باب: إذا حنث
ناسياً في
الأيمان.
15. UNUTARAK YEMİNİ BOZMAK
وقول الله
تعالى: {وليس
عليكم جناح
فيما أخطأتم
به} /الأحزاب: 5 /.وقال: {لا
تؤاخذني بما
نسيت} /الكهف: 73/.
"Hata etmenizden dolayı size bir günah yoktur."(Ahzab,
5) "(Musa): "Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma; şu işimde de bana
güçlük çıkarma!" dedi"(Kehf, 73)
حدثنا خلاد
بن يحيى:
حدثنا مسعر:
حدثنا قتادة: حدثنا
زرارة بن أوفى،
عن
أبي هريرة
يرفعه قال: (إن
الله تجاوز
لأمتي عما
وسوست، أو
حدثت به
أنفسها، ما لم
تعمل به أو
تكلَّم).
[-6664-] Ebu Hureyre merfu olarak şöyle rivayet etmiştir:
"Aııah ümmetime, kalbine giren vesveselere karşı, bunlarla
amel etmedikçe ve bunlardan söz etmediği sürece, müsamaha göstermiştir."
حدثنا عثمان
بن الهيثم، أو
محمد عنه، عن
ابن جريج قال:
سمعت ابن شهاب
يقول: حدثني
عيسى بن طلحة:
أن عبد الله
بن عمرو بن
العاص حدثه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم بينما هو
يخطب يوم
النحر إذ قام
إليه رجل
فقال: كنت
أحسب - يا رسول
الله - كذا
وكذا قبل كذا
وكذا، ثم قام
آخر فقال: يا
رسول الله،
كنت أحسب كذا وكذا،
لهؤلاء
الثلاث، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (افعل
ولا حرج).
لهنَّ
كلِّهنَّ
يومئذ، فما
سئل يومئذ عن
شيء إلا قال:
(افعل ولا حرج).
[-6665-] Abdullah İbn Amr İbn eı-As şöyle rivayet
etmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kurban Bayramı hutbesi okurken
bir adam ayağa kalkıp:
"Ey Allah'ın elçisi
ben (hac menasikinin) şöyle şöyle yapılacağını sanıyordum" dedi. Ardından
bir başka adam kalktı:
"Ey Allah'ın elçisi ben şu üç rüknün (tıraş olma, kurban
kesme ve şeytan taşlama) şöyle şöyle yapılacağını sanıyordum" dedi. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara:
"Bildiğiniz gibi yapın, bir sakınca yoktur, hepsinin günü
aynıdır" buyurdu. O gün Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ne sorulduysa
o:
"Öyle de yapabilirsiniz, bir sakınca yoktur" diye cevap
verdi.
حدثنا أحمد
بن يونس:
حدثنا أبو
بكر: عن عبد
العزيز بن
رفيع، عن
عطاء، عن ابن
عباس رضي الله
عنهما قال:
قال
رجل للنبي صلى
الله عليه
وسلم: زرت قبل
أن أرمي؟ قال:
(لا حرج). قال
آخر: حلقت قبل
أن أذبح؟ قال:
(لا حرج). قال
آخر: ذبحت قبل
أن أرمي؟ قال:
(لا حرج).
[-6666-] İbn Abbas r.a. şöyle demiştir: Bir adam Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e:
"Şeytan taşlamadan önce tavaf ettim" dedi. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bir sakıncası yoktur" buyurdu. Bir .başkası:
"Kurban kesmeden önce tıraş oldum" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem:
"Bir sakıncası yoktur" buyurdu. Bir başkası:
"Şeytantaşlamadan önce kurban kestim" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem:
"Birsakıncası yoktur" buyurdu.
حدثني إسحق
بن منصور:
حدثنا أبو
أسامة: حدثنا
عبيد الله بن
عمر، عن سعيد
بن أبي سعيد،
عن أبي هريرة:
أن
رجلاً دخل
المسجد يصلي،
ورسول الله
صلى الله عليه
وسلم في ناحية
المسجد، فجاء
فسلَّم عليه،
فقال له: (ارجع
فصل فإنك لم
تصل). فرجع
فصلى ثم
سلَّم، فقال:
(وعليك، ارجع
فصل فإنك لم
تصل). قال في
الثالثة:
فأعلمني، قال:
(إذا قمت إلى
الصلاة،
فأسبغ
الوضوء، ثم
استقبل القبلة،
فكبر واقرأ
بما تيسر معك
من القرآن، ثم
اركع حتى
تطمئن
راكعاً، ثم
ارفع رأسك حتى
تعتدل
قائماً، ثم
اسجد حتى
تطمئن
ساجداً، ثم
ارفع حتى
تستوي وتطمئن
جالساً، ثم
اسجد حتى
تطمئن
ساجداً، ثم
ارفع حتى
تستوي
قائماً، ثم
افعل ذلك في
صلاتك كلها).
