باب:
الاحتباء
باليد، وهو
القرفصاء.
34. EL-KURFUSA DENİLEN EL İLE İHTİBA
حدثني محمد
بن أبي غالب:
أخبرنا
إبراهيم بن المنذر
الحزامي:
حدثنا محمد بن
فليح، عن
أبيه، عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما قال:
رأيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بفناء
الكعبة،
محتبياً بيده
هكذا.
[-6272-] İbn Ömer r.a.'dan dedi ki: "Ben Rasıllullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i Ka'be'nin bir yanında eliyle şöylece ihtiba etmiş
iken gördüm ... "
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İki el ile ihtiba etmek"ten mescidde namazı beklerken
eliyle ihtiba halinde oturması istisna edilmiştir. Bü hadiste işaret edildiği
üzere bir eli diğerinin bileği üzerine koymak suretiyle bir eliyle diğerini de
tutması gerekir. Ama bu durumda parmaklarını birbirine geçirmemelidir. Çünkü
Ahmed'in, Ebıl Said'den rivayet ettiği hadiste bu hususa dair nehy varid
olmuştur. Hadisin senedinde bir beis yoktur.
Namaz bölümünün Mescidlere dair başlıklarında parmakları
birbirine geçirmeye dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır.
İbn Battal dedi ki: İhtiba halinde oturan kimsenin elleriyle bir
şeyler yapması namaz ya da başka bir şey için harekete geçmesi caiz değildir.
Çünkü bu durumda avreti görülür. Ancak üzerinde avretini örten bir elbisesi
varsa caizdir. Bu ihtiba denilen oturuş şeklinin sadece iki el ile yapılan hali
ile ilgilidir. Kabul edilen açıklama şekli de budur. Ancak ed-Davudi,
İbnu't-Tin'in kendisinden naklettiğine göre ihtiba ile kurfusa oturuşu arasında
fark gözeterek şöyle demiştir: İhtiba oturuşu ayaklarını dikip diz kapaklarını
birbirinden uzaklaştırıp üzerinden bir elbise dolayıp onu dğümlemesidir. Şayet
kamis (gömlek) yahut bir başka elbise giyinmiş ise böyle bir oturuş yasak
değildir. Eğer üzerinde hiçbir elbise bulunmuyor ise işte kurfusa oturuşu
budur. ed-Davudi böyle demiştir olmakla birlikte kabul edilen açıklama, az önce
geçen şeklidir.
باب: من اتكأ
بين يدي
أصحابه.
35. ARKADAŞLARININ ÖNÜNDE YASLANAN KİMSE
قال خباب:
أتيت النبي
صلى الله عليه
وسلم وهو متوسد
بردة، قلت:
ألا تدعو
الله، فقعد.
Habbab dedi ki: "Ben Nebi s.a.v.'e gittim. O sırada bir
kaftanı kendisine yastık yapıp dayanmışt!. Allah'a dua etmeyecek misin deyince,
hemen oturdu."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا بشر بن
المفضل: حدثنا
الجريري، عن
عبد الرحمن بن
أبي بكرة، عن أبيه
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه وسلم:
(ألا أخبركم
بأكبر
الكبائر).
قالوا: بلى يا
رسول الله،
قال: (الإشراك
بالله، وعقوق
الوالدين).
[-6273-] Abdurrahman İbn Ebi Bekre'den, o babasından dedi
ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Size büyük günahların en büyüğünü haber vermeyeyim mi, diye sordu.
Ashab: Buyur ey Allah'ın Rasulü, dediler. O: Allah'a ortak koşmak, anne-babaya
asi olmaktır, buyurdu."
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
بشر مثله،
وكان متكئاً فجلس،
فقال: (ألا
وقول الزور).
فما زال
يكررها حتى
قلنا: ليته
سكت.
[-6274-] Bişr'den de bunun bir benzeri bir rivayet gelmiş
olup onda şu fazlalık da vardır:
"O esnada Allah Rasulü yaslanmış idi, sonra doğrulup oturdu
ve: Dikkat edin! Bir de yalan söz, buyurdu. Bunu o kadar tekrar edip durdu ki,
keşke sussa, dedik."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Arkadaşlarının huzurunda yaslanan kimse." Bir görüşe
göre itti ka (yaslanmak) uzanıp yatmak demektir. Daha önce Talak bölümünde
Ömer'den rivayet edilen hadiste: "Ve o bir divan üzerinde yaslanmış
bulunuyordu." Yani uzanıp yatmıştı, şeklindeki hadis geçmiş bulunmaktadır.
el-Mühelleb dedi ki: Alimin, müftinin ve imamın bazı
azalarındaki acı ve rahatsızlığı dolayısıyla yahut dinlenmek için insanların
huzurunda meclisinde yaslanması (uzanması) caizdir, ama bu hal, bütün
oturmalarında olmamalıdır.
