SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EYMAN VE’N-NUZUR

<< 2170 >>

باب: اليمين فيما لا يملك، وفي المعصية وفي الغضب.

18. BİR KİMSENİN MALİK OLMADIĞI ŞEY HAKKINDA, MASİYET SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA VE ÖFKE HALİNDE VAPTIĞI VEMİNİN HÜKMÜ

 

حدثني محمد بن العلاء: حدثنا أبو أسامة، عن بريد، عن أبي بردة، عن أبي موسى قال:

 أرسلني أصحابي إلى النبي صلى الله عليه وسلم أسأله الحملان، فقال: (والله لا أحملكم على شيء). ووافقته وهو غضبان، فلما أتيته قال: (انطلق إلى أصحابك فقل: إن الله، أو: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم يحملكم).

 

[-6678-] Ebu. Musa el-Eş'arı şöyle anlatmıştır: Arkadaşlarım (Eş'arfler Tebük seferinde) kendilerine binek ve yük hayvanı istemek üzere beni Nebi'e gönderdiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Vaılahi ben sizleri hiçbir hayvana bindiremem" dedi. O sırada ben kendisini öfkeli bir halde bulmuştum. (Bir süre sonra Bilal tarafından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına çağrıldım.) Bu sefer Resulullah'a geldiğimde bana "Arkadaşlarına git ve onlara 'Allah -veya- Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem sizleri (develere) yükleyecektir!' de" buyurdu.

 

 

حدثنا عبد العزيز: حدثنا إبراهيم، عن صالح، عن ابن شهاب (ح) وحدثنا الحجاج: حدثنا عبد الله بن عمر النميري: حدثنا يونس بن يزيد الأيلي قال: سمعت الزُهري قال: سمعت عروة بن الزبير، وسعيد بن المسيَّب، وعلقمة بن وقَّاص، وعبيد الله بن عبد الله بن عتبة، عن حديث عائشة زوج النبي صلى الله عليه وسلم،

 حين قال لها أهل الإفك ما قالوا فبرأها الله مما قالوا، كلّ حدثني طائفة من الحديث، فأنزل الله: {إن الذين جاؤوا بالإفك}. العشر الآيات كلها في براءتي، فقال أبو بكر الصديق، وكان ينفق على مسطح لقرابته منه: والله لا أنفق على مسطح شيئاً أبداً، بعد الذي قال لعائشة. فأنزل الله: {ولا يأتل أولوا الفضل منكم والسعة أن يؤتوا أولي القربى}. الآية. قال أبو بكر: بلى والله إني لأحب أن يغفر الله لي، فرجع إلى مسطح النفقة التي كان ينفق عليه، وقال: والله لا أنزعها عنه أبداً.

 

[-6679-] Zühri şöyle anlatmıştır: Urve b. Zubeyr, Said b. elcMüseyyeb,Alkame b. Kays, Ubeyduııah b. Utbe'den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in eşi Aişe olayını, yani iftira edenlerin kendisi aleyhinde söylediklerini söyledikleri zaman Aııah'ın Aişe'yi onların dedikodularından temize çıkarıp beri kılması olayını işittim. Bu dört kişinin her biri bana bu hadisin bir kısmını naklettiler. Aişe şöyle demiştir:

 

Allah (({Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in eşine) bu ağır iftirayı uyduranlar şüphesiz sizin içinizden bir gruptur"(Nur 11) cümlesiyle başlayan bu on ayeti benim suçsuzluğum hakkında indirdi. Bunun üzerine babam Ebu Bekir es-Sıddık hısımlığından dolayı nafaka vermekte bulunduğu Mıstah hakkında "Kızım Aişe'ye bu iftirayı attıktan sonra vallahi ben Mıstah'a ebediyyen bir şey vermem" diye yemin etti. Bunun üzerine Yüce Aııah "Içinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere {mallarından} vermeyeceklerine yemin etmesinler"(Nur 22) ayet-i kerimesini indirdi. Ebu Bekir şöyle dedi: "Vaııahi ben Aııah'ın beni mağfiret etmesini muhakkak severim" dedi ve Mıstah'a veregeldiği nafakayı tekrar vermeye başladı. Ve "Ben bu nafakayı ondan ebediyyen koparmaml" dedi.

 

 

حدثنا أبو معمر: حدثنا عبد الوارث: حدثنا أيوب، عن القاسم، عن زهدم قال: كنا عند أبي موسى الأشعري قال:

 أتيت رسول الله صلى الله عليه وسلم في نفر من الأشعريين، فوافقته وهو غضبان، فاستحملناه، فحلف أن لا يحملنا، ثم قال: (والله، إن شاء الله، لا أحلف على يمين، فأرى غيرها خيراً منها، إلا أتيت الذي هو خير، وتحللتها).

