SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İSTİ’ZAN

<< 2028 >>

باب: الاحتباء باليد، وهو القرفصاء.

34. EL-KURFUSA DENİLEN EL İLE İHTİBA

 

حدثني محمد بن أبي غالب: أخبرنا إبراهيم بن المنذر الحزامي: حدثنا محمد بن فليح، عن أبيه، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال:

 رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم بفناء الكعبة، محتبياً بيده هكذا.

 

[-6272-] İbn Ömer r.a.'dan dedi ki: "Ben Rasıllullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i Ka'be'nin bir yanında eliyle şöylece ihtiba etmiş iken gördüm ... "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"İki el ile ihtiba etmek"ten mescidde namazı beklerken eliyle ihtiba halinde oturması istisna edilmiştir. Bü hadiste işaret edildiği üzere bir eli diğerinin bileği üzerine koymak suretiyle bir eliyle diğerini de tutması gerekir. Ama bu durumda parmaklarını birbirine geçirmemelidir. Çünkü Ahmed'in, Ebıl Said'den rivayet ettiği hadiste bu hususa dair nehy varid olmuştur. Hadisin senedinde bir beis yoktur.

 

Namaz bölümünün Mescidlere dair başlıklarında parmakları birbirine geçirmeye dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.

 

İbn Battal dedi ki: İhtiba halinde oturan kimsenin elleriyle bir şeyler yapması namaz ya da başka bir şey için harekete geçmesi caiz değildir. Çünkü bu durumda avreti görülür. Ancak üzerinde avretini örten bir elbisesi varsa caizdir. Bu ihtiba denilen oturuş şeklinin sadece iki el ile yapılan hali ile ilgilidir. Kabul edilen açıklama şekli de budur. Ancak ed-Davudi, İbnu't-Tin'in kendisinden naklettiğine göre ihtiba ile kurfusa oturuşu arasında fark gözeterek şöyle demiştir: İhtiba oturuşu ayaklarını dikip diz kapaklarını birbirinden uzaklaştırıp üzerinden bir elbise dolayıp onu dğümlemesidir. Şayet kamis (gömlek) yahut bir başka elbise giyinmiş ise böyle bir oturuş yasak değildir. Eğer üzerinde hiçbir elbise bulunmuyor ise işte kurfusa oturuşu budur. ed-Davudi böyle demiştir olmakla birlikte kabul edilen açıklama, az önce geçen şeklidir.

 

باب: من اتكأ بين يدي أصحابه.

35. ARKADAŞLARININ ÖNÜNDE YASLANAN KİMSE

 

قال خباب: أتيت النبي صلى الله عليه وسلم وهو متوسد بردة، قلت: ألا تدعو الله، فقعد.

Habbab dedi ki: "Ben Nebi s.a.v.'e gittim. O sırada bir kaftanı kendisine yastık yapıp dayanmışt!. Allah'a dua etmeyecek misin deyince, hemen oturdu."

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا بشر بن المفضل: حدثنا الجريري، عن عبد الرحمن بن أبي بكرة، عن أبيه قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ألا أخبركم بأكبر الكبائر). قالوا: بلى يا رسول الله، قال: (الإشراك بالله، وعقوق الوالدين).

 

[-6273-] Abdurrahman İbn Ebi Bekre'den, o babasından dedi ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Size büyük günahların en büyüğünü haber vermeyeyim mi, diye sordu. Ashab: Buyur ey Allah'ın Rasulü, dediler. O: Allah'a ortak koşmak, anne-babaya asi olmaktır, buyurdu."

 

 

حدثنا مسدَّد: حدثنا بشر مثله، وكان متكئاً فجلس، فقال: (ألا وقول الزور). فما زال يكررها حتى قلنا: ليته سكت.

