هكذا،
لا تعينوا
عليه الشيطان).
[-6777-] Ebu Hureyre'nin nakline göre Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'e içki içmiş olan bir adam getirildi. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem
"Bunu dövünüz!" buyurdu. Ebu Hureyre şöyle devam etti:
Artık aramızda eliyle, ayakkabısıyla vuran ve ihramı ile vuran
kimseler vardı. Vurma işi bitince topluluktan bazı kimseler
"Allah seni rezil rüsvay etsin" dediler. Bunun üzerine
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem :
"(Hayır) böyle söylemeyiniz! Bu adam'ın aleyhine şeytan'a
yardım etmeyiniz" buyurdu.
حدثنا عبد
الله بن عبد
الوهَّاب:
حدثنا خالد بن
الحارث: حدثنا
سفيان: حدثنا
أبو حصين: سمعت
عمير بن سعيد
النخعي قال:
سمعت
علي بن أبي
طالب رضي الله
عنه قال: ما
كنت لأقيم
حداً على أحد
فيموت، فأجد
في نفسي، إلا صاحب
الخمر، فإنه
لو مات وديته،
وذلك أن رسول الله
صلى الله عليه
وسلم لم
يسنَّه.
[-6778-] Ali r.a. şöyle demiştir: "Herhangi bir
kimseye had cezası uygulayıp da onun ölmesi ile üzüntü duymazdım. Ancak böyle
bir üzüntüyü içki içen kimse hakkında duyardım. İçki içen kimse had cezasından
dolayı ölseydi, muhakkak onun diyetini verirdim. Bunun sebebi şudur:
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, içki içenin cezası hakkında bize
sabit bir sayı ile vurarak had uygulamamız konusunda kesin bir hüküm
bildirmemiştir."
حدثنا مكي بن
إبراهيم، عن
الجعيد، عن
يزيد بن خصيفة،
عن السائب بن
يزيد قال:
كنا
نؤتى بالشارب
على عهد رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وإمرة أبي بكر
وصدراً من
خلافة عمر،
فنقوم إليه
بأيدينا
ونعالنا
وأرديتنا،
حتى كان آخر
إمرة عمر، فجلد
أربعين، حتى
إذا عتوا
وفسقوا جلد
ثمانين.
[-6779-] Saib b. Yezid şöyle demiştir: Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in zamanında, Ebu Bekir'in halifeliğinde ve Ömer'in
halifeliğinin ilk zamanlarında bize şarap içmiş olan sarhoş bir kişi getirildi
de ona doğru kalkıp ellerimizle, ayakkabılarımızla ve ridalarımızla vurduk. Hz.
Ömer, halifeliğinin son yıllarında o sarhoşa kırk değnek vurdu. Nihayet
insanlar içki içmek ve fesad çıkarmakta ileri gittiklerinde Ömer içki içenlere
seksen değnek vurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari, attığı bu başlıkla değnekle vurmanın şart
olmadığına işaret etmiştir. Bu konuda bilginler üç görüşe ayrılmışlardır.
Bunlar Şafi mezhebinde tercihe değer üç görüştür. Bunların içinde en sahih
olanı içki içen kimseye kamçıyla vurmanın caiz olduğudur. Ellerle,
ayakkabılarla ve elbiselerle vurmakla yetinmek caizdir. İkinci yaklaşıma göre
tek çıkar yol sopayla vurmaktır. Üçüncüsüne göre ise tek seçenek vurmaktır.
