باب: لا يحلف
باللات
والعزى ولا
بالطواغيت.
5. LAT, UZZA VE TAĞUTLAR ADINA YEMİN EDİLMEZ
حدثني عبد
الله بن محمد:
حدثنا هشام بن
يوسف: أخبرنا
معمر، عن
الزُهري، عن
حميد بن عبد
الرحمن، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
حلف، فقال في
حلفه: باللات
والعزى،
فليقل: لا إله
إلا الله، ومن
قال لصاحبه:
تعال أقامرك،
فليتصدَّق).
[-6650-] Ebu Hureyre'den naklen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle
dediği rivayet edilmiştir:
Kim Lat ve Uzza adına yemin ederse, hemen Allah'tan başka bir ilah
olmadığını söylesin. Kim arkadaşına: "Gel kumar oynayalım" derse,
hemen sadaka versin."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Lat, Uzza ve Tağutlar Adına Yemin Edilmez: Lat ve Uzza adına
yemin etmek ile ilgili bu bölümde rivayet edilen hadis, en-Necm Süresi
tefsirinde açıklanmıştı. Tağutlar adına yemin etme ile ilgili rivayet ise
Müslim, Nesai ve İbn Mace'de Abdurrahman İbn Semüre'den merfu olarak
nakledilmiştir: "Tağutlar ve atalarınız adına yemin etmeyin." Müslim
ve İbn Mace rivayetlerinde 41}O yerine "Putlar adına yemin etmeyin»
anlamında I}O denilmiştir. I}O kelimesi
kelimesinin çoğulu olup put anlamındadır. Kafirlerin puta tapırıarak
azgınlığa (tuğyana) düşmelerinden ötürü putlar böyle adlandırılmıştır.
Yüceltmede veya bir başka hususta haddi aşan herkes tuğyana düşmüştür. Nitekim
"Şüphesiz ki, (tufanda) su haddini aştığı sirada sizleri gemide Biz
taşıdık'' (Hakka, 11) ayetinde de suyun taşması tuğyan kelimesi ile
anlatılmıştır. 41}O ise tağut kelimesinin çoğuludur. Bu kelimenin anlamı
en-Nisa süresinin tefsirinde açıklanmıştı.
Alimlerin çoğunluğu Lat, Uzza ve diğer putlar adına yemin eden
ya da "Şunu yaparsam Yahudi olayım veya Hıristiyan olayım ya da İslam'dan
yahut Nebiden uzak olayım» diyen kimsenin yemini geçerlidir. Allah'tan
bağışlanma dilemelidir. Ancak kefaret vermesi gerekmez. Bu tür sözler sarf
ettikten sonra "La ilahe illailah» demesi müstehaptır. Hanefilere göre bu
ifadelerle yemin eden kimsenin de kefaret ödemesi gerekir. Ancak "Nebiden
uzak olayım ya da bidatçi olayım» demişse bu tarz bir yemin kefaret
gerektirmez. Hanefiler bu konuda, Allah Teala'nın buyurduğu üzere, zıhar çirkin
ve yalan bir söz olduğu halde (Mücadele, 2) zıhar yapanın kefaret vereceği
hükmünden hareket etmişlerdir. Bu gibi şeyler üzerine yemin etmek de çirkindir.
Bu rivayette bu şekilde yemin eden kimsenin sadece "La ilah e iHaliah»
demesi belirtilmiş, kefaretten söz edilmemiştir. Nitekim gerekliliğine dair bir
delilolmadığı sürece kefaret gerekmez. Bu konuda zıharla kıyas yapmaları doğru
değildir. Çünkü bu gibi lafızlarla yeminden dolayı vacip gördükleri kefaret
zıhar kefareti değildir. Ayrıca kefareti gerekli görmedikleri bazı çirkin
sözleri de istisna etmişlerdir. Tüm bunlar yapılan kıyasın sahih olmadığını göstermektedir.
