باب: لله مائة
اسم غير واحد.
68. ESMA-UL HÜSNA
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان
قال: حفظناه
من أبي
الزناد، عن
الأعرج،
عن
أبي هريرة
رواية، قال:
(لله تسعة
وتسعون اسماً،
مائة إلا
واحداً، لا
يحفظها أحد
إلا دخل الجنة،
وهو وتر يحب
الوتر).
[-6410-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın 99 ismi vardır. Kim onları ezberlerse kesinlikle
cennete girer. Biliniz ki Allah vitr'dir vitri sever".
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Bu hadis bazı alimler tarafından Kur'an'da zikredilmeyen bazı
isimlerin isim sigası içerisinde Allah'a nispet edilmesinin mubahlığı için
kullanılmıştır. Zira onun isimlerinin pek çoğu böyledir. Velid İbn Şuayb'dan
sahih diye nitelenmeye layık bir isnatla nakledilen ve esma-ül hüsnayı şerh
edenlerin temel dayanağı olan hadise gelince hadisin Tirmizı'deki rivayeti
şöyledir:
"O Allah ki kendisinden başka ilah yoktur. O Rahman, Rahim,
Melik, Kuddus, Selam, mu'min, Muheymin, Aziz, Cabbar, Mütekebbir, Halik, Bari,
Musavvir, Ğaffar, Kahhar, Vehhab, Rezzak, Fettah, Alim, Kabid, Basit, Hafid,
Rafi', Muiz, Muzil, Semi', Basir, Hakem, Adl, Latif, Habir, Halim, Azim, Ğafur,
Şekur, Ali, Kebir, Hafiz, Mukit, Hasib, Celil, Kerim, Rakip, Mucib, Vasi',
Hakim, Vedud, Mecid, Bais, Şehit, Hak, Vekil, Kavi, Metin, Veli, Hamid, Muhsi,
Mubdi, Muid, Muhyi, Mumit, Hayy, Kayyum, Vacit, Macit, Vahid, Samed, Kadir,
Muktedir, Mukaddem, Muahhar, Evvel, Ahir, Zahir, Batin, Vali, Muteali, Birr,
Tevvab, Muntakim, Afuv, Rauf, Malikü'l-Mülk, Züll-Celal ve'l-İkram, Muksit,
Cami, Ğani, Muğni, Mani', Darr, Nafi', Nur, Hadi, Bedi', Baki, Varis, Reşid,
Sabur'dur".
Gazalı, Şerhü'l-Esma adlı eserinde şöyle der:
Mağrip alimlerinden bir kişi dışında Allah'ın isimlerini araştırıp
toplamaya çalışan hiç kimse bilmiyorum. O Mağripli alimin adı Ali İbn Hazm'dır.
Şöyle demiştir:
Kur'an'dan ve sahih haberlerden seksene yakın ismi tespit ettim.
Geri kalan kısmı başka sahih haberlerde aranmalıdır. Gadılınin belirttiğine
göre muhtemelen bu kişi Tirmizı'nin yukarıda naklettiğimiz hadisine ulaşamamış
yada isnadını zayıf addetmiştir. Bana göre ikinci ihtimal daha doğrudur. Çünkü
o el-Muhalla adlı eserinde buna benzer hadisleri zikretmiş ve esma-ül hüsnayı
bir bütün halinde serdeden hadislerin zayıf oldukları kanısına varmıştır.
Ayrıca Kur'an'dan çıkardığı isimlerin 68 tane olduğunu söylemiştir. İbn Hazım
yalnızca Allah'a isim olarak nispet edilenleri toplamış Kur'an'daki fiillerden
türetilen isimleri dikkate almamıştır. Örneğin "Rabbinin yüzü
kalıcıdır" ayetinden türetilen Baki ismi onun buldukları arasında yer
almamaktadır. Yine Kur'an'da muzaf olarak yer alan isimleri de esma-yı hüsna
içerisinde saymamıştır. örneğin "göklerin ve yerin yaratıcısıdır
(bedı')" ayetindeki Bedı' kelimesini Allah'ın isimleri arasına
sokmamıştır. Onun kabul ettiği isimleri aşağıda açıklayacağım. Başka alimler de
Tirmizı'nin naklettiği hadisi zayıf addetmişlerdir. Örneğin Davudi Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in esma-ül hüsnayı tek tek saydığı konusunda sahih bir
haberin olmadığını söylemiştir.
Ebu'l-Hasan el-Kab isi ise şu değerlendirmeye yer verir:
Allah'ın isimleri ve sıfatları tevkifidir. Yani ancak kitap
sünnet ve icma ile bilinir. Bu konuda kı yas delil olamaz. Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın
isimleri konusunda belli bir sayı verilmemiştir. Sünnette ise 99 sayısı
geçmektedir. Bazı alimler bu 99 ismi Kur'an-ı Kerim'den çıkarmaya
çalışmışlardır. Ancak elbette Allah isimlerini en iyi bilendir. Zira bunların
bir kısmı sarih isim değildir.
