SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’R-RİKAK

<< 2121 >>

باب: يقبض الله الأرض يوم القيامة.

44. ALLAH'IN KIYAMET GÜNÜ YERYÜZÜNÜ KABZEDECEĞİ

 

رواه نافع، عن ابن عمر، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

Bu hadisi Nafi, İbn Ömer'den, o da Nebi s.a.v.'den rivayet etmiştir.

 

حدثنا محمد بن مقاتل: أخبرنا عبد الله: أخبرنا يونس، عن الزُهري: حدثني سعيد بن المسيَّب، عن أبي هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (يقبض الله الأرض، ويطوي السماء بيمينه، ثم يقول: أنا الملك، أين ملوك الأرض).

 

[-6519-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Allah (kıyamet günü) bütün yeryüzünü kabzasına alır, gekleri de sağ eli içine dürer büker, sonra (mahşer halkına)

 

'İşte ben kainatın melikiyim! Yeryüzünün melikleri nerede?' diye hitap eder" buyurmuştur.

 

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن خالد، عن سعيد بن أبي هلال، عن زيد بن أسلم، عن عطاء بن يسار، عن أبي سعيد الخدري:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (تكون الأرض يوم القيامة خبزة واحدة، يتَكَفَّؤُها الجبَّار بيده كما يكفأ أحدكم خبزته في السفر، نزلاً لأهل الجنة). فأتى رجل من اليهود فقال: بارك الرحمن عليك يا أبا القاسم، ألا أخبرك بنزل أهل الجنة يوم القيامة؟ قال: (بلى). قال: تكون الأرض خبزة واحدة، كما قال النبي صلى الله عليه وسلم، فنظر النبي صلى الله عليه وسلم إلينا ثم ضحك حتى بدت نواجذه، ثم قال: ألا أخبرك بإدامهم؟ قال: إدامهم بالام ونون، قالوا: وما هذا؟ قال: ثور ونون، يأكل من زائدة كبدهما سبعون ألفا.

 

[-6520-] Ebu Said el-Hudri r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Kıyamet gününde bütün yeryüzü tandırda pişirilen bir tek ekmek (gibi) olur. Cebbar olan Allah onu eliyle evirir çevirir alt üst eder. Sizin biriniz yolculukta bazlamasını (tandıra koyup pişirinceye kadar) evirip çevirdiği gibi. (Bu muazzam ekmek) cennet ehli için yolcuk konuk azığı olarak hazırlanır. "

 

Ebu Said dedi ki: Bu sırada bir Yahudi geldi ve "Ya Ebe'I-Kasım! Rahman sana mübarek kılsın! Cennet ehlinin kıyamet günü yol azığının ne olduğunu sana haber vereyim mi?" dedi; Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Evet" buyurdu. Yahudi "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in söylediği gibi, yeryüzü bir tek ekmek yapılır!" dedi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize baktı, sonra azı dişleri meydana çıkıncaya kqdar güldü. Sonra Yahudi

 

"Sana cennet ehlinin ekmeklerinin katığını da haber vereyim mi?" dedi ve şöyle devam etti:

 

"Cennet ehlinin katıkları balam ve nun' dur" dedi. Sahabiler "Bunlar nedir?" diye sordular. Yahudi "öküzle balıktır! Bu iki hayvanın ciğerlerinin en nefis uç parçalarını cennet ehlinden yetmiş bin kişi yiyecektir" diye cevap verdi;

 

 

حدثنا سعيد بن أبي مريم: أخبرنا محمد بن جعفر قال: حدثني أبو حازم قال: سمعت سهل بن سعد قال:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (يحشر الناس يوم القيامة على أرض بيضاء عفراء، كقرصة نقي). قال سهل أو غيره: (ليس فيها معلم لأحد).

 

[-6521-] Sehl b. Sa'd'ın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Kıyamet günü insanlar, kepekten arınmış beyaz undan yapılan somun ekmek gibi beyaz bir saha üzerinde. toplanırlar" buyurmuştur.