Nevevi el-Ezkar'da şöyle demiştir: Bu sözlerle yemin etmek
haramdır, te vbe gerektirir. Maverdi ve bir başkası da daha önce aynı görüşü
ileri sürmüştür. Ancak haberde belirtildiği şekilde "La ilahe
illailah" demek gerektiği üzerinde durmamışlardır. İbn Diryas el-Mühezzeb
Şerhinde bunu kesin olarak belirtmiştir. Begavi Şerhu's-Sünne'de Hattabi'ye
tabi olarak şöyle demiştir: Bu hadiste İslam'a uygun olmayan bir tarzda yemin
eden kimsenin günahkar olacağını ancak kefaret vermesi gerekmediğini, tevbe
etmesi gerektiğini belirtilmiştir. Zira Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona
kelime-i tevhidi söylemesini emretmiştir. Çünkü Lat ve Uzza adına yemin etmek
kefaret gerektiren bir duruma benzer, bu kefaret de kelime-i tevhit ile
karşılanır.
Et-Tibi şöyle demiştir: Lat ve Uzza adına yemin etmenin ardından
kumardan bahsedilmesinde şöyle bir hikmet vardır: Lat ve Uzza adına yemin etmek
yemin konusunda kafirlerle aynı şeyi yapmaktır. Bu kimseye tevhit
emredilmiştir. Kumar oynamaya davet eden kimse de oyunları konusunda kafirlere
benzemektir. Bunun kefareti de sadaka vermektir. Hadiste kumar oynamaya çağıran
kimsenin kefaret olarak sadaka vermesi emredilmişse kumar oynayan kişinin de
sadaka vermesi gereklidir.
باب: من حلف
على الشيء وإن
لم يُحلَّف.
6. YEMİN ETMESİ İSTENMEDİĞİ HALDE YEMİN EDEN KİŞİ
حدثنا قتيبة:
حدثنا الليث،
عن نافع، عن
ابن عمر رضي
الله عنهما:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم اصطنع
خاتماً من ذهب
وكان يلبسه،
فيجعل فصَّه
في باطن كفه،
فصنع الناس
خواتيم، ثم
إنه جلس على
المنبر فنزعه،
فقال: (إني كنت
ألبس هذا
الخاتم،
وأجعل فصَّه
من داخل). فرمى
به ثم قال:
(والله لا
ألبسه أبداً).
فنبذ الناس
خواتيمهم.
[-6651-] İbn Ömer r.a.'den nakledildiğine göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem altından bir yüzük yaptırmıştl. Yüzüğün kaşını,
avucunun içine doğru getirerek takıyordu. Bunun üzerine insanlar da kendilerine
yüzük yaptırdılar. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem minbere çıktı,
oturdu, yüzüğü Çıkardı ve:
"Ben bu yüzüğü takıyor, kaşını da avvcmun içine
getiriyordum" dedi. Yüzüğü attıktan sonra da: "Vallahi, bunu bir daha
takmayaeağım" buyurdu. İnsanlar da yüzüklerini çıkardılar.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Yemin etmesi istenmediği halde yemin eden kişi: Nebi s.a.v.'in
nasıl yemin ettiğine dair bölümde bu konuda çok fazla örnek zikredilmişti.
Musannif, burada da Nebi s.a.v.'in altın yüzük takması ile ilgili İbn Ömer'den
radıyalli'ıhu anh nakledilen bir rivayete yer vermiştir. Bu hadisin şerhine
Libas kitabının sonunda genişçe yer verilmişti.
Bazı Şafii ilim adamlarına göre itaat ile ilgili meseleler
haricinde, istenmediği halde yemin etmek mekruhtur.
İbnu'l-Müneyyir şöyle demiştir: Bu bölüm başlığında kastedilen'
"Allah'ı yeminierinizle, iyilik etmenize, takva sahibi olmanıza ve
insanlann arasını bulmaya engel yapmayın"(Bakara, 224) ayetinde kastedilen
ile aynıdır.