 

[-6680-] Zehdem şöyle anlatmıştır: Ebu Musa el-Eş'arl'nin yanında bulunuyorcluk. Bize şöyle dedi: Eş'arllerden bir topluluk içinde Nebi'e geldim. Onu bu sırada öfkeli bir halde buldum. Kendisinden bizlere binecek deve vermesini istedik. Resuluııah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizleri (develere) yükleyemeyeceğine dair yemin etti. Bir süre sonra da "Vallahi inşallah ben bir şeye yemin eder ve sonra ondan başkasını yemin ettiğim şeyden daha hcyırlı görürsem, muhakkak o hayırlı olanı yapar, yeminimi de kefaretle çözer, kurtulurum" dedi:

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: İbn Battal, İmam Buhari'nin attığı bu başc lıkla bir kadının nikahına malik olmadan önce talakını veya bir köleye sahip olmadan önce hürriyetini ta'lik etmenin caiz olduğu görüşüne meylettiği sonucunu çıkarmıştır. O bu konuda meydana gelen ihtilafları nakletmiş ve bu husustaki görüşleri ve delilleri uzun uzadıya açıklamıştır. Öyle anlaşılıyor ki İmam Buharl'nin maksadı onun dediğinden başkadır. Buharl'nin eğilimi şu yöndedir:

 

Nebi s.a.v. kendisinden binecek deve isteyenlere onları bindiremeyeceğine dair yemin etmiştir. Bir süre sonril kendilerini develere bindirince onlar ettiği yemini hatırlatmak için Nebie başvurmuşlardır. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara "Sizleri yükleyen ben değilim. Fakat sizleri Allah yüklemiştir" demiş ve yemininin, malik olduğu hususlarda geçerli olduğunu beyan etmiştir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onları malik olduğu deveye bindirseydi yeminini bozmuş olurdu ve kefaret verirdi. Fakat o Eş'arileri özelolarak malik olmadığı Allah'ın malı olan develere bindirdi. Böylece Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem yeminini bozmuş duruma düşmemiş oldu.

 

Nebi s.a.v.'in Eş'arileri develere bindirdikten sonra "Bir şeye yemin eder ve sonra ondan başkasını yemin ettiğim şeyden daha hayırlı görürsem muhakkak o hayırlı olanı yapar, yeminimi de kefaretle çözer kurtulurum" şeklindeki ifadesi, yeni bir hüküm kurucu, başlı başına bir kaideyi ifade etmektedir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem adeta şöyle demektedir: Eğer ben yemin eder, sonra yemin ettiğim şeyi terk etmeyi ondan daha hayırlı görürse m yeminimi bozar ve ona karşılık kefaret veririm.

 

İbnü'I-Müneyyir şöyle devam eder: Eş'arilerin Hz. Nebi'den binecek hayvan istemeleri, onun binek ve yük hayvanına malik olduğunu zannetmelerindendir. Bu taleplerinin ardından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendilerini malik olduğu herhangi bir hayvana bindiremeyeceğine yemin etmiştir. Çünkü kendisi o esnada böyle bir hayvana malik değildi. İbnü'l-Müneyyir sözüne devamle şöyle der: Bir kimse mülkünde olmayan bir şey üzerine o şeye bağlayarak herhangi bir fiili yapmayacağına yemin etse ... Bunu bir örnekle açıklamak daha iyi olur: Bir kimse sahip olmadığı bir deveyi kastederek "Şu deveye binersem şöyle şöyle yapmak boynuma borç olsun" diye yemin etse ve daha sonra o deve ye malik olup binse, bu yeminini bozmuş olduğu noktasında bilginler arasında ihtilaf yoktur. Bu, yeminin mülkiyete bağlanması kabilinden değildir.

 

Bizim bu konudaki görüşümüz ise farklıdır: İbnü'I-Müneyyir'in dile getirdiği görüş ihtimale açıktır. İbn Battal'ın görüşü de uzak bir ihtimal değildir. Aksine daha doğrudur. Şöylesine; Nebi s.a.v.'den binek ve yük hayvanı isteyen sahabiler, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yemin ettiğini, yapmayacağım diye yemin ettiği şeyin aksini yaptığını anlamışlar, bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendileri için binek ve yük hayvanı verilmesini emrettiğinde "Resulullah'a yeminini unutturduk" demişler ve onun daha önce ettiği yemini unuttuğunu zannetmişlerdir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise onlara bunu unutmadığını, fakat yaptığının ettiği yeminden daha hayırlı olduğu, yemin ettiğinde ve yemininden daha hayırlısını gördüğünde yapmayacağım diye yemin ettiği şeyi yaptığı ve yeminini kefaret vererek çözüp kurtulduğu şeklinde cevap vermiştir.

 

Bu konu "Yemini Bozmadan Önce Kefaret Verme" başlığı altında daha açık olarak gelecektir. Bir Kimsenin Malik Olmadığı Hususta Nezirde Bulunması başlığı altında insanın malik olmadığı hususta yemini meselesi hakkında daha fazla açıklama inşallah gelecektir.