SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İSTİ’ZAN

<< 2032 >>

باب: لا تترك النار في البيت عند النوم.

49. UYUMAYA GİDİLDİĞİNDE EVDE ATEŞ (YANAR HALDE) BIRAKILMAZ

 

حدثنا أبو نُعَيم: حدثنا ابن عيينة، عن الزُهري، عن سالم، عن أبيه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا تتركوا النار في بيوتكم حين تنامون).

 

[-6293-] Salim'den, onun babasından rivayete göre; "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Uyuyacağınız zaman ateşi evinizde (yanar halde) bırakmayınız, buyurdu."

 

 

حدثنا محمد بن العلاء: حدثنا أبو أسامة، عن بريد بن عبد الله، عن أبي بردة، عن أبي موسى رضي الله عنه قال:

 احترق بيت بالمدينة على أهله من الليل، فحدث بشأنهم النبي صلى الله عليه وسلم، قال: (إن هذه النار إنما هي عدو لكم، فإذا نمتم فأطفئوها عنكم).

 

[-6294-] Ebu Musa r.a.'dan dedi ki: "Geceleyin Medine'de bir ev, ahalisi içinde olduğu halde yandı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e onların durumu anlatılınca şöyle buyurdu:

 

Şüphesiz bu ateş sizin için bir düşmandır. Bundan dolayı uyuyacak olursanız onu söndürünüz."

 

 

حدثنا قتيبة: حدثنا حمَّاد، عن كثير، عن عطاء، عن جابر بن عبد الله رضي الله عنهما قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (خمروا الآنية، وأجيفوا الأبواب، وأطفئوا المصابيح، فإن الفويسقة ربما جرت الفتيلة فأحرقت أهل البيت).

 

[-6295-] Cabir İbn Abdullah r.a.'dan dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Kapların üstünü örtünüz. Kapıları kapatınız, kandilleri söndürünüz. Çünkü o fasıkcık (fare), kandilin fitilini çekip ev halkının yanmasına sebep olabilir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Kurtubi dedi ki: Bu hadisteki emir ve nehy, irşad içindir. Yine Kurtubi: Mendubluk bildirmek için de olabilir, demiştir. Nevevı ise bunun irşad için olduğunu kesin olarak ifade etmiştir. Çünkü bu emir, dünyevı bir masıahat içindir. Ancak bu dini bir maslahata da götürebilir, denilerek ona itiraz edilmiştir. Bu da öldürülmesi haram olan nefsin, saçıp savrulması haram olan malın korunmasıdır.

 

Kurtubi der ki: Bu hadislerden anlaşıldığına göre bir kişi bir evde geceyi geçirecek olup evde kendisinden başka birisi yoksa ve orada da ateş varsa uyumadan önce ateşi söndürmeli yahut ona karşı yanmaktan yana güven altında olunacak tedbirleri almalıdır. Şayet evde kalabalık iseler onlardan birisinin bunu muayyen olarak yapması gerekir. Bu işi aralarında en çok yapması gereken kişi ise son uyuyacak olanlarıdır. Bu hususta kusurlu davranan kimse sünnete muhalefet etmiş ,!e sünneti terk etmiş birisi olur. Daha sonra Kurtubi, Ebu.Davud'un rivayet ettiği ıbn Hibban'ın ve Hakim'in sahih olduğunu belirttikleri Ikrime yoluyla İbn Abbas'tan gelen şu hadisi kaydetmektedir: İbn Abbas dedi ki: "Bir fare gelip çıra fitilini sürükleyerek Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerinde oturmakta olduğu seccadenin önüne bıraktı. O seccadenin dirhem büyüklüğündeki kadar bir yerinin yanmasına sebep oldu. Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Uyuduğunuz vakit, çıralarınızı söndürünüz. Şüphesiz şeytan böyle birisine böylesini gösterir ve yanmanıza sebep olur, buyurdu."

 

Aynı zamanda bu hadiste emrin sebebi de o fasıkcığı -ki fare dir- fitili çekmeye itenin şeytan olduğu da beyan edilmektedir. Böylelikle şeytan insanın düşmanı olarak onun bir başka düşmanı olan ateşin yardımını almaktadır. Allah lütfu keremiyle bizleri düşmanların hile ve tuzaklarından korusun. Şüphesiz ki o, çok Rauftur, Rahimdir.

