SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DEAVAT

<< 2076 >>

باب: فضل ذكر الله عز وجل.

66. ALLAH'I ZİKRETMENİN FAZİLETİ

 

حدثنا محمد بن العلاء: حدثنا أبو أسامة، عن بريد بن عبد الله، عن أبي بردة، عن أبي موسى رضي الله عنه قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (مثل الذي يذكر ربه والذي لا يذكر ربه مثل الحي والميت).

 

[-6407-] Ebu Musa'dan nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Allah'ı zikreden ile zikretmeyen arasındaki fark ölü ile diri arasındaki fark gibidir".

 

 

حدثنا قتيبة بن سعيد: حدثنا جرير، عن الأعمش، عن أبي صالح، عن أبي هريرة قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إن لله ملائكة يطوفون في الطرق يلتمسون أهل الذكر، فإذا وجدوا قوما يذكرون الله تنادوا: هلمُّوا إلى حاجتكم. قال: فيحفونهم بأجنحتهم إلى السماء الدنيا، قال: فيسألهم ربهم، وهو أعلم منهم، ما يقول عبادي؟ قال: تقول: يسبحونك ويكبرونك ويحمدونك ويمجدونك، قال: فيقول: هل رأوني؟ قال: فيقولون: لا والله ما رأوك، قال: فيقول: وكيف لو رأوني؟ قال: يقولون: لو رأوك كانوا أشد لك عبادة، وأشد لك تمجيداً وأكثر لك تسبيحاً، قال: يقول: فما يسألونني؟ قال: يسألونك الجنة، قال: يقول: وهل رأوها؟ قال: يقولون: لا والله يا رب ما رأوها، قال: يقول: فكيف لو أنهم رأوها؟ قال: يقولون: لو أنهم رأوها كانوا أشد عليها حرصاً، وأشد لها طلباً، وأعظم فيها رغبة، قال: فمم يتعوذون؟ قال: يقولون: من النار، قال: يقول: وهل رأوها؟ قال: يقولون: لا والله يا رب ما رأوها، قال: يقول: فكيف لو رأوها؟ قال: يقولون: لو رأوها كانوا أشد منها فراراً، وأشد لها مخافة، قال: فيقول: فأشهدكم أني قد غفرت لهم. قال: يقول ملك من الملائكة: فيهم فلان ليس منهم، إنما جاء لحاجة. قال: هم الجلساء لا يشقى بهم جليسهم).

رواه شُعبة، عن الأعمش، ولم يرفعه.

ورواه سهيل، عن أبيه، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-6408-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Allah'ın yollarda dolaşıp zikredenleri arayan melekleri vardır. Bunları görünce birbirlerini onların ihtiyaçlarını karşılamak üzere çağırırlar. Kanatlarıyla gökyüzüne kadar onları kuşatırlar. Allah kullarının ne arzu ettiklerini onlara sorar. Melekler:

 

"Seni tesbih edip övüyor ve hamdediyorlar" derler. Allah kullarının kendisini görüp görmediğini sorar. Melekler "Hayır vallahi seni görmezler" derler. Allah "Ya görürlerse nasılolurlar" der. Melekler "Görseler daha fazla ibadet eder, daha fazla över vetesbih ederler" diye cevap verirler. Allah "Benden ne istiyorlar" diye sorar. Melekler "Cennet istiyorlar" derler. Allah "Orayı görüyorlar mı" diye sorar.

 

Orayı görmedikleri Allah'a iletilir. "Görseler nasıl davranırlar" denildiğinde de melekler

 

"Görseler daha fazla ve iştiyakla isterler" derler. Neden korkuyorlar diye sorulunca

 

"Cehennemden" yanıtı verilir. "Orayı gördüler mi?" denildiğinde "Hayır valiahi görmediler" denilir. "Görseler nasıl davranırlar?" sorusuna "Görseler daha çok korkar ve kurtulmaya çalışırlar" yanıtı verilir. Allah da "Şah id olun ki onları bağışladım" der. Bir melek: "Falanca onlardan biri değildir. O sadece bir ihtiyacı sebebiyle onlar arasındadır" deyince Rabbimiz "Onlarla oturan biri şaki sayılmaz" diye cevap verir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Bu babda sözü edilen zikir naslarda söylenmesi teşvik edilen sözleri çokça söylemektir. Bunlardan biri "Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür" şeklindeki zikirdir. Ayrıca havkale (la havle vela kuwete illa billah), besmele, hasbele (hasbunallah ve nimel vekil), istiğfar ve rabbena duları da önemli zikirlerdir. Zikrullah Kur'an ve hadis okumak, ilim öğrenmek, nafile namaz kılmak gibi vacip ve mendup ameller için de kullanılır. Zikir bazen dille yapılır ki başka bir maksad yoksa bu sözleri söyleyenler sevap kazanırlar. Eğer dille ifade edilen zikre kalbi samimiyet de katılırsa daha mükemmelolur. Eğer buna Allah'ı tazim ve tesbih katılırsa mükemmellik iyice artar. Yine bu zikir namaz,cihad vb. farzlarla birlikte yapılırsa mükemmelliğin derecesi yükselir. Eğer bunları ihlas içinde yapıp yüzünü yalnızca rabbine dönerse zikir en mükemmel hale ulaşır.