[-6667-] Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: Bir adam
namaz kılmak için mescide geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de mescidin
bir köşesindeydi. Adam Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e selam verdi. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona:
"Git, bir daha namaz kıl, sen namaz kılmadın" dedi. Adam
geri döndü, bir daha namaz kıldı, ardından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
selam verdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem selama .J diye karşılık verdikten
sonra:
"Git, bir daha namaz kıl, sen namaz kılmadm» buyurdu. Bu
durum üçüncü kez tekrarlayınca adam Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
kendisine namaz kılmayı öğretmesini istedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurdu:
"Namaz kılacağm zaman güzelce abdest al, daha sonra kıbleye
yönel, tekbir getir. Kur'an'dan kolayına geleni oku. Daha sonra tüm azaların
yerli yerine oturacak şekilde rüko. et. Daha sonra dimdik ayakta duracak kadar
başını kaldır. Daha sonra tüm azaların yerli yerine oturacak şekilde secde et.
Daha sonra dimdik olacak ve azaların yerli yerine gelecek şekilde otur. Daha
sonra yine azaların yerli yerine oturacak şekilde secde et. Daha sonra dimdik
ayağa kalk. Bunları tüm namazın boyunca yap.»
حدثنا فروة
بن أبي المغراء:
حدثنا علي بن
مسهر، عن هشام
بن عروة، عن
أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت:
هزم
المشركون يوم
أحد هزيمة
تعرف فيهم،
فصرخ إبليس:
أي عباد الله
أخراكم،
فرجعت أولاهم
فاجتلدت هي
وأخراهم،
فنظر حذيفة بن
اليمان فإذا
هو بأبيه،
فقال: أبي
أبي، قالت:
فوالله ما انحجزوا
حتى قتلوه،
فقال حذيفة:
غفر الله لكم.
قال عروة:
فوالله ما
زالت في حذيفة
منها بقيَّة
خير حتى لقي
الله.
[-6668-] Aişe r.anha'dan şöyle rivayet edilmiştir:
Müşrikler Uhud Savaşında çok bariz bir biçimde yenilgiye uğramışlardı. İblis:
"Ey Allah'ın kulları, arkanıza bakın» diye seslendi. Öndeki
askerler geri döndü ve arkadakilerle savaşmaya başladılar. (Müslümanlarla
müşrikler birbirine karışmıştı) O esnada Huzeyfe İbn
el-Yeman babasını gördü: "Babam, babam» diye
(etrafındakilere) bildirmeye çalıştı. Aişe r.anha şöyle dedi:
"Allah'a yemin ederim ki, Müslümanlar bunu anlamadı,
uzaklaşmayıp Huzeyfe'nin babasını öldürdüler. Huzeyfe:
"Allah sizi affetsin» dedi. Urve şöyle diyor:
"Allah'a yemin ederim ki Huzeyfe vefat edinceye kadar
üzerinde bu olayın tesiri vardı.»
حدثني يوسف
بن موسى:
حدثنا أبو
أسامة قال:
حدثني عوف، عن
خلاس ومحمد،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه
قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (من أكل
ناسياً، وهو
صائم،
فليتمَّ
صومه، فإنما
أطعمه الله وسقاه).
[-6669-] Ebu Hureyre'den naklen Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in şöyle buyurduğu rivayet etmiştir:
"Kim oruçluyken unutarak yerse orucuna devam etsin. Onu
yediren ve içiren Allah'tır.»
حدثنا آدم بن
أبي إياس:
حدثنا ابن أبي
ذئب، عن الزُهري،
عن الأعرج، عن
عبد الله بن
بحينة قال:
صلى
بنا النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقام في
الركعتين
الأوليين قبل
أن يجلس، فمضى
في صلاته،
فلما قضى
صلاته انتظر
الناس
تسليمه، فكبر
وسجد قبل أن
يسلم، ثم رفع
رأسه، ثم كبر
وسجد، ثم رفع
رأسه وسلم.
[-6670-] Abduııah İbn Buhayne şöyle rivayet etmiştir:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize namaz kıldırdı, ilk iki re kattan
sonra oturmadan ayağa kalktı. Namaza devam etti. Namazı bitirince herkes onun
selam vermesini bekledi 'ama o tekbir getirerek iki kez secdeye gitti. Ardından
şöyle dedi:
"Bu iki secde namazını uzun ya da kısa kıldığından emin
olamayan kimse içindir. Bu kişi doğru olanı bulmaya çalışır, namazın kalanını
tamamlar ve ardından bu iki secdeyi yapar.»