 

[-6274-] Bişr'den de bunun bir benzeri bir rivayet gelmiş olup onda şu fazlalık da vardır:

 

"O esnada Allah Rasulü yaslanmış idi, sonra doğrulup oturdu ve: Dikkat edin! Bir de yalan söz, buyurdu. Bunu o kadar tekrar edip durdu ki, keşke sussa, dedik."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Arkadaşlarının huzurunda yaslanan kimse." Bir görüşe göre itti ka (yaslanmak) uzanıp yatmak demektir. Daha önce Talak bölümünde Ömer'den rivayet edilen hadiste: "Ve o bir divan üzerinde yaslanmış bulunuyordu." Yani uzanıp yatmıştı, şeklindeki hadis geçmiş bulunmaktadır.

 

el-Mühelleb dedi ki: Alimin, müftinin ve imamın bazı azalarındaki acı ve rahatsızlığı dolayısıyla yahut dinlenmek için insanların huzurunda meclisinde yaslanması (uzanması) caizdir, ama bu hal, bütün oturmalarında olmamalıdır.

 

باب: من أسرع في مشيه لحاجة أو قصد.

36. BİR İHTİYACI YAHUT BİR MAKSADI GÖRMEK İÇİN HIZLICA YÜRÜYEN KİMSE

 

حدثنا أبو عاصم، عن عمر بن سعيد، عن ابن أبي مليكة: أن عقبة بن الحارث حدثه قال:

 صلى النبي صلى الله عليه وسلم العصر فأسرع، ثم دخل البيت.

 

[-6275-] Ukbe İbn el-Haris'den dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikindi namazını kıl(dır)dı ve hemen hızlıca kalkıp eve girdL"

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bir ihtiyacını karşılamak için hızlıca yürüyen kimse." Yani herhangi bir sebep için hızlıca yürüyen kimse. "Yahut bir maksadı görmek için" Maruf olan bir maksat için demektir.

 

İbn Battal dedi ki: Hadisten imamın bir ihtiyacını karşılamak üzere acele etmesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in eve girmekte acele etme sebebinin vaktinde dağıtmayı arzu ettiği bir sadaka olduğu bilinmektedir.

 

İbnu'l-Mübarek Kitabu'l-İsti'zan'da "İbn Ömer yürüyüşte acele eder ve böylesi kibirden daha uzak, ihtiyacı görmek için de daha çabuklaştırıcıdır, derdi."

 

Başkası da şöyle demektedir: Çabuk yürümekle uğraşılmaması gereken şeylerden vakit bulup uğraşılması gereken şeylere yönelme imkanı elde edilir. İbnu'lArabi dedi ki: İhtiyaca göre yürümek -çabuk ya da yavaş olsun- sünnet olandır. Yoksa yürüyüşte yapmacıklık ya da tehevvür değildir.

 

باب: السرير.

37. SERiR (DİVAN, KANEPE)

 

حدثنا قتيبة: حدثنا جرير، عن الأعمش، عن أبي الضحى، عن مسروق، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يصلي وسط السرير، وأنا مضطجعة بينه وبين القبلة، تكون لي الحاجة، فأكره أن أقوم فأستقبله، فأنسل انسلالاً.

 

[-6276-] Aişe r.anha'dan dedi ki: "Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile kıblesi arasında (serır üzerinde) uzanmış yatıyorken, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da serırin ortasına doğru namaz kılardı. Kalkmak ihtiyacım olunca onun kıblesine karşı doğrulmaktan hoşlanmadığım için, serırin ayak tarafından sıyrılıp giderdim."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İbn Battal dedi ki: Hadisten anlaşıldığına göre serir edinmek, serırin üzerinde uyumak, kadının kocasının huzurunda uyuması caizdir.

 

Derim ki: İsti'zan (izin isteme) bölümünde bu başlığın, bundan öncekinin ve bundan sonrakinin zikredilmesinin ilgisi şudur: İzin istemek, evin içine girmeyi gerektirir. Bu sebeple istiddıd olmak üzere ev ile ilgili hususları da zikretmiş bulunmaktadır.

 

باب: من ألقي له وسادة.

