SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’D-DEAVAT

<< 2040 >>

باب: الدعاء إذا انتبه بالليل.

10. UYANINCA OKUNACAK DUA

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا ابن مهدي، عن سفيان، عن سلمة، عن كريب، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال:

 بت عند ميمونة، فقام النبي صلى الله عليه وسلم فأتى حاجته، فغسل وجهه ويديه، ثم نام، ثم قام، فأتى القربة فأطلق شناقها، ثم توضأ وضوءاً بين وضوءين لم يكثر وقد أبلغ، فصلى، فقمت فتمطيت، كراهية أن يرى أني كنت أتقيه، فتوضأت، فقام يصلي، فقمت عن يساره، فأخذ بأذني فأدارني عن يمينه، فتتامت صلاته ثلاث عشرة ركعة، ثم اضطجع فنام حتى نفخ، وكان إذا نام نفخ، فآذنه بلال بالصلاة، فصلى ولم يتوضأ، وكان يقول في دعائه: (اللهم اجعل في قلبي نوراً، وفي بصري نوراً، وفي سمعي نوراً، وعن يميني نوراً، وعن يساري نوراً، وفوقي نوراً، وتحتي نوراً، وأمامي نوراً، وخلفي نوراً، واجعل لي نوراً).

قال كريب: وسبع في التابوت، فلقيت رجلاً من ولد العباس، فحدثني بهن، فذكر عصبي ولحمي ودمي وشعري وبشري، وذكر خصلتين.

 

[-6316-] İbn Abbas r.a.'dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:

 

"Bir gece Hz. Meymune'nin yanında kaldım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı, ihtiyacını giderip el ve yüzünü yıkadı. Bir müddet uyuyup tekrar kalktı. Kırbayı alıp ipini çözdü. Güzelce abdest aldı. Ben de kalkıp kendisini izlediğimi anlamasın diye yeni uyanmış numarası yaptım. Abdest aldım. Namaz kılmak için kalkınca ben de sol tarafında durdum. Kulağımdan tutup sağ tarafına doğru çekti. On üç rekat namaz kıldı. Sonra yatıp uyudu hatta hafiften horultusunu duydum. (Hz. Peygamben uyuduğunda hafiften horuldardı). Bilal kendisini namaza çağırdı. Abdest almadan namaz kıldı. Dua ederken şunları söyledi: "Allahım! Kalbime, gözüme, kulağıma, sağıma, soluma, üstüme, altıma, önüme, arkama hasılı bana nur bahşet!" Küreyb'in dediğine göre Allah Resulü s.a.v. yedi şey daha zikretmiştir ancak bunlar unutulmuştur. Seleme İbn Küheyl Abbasoğullarından biriyle karşılaştığını; onun bunları kendisine rivayet ettiğini ve sinir, et, kan, saç ve ten kelimelerini söyledikten sonra iki şey daha zikrettiğini aktarmıştır.

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا سفيان: سمعت سليمان بن أبي مسلم، عن طاوس، عن ابن عباس:

 كان النبي صلى الله عليه وسلم إذا قام من الليل يتهجد قال: (اللهم لك الحمد، أنت نور السموات والأرض ومن فيهن، ولك الحمد، أنت قيم السموات والأرض ومن فيهن، ولك الحمد، أنت الحق، ووعدك حق، وقولك حق، ولقاؤك حق، والجنة حق، والنار حق، والساعة حق، والنبيون حق، ومحمد حق، اللهم لك أسلمت، وعليك توكلت، وبك آمنت، وإليك أنبت، وبك خاصمت، وإليك حاكمت، فاغفر لي ما قدمت وما أخرت، وما أسررت وما أعلنت، أنت المقدم وأنت المؤخر، لا إله إلا أنت، أو: لا إله غيرك).

 

[-6317-] İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem gece teheccüd namazı kıldığında şu duayı edermiş:

 

"Allahım! Hamd sanadır. Sen göklerin, yerin ve bunlarda olan her şeyin nurusun. Hamd sanadır. Sen, gökleri, yeri ve bunlarda olan her şeyi yönetensin. Sen haksın. Vaadin hak. Sözün hak. Huzuruna gelmemiz hak. Cennet hak, Cehennem hak. Kıyamet hak. Nebilerin ve Muhammed hak. Allahım! Sana teslim oldum ve tevekkül ettim. Sana inandım, boyun eğdim, senin için savaştım, seni hakem bildim. Geçmiş ve gelecek, gizli ve açık kusurlarımı bağışla. Öne alan da sona koyan da sensin! Senden başka ilah yoktur!"

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Hadis metninde geçen ........ seb'un fi't-tabuti «yedi şey var ki tabuttadır» ifadesinden ne kastedildiği hususunda farklı yorumlar yapılmıştır. Dimyati Haşiyesinde tabuttan kastın kalbe kap görevi gören göğüs olduğunu kesin bir dille söylemiştir. Ondan önce İbn BattSI ve Davudi de aynı kanaati serdetmişlerdir.

 

İbn BattSI ilmini hafızasına nakşedenler hakkında ............ ilmuhu fi't-tSbuti müstevdeun «ilmi göğsüne emanettir» denildiği bilgisini ilave etmiştir. İbnü'l-Cevzi ise tabut kelimesiyle sandığın kastedildiğini ve hadisteki ifadenin «yedi şey var ki henüz ezberlemedim; bunlar yanımdaki sandıktadır» anlamına geldiğini savunmuştur.

 

Hadiste yer alan ......... asabi kelimesi ile ........ beşeri İbnü't-Tin'in belirttiğine göre eklem yerlerındeki sinirler ile deri anlamlarına gelmektedir.

 

Sonda zikredilen iki şey ise öncesinde zikri geçen yedi şeyin tamamlayıcısıdır. Kurtubi Resulullah s.a.v.'in organlarını sayarak talep ettiği nuriarın asıl anlamında kabul edilerek kıyamet günü kendisinin, ona tabi olanların ve Allah'ın dilediği kuııarının azalarının parlayabileceğini söylemiştir. Ancak daha doğru yorumun ise bunun ilim ve hidayete işaret ediyor olmasıdır. Örneğin şu ayetlerde nur kelimesi bu anlamdadır: «o, Rabbi katından bir nur üzere olmaz mı?"(Zümer 22) ve "insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu"(En'am 22)