SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DEAVAT

<< 2075 >>

باب: فضل التهليل.

64. TEHLİLİN FAZİLETİ

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن سمي، عن أبي صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (من قال: لا إله إلا الله وحده لا شريك له، له الملك وله الحمد، وهو على كل شيء قدير. في يوم مائة مرة، كانت له عدل عشر رقاب، وكتبت له مائة حسنة، ومحيت عنه مائة سيئة، وكانت له حرزاً من الشيطان يومه ذلك حتى يمسي، ولم يأت أحد بأفضل مما جاء به إلا رجل عمل أكثر منه).

 

[-6403-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Kim gündüz yüz defa "Ortağı olmayan Allah'tan başka ilah yoktur mülk de onun ham d de onundur. O her şeye kadirdir" derse, sanki on köleyi azad etmiş gibi olur. Ayrıca yüz iyilik sevabı yazılır yüz kötülüğü silinir. O gün akşam edinceye kadar şeytandan korunmuş olur. Bunu kendisinden dahafazla söyleyen olmadığı müddetçe o herkesten üstün kabul edilir".

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا عبد الملك بن عمرو: حدثنا عمر بن أبي زائدة، عن أبي إسحق، عن عمرو بن ميمون قال: (من قال عشراً كان كمن أعتق رقبة من ولد إسماعيل).

قال عمر بن أبي زائدة: وحدثنا عبد الله بن أبي السفر، عن الشعبي، عن ربيع بن خثيم: مثله. فقلت للربيع: ممن سمعته؟ فقال: من عمرو بن ميمون، فأتيت عمرو بن ميمون، فقلت: ممن سمعته؟ فقال: من ابن أبي ليلى، فأتيت ابن أبي ليلى فقلت: ممن سمعته؟ فقال: من أبي أيوب الأنصاري، يحدثه عن النبي صلى الله عليه وسلم.

وقال إبراهيم بن يوسف، عن أبيه، عن أبي إسحق: حدثني عمرو بن ميمون، عن عبد الرحمن بن أبي ليلى، عن أبي أيوب قوله، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

وقال موسى: حدثنا وهيب، عن داود، عن عامر، عن عبد الرحمن بن أبي ليلى، عن أبي أيوب، عن النبي صلى الله عليه وسلم. وقال إسماعيل، عن الشعبي، عن الربيع قوله.

وقال آدم: حدثنا شُعبة: حدثنا عبد الملك بن ميسرة: سمعت هلال بن يساف، عن الربيع بن خثيم، وعمرو بن ميمون، عن ابن مسعود قوله.

وقال الأعمش وحصين عن هلال، عن الربيع، عن عبد الله قوله.

ورواه أبو محمد الحضرمي، عن أبي أيوب،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم: (كان كمن أعتق رقبة من ولد إسماعيل).

قال أبو عبد الله: والصحيح قول عمرو.

 

[-6404-] Amr İbn Meymun şöyle demiştir: "Kim bunu on sefer söylerse İsmail A.S'ın nesiinden on esiri azad etmiş gibi sevap kazanır".

 

 

NOT:  Tehlil "la ilahe illallah" demektir.

 

باب: فضل التسبيح.

65. TESBİHİN FAZİLETİ

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة: عن مالك، عن سمي، عن أبي صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (من قال: سبحان الله وبحمده، في يوم مائة مرة، حطت خطاياه وإن كانت مثل زبد البحر).

 

[-6405-] Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Günde yüz defa tesbih edenlerin deniz köpüğü kadar bile olsa günahları bağışlanır".

 

 

حدثنا زهير بن حرب: حدثنا ابن فضيل، عن عمارة، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (كلمتان خفيفتان على اللسان، ثقيلتان في الميزان، حبيبتان إلى الرحمن: سبحان الله العظيم، سبحان الله وبحمده).

 

[-6406-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Söylenmesi kolay olan ama mizanda ağırlığı fazla olacak iki söz şöyledir:

 

Azim olan Allah'ı tesbih ederim. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih edip ona hamd ederim".

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Tesbih "sübhEmallah" demektir. AlIah'l her türlü noksanlıklardan tenzih etmek anlamına gelir. Yani onun ortağı, arkadaşı ve çocuğu olmadığını ikrar edip onu her türlü kusurdan beri görmektir.

