SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-KADER

<< 2157 >>

باب: {قل لن يصيبنا إلا ما كتب الله لنا} /التوبة: 51/: قضى.

15. DE Ki: "ALLAH'IN BiZiM iÇiN YAZDIĞINDAN BAŞKASI ASLA BiZE iSABET ETMEZ" (Tevbe, 51)

 

قال مجاهد: {بفاتنين} /الصافات: 162/: بمضلِّين إلا ما كتب الله أنه يصلى الجحيم. {قدَّر فهدى} /الأعلى: 3/: قدَّر الشقاء والسعادة، وهدى الأنعام لمراتعها.

Mücahid şöyle dedi: ... Siz onun aleyhine (insanları) fitneye sürükleyemezsiniz. "(Saffat, 162) ayetinde yer alan........ (fitneye sürüklemek) kelimesi ..... (delalete düşürmek) anlamındadır. "Kendisi cehenneme girecek olan müstesna"(Saffat, 162) ayeti ise 'Allah'ın cehenneme gireceğini yazdığı kimse müstesna' anlamındadır.  "O ki takdir edip hidayet yolunu gösterendir."(A'la, 3) Bedbahtlığı ve mutluluğu takdir etmiş, hayvanlara otlak yerlerini göstermiştir.

 

حدثني إسحق بن إبراهيم الحنظلي: أخبرنا النضر: حدثنا داود بن أبي الفرات، عن عبد الله بن بريدة، عن يحيى بن يعمر: أن عائشة رضي الله عنها أخبرته:

 أنها سألت رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الطاعون، فقال: (كان عذاباً يبعثه الله على من يشاء، فجعله الله رحمة للمؤمنين، ما من عبد يكون في بلد يكون فيه، ويمكث فيه لا يخرج من البلد، صابراً محتسباً، يعلم أنه لا يصيبه إلا ما كتب الله له، إلا كان له مثل أجر شهيد).

 

[-6619-] Aişe r.anha Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e veba hakkında soru sorduğunu, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kendisine şöyle cevap verdiğini nakletmiştir:

 

"Veba Allah'm dilediği kimseye göndereceği bir azaptır. Ancak Allah bu hastalığı mu'minler için bir azap değil rahmet kılmıştır. İçinde veba salgını olan bir beldeye giren kimse Allah'ın onun için yazdığından başkasının başına gelmeyeceğini bilerek orada kalsın, sabretsin, ecrini Allah'tan bekleyerek oradan çıkmasın. Buna rağmen (hastalığa yakalanır da ölürse) ona şehit sevabı verilecektir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

De ki: "Allah'ın bizim için yazdığından başkası asla bize isabet etmez": Ayette yer alan yazmak kelimesi takdir etmek anlamında tefsir edilmiştir. Takdir etmek yazmanın ihtiva ettiği manalardan biridir. et-Taberi de Tefsirinde bu manayı vermiştir.

 

Rağıb el-Isfahani şöyle demiştir: Yazgı ile 'gerçekleşen kader' kastedilir." Eğer Allah'ın geçmiş bir yazgısı olmasaydı" (el-Enfal, 8/68) ayeti de bu anlamda olup yazgı ile kader kastedilmiştir. " Rabbiniz kendi üzerine rahmeti yazdı. "(En'am, 54) ayetinde de bu mana kastedilmiştir. "De ki: "Allah'ın bizim için yazdığından başl<ası asla bize isabet etmez" yani onun kaderi ve kazası dışında bir şeyolmaz.

 

Ragıb şöyle demiştir: Ayette bizim için anlamında L:.J kelimesi kullanılmış,  kelimesi kullanılmamıştır. Bu da Allah'tan geleni nimet kabul etmek, zorluk addetmemek anlamındadır. Bir sonraki ayet bu tefsiri desteklemektedir: "De ki:

 

"Bize iki güzel şeyin birinden başkasının gelmesini migözetir durursunuz?»(Tevbe, 52) Bu ayette iki güzel şeyle fetih ve şehitlik kastedilmektedir. Bunların ikisi de nimettir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Bu ayetin kulların kendi irade ve kesbiyle başlarına gelen olaylar hakkında olmadığı söylenir. Bu ayet insanların kendi kendilerine elde etmeye güçleri yetmeyen, sadece Allah'ın fiili olabilecek sebeplerden dolayı başlarına gelenler hakkındadır.

 

Ben buna şöyle cevap veririm: Genellemek daha doğrudur. İnsanların kendi kesp ve iradeleri ile başına gelen olaylar Allah'ın takdirine bağlıdır, O'nun iradesi ile gerçekleşir. Doğrusunu Allah bilir.

