باب: يستجاب
للعبد ما لم
يعجل.
22. ACELE EDİLMEDİĞİ SÜRECE DUALARA MUTLAKA İCABET EDİLİR
حدثنا عبد
الله بن يوسف:
أخبرنا مالك،
عن ابن شهاب،
عن أبي عبيد،
مولى ابن
أزهر، عن أبي
هريرة:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(يستجاب
لأحدكم ما لم
يعجل، يقول:
دعوت فلم يستجب
لي).
[-6340-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle buyurmuştur:
"Dua ettim kabul edilmedi denilerek
acele edilmediği sürece dualar mutlaka kabul edilir".
Diğer tahric: Müslim,
zikir;Tirmizî, deavât; Ebu Davud, vitr; İbn Mace, dua; Muvatta', kur'an; Ahmed
b. Hanbel, II, 487.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Battal bu hadiste umutsuzluğa kapılıp dua etmeyi bırakan ve
Allah'a minnet eden durumuna düşen kimselerin kastedildiğini ifade etmiştir.
Yahut da ettiği duanın müstecap olması gerektiğine inanıp Allah'ı cimrilikle
itham eden kişi konumuna düşülür. Halbuki Allah Teala ne icabet etmekten ne de
ihsandan acizdir.
Müslim ve Tirmizı tarafından nakledilen bir hadiste "Kul
günah bir şeye yada akraba ilişkilerinin kesilmesine yönelik dua etmediği
sürece ve acele etmedikçe duası kabulolunur. Acele etmekten maksad "Dua
ettim ettim kabul edilmedi" denilerek dua etmeyi bırakmaktır"
buyurulmuştur.
Bu hadiste dua adabı öğretilmektedir. Yani kişi umutsuzluğa
kapılmadan duasını sürdürmelidir. Zira bu, Allah'a boyun bükmeyi ve teslim
olmayı gerektirir ve muhtaç olunduğunun bilindiğini gösterir. Hatta selef
alimlerinden biri dualarımızın makbul olmasından mahrum olmaktan daha çok
duadan mahrum olmaktan korkuyoruz demiştir. Dua adabı olarak şunları da
sayabiliriz: Secde ve ezan gibi faziletli zaman dilimlerinin gözetilmesi,
abdest ve namaz sonrasında dua edilmesi, kıbleye dönülmesi, ellerin
kaldırılması, önce tevbe edilmesi, günakarlığın itiraf edilmesi, ihlaslı
olunması, hamdele ve salvele ile duaya başlanılması, esma-i hüsna ile talepte
bulunulması. Bütün bunların delilleri bu kitapta arzedilmiştir.