Allah'ın isimlerinin sadece 99 tane mi yoksa bundan daha fazla
olmakla birlikte 99 tanesini sayanın cennete mi gireceği konusunda ihtilaf
edilmiştir. Alimlerin çoğunluğu ikinci görüştedir. Hatta Nevevı alimlerin bu
konuda görüş birliği içinde olduklarını belirtir ve şöyle der:
Bu hadiste Allah'ın isimlerinin sayısı sınırlandırılmış
değildir. Burada Allah'ın 99 isimden başka bir ismi olmadığı söylenmek
istenmemektedir. Bu hadis 99 tane ismi sayanın cennete gireceğini vurgulamak
istemektedir. Yani amaç isimlerin sayısını vermek değil bunları sayanın cennete
gireceğini müjdelemektir. İbn Mes'ud'dan naklediten şu hadis bu görüşü teyit
etmektedir: "Allahım! Kendini isimlendirdiğin veya Kur'an'da indirdiğin
veya kullarından birine öğrettiği n veya kendi katında tuttuğun bütün
isimlerinfe sana dua ediyorum". Ayrıca İmam Malik'in Ka'bu'l-Ahbar'dan
naklettiği "Bildiğim bilmediğim bütün isimlerinfe sana dua ediyorum"
hadisi de aynı şeyi göstermektedir. Bu konuda Hattabı şöyle der:
Bu hadis zikri geçen isimlerin Allah'a ait olduğunu ispat
etmekle birlikte esmaül hüsnanın bundan daha fazla olmasını engellememektedir.
Hadiste bunların zikredilmesi bunların çQkça kullanılması ve anlamlarının daha
açık olması sebebiyledir. Allah'a nisbet edilen fiillerden isim türetilerek ona
nispet edilemeyeceği anlamında esma-dı hüsnanın tevkifi olup olmadığı
tartışmalıdır. Ancak kitap yada sünnet de bir nas varid olursa durum değişir.
Razi Şamlere göre esma-ül hüsnanın tevkifi olduğunu belirtmiştir. Mutezile ve
Kerramiye'ye gelince onlar aklın Allah'a nispetini onayladığı lafızlardan
türeyen isimlerin de ona nispet edilebileceği düşüncesindediler.
Kadı Ebu Bekr ve Gazali sıfatlardan ayrı olarak isimlerin
tevkifi olduğunu ifade etmişlerdir. Tercihe şayan görüşün bu son görüş olduğu ayrıca
vurgulanmıştır. Ebu'l-Kasım el-Kuşeyri ise şöyle der:
Allah'ın isimleri kitap sünnet ve icma yoluyla bilinir. Bunlarda
varit olan her ismin Allah'a nispeti vaciptir. Bu yollardan birinde yer almayan
isimler manen doğru olsalar bile Allah'a nispet edilemezler. Zeccac'a gelince o
Allah'ın kendisini nitelemediği hiçbir isim ile ona dua edilemeyeceği
düşüncesindedir. Ona göre bu konuda kural şudur: Oinin kendisiyle dua
edilmesine izin verdiği müştak ya da gayri müştak her kelime bir ismidir.
Allah'a nispet edilmesi caiz olan her şey ister tevil edilsin ister edilmesin
onun sıfatıdır. Bunlara isim de denilir.
Hadiste isimlerin ezberlenmesinden bahsedilmekle birlikte
hadisin başka varyantlarında bunların sayılmasından söz edilmektedir. Hattabi
burada zikri geçen saymanın pek çok yoruma müsait olduğunu beyan etmiştir.
Mesela burada söz konusu isimlerin tamamının sayılarak Allah'a dua edilmesinin
ve bunların hepsiyle Allah'ın övülmesinin kastedildiği ancak böylesi bir duanın
arzulanan sevabı celp edeceği kastedildiği söylenmiştir. Bir başka yorum ise
şöyledir: İsimlerin sayılmasından maksat bu isimlerin ifade ettiği anlamın
gereğini yerine getirmek ve bunların hakkını verebilmektir. "O sizin bunu
başaramayacağınızı bildirrayeti ile "İstikamet üzere olun! Ama bunu asla
başaramazsınız" hadisinde geçen ihsa kökünden kelimeler de aynı anlamı
ifade etmektedir. Yani isimlerin lafızları değil anlamları nazarı itibara
alınmalı ve buna göre davranılmalıdır. Örneğin Rezzak denildiği zaman kişi
rızık endişesi taşımaması gerektiğini bilmelidir.
İsimlerin sayılmasından murad onların anlamlarının bilinmesidir
de denilmiştir. Örneğin Araplar "zü hasat" dediklerinde "zü
akl" anlamını kastederler. Kurtubi bu zikri geçen yollardan herhangi
birisiyle samimi bir şekilde bu isimleri sayanın cennete gireceğinin
umulacağını ifade eder. Ancak bilinmelidir ki bu mertebeler İslam'da öncelik
hakkını kazanmış olanlar, sıddıklar ve ahiret de kitaplarını sağ elinden
alacaklar için geçerlidir. İbn Atiyye'nin yorumu ise şöyledir:
Allah'ın isimlerini saymak onlara iman edip onları ta'zim etmek
ve bunlara rağbet gösterip manalarını nazarı itabara almak demektir. Asili ise
"İsimleri saymak yalnızca onları telaffuz etmek değildir. Zira bir
günahkarın da bunları dili ile sayması mümkündür. Burada maksat bunlarla amel
etmektir" der. Ebu Nuaym el-İsbahani'ye gelince ona göre hadiste geçen
"sayma" fiillinden maksat yalnızca dil ile saymak değil, bunlarla
amel edip manalarını anlamaya çalışmak ve onlara iman etmektir. Ebu'l-Abbas İbn
Ma'd ise burada saymanın iki anlama gelmesinin muhtemelolduğunu; bunlardan
birine göre isimlerin kitap ve sünnetten tespit edilmeye çalışılması,
ikincisinin ise sıralanmış isimlerin ezberlenmesi olduğunu söylemiştir. Bu
isimlerin pek çoğunun şerhi tevhit bölümünde gelecektir.