Tercihe değer olan görüşün yaklaşımı şudur: Bu Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in zamanında uygulanmıştır. Nesh edildiği sabit değildir. Sapa vurma ise
sahabe döneminde uygulanmıştır. Dolayısıyla bu uygulama sopanın caiz olduğunu
gösterir. Diğer görüşün delili ise İmam Şafii'nin elÜmm' deki şu ifadesidir:
İçki içene kamçıyla ceza uygulansaydı öldüğü takdirde diyetin i vermek
gerekirdi. Buna göre İmam Şafii sopayla vurmayla, ondan daha ağırını vurmayı
eşit görmüştür. Bu da bize vurmada asıl aracın kamçıdan başka bir şeyolduğunu
göstermektedir. Ebü't-Tayyib ve ona tabi olan bilginler içki içme suçunda
kamçıyla vurmanın caiz olmadığını açıkça belirtmişlerdir. Kadı Hüseyin ise
kamçıyla vurmanın gerekli olduğunu belirtmiş ve bu konuda sahabenin icmaını
delil olarak göstermiştir. Kadı Hüseyin nasstan kendi görüşüne uygun ifadeler
nakletmiştir. Fakat sahabe iemaını delil olarak gösterme, bizce tartışılır.
İmam Nevevi, Müslim şerhinde şöyle demiştir: Bilginler hurma dalı, ayakkabı ve
elbiselerin ucuyla vurmakla yetinileceği noktasında görüş birliği etmişlerdir.
Nevevi' şöyle devam etmiştir: En sahih olanı, kamçıyla vurmanın
caizliğidir. Bunun şart olduğunu söyleyen bilgin ise bilginlerin genelinden
ayrı düşmüştür. Bu hatadır ve sahih hadislerle reddedilmiştir. Bizim
kanaatimize gelince, bazı müteahhirun bilginleri orta bir yol bulmuşlar ve
kamçıyı içki içmekte inat edenlere, elbiselerin ucuyla ve ayakkabıyla vurmayı
zayıflara özel kabul ederken, bunların dışındakiler için ise durumlarına uygun
hareket edilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu görüş de isabetlidir.
"(Hayır) böyle söylemeyiniz! Bu adamın aleyhine şeytana
yardım etmeyiniz!" Onların böyle davranarak şeytana yardım etmeleri şu
nedenledir: Şeytan, o kişiye günahı süslü göstermek suretiyle onun rezil ve
rusvay olmasını istemektedir. Müslümanlar ona rezil ve rüsvay olması için
beddua ettikleri takdirde sanki şeytanın hedefini gerçekleştirmiş
olmaktadırlar. Bu hadisten Allah'a isyan eden kimseye -lanet okuma örneğinde
olduğu gibi- Allah'ın rahmetinden uzaklaşması bedduasında bulunmanın yasaklı ğı
anlaşılmaktadır.
"Fe yemlite fe ecide", "ecide" kelimesinin
çeşitli manaları vardır. Bunlardan buraya en uygun olanı üzüntü duymaktır.
"İçki içen kimse uygulanan had sonunda dolayı ölseydi, onun
diyetini verirdim. " Yani onun diyetini, bunu almaya hak sahibi olanlara
verirdim demektir.
"Lem yesunne" yani Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bu konuda bize sabit bir adet kanunlaştırmamıştır. (Kısaca Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, içki içenin cezası hakkında bize, sabit bir sayı
ile sarhoşa vurarak had uygulamamız konusunda kesin bir hüküm bildirmemiştir.)
(Önemli bilgi:)
Fıkıh bilginleri içki içme cezası hariç şer'i' cezalar uygulanırken
aldığı darbelerden dolayı ölen kimsenin katilinin herhangi bir tazminat
ödemekle yükümlü olmayacağı konusunda ittifak etmişlerdir. Hz. AIi'den az önce
belirttiğimiz şekilde bir görüş nakledilmiştir. İmam Şafil şöyle demiştir:
Kamçı dışında bir şeyle vurmak durumunda herhangi bir tazminat gerekmez. Ancak
kamçıyla vurduğu takdirde bazı bilginlere göre diyet öderken, bazılarına göre
kamçıyla vurmayla başka bir nesneyle vurma arasındaki farkı öder. Bu konudaki
diyet, devlet başkanının akilesine aittir. Suçlu kırk sopadan daha fazla
vurulduğu takdirde öldüğünde de hüküm böyledir.