 

Sehl b. Sa'd -veya başka biri- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "O sahada bir kimseye yol gösterecek (dağ taş gibi) hiçbir alamet yoktur" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Allah (kıyamet günü) bütün yeryüzünü kabzaslna alır, gökleri de sağ eli içine dürer, büker." İbn Vehb'in Yunus'tan yaptığı rivayette "yevme'l-kıyameti" şeklinde bir farklılık vardır. Kadı lyaz şöyle der: Bu hadis Sahih'te üç lafıila yer almıştır: Bunlar "el-kabz", "et-tayy" ve "el-ahz" kelimeleridir. Bunların her üçü de "el-cem' = toplama" manasınadır. Zira gökler yayılmış, yeryüzü ise elips şeklinde dürülmüş ve uzatılmıştır. Öte yandan söz konusu manalar, "er-ref ' = yukarı kaldırma", "el-izale = izale etme" ve "et-tebdll = değiştirme" manasında birleşir. Bu da Allahu Teala'ın yeryüzünü bir uçtan diğer uca toplayıp yok edeceği sonucuna ulaşır. Üzerinde durduğumuz ifade, sözkonusu mahlukları Allah'ın kabzetme ve yaydıktan sonra toplama ve dağıtmasının temsili anlatımıdır. İfade bu haliyle yayma ve kabzetmeye değil, kabzedilen ve yayılan şeye delalet etmektedir. Burada tamamen kuşatmaya da işaret vardır. Bu konunun daha fazla açıklaması inşallah ileride Tevhid Bölümünde gelecektir.

 

"Kıyamet gününde bütün yeryüzü tandırda pişirilen bir tek ekmek (gibi) olur." Hadisteki "arz" kelimesinden maksat, dünya yuvarlağıdır. "Hubze" hakkında Hattabi şöyle demiştir: Hubze, içinde ateş yakıldıktan sonra tandır çukuruna konulan hamur demektir.

 

"Yetekeffeuha el-cebbaru" yani onu evirir çevirir, alt üst eder.

 

"Nüzülen li ehli'l-cenne" bu ifadede yer alan "nüzül" misafire ve askere takdim edilen yiyecek şeyler, azık demektir. Rızka, ihsan ve lütfa da "nüzül" denir. "Aslaha li'l-kavmi nüzülehCı" yani onlara başına oturmaları uygun olan gıdalarını güzelce hazırladı demektir. "Nüzül", yemekten önce misafire acele ile verilen şeye de denir. Kelimenin manaları içinde burada en uygun olanı bu son manadır.

 

"Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize baktı, sonra güldü." Ravi bununla yahudinin kendi kitaplarından Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in vahiy yoluyla haber verdiğinin aynısını bildirmesine taaccub ettiğini ifade etmek istemektedir. Hakkında vahiy inmeyen hususlarda ehl-i kitabın söylediklerine uygun şeyler söylemesi, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hoşuna gidiyordu. Onların muvafakatları bir de kendisine vahiy inen hususta olduğunda durum nice olur!

 

"Hatta bedet nevacizuhCı." Bu cümledeki "nevaciz", "nacize" kelimesinin çoğuludur. Bundan maksat azı dişlerinin en arkasında alandır. Hadis metninde yer alan "idam" ekmekle birlikte yenilen katık demektir.

 

"Yahudi öküzle balıktır dedi." Hattabi şu açıklamayı yapar: Hadis metninde yer alan "nun" hadiste açıklaması yapıldığı üzere balık demektir. "Balam"a gelince, yahudinin yaptığı tefsir onun öküz olduğunu göstermektedir.

 

Kadı Iyaz şöyle der: Bu konuda söylenebilecek en uygun şey "balam" kelimesinin rivayette yer aldığı şekilde bırakılması ve İbranice bir kelime olduğu şeklinde yorumlanmasıdır. İmam Nevevi bunu kesin bir dille ifade ederek kelimenin öküz manasında İbranice bir kelime olduğunu söylemiştir.