 

Tesbih kelimesi mutlak olarak kullanıldığında bütün zikirler ile nafile namazlar anlamına da gelmektedir. Tesbih namazına bu ismin verilmesi içinde çokça tesbih getirilmesi sebebiyledir.

 

Kadı İyaz şöyle demiştir: Tehlilin fazileti ile ilgili rivayette "yüz hatası silinir" denilirken burada "deniz köpüğü kadar bile olsa günahları silinir" denilmesi tesbihin daha faziletli olduğunu göstermektedir. Zira denizin köpükleri yüzden çok çok fazladır. Bununla birlikte tehlil hakkında "bunu kendisinden daha fazla söyleyen olmadığı müddetçe o herkesten üstün kabul edilir" ifadesi yer almaktadır. Bu iki hadisin arasında görÜlen çelişki şöyle giderilebilir: Tehlil daha faziletlidir. Tehlil getiren pek çok dereceler elde etmekte ve sevap hanesine iyilikler yazılmaktadır. Ayrıca köle azad etme sevabı elde etmektedir. Böylece tesbihten ve bütün günahların bağışlanmasından daha faziletli bir amel olmaktadır. Nitekim bir hadiste de şöyle buyurulmaktadır: "Kim köle azad ederse kölenin her organma karşılık kendisinin bir azasını cehennemden azad eder". Böylece köle azadı bütün günahların silineceği şeklinde yüz derecelik bir yükselişle birlikte umumi bir mükafat olmaktadır. Yine "En fazil1i zikir tehlildir" hadisi de bunu desteklemektedir. Çünkü o kelime-yi tevhid ve ihlastır. Bütün Nebiler de aynı şeyi söylemişlerdir. Hatta onun Allah'ın ism-i azamı olduğuifade edilmiştir.

 

Kurtubi ise iki rivayet arasındaki çelişkiyi özetle şöyle gidermeye çalışmıştır:

 

Bu zikirlerden herhangi biri hakkında en faziletli ya da Allah'a en sevimli gibi ifadeler kullanıldığında diğer zikirlerle birlikte böyledir anlamı kastedilmektedir .. Bunun delili Semüre'den nakledilen şu hadistir: "Allah'a en sevimli gelen sözler dört tanedir. Hangisiyle istersen başlayabilirsin. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür". Bu sözlerden bir kısmının söylenmesiyle de murad hasıl olur. Çünkü bunların özü ta'zim ve tenzihtir. Allah'ı tenzih ta'zim, ta'zim tenzihi karşılar.

 

Nevevi de şöyle der: Burada insanoğlunun anlayışı ve dili sebebiyle bir üstünlük nitelemesi yapılmıştır. Yoksa Kur'an en faziletli zikirdir.

 

İbn Battal bazı alimlerden şu yorumu nakletmiştir. Bu bab ve benzeri konulardaki hadislerde yer alan zikirlerin faziletiyle ilgili ifadeler büyük günahlardan uzak dindar kimselere yöneliktir. Yoksa nefsine aldanmış günahkarlar dindar müslümanlarla aynı derecede değerlendirilmeyecektir. "Yoksa o kötülükleri işleyip duranlar, iman edip güzel ve makbul işler gerçekleştirenlere yaptığımız muameleyi, kendilerine de göstereceğimizi, hayatlarında ve ölümlerinde onları bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne kötü, ne yanlış bir muhakeme!" ayeti de bunu göstermektedir.

 

Babda yer alan ikinci hadiste söz konusu zikrin sürekli tekrarlanması isteği zımnen yer almaktadır. Çünkü dinin talepleri nefse ağır gelmesine rağmen söz konusu zikri söylemek oldukça basittir. Bununla birlikte bu zikir mizanda aynen zor ibadetler gibi ağır basacaktır. Dolayısıyla ihmal edilmemesi gereken bir zikirdir.

 

Bu zikri tekrarlayanların Allah katında sevilecekleri de hadiste ifade edilmektedir. Allah'ın kulunu sevmesi ise ona nimet bahşetmesi ve iyilikler ihsan etmek istemesi anlamına gelir.