"Ona doğru kalkar, ellerimizle, ayakkabılarımzia ve
ridalarımızla vururduk."
Yani bu sayılan şeylerle ona vururduk demektir.
"Hz. Ömer'in halifeliğinin son yıllarında o sarhoşa kırk
değnek vurdu." Bu ifadenin zahirinden anlaşılan kırk sopa belirlenmesi,
Hz. Ömer'in halifeliğinin son yıllarında olmuştur. Oysa gerçek böyle değildir.
Çünkü Halid b. Velid kıssası ile onun Hz. Ömer' e yazı yazması olayı bize Hz.
Ömer'in içki içene seksen sapa vurulması emrini halifeliğinin ortalarında
verdiğini göstermektedir. Zira Halid b. Velid, Hz. Ömer'in halifeliğinin
ortalarına doğru vefat etmiştir.
"lyLJ" yani Allah'a itaatin dışına çıktılar.
"Seksen sapa vurdu." İmam Malik'in Muvatta'ında Sevr
b. Yezid'den nakline göre Hz. Ömer içki içme cezası konusunda sahabelerle
danıştı. Hz. Ali ona "Bizim görüşümüze göre bu cezayı seksen sopa olarak
belirlemelisin. Zira içki içen kimse sarhoş olur. Sarhoş olan kimse abuk sabuk
konuşur. Böyle konuştuğunda da iftira eder" dedi. (Muvatta, Eşribe) Bunun
üzerine Hz. Ömer içki içme cezasını seksen sapa olarak belirledi. Bu rivayet
mu'daldır. Nesai ve Tahavı aynı rivayeti Yahya b. Fuleyh, Sevr, İkrime ve İbn
Abbas isnadıyla daha uzun bir olarak nakletmişlerdir. Bu rivayet şöyledir:
"İçki içenlere Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde el, ayakkabı
ve sopa ile usanıncaya kadar vuruluyordu. Hz. Ebu Bekir'in halifeliğinde içki
içenler daha da çoğaldılar. Ebu Bekir, 'Onlar için bir ceza belirlesek'dedi ve
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in döneminde yapılan uygulamayı benimsedi ve
içki içenlere kırk sopa vuruldu. Bu uygulama Hz. Ebu Bekir vefat edinceye kadar
sürdü. Sonra Hz. Ömer'in dönemi geldi. O da aynı şekilde içki içenleri dövdürdü.
Nihayet bir gün içki içmiş bir adam getirildi. "(Nesai, Sünenu'l-Kübra,
III, 252)
İbn Abbas bu hadisin devamında sarhoş olarak yakalanan kimsenin
hikayesine yer vermekte ve "İman eden ve iyi işler yapanlara ... (haram
kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur"(Maide 93) ayetini
kendi lehine delil olarak gösterdiğini, İbn Abbas'ın bu konuda onunla
tartıştığını ve ayetin kalan kısmı olan "hakkıyla sakındıkları"
ifadesini delil olarak gösterdiğini ve Allahu Teala'ın haram kıldığı bir şeyi
işleyen kimsenin takva sahibi olamayacağını söylediğini ifade etmektedir. Bunun
üzerine Hz. Ömer "Görüşünüz nedir?" diye sorunca, Hz. Ali söz almış
ve yukarıdaki yaklaşımını ifade etmiştir. O görüşünün sonunda "Abuk sabuk
konuştuğunda iftira atar, iftira atana ise seksen sopa vurulur" deyince,
Hz. Ömer bunu emretmiş ve içki içene seksen sopa vurulmaya başlanmıştır.
Hz. Ömer'in içki içene seksen sapa vurma uygulaması içki içme
cezasının seksen olduğuna delil gösterilmiştir. Uç mezhep imamının görüşü bu
doğrultudadır. Bu görüş İmam Şafii'nin iki görüşünden biridir. İbnü'l-Münzir de
bunu tercih etmiştir. İmam Şafil'nin sahih olan diğer görüşü ise içki içme
cezasının kırk sopa olduğu yolundadır. Burada bir hususu belirtelim: Ahmed b.
