باب: من أحب
لقاء الله أحب
الله لقاءه.
41. ALLAH'A KAVUŞMAYI ARZU EDEN KİMSEYE ALLAH'IN DA KAVUŞMAYI
SEVMESİ
حدثنا
حجَّاج: حدثنا
همَّام: حدثنا
قتادة، عن أنس،
عن عبادة بن
الصامت، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
أحب لقاء الله
أحب الله
لقاءه، ومن
كره لقاء الله
كره الله
لقاءه).قالت
عائشة أو بعض
أزواجه: إنا
لنكره الموت،
قال: (ليس ذاك،
ولكنَّ
المؤمن إذا
حضره الموت بُشِّر
برضوان الله
وكرامته،
فليس شيء أحب
إليه مما
أمامه، فأحب
لقاء الله
وأحب الله
لقاءه، وإن
الكافر إذا
حضر بُشِّر
بعذاب الله
وعقوبته،
فليس شيء أكره
إليه مما
أمامه، فكره لقاء
الله وكره
الله لقاءه).اختصره
أبو داود
وعمرو عن شعبة.
وقال سعيد: عن
قتادة، عن
زرارة، عن
سعد، عن عائشة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-6507-] Ubaıde İbn es-Samit'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a kavuşmayı
arzu eder severse Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmaktan
hoşlanmazsa Allah da ona kavuşmaktan hoşlanmaz."
Aişe -veya Nebi'in eşlerinden bir başkası- "(Ya Resulallah!)
Bizler ölmekten elbette hoşlanmayız!" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem onlara "Konu bu değildir. Fakat şöyledir: mu'mine ölüm hali
gelince, Allah'ın o kuldan hoşnutluğu onun ikram ve ihsanı ile müjdelenir. Bu
müjde üzerine artık mu'mine (ölüm gibi) kendisini karşılayacak hallerden daha
sevimli bir şey olamaz. O anda mu'min Allah'a kavuşmayı arzu edip ister, Allah
da mu'min kuluna kavuşmayı sever. Fakat kafir öyle değildir. Ona ölüm hali
geldiğinde Allah'ın azabı ve ukubeti müjdelenir. O anda kafire önündeki ölüm
gibi hallerden daha çirkin bir hal olamaz. Bu suretle kafir Allah'a kavuşmaktan
hoşlanmaz, Allah da ona kavuşmayı çirkingörür."
حدثني محمد
بن العلاء:
حدثنا أبو
أسامة، عن بريد،
عن أبي بردة،
عن أبي موسى،
عن
النبي صلى
الله عليه وسلم
قال: (من أحب
لقاء الله أحب
الله لقاءه،
ومن كره لقاء
الله كره الله
لقاءه).
[-6508-] Ebu Musa'nın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Her kim Allah'a kavuşmayı severse Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim
de Allah'a kavuşmayı sevmezse, Allah da onunla buluşmayı istemez"
buyurmuştur.
حدثني يحيى
بن بكير:
حدثنا الليث،
عن عقيل، عن
ابن شهاب:
أخبرني سعيد
بن المسيَّب،
وعروة بن
الزبير في
رجال من أهل
العلم: أن
عائشة زوج النبي
صلى الله عليه
وسلم قالت:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول وهو
صحيح: (إنه لم
يقبض نبي قط
حتى يرى مقعده
من الجنة، ثم
يُخيَّر).
فلما نزل به
ورأسه على
فخذي غشي عليه
ساعة، ثم أفاق
فأشخص بصره
إلى السقف، ثم
قال: (اللهم
الرفيق
الأعلى). قلت:
إذاً لا يختارنا،
وعرفت أنه
الحديث الذي
كان يحدثنا
به، قالت:
فكانت تلك آخر
كلمة تكلم بها
النبي صلى
الله عليه
وسلم قوله:
(اللهم الرفيق
الأعلى).
[-6509-] Nebi s.a.v.'in eşi Hz. Aişe şöyle anlatmıştır: Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem sağlığı yerinde iken "Hiçbir Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in ruhu, cennetteki durağını görmedikçe kabzolunmaz. Sonra
(ölmekle hayatta kalmak arasında) muhayyer kılınır." buyurup dururdu.
Hastalanıp, ruhu kabzolunma zamanı gelince, başı benim dizimin
üstünde bulunduğu bir sırada: kendisine bir süre baygınlık geldi. Sonra ayılınca
gözünü tavana doğru dikti, sonra "Ya Allah en yüksek refiki isterim"
diye dua etti. Bunun üzerine ben "Artık Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şimdi bizleri tercih etmiyor" dedim ve bildim ki Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu duası sıhhatlı zamanında bize söyleyegeldiği
haber(in kendisinde tecellisi)dir.
Aişe r.anha Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in konuştuğu en son
kelime işte bu "Allahumme errefika'l-a'la= Allah'ım! En yüksek refiki
isterim" duası oldu demiştir.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Allah'a Kavuşmayı Arzu Eden Kimseye Allah'ın da Kavuşmayı
Sevmesi."