 

Ragıb şöyle demiştir: Allah'ın kullara hidayet vermesi dört şekilde olur. Birincisi: Herkese payına düşen miktarda verilen hidayettir. Nitekim buna şöyle işaret etmiştir: "Rabbimiz bütün her şeye hilkatini verip, sonra da doğru yolu gösterendir"(Taha, 50)

 

İkincisi: Nebilerin dua etmesiyle verilen hidayettir. Buna da şöyle işaret edilmiştir: "Onları emrimizle doğru yolu gösteren önderler kıldık. "(Enbiya, 73)

 

Üçüncüsü: Kendisine doğru yol gösterilen kimsenin muvaffak olup doğru yolu bulmasıdır. Bu durum da şu ayetlerde açıklanmıştır: "Kim Allah'a iman ederse onun kalbine hidayet verir.'' "Allah hidayete erenlerin hidayetini artınr.»(Meryem,76)

 

Dördüncüsü: Ahirette cennete ulaştırmaktır. Bu duruma da şu ayette işaret edilmiştir: "Bizi buna ileten Allah'a hamdolsun, Allah bizi bu yola iletmeseydi, kendiliğimizden bunu bulmuş olamazdık.(A'raf, 43)

 

Bu dört hidayet aşama aşamadır. Birinciyi elde edemeyen ikinciye, ikinciyi elde edemeyen üçüncüye, dördüncüye erişemez. Üçüncüyü elde edemeyen dördüncüye erişemez. Üçüncü aşamada olan hidayeti elde etmek için önceki iki aşamayı elde etmek gereklidir. Ancak ikinci olmadan birinci, üçüncü olmadan da ikinci elde edilir. İnsan bir başkasını ancak dua etmek ve yolları tarif etmekle hidayete ulaştırabilir. Diğer aşamalarda olan hidayetlere ulaştıramaz. Bu duruma şöyle işaret edilmiştir: "Ve muhakkak ki sen dosdoğru yola iletirsin» (Şura, 52) Diğer hidayetlere ise şu ayette işaret edilmiştir: "Muhakkak ki sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Fakat Allah dilediğine hidayet verir.''(Kasas, 56)

 

Musannif daha sonra veba hakkında Aişe r.anha'nın rivayet ettiği hadisi nakletmiştir. Bu hadis daha önce Tıp Bölümünde (5734 numaralı hadis) yeterince şerh edilmişti. Burada yer verilme amacı Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu rivayette "Allah'ın onun için yazdığından başkasının başına gelmeyeceğini bilerek" demiş olmasıdır.

 

باب: {وما كنا لنهتدي لولا أن هدانا الله} /الأعراف: 43/.

16. ALLAH BİZİ BU YOLA İLETMESEYDİ, KENDİLİĞİMİZDEN BUNU BULMUŞ OLAMAZDIK (A'raf, 43)

 

{لو أن الله هداني لكنت من المتقين} /الزمر: 57/.

"Veya: "Eğer Allah bana hidayet etse idi elbette takvalılardan olurdum" demesin"(Zümer, 43)

 

حدثنا أبو النعمان: أخبرنا جرير، هو ابن حازم، عن أبي إسحق، عن البراء ابن عازب قال:

 رأيت النبي صلى الله عليه وسلم يوم الخندق ينقل معنا التراب، وهو يقول:

(والله لولا الله ما اهتدينا - ولا صمنا ولا صلينا فأنزلن سكينة علينا - وثبِّت الأقدام إن لاقينا

والمشركون قد بغوا علينا - إذا أرادوا فتنة أبينا).

 

[-6620-] Bera' b. A'zib şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek Savaş'ında bizimle beraber toprak taşıyor ve şu beyitleri söylüyordu:

 

Allah'a and olsun ki, Allah bize hidayet etmeseydi biz doğru yolu bulamazdık Ne oruç tutar ne de namaz kılardık

 

O bize sükunet verdi Başımıza gelenler karşısında bize sebat verdi Müşrikler bize karşı taşkınlıklar yapmışlardı Onlar fitne çıkarmak isteyince biz yüz çevirdik

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Musannif başlıktan sonra içinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in" Allah'a and olsun ki, Allah bize hidayet etmeseydi biz doğru yolu bulamazdık" dediği nakledilen Bera'nın bu rivayetine yer vermiştir. Bu beyitlerin şerhine daha önce Hendek Gazvesi ile ilgili başlıklarda yer verilmişti.