Hanbel'den de yukarıda zikredilen iki görüş doğrultusunda görüş naklediimiştir.
Kadı lyaz şöyle demiştir: Fıkıh bilginleri içki içme de ceza verileceği
noktasında görüş birliği etmişler, ancak bunun miktarı konusunda ihtilaf
etmişlerdir. Çoğunluk, içki içme cezasının seksen sopa olduğu görüşünü
benimsemiştir. Kendisinden meşhur olarak nakledilen bir rivayette İmam Şafiı,
bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel, Ebu Sevr ve Davud içki içme cezasının kırk
sopa olduğunu söylemişlerdir. İcmanın nakli konusunda İbn Dakik el-lyd, Nevevi
ve onların paralelinde düşünen fıkıh bilginleri Kadı lyaz'a tabi olmuşlardır.
Taberi, İbnü'l-Münzir ve başka bilginlerin bir grup bilginden naklettikleri
görüş nedeniyle icma görüşü tenkit edilmiştir. Buna göre içki içmede herhangi
bir had (şer'ı ceza) yoktur. Ancak tazir vardır. Bu bilginler yukarıda
zikredilen hadisleri delil olarak göstermişlerdir. Çünkü bu hadisler içki içme
konusunda belli bir sayıdan söz etmemektedir. Sözkonusu hadislerin en açık
olanı Enes hadisidir ve bu hadis herhangi bir sayıdan söz etmemektedir. İçki
içme cezası Enes'ten gelen hadis yollarının tercihe en değer olanına göre
kırktır.
Abdurrezzak'ın Musannef'inde şöyle bir rivayet yer almaktadır:
İbn Cüreyc ve Ma'mer'in nakline göre İbn Şihab'a "Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem içki içme suçunda kaç sopa uyguladı? diye sorulmuş, o da
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu konuda herhangi bir sınır
belirlemedi. Yanında bulunanlara içki içen kimseye elleriyle ve ayakkabılarıyla
vurmalarını emrediyordu ve sonunda da onlara 'tamam yeter' diyordu"(Abdurrezzak,
Musannef, VII, 377)
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in içki içene hiç vurmadığı
şeklinde bir rivayet de vardır. Bu rivayet Ebu Davud ve Nesal'de güçlü bir
senedie şu şekilde yer almaktadır: İbn Abbas'ın nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem içki içme suçunda herhangi bir sınır belirlemedi.
İbn Abbas şöyle devam etmiştir: Adamın biri içki içti ve sarhoş oldu.
Yakalanıp, Nebi s.a.v.'e getirilmek üzere yola çıkıldı. Adam Abbas'ın evinin
hizasına gelince, onların elinden kurtuldu ve Abbas'ın evine girdi ve oraya
sığındı.
Bu durum Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem' e arzedilince
Efendimiz sallalliihu aleyhi ve selleın güldü ve o adam hakkında herhangi bir
şeyi emretmedi.(Ebu Davud, Hudud; Nesai, Sünenu'l-kübra, III, 254) Taberl'nin
bir başka yolla İbn Abbas'tan nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
içki içmeye ancak son zamanlarda vurma cezası uyguladı. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem Tebuk gazvesine çıkmıştı. Geceleyin odasına bir sarhoş
getirildi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Bu adamın koluna birisi
girsin, elinden tutup onu evine götürsün" buyurdu. Bu rivayetıere
verilecek cevap şudur: Bundan sonra içki içmeye had cezası uygulanacağı
noktasında icma oluşmuştur. Çünkü Hz. Ebu Bekir, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in sarhoşa uyguladığı vurmayı araştırmış ve onu şer'ı cezc.\ olarak
belirlemiştir ve bu uygulamaya devam etmiştir. Kendisinden sonra gelenler de
-sayısında ihtilaf etmiş olsalar bile- bu uygulamaya devam ettiler. Kurtubi bu
haberleri şu şekilde yorumlayarak cem ve telif etmiştir: İlk başlarda içki içme
konusunda herhangi bir şer'ı ceza yoktu. İbn Abbas'ın, Abbas'a sığınan kişi
hakkındaki hadisi bu manada yorumlanır. Sonra içki içme cezası konusunda
herhangi bir miktar belirtmeyen diğer hadislerde yer aldığı üzere tazir
cezasına başlandı. Bunun ardından içki içmenin şer'i cezası (had) uygulandı.