حدثني إسحق
بن إبراهيم:
سمع عبد
العزيز بن عبد
الصمد: حدثنا
منصور، عن
إبراهيم، عن
علقمة، عن ابن
مسعود رضي
الله عنه:
أن
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم صلى بهم
صلاة الظهر،
فزاد أو نقص
منها - قال
منصور: لا
أدري إبراهيم
وَهِمَ أم
علقمة - قال:
قيل: يا رسول
الله، أقصرت
الصلاة أم
نسيت؟ قال:
(وما ذاك).
قالوا: صليت
كذا وكذا،
قال: فسجد بهم
سجدتين، ثم
قال: (هاتان
السجدتان لمن
لا يدري: زاد
في صلاته أم
نقص، فيتحرى
الصواب، فيتم
ما بقي، ثم
يسجد سجدتين).
[-6671-] İbrahim Alkame vasıtasıyla İbn Mesud'dan şöyle
rivayet etmiştir:
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlara öğle namazını kıldırmış,
ancak bu namazı kısa ya da uzun kılmıştır. Mansur diyor ki:
Bu hususta İbrahim mi Alkame mi yanıldı, bilemiyorum. Ashab Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Şöyle şöyle kıldın» deyince Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem iki secde yaptı ve şöyle buyurdu:
"Bu iki secde namazını uzun ya da kısa kıldığını bilmeyen
kimse içindir. Bu kimse doğruyu araştırır, namazını tamamlar daha sonra bu iki
secdeyi yapar.»
حدثنا
الحميدي:
حدثنا سفيان:
حدثنا عمرو بن
دينار: أخبرني
سعيد بن جبير
قال: قلت لابن
عباس فقال:
حدثنا أبيُّ
بن كعب:
أنه
سمع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم يقول:
(قال: {لا
تؤاخذني بما
نسيت ولا
ترهقني من
أمري عسراً}.
قال: كانت
الأولى من
موسى نسياناً).
[-6672-] Ubey ibn Ka'b Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in şöyle dediğini işitmiştir:
"Unuttuğum şeyden dolayı bana çıkışma; şu işimde de bana
güçlük çıkarma!"(Kehf, 73) dedi. Musa bu ilk sözünü unutarak söylemiştir.»
قال أبو عبد
الله: كتب إلي
محمد بن بشار:
حدثنا معاذ بن
معاذ: حدثنا
ابن عون، عن
الشعبي قال: قال
البراء بن
عازب،
وكان
عندهم ضيف
لهم، فأمر
أهله أن
يذبحوا قبل أن
يرجع ليأكل ضيفهم،
فذبحوا قبل
الصلاة،
فذكروا ذلك
للنبي صلى
الله عليه
وسلم، فأمره
أن يعيد
الذبح، فقال:
يا رسول الله،
عندي عناق
جذع، عناق
لبن، هي خير
من شاتي لحم.
فكان ابن عون
يقف في هذا
المكان عن
حديث الشعبي،
ويحدث عن محمد
بن سيرين بمثل
هذا الحديث، ويقف
في هذا المكان
ويقول: لا
أدري أبلغت
الرخصة غيره
أم لا. رواه
أيوب، عن ابن
سيرين، عن
أنس، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم.
[-6673-] Şa'bi şöyle demiştir: el-Bera' İbn A'zib bir
misafirleri olduğunu ve hanımına kendisi eve gelmeden önce misafirin de
yiyebilmesi için kurban kesmelerini söylemişti. Onlar da namazdan önce kurban
kesmişlerdi. Bu durumu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattıklarında Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, yeniden kurban kesmeleri gerektiğini söyledi.
El-Be ra ise iki kurbanlık koyun değerinde, süt veren besili dişi bir keçisi
olduğunu söyledi.
حدثنا
سليمان بن
حرب: حدثنا
شعبة، عن
الأسود بن قيس
قال: سمعت
جندباً قال:
شهدت
النبي صلى
الله عليه
وسلم صلى يوم
عيد، ثم خطب،
ثم قال: (من ذبح
فليبدل
مكانها، ومن
لم يكن ذبح،
فليذبح باسم
الله).