 

İbn Dakiki'l-'Id de şöyle diyor: Çıranın söndürülmesinin emredilme illeti fasıkçığın (farenin) fitili çekip sürüklemesinden sakınıp ona karşı tedbir almak olduğuna göre, bu emrin muktezası da şu olur: Eğer çıra farenin kendisine ulaşamayacağı bir durumda ise, onu yanık bırakmak yasak değildir. Mesela, farenin yükselip çıkmasına imkan vermeyen düz, pürüzsüz bir bakırdan yapılmış bir şamdan üzerinde ise yahut bulunduğu yer farenin çıraya kadar ulaşmasına imkc'in vermeyecek kadar uzakta bulunuyor ise (çıra yanık kalabilir). Devamla der ki: Ama ateşin söndürülmesi emri mutlak olarak varid olmuştur. Nitekim İbn Ömer ve Ebu Musa'nın rivayet ettikleri hadislerde böyledir. Ateş lafzı ise, çıranın ateşinden (alevinden) daha genel bir ifadedir. Çünkü bundan fitilin çekilip sürüklenmesi dışında bir başka kötülüğün çıkması imkanı da vardır. Çıradan bir şeyin, evin bazı eşyaları üzerine düşmesi, şamdanın düşerek çıranın birtakım eşyalar üzerine dağılıp, onları yakması hali gibi. Bu durumda bunların olmayacağından emin olmak gerekir. Eğer böyle bir yangına sebep olmayacağından emin olunursa, bu durumda illetin ortadan kalkması dolayısıyla hüküm de ortadan kalkmış olur.

 

Derim ki: Nevev!, -mesela- kandil ile ilgili olarak bunu açıkça ifade etmiştir.

 

Çünkü bu durumda zarardan yana emin olunabilir, ama çıra hakkında aynı şekilde emin olmak söz konusu değildir.

 

باب: غلق الأبواب بالليل.

50. GECELEYİN KAPILARIN KİLİTLENMESİ

 

حدثنا حسان بن أبي عباد: حدثنا همَّام، عن عطاء، عن جابر قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أطفئوا المصابيح بالليل إذا رقدتم، وأغلقوا الأبواب، وأوكوا الأسقية، وخمروا الطعام والشراب - قال همَّام: وأحسبه قال - ولو بعود يعرضه).

 

[-6296-] Cabir'den dedi ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Geceleyin uyuduğunuz vakit kandilleri söndürünüz, kapıları kilitleyiniz, kırbaların, tulumların ağızlarını düğümleyiniz, yiyecek ve içeceğin üstünü örtüp kapatınız."

 

Ravi Hemmam dedi ki: Ben onun (Ata'nın): "Kabın üzerine enine koyacağı bir çubuk ile dahi olsa ... " dediğini zannediyorum.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kapıları kilitleyiniz." İbn Dakiki'l-'Id dedi ki: Kapıların kilitlenmesi emrinde dini ve dünyevi çeşitli masıahatlar vardır. Bu yolla canlar ve mallar, faydasız işler yapan ve fesad ehli olan kimselere karşı, özellikle de şeytanlara karşı korunma altına alınır. Nebi efendimizin: "Çünkü şüphesiz şeytan kilitlenmiş bir kapıyı açamaz" ifadesi, kapının kapatılması emrinin şeytanın insanlarla birlikte bulunmasından uzak tutulması için olduğuna bir işarettir. Özelolarak onu gerekçe göstermesi ise, ancak nübüwet yoluyla bilinebilecek ve sair kimselere gizli saklı kalınan böyle bir hususa dikkat çekmek içindir.

 

Bu rivayette geçen "yiyecek ve içecek kaplarının üstünü örtünüz. Hemmam dedi ki: Zannederim Ata: Kabın üzerine enine konulacak bir değnek ile dahi olsa dedi" ifadeleri ile birlikte, (bir diğer rivayette) sözü geçen her bir emir ile ayrıca "ve yüce Allah'ın adını da zikret" fazlalığı da yer almaktadır.

 

İbn Battal hadisi genel ifadeleri ile olduğu gibi kabul etmiş ve bu hususta bir müşkülüne işaret ederek şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şeytan(bu kabilden hiçbir güç verilmemiş olduğunu haber vermektedir. Bununla birlik e şeytana bundan daha büyük imkanlar da verilmiştir. O da insanoğlunun girm kudretine sahip olmadığı yerlere girebllmesidir.

 

Derim ki: Az önce işaret ettiğimiz fazlalık, bu müşkülü ortadan kaldırmaktadır. O da Allah'ın adının anılışının, şeytanın bu işleri yapmasına engel teşkil etmesidir. Buna göre eğer Allah'ın adı anılmayacak olursa, şeytan bütün bunları yapabilir. Bunu da Müslim'in ve dört Sünen sahibinin Cabir'den merfu olarak rivayet ettikleri şu hadis desteklemektedir: "Adam evine girip evine girdiği sırada ve yemek yerken Allah'ın adını anarsa, şeytan: Sizin gece kalacak yeriniz de, akşam yemeğiniz de yoktur, der. Eğer evine girip de girince Allah'ın adını anmazsa, şeytan: (Gece kalacağınız yeri) tedarik ettiniz, der."