Alimler şöyle demişlerdir: Allah'ın kulunu sevmesi, onun için
hayır irade etmesi, kendisine hidayette bulunması, in'am etmesi, sevmemesi ise
bunun tam zıttını yapması demektir.
"Artık mu'mine (ölüm gibi)" kendisini karşılayacak
"hallerden daha sevimli bir şeyolamaz." Yani öldükten sonra kendisini
karşılayacak hallerden daha sevimlisi olamaz. İbnü'I-Esir en-Nihaye'de şöyle
der: Burada "Allah'a kavuşmak" tabirinden maksat, ahiret yurduna
gitmek, Allah'ın katında olanları talep etmek demektir. Yoksa bundan maksat
ölüm değildir. Çünkü hiç kimse ölümden hoşlanmaz. Dünyayı terk eden ve ondan
hoşlanmayan kimse Allah'a kavuşmayı sever. Dünyayı tercih edip, ona meyleden
kimse Allah'a kavuşmaktan hoşlanmaz. Çünkü kendisi Allah'a ölümle ulaşır.
"Allah'a kavuşma" deyimini ölümün dışında bir anlayışlatevil
meselesinde İbnü'l-Esır'i İmam Ebu Ubeyd el-Kasım İbn Sellam geçmiş ve şöyle
demiştir: Bence bunun açıklaması ölümden hoşlanmamak ve onun şiddeti değildir.
Zira bu duygudan uzak olan hiç kimse hemen hemen yoktur. Fakat asıl kınanmış
olanı dünyayı tercih etmek, ona meyletmek, Allah'a ve ahiret yurduna gitmekten
hoşlanmamaktır.
İbnü'l-Esır şöyle der: Bu anlayışı ortaya koyan şeylerden biri
Allahu Teala'ın dünya hayatını seven topluluğu şu şekilde ayıplamasıdır:
"Huzurumuza çıkacaklannı beklemeyenler, dünya hayatına razı olup, onunla
rahat bulanlar ve ayetlerimizden gafil olanlar yok mu? İşte onlann kazanmakta
olduklan (günahlar) yüzünden varacaklan yer ateştir!"(Yunus 7, 8) İmam
en-Nevevı şöyle demiştir: Hadisin manası şudur: Şer'an geçerli sayılan sevgi ve
hoşlanmama tövbenin kabul edilmediği durum olan canın çıktığı andır. Zira o
esnada canını veren kimse için gerçek ortaya çıkar ve gittiği yer gözünün
önünde belirir.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
1 - Kötü insanlar çok olsa bile söze taşıdıkları şereften dolayı
iyilerle başlanır.
2- Verilecek karşılık, yapılan amelin cinsinden olur. Zira
Allahu Teala sevgiye sevgiyle, hoşlanmamaya hoşlanmama ile karşılık
vermektedir.
3- mu'minler ahirette Rablerini göreceklerdir. Ancak bu
tartışılır. Zira "Allah'a kavuşmak" onu görmekten daha geneldir.
4- Bağışlanan kişinin üzerinde sevinç alametleri belirdiğinde bu
onun hayırla müjdelendiğinde, aksi durumun bunun aksine delildir.
5- Allah'a kavuşma sevgisi ölümü temenni etme yasaklığına dahil
değildir. Çünkü o ölümü temenni etmemekle birlikte mümkündür. Şöyle ki; Allah'a
kavuşma sevgisi mevcuttur ve kişinin bu durumdaki hali ölümün gelmesi veya geç
gelmesiyle farklı olmaz. Ölümü temenni etme yasağı, hayatın devam etmesi
durumunda geçerlidir diye yorumlanmıştır. Can çekişme ve gideceği yeri görme
durumunda Allah'a kavuşma sevgisi sözkonusu yasaklığa dahil olmaz. Tam tersine
bu müstehab olur.
6- Sağlıklı iken ölümden hoşlanmamanın ayrıntısı vardır. Ölümden
sonraki ahiret nimetine yaşamayı tercih ettiği için ölmekten hoşlanmayan kimse
kınanmıştır.
7 - Bir kimse hesaba çekilmesine yol açacak diye ölümden hoşlanmıyorsa,
amelinde kusurlu olup, sorumluluktan kurtularak ve Allah'ın emrini gerektiği
gibi yerine getirerek hazırlık yapmak suretiyle ölüme hazırlanmamışsa bu kimse
mazurdur. Fakat kendisinde bu kusurları bulan kimsenin derhal hazırlığa
başlaması en uygunudur. Böyle bir kimseye ölüm gelip çattığında ondan nefret
etmez. Aksine ölümden sonra Allah'a kavuşmayı umduğu için onu sever.
8- Allahu Teala'ı bu dünyada canlı olan hiçbir şahıs göremez. Bu
mu'minler için öldükten sonra gerçekleşecektir.