[-6674-] Cündeb şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bayram namazı kıldırdı, ardından hutbe okudu, sonra şöyle buyurdu:
"Kim kurban kestiyse onun yerine bir daha kessin. Kesmeyenler
de Allah'ın adıyla kessinier."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
(Unutarak yemini bozmak) Kefaret gerektirir mi gerektirmez mi? ,
"Hata etmenizden dolayı size bir günah yoktur"
Kasıtlı olmadıkça unutarak ya da zorlanarak yemininden dönen
kişinin yemininin bozulmuş sayılmayacağı fikrini ileri sürenler bu ayete
dayanmışlardır. Bu ayete dayanılarak kişiye şer'i anlamda yeminden dönme fiili
nispet edilmemiştir. Zira ayette kişi böyle bir fiili işlememiş kabul edilerek
haram hükmü kaldırılmıştır.
Selef alimleri bu konuda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir:
Boşama ve köle azadı yukarıdaki hükümden istisna edilmiştir. Bilmeden ya da
unutarak dahi olsa bunlardan dolayı kefaret gerekir. Ancak yeminler konusunda
unutma ya da bilmemek söz konusu ise kefaret gerekmez. İmam Şafii'den ve Ahmed
İbn Hanbel'den nakledilen bir rivayet bu yöndedir. Şafiler'in tercih edilen
görüşüne göre ise boşama, köle azadı ve yeminler bu konuda eşittir ve unutma
söz konusu ise hiç biri için kefaret gerekemez.
(Bunlarla amel etmedikçe ve bunlardan söz etmediği sürece)
İsmalll şöyle demiştir: Bu hadiste unutmaktan söz edilmemiştir.
Burada insanın hatırına gelenler kastediimiştir.
Buhari'nin kastı, unutmaktan kaynaklanan davranışlara müsamaha
ile bakmaktır. Çünkü unutmak kalbin amellerindendir.
Kirmani şöyle demiştir: Buhari hata ve unutma ile vesveseyi kıyaslamıştır.
Aynı şekilde alışkanlık haline getirmek söz konusu değilse hata
ve unutmaya itibar edilmez. Unutan ve yanılan bunu alışkanlık haline getirmiş
olmamalıdır.
Hadisin zahirinden anlaşılan amelden kastın azalarla amel
olmasıdır. Çünkü "amel etmedikçe" ibaresi başlangıç aşamasında hiçbir
şeyden dolayı sorgu olmayacağı fikrini vermektedir. Bu konuyla ilgili Rikak
Kitabının sonlarında yer alan "Kim bir günah işlemeyi aklına getirirse bu
günah yazılmaz" hadisi etrafında açıklama yapılmıştı.
Bu hadiste Hz. Muhammed'in ümmetinin, yüceliğine işaret
edilmiştir. Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Allah bana müsamaha
gösterdi" buyurmuştur. Hadiste ümmetin bu konuda diğer ümmetlerden
ayrıldığına işaret edilmiştir. Bazıları unutan kişinin durumunun günahı kasten
işleyenle aynı olduğunu söylemiş bunun bizden önceki ümmetler için günah olan
hususlardan olduğunu söylemişlerdir. Müslim'de Ebu Hureyre'den nakledilen •bir
rivayet bu durumu desteklemektedir: "Nefislerinizde olanı gizleseniz de açıklasanız
da Allah ondan dolayı sizi hesaba çeker" ayeti nazil olunca bu hüküm
sahabilere çok ağır geldi. Hadiste sahabilerin bu konudaki
şikayetlerizikredilmiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu şikayetler
karşısında onlara "Siz de ehl-i kitap gibi işittik ve isyan ettik mi demek
istiyorsunuz? Bilakis işittik ve itaat ettik deyiniz" buyurdu. Onlar da
öyle dediler. Bunun üzerine "O Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendisine
Rabbinden indirilene iman etti" diye başlayan ve içinde "Rabbimiz,
unuttuk yahut yanıldıysak bizi sorguya çekme!" ifadesi yer alan el-Baka ra
suresinin son ayetleri nazil oldu.
Beşinci hadis Uhut Savaşı'nda Huzeyfe'nin babası el-Yeman'ın
öldürülmesi hakkındadır. Bu hadis Menakıb Kitabı'nın sonlarında Uhut Gazvesi
ile ilgili bölümde yeterince şerh edilmiştir. Huzeyfe vefat edinceye değin
hayırlı bir kimse idi. Yanlışlıkla babasını öldüren müslümanlara "Allah
sizi affetsin" demesinden ötürü hayırlı bir kimse olmuştu. Ölünceye değin
de hayırlı bir kimse olarak kaldı. Hadisin sonunda belirtilen, Huzeyfe'nin
üzerinde bu olayın tesirinin kalmasından kasıt bu durumdur.