38. KENDİSİNE YASTIK UZATILAN KİMSE

 

حدثنا إسحق: حدثنا خالد. وحدثني عبد الله بن محمد: حدثنا عمرو بن عون: حدثنا خالد، عن خالد، عن أبي قلابة قال: أخبرني أبو المليح قال: دخلت مع أبيك زيد على عبد الله بن عمرو فحدثنا:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم ذكر له صومي، فدخل علي، فألقيت له وسادة من أدم حشوها ليف، فجلس على الأرض وصارت الوسادة بيني وبينه، فقال لي: (أما يكفيك من كل شهر ثلاثة أيام). قلت: يا رسول الله، قال: (خمساً). قلت: يا رسول الله، قال: (سبعاً). قلت: يا رسول الله، قال: (تسعاً). قلت: يا رسول الله، قال: (إحدى عشرة). قلت: يا رسول الله، قال: (لا صوم فوق صوم داود، شطر الدهر: صيام يوم، وإفطار يوم).

 

[-6277-] Ebu Kılabe'den dedi ki: "Bana Ebu'l-Melih haber vererek dedi ki:

Senin baban Zeyd ile birlikte Abdullah İbn Amr'ın huzuruna girdim. O bize şunu tahdis etti: Benim oruç tutuş şeklim Nebie anlatılınca, yanıma girdi. Ben de ona içi lif ile doldurulmuş bir yastık uzattım. O ise yere oturdu, yastık da benimle onun arasında kaldı.

 

Bana: Her aydan üç gün oruç tutmak sana yetmez mi, dedi. Ben: Ey Allah'ın Resulü (daha çoğuna gücüm yeter) dedim. O: Beş gün diye buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü (fazlasına gücüm yeter), dedim. O: Yedi gün, buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü (daha fazlasına gücüm yeter), dedim. O: Dokuz gün, buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü (daha fazlasına gücüm yeter), dedim. O: Onbir gün, buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü (daha fazlasına gücüm yeter), dedim. O:

 

Davud'un orucu üstüne oruç yoktur. O, senenin yarısı eder. Bir gün oruç tutar, bir gün oruç açar(dı), buyurdu."

 

 

حدثنا يحيى بن جعفر: حدثنا يزيد، عن شُعبة، عن مغيرة، عن إبراهيم، عن علقمة: أنه قدم الشأم.

وحدثنا أبو الوليد: حدثنا شُعبة، عن مغيرة، عن إبراهيم قال:

 ذهب علقمة إلى الشأم، فأتى المسجد فصلى ركعتين، فقال: اللهم ارزقني جليساً، فقعد إلى أبي الدرداء، فقال: ممن أنت؟ قال: من أهل الكوفة، قال: أليس فيكم صاحب السر الذي كان لا يعلمه غيره، يعني حذيفة، أليس فيكم، أو كان فيكم، الذي أجاره الله على لسان رسوله صلى الله عليه وسلم من الشيطان، يعني عماراً، أو ليس فيكم صاحب السواك والوساد، يعني ابن مسعود، كيف كان عبد الله يقرأ: {والليل إذا يغشى}. قال: {والذكر والأنثى}. فقال: ما زال هؤلاء حتى كادوا يشككونني، وقد سمعتها من رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-6278-] İbrahim'den dedi ki: "Alkame Şam'a gitti. Mescide gidip iki rekat namaz kıldı, sonra: Allah'ım, yanına oturacağım birisini nasip et, dedi ve Ebu'dDerda'nın yanına oturdu.

 

Ebu'd-Derda ona: Sen kimlerdensin, sordu. Alkame: Kafe ahalisindenim, dedi. Ebu'd-Derda: -Huzeyfe'yi kastederek:- Aranızda kendisinden başkasının bilmediği o sır sahibi olan kimse yok mu? -Ammar'ı kastederek- aranızda Allah'ın Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'nün dili üzere şeytandan koruduğu kimse yok mu? - İbn Mesud'u kastederek- aranızda misvakın ve yastığın sahibi yok mu, dedi. Abdullah İbn Mesud "velleyli iza yağşa .. ."yı nasılokuyordu, diye sordu. Alkame: "Vezzekeri ve'l-ünsa" diye okurdu, dedi. Bu sefer Ebu'd-Derda: Bunlar (Şam halkı) az kalsın beni de şüpheye düşüreceklerdi. Halbuki ben bu okuyuş şeklini bizzat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işitmişimdir, dedi."