 

Allah'ı zikretmenin fazileti hakkında başka hadisler de varid olmuştur. Bunlardan biri Buhari'nin tevhid bölümünün sonunda Ebu Hureyre'den naklettiği şu hadistir: "Allah Teala şöyle buyurmuştur: Ben kulumun benim hakkımdakizannı üzereyim. Beni zikrettiği sürece onunla birlikteyim. O beni nefsinde zikrederse bende onu nefsimde zikrederim". Bir diğer hadis ise Buhari'nin gece namazıyla ilgili bölümde Ebu Hureyre'den naklettiği "Kişi kalkıp Allah'ı zikrederse şeytanın attığı düğüm çözülür" hadisidir. Müslim'in Ebu Hureyre'den naklettiği "Allah'ı zikretmek üzere toplanan insanlan melekler kuşatır, rahmet sarar ve onlann üzerine sekinet iner" hadisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Abdullah İbn Busr'den nakledildiğine göre bir sahabi Resululah s.a.v.'e şöyle demiştir: "Ya Resulallah! İslam"ın emirleri bana ağır geliyor. Beni rahatlatacak bir şey öğretir misiniz?" Resulullah bu isteğe "Dilin her daim Allah'ı zikretsin" cevabını vermiştir. Bu hadis Tirmizi ve İbni Mace tarafından rivayet edilmiş olup İbn Hibban ve Hakim tarafından sahih olarak nitelendiriimiştir.

 

Hadisin farklı rivayetlerinde değişik lafızlar kullanılmıştır. İsmaili'nin naklettiği hadiste melekler "Rabbimiz insanlara baktık seni zikrediyorlardı" ifadesi yer alırken Bezzar'ın Enes'ten naklettiği hadiste "seni ta'zim ediyorlar, kitabını okuyorlar, Nebiine salat getiriyorlar ve senden dünya ve ahiret nimetini istiyorlar" lafzı bulunmaktadır. Bütün bu rivayetler göstermektedir ki Allah'ı zikretmekten maksat naslarda varit olan tesbih, tekbir, Kur'an tilaveti, dünya ve ahiret için dua gibi bütün zikirlerdir. Hadis okumanın, ilim öğrenmenin, bunları müzakere etmenin, nafile namazın yukarıdakilerle birlikte değerlendirilmesi şüphelidir. Doğrusu hadis okumak, ilim öğrenmek ve ilmi münazaralar yapmak Allah'ı zikretmek kabilinden sayılsa bile burada yalnızca tespih, tekbir ve Kur'an okumanın kastedilmiş olmasıdır. Hadiste zikir meclislerinin, Allah'ı zikretmek üzere toplanmanın ve orada toplananların fazileti bildirilmektedir. Aralarına herhangi bir sebeple katılmış olanlar Allah'ı zikredenlere verilen nimetlerden ve ikramlardan istifade edecektir. Yine hadis meleklerin insanoğluna duyduğu sevgiyi ve onların talepleri konusunda gösterdiği özene işaret edilmektedir. Hadiste bildirilen bir başka husus ise şudur: Bazen soran sorduğu konuyu kendisine sorduğu varlıktan daha iyi biliyor olabilir. Bu sorulan konuya verilen ehemmiyeti göstermek için olabileceği gibi onun çok öne:nli olduğunu ihsas ettirmek içinde olabilir. Hadis cennetin bize vasfedilenden daha hayırlı, cehenneminde bize bildirilenden daha kötü şeyler içerdiğini göstermektedir. Ayrıca hadisin öğrettiklerinden biri de Allah'tan niyazda bulunmak ve bu konuda mübalağaya varmak istenilen şeye ulaşmak için bir sebeptir.

 

باب: قول لا حول ولا قوة إلا بالله.

67. La havle vela kuvvete illa Billah

 

حدثنا محمد بن مقاتل أبو الحسن: أخبرنا عبد الله: أخبرنا سليمان التيمي، عن أبي عثمان، عن أبي موسى الأشعري قال:

 أخذ النبي صلى الله عليه وسلم في عقبة، أو قال: في ثنية، قال: فلما علا عليها رجل نادى فرفع صوته: لا إله إلا الله والله أكبر، قال: ورسول الله صلى الله عليه وسلم على بغلته، قال: (فإنكم لا تدعون أصمَّ ولا غائباً). ثم قال: (يا أبا موسى، أو: يا عبد الله، ألا أدلك على كلمة من كنز الجنة). قلت: بلى، قال: (لا حول ولا قوة إلا بالله).

 

[-6409-] Ebu Musa el-Eş'arı şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir dağ ya da tepe yolunda yürüyordu. Oradakilerden birisi yüksek bir yere çıkınca bağırarak tehlil ve tekbir getirdi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sırada katınnın üzerindeydi. Onlara:

 

"Sağır yada gaib birisine dua etmiyorsunuz" dedi. Daha sonra bana dönerek "Ey EbCi Musa! Cennet hazinelerinden bir söz sana öğreteyim mi? bu la havle vela kuvvete illa billah'tır" dedi.