Sahabilerin ekserisi içki içmenin muayyen bir cezası olduğuna inandıkları halde
açık ve net olarak bunun belirlendiğine muttali olmadılar. Buradan hareketle
Hz. Ebu Bekir, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda yapılan
uygulamayı esas aldı ve uygulama bu doğrultuda yerleşti. Sonra Hz. Ömer ve onun
görüşüne katılanlar kırk sapanın arttırılması kanaatine vardılar. Bu ya hüküm
çıkarma yoluyla şer'i ceza olarak ya da tazir cezası olarak arttırıldı.
Burada bir hususa daha değinmek gerekir: Geriye hadiste bir
kimse içki içtiğinde üç kez had cezası uygulanır. Dördüncü kez içtiğinde
öldürülür, bir rivayete göre ise beşinci kez içtiğinde öldürülür şeklindeki
hüküm kalmaktadır. Bu, Sünen'lerde isnadları güçlü olan birçok yoldan rivayet
edilmiş olan bir hadistir. Tirmizi, içki içen kimseye öldürme cezasının
uygulanmayacağı şeklinde bir icma nakletmiştir. içki içenin öldürüleceğinden
söz eden haber, -Ahmed b. Hanbel, Hasan-ı Basri ve bazı zahiri müçtehidlerinin
rivayet ettikleri üzere- Abdullah b. Amr gibi başkasının ondan buna dair sözünü
nakletmesinden uzak olan kimsenin naklidir şeklinde yorumlanmıştır.
Nevevi bu konuda daha da ileri gitmiş ve şöyle demiştir: Bu
görüş batııdır ve sahabi ve ondan sonra gelenlerin iemaına muhalifiir. Bu
konuda varid olan hadis mensuhtur. Hadis ya "Üç sebepten biri olmadıkça
bir Müslümanın kanı helalolmaz. " hadisiyle ya da onun nesh edildiğine
dair icma ile nesh edilmiştir. Bizce nesih delili açıkça nasslarda vardır. Bu
Ebu Davud'un, Zühri vasıtasıyla Kubaysa'dan bu konuda naklettiği şu haberdir:
içki içmiş birisi getirildi ve ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona sapa
cezası uyguladı. Sonra aynı kişi içmiş olarak yine getirildi yine sapa cezası
uyguladı. Ardından bir kez daha getirildi, yine sapa cezası uygulandı. Sonra
bir kez daha getirildi, yine sapa cezası uygulandı. Böylece öldürme hükmü
kaldırılmış oldu. Öldürme cezası bir ruhsattı."(Ebu Davud, HudCld)
içki içme cezasının sabit olduğu ve bu konuda öldürme cezası
bulunmadığı yolundaki icma yerleşik bir kuralalarak kalmıştır. Kırk ve seksen
sapa şeklindeki ihtilaf ise sürüp gitmiştir. Bu, Müslüman ve hür olan bir
kimseye mahsustur. Zimmiye gelince, ona had cezası uygulanmaz. Ahmed b.
Hanbel'den zimmiye de had uygulanacağına dair bir rivayet vardır. Yine ondan
gelen bir başka rivayete göre sarhoş olduğu takdirde bu ceza uygulanır.
Hanbelilerde sahih olan görüş çoğunluğun görüşü gibidir.