 

"Bu iki hayvanın ciğerlerinin en nefis uç parçalarını cennet ehlinden yetmişbin kişi yiyecektir." Kadı Iyaz şöyle demiştir: "Ziyadetü'l-kebid" ve "zaidetuha" ciğere bitişik başlı başına bir parçadırki ciğerin en nefis kısmıdır. Bundan dolayı yetmiş bin kişinin özelolarak bundan yiyeceği ifade edilmiştir. Herhalde onlar cennete sorgusuz sualsiz girecek olan kimselerqir. Bundan dolayı da misafire takdim edilen ikramın en hoşu ile üstün tutulmuşlardır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "yetmiş" kelimesi ile birçok kişiyi kastetmiş ve bununla herhangi bir rakamı sınırlamak istememiş olma ihtimali vardır. Meğazi Bölümünden biraz önce "Ebvabu'l-hicre" başlığı altında Abdullah b. Selam'ın cennettekilerin yiyeceği ilk yemeğin balık ciğerinin uç parçası olduğunu söylediğine değinmiştik. Müslim'de yer alan Sevban hadisine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Cennet/iklerin armağanıbalık ciğerinin bir parçası olacaktır" demiştir. Aynı hadiste "Onların bu ön ikramdan sonraki gıdaları ise cennetin etrafından yiyen cennet öküzünün kendilerine kesilmesidir" ifadesi ile "Onların içecekleri selsebil adındaki pınardandır" cümlesi de yer almaktadır.(Müslim, hayz)

 

"Ardun afra." Hattabi "el-afer" açık ve net olmayan bir beyazlıktır demiştir. "Ke kursati'n-nakiyyi." Hattabtnin açıklamasına göre karışımdan ve kepekten arınmış halis beyaz undan yapılmış somun ekmek gibi demektir.

 

Sehl veya bir başkasının rivayetine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'O sahada bir kimseye delalet edecek, yol gösterecek hiçbir alamet yoktur' buyurmuştur. "el-Alem" ve "el-ma'lem" aynı manayadır. Hattabi'nin belirttiğine göre bununla yeryüzünün dümdüz olacağı ifade edilmek istenmektedir. "el-Ma'lem" kendisi sayesinde yolun bulunduğu şey, işaret demektir.

 

Kadı Iyaz şöyle der: Söylenmek istenen dünyanın üzerinde mesken, bina, iz ve yol boylarındaki dağ, göze batan bir kaya parçası gibi işaretlerin olmaya. cağıdır.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Bu hadis dünya yüzeyinin nasılolacağını üstü kapalı olarak anlatmakta, onun gideceğini ve onunla olan (mülkiyet) bağın (ın) kesileceğini belirtmektedir. Davı}dı şöyle der: Söylenmek istenen şudur: O gün hiçbir kimse dünyadan herhangi bir şeyi ihraz edemeyecektir, sadece idrak ettiğini elde edecektir.

 

2- Ebu Muhammed b. Ebi Cemre şöyle der: Bu hadis Allah'ın kudretinin büyüklüğüne delildir. Hadis, kıyamet günü meydana gelecek olayları ayrıntısıyla bildirmektedir ki bunu duyan basiret üzere olsun ve nefsini o korkunç durumdan kurtarsın. Çünkü herhangi bir olayın ayrıntılarını daha meydana gelmeden bilmek onun ansızın gelmesinin aksine nefsi eğitme ve onu kurtuluşunu sağlayacak şeye sevketmek anlamınadır.

 

3- Hadis insanların mahşergünü dikilecekleri yerin şu andaki yeryüzünden çok daha büyük olduğuna işaret etmektedir Sözkonusu sıfatın hikmeti o günün adalet ve hakkın zuhur edeceği gün olduğudur. Aiıah'ın hikmeti bunların üzerinde gerçekleşecek olduğu yerin masiyet ve zulümden temiz olmasını gerektirmiştir. Bir de Allah'ın mü min olan kullarına kendi azametine layık olan bir yerde tecelli etmesi öngörülmüştür. Çünkü böyle bir yerde verilecek hüküm, ancak Allah için olacaktır. Dolayısıyla o mahallin Allah'a halis olması uygun düşmüştür.

 

4- Hadis, dünya arzının yok olacağına ve mahşerde durulacak ola yerin yenileceğine işaret etmektedir. Selef bilginleri arasında "Yer başka bir yer, gökler de (başka gökler) haline getirildiği, (insanlar) bir ue gücüne karşı durulamaz olan Allah'ın huzuruna çıktıkları gün (Allah bütün zalimlerin cezasını uerecektir)"(İbrahim 48) ayetinden neyin kastedildiği yani "yerin değiştirilmesi"nin zatı ve sıfatıyla mı, yoksa sadece sıfatıyla mı olacağı noktasında ihtilaf etmişlerdir. Buraya aldığımız hadis, birinci ihtimali güçlendirmektedir.