باب:
الاستثناء في
الأيمان.
9. YEMİNLERDE İSTİSNA
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا
حمَّاد، عن
غيلان بن
جرير، عن أبي
بردة ابن أبي
موسى، عن أبي
موسى الأشعري
قال:
أتيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في رهط
من الأشعريين
أستحمله،
فقال: (والله
لا أحملكم، ما
عندي ما
أحملكم). ثم
لبثنا ما شاء
الله، فأتي
بإبل، فأمر
لنا بثلاث
ذود، فلما
انطلقنا قال
بعضنا لبعض:
لا يبارك الله
لنا، أتينا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
نستحمله فحلف
أن لا يحملنا
فحملنا، فقال
أبو موسى: فأتينا
النبي صلى
الله عليه
وسلم فذكرنا
ذلك له، فقال:
(ما أنا
حملتكم، بل
الله حملكم،
إني والله - إن
شاء الله - لا
أحلف على
يمين، فأرى
غيرها خيراً
منها، إلا
كفَّرت عن
يميني، وأتيت
الذي هو خير
وكفَّرت).
[-6718-] Ebu Musa el-Eş'ari r.a. şöyle demiştir:
"Ben Eş'arilerden bir topluluk ile birlikte Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'e geldim ve kendisinden, binek olarak kullanmak ve ağırlıklarımızı
yüklemek üzere deve istedim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Vaılahi sizlerin binek olarak kullanacağınız deve/erim
yoktur, sizi bindireceğim hayvan da yoktur" dedi. Sonra biz Allah'ın
dilediği kadar bir müddet bekledik. Derken Rsulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e birtakım develer getirildi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bize üç deve verilmesini emretti. Yola koyulduğumuzda içimizden bazıları
şöyle dedi:
Allah bize bereket ihsan etmez. Biz kendisinden binecek ve
ağırlıklarımızı taşıyacak deve istemek için geldik, o da bizlere deve
vermeyeceğine yemin etti. Ebu. Musa olayın devamını şöyle anlatmıştır:
Bu konuşmanın ardından Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
geldik ve aramızda konuştuklarımızı ona açtık. Bize şöyle dedi:
"Sizleri develere yükleyen ben değilim. Fakat sizleri
develere Allah yüklemiştir ve ben Allah'a yemin ederim ki inşaailah (diye)
yemin eder de, sonra ondan başkasını daha hayırlı görürsem muhakkak yeminimden
kefaret verir ve o daha hayırlı olan işi yaparım, kefCıret veririm."
حدثنا أبو
النعمان:
حدثنا حمَّاد
وقال: (إلا كفَّرت
يميني، وأتيت
الذي هو خير،
أو: أتيت الذي
هو خير
وكفَّرت).
[-6719-] Hammad'ın nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem yukarıda geçen hadisteki son cümleyi şöyle ifade etmiştir:
"Allah'a yemin ederim ki inşaallah (diye) yemin eder de sonra
ondan daha hayırlısını görürsem yeminimin kefaretini verir, o daha hayırlı
olanı yapanm" ya da "daha hayırlı olanı yapar, yeminimin kefaretini
veririm."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان،
عن هشام بن
حجير، عن
طاوس: سمع أبا
هريرة قال:
(قال
سليمان:
لأطوفنَّ
الليلة على
تسعين امرأة،
كلّ تلد
غلاماً يقاتل
في سبيل الله،
فقال له صاحبه
- قال سفيان:
يعني الملك -
قل إن شاء
الله، فنسي
فطاف بهنَّ
فلم تأت امرأة
تلد منهنَّ
بولد إلا
واحدة بشق
غلام). فقال
أبو هريرة
يرويه قال: (لو
قال: إن شاء
الله لم يحنث،
وكان دركاً في
حاجته).
وقال مَرَّة:
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (لو استثنى).
وحدثنا أبو
الزناد، عن
الأعرج، مثل
حديث أبي هريرة.
[-6720-] Ebu Hureyre r.a. şöyle anlatmıştır: Hz.
Süleyman: "Yemin ederim ki ben bu gece doksan dokuz kadını dolaşırım ve
onların her biri Allah yolunda çarpışacak birer oğlan doğurur" dedi.
Arkadaşı ona -Süfyan arkadaş kelimesini' 'yani melek' diye açıklamıştır-
"İnşallah de!" dedi. Hz. Süleyman bunu söylemeyi unuttu ve kadınları
dolaştı. Neticede kadınlardan bir tanesi hariç hiç biri çocuk doğurmadı. O bir
kadın da yarım bir oğlan dünyaya getirdi."
Ebu Hureyre bu hadisi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet
ederek onun şöyle dediğini nakletti:
"Eğer Süleyman Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem inşaallah
deseydi, hem yemininde yanlışlık yapmış olmaz, hem de bu ihtiyacına erişme
vesilesi olurdu."
Ebu Hureyre bir keresinde de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Eğer Süleyman yemininde istisna yapsaydı. .. " buyurdu demiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari'nin "Yeminlerde istisna" şeklinde attığı
başlıkta yer alan "istisna" kelimesi "sünya" kökünden olup,
istif'al babındadır. Kelime, katlamak ve bükmek anlamına gelen
"senneytu'ş-şey'e" fiilinden türemedir. Yemininde istisna yapan kişi,
sanki ağzından çıkan sözlerin bir kısmını katlayıp, dürdüğü için yaptığı eylem
bu fiil ile ifade edilmiştir. Çünkü bir terim olarak istisna, söylenilen sözün
bazı anlamlarını hüküm dışına çıkarmak demektir. Bir kimse "Yemin olsun ki
inşallah (Allah dilerse) şöyle yapacağım" derse istisna yapmış olur. Aynı
şekilde "Yemin olsun ki inşallah şöyle yapmayacağım" dediğinde de
yine istisna yapmış olur. "Yemin olsun ki şöyle yapacağım ancak Allah' ın
dilemesi hariç (en yeşaallah)" veya "Yemin olsun ki şöyle yapacağım
ancak Allah'ın dilemesi (inşallah) hariç" cümleleri de aynı hükümdedir.
Yemin eden kimse "inşaallah" yerine "irade etme" ve
"ihtiyar" kökünü kullandığı takdirde bu da caizdir. İnşallah yaparım
deyip yapmayınca, inşallah yapmam deyip yapınca da yeminini bozmuş olmaz.
İbnü'l-Münzir şöyle demiştir: Alimler istisnanın vakti konusunda
ihtilaf etmişlerdir. Çoğunluğa göre "inşaallah" sözcüğünün yemine
bitişik olması şarttır. İmam Malik "Yemin eden kişi yeminini bitirdikten
sonra susarsa veya sözüne ara verirse istisna yapmış olmaz" demiştir. İmam
Şafiı ise şu görüşü benimsemiştir:
"İstisnanın ilk cümleye bitişik olması şarttır. İstisnayı
cümleye bitiştirmek, söze ara vermemekle olur. Yemin sözcüğüyle istisna
arasında bir sükut meydana gelecek olursa araları açılmış olur. Ancak hatırlama
susuşu veya nefes alma ya da yorulma veya sözün kesilmesi gibi mazeretler müstesnadır.
Yemin ettikten sonra başka bir söze başlamak da o cümlenin istisna ile
ilişkisini keser.
İbnü'l-Hacib bu meseleyi şöyle özetlemiştir: İstisnanın şartı
lafzan veya o hükümde bir şeyle bunu temel cümleye bitiştirmektir. Örfen
bitişmeye engel olmayan şeylerden soluklanma veya öksürme gibi ara vermeler
hükme n bitiştirmeye örnektir.
İbnü'l-Arabl'nin görüşü ise şöyledir: İstisna kefarete benzer.
Allahu Teala "Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin kefareti işte
budur"l99 buyurmuştur. Bu hükme sadece meşru olan yemin dahildir ki bu da
Allah'ın adı üstüne yapılan yemindir.