باب: من أسرع
في مشيه لحاجة
أو قصد.
36. BİR İHTİYACI YAHUT BİR MAKSADI GÖRMEK İÇİN HIZLICA YÜRÜYEN
KİMSE
حدثنا أبو
عاصم، عن عمر
بن سعيد، عن
ابن أبي مليكة:
أن عقبة بن
الحارث حدثه
قال:
صلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم العصر
فأسرع، ثم دخل
البيت.
[-6275-] Ukbe İbn el-Haris'den dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ikindi namazını kıl(dır)dı ve hemen hızlıca kalkıp
eve girdL"
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bir ihtiyacını karşılamak için hızlıca yürüyen
kimse." Yani herhangi bir sebep için hızlıca yürüyen kimse. "Yahut
bir maksadı görmek için" Maruf olan bir maksat için demektir.
İbn Battal dedi ki: Hadisten imamın bir ihtiyacını karşılamak
üzere acele etmesinin caiz olduğu anlaşılmaktadır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in eve girmekte acele etme sebebinin vaktinde dağıtmayı arzu ettiği bir
sadaka olduğu bilinmektedir.
İbnu'l-Mübarek Kitabu'l-İsti'zan'da "İbn Ömer yürüyüşte
acele eder ve böylesi kibirden daha uzak, ihtiyacı görmek için de daha
çabuklaştırıcıdır, derdi."
Başkası da şöyle demektedir: Çabuk yürümekle uğraşılmaması
gereken şeylerden vakit bulup uğraşılması gereken şeylere yönelme imkanı elde
edilir. İbnu'lArabi dedi ki: İhtiyaca göre yürümek -çabuk ya da yavaş olsun-
sünnet olandır. Yoksa yürüyüşte yapmacıklık ya da tehevvür değildir.
باب: السرير.
37. SERiR (DİVAN, KANEPE)
حدثنا قتيبة:
حدثنا جرير،
عن الأعمش، عن
أبي الضحى، عن
مسروق، عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يصلي وسط
السرير، وأنا
مضطجعة بينه
وبين القبلة،
تكون لي
الحاجة،
فأكره أن أقوم
فأستقبله،
فأنسل
انسلالاً.
[-6276-] Aişe r.anha'dan dedi ki: "Ben Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile kıblesi arasında (serır üzerinde) uzanmış
yatıyorken, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da serırin ortasına doğru
namaz kılardı. Kalkmak ihtiyacım olunca onun kıblesine karşı doğrulmaktan
hoşlanmadığım için, serırin ayak tarafından sıyrılıp giderdim."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Battal dedi ki: Hadisten anlaşıldığına göre serir edinmek,
serırin üzerinde uyumak, kadının kocasının huzurunda uyuması caizdir.
Derim ki: İsti'zan (izin isteme) bölümünde bu başlığın, bundan
öncekinin ve bundan sonrakinin zikredilmesinin ilgisi şudur: İzin istemek, evin
içine girmeyi gerektirir. Bu sebeple istiddıd olmak üzere ev ile ilgili hususları
da zikretmiş bulunmaktadır.
باب: من ألقي
له وسادة.
38. KENDİSİNE YASTIK UZATILAN KİMSE
حدثنا إسحق:
حدثنا خالد.
وحدثني عبد
الله بن محمد:
حدثنا عمرو بن
عون: حدثنا
خالد، عن
خالد، عن أبي
قلابة قال:
أخبرني أبو
المليح قال:
دخلت مع أبيك
زيد على عبد الله
بن عمرو
فحدثنا:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم ذكر له
صومي، فدخل
علي، فألقيت
له وسادة من
أدم حشوها
ليف، فجلس على
الأرض وصارت
الوسادة بيني
وبينه، فقال لي:
(أما يكفيك من
كل شهر ثلاثة
أيام). قلت: يا
رسول الله،
قال: (خمساً).
قلت: يا رسول
الله، قال:
(سبعاً). قلت: يا
رسول الله،
قال: (تسعاً).
قلت: يا رسول
الله، قال:
(إحدى عشرة).
قلت: يا رسول
الله، قال: (لا
صوم فوق صوم
داود، شطر
الدهر: صيام
يوم، وإفطار
يوم).
[-6277-] Ebu Kılabe'den dedi ki: "Bana Ebu'l-Melih
haber vererek dedi ki:
Senin baban Zeyd ile birlikte Abdullah İbn Amr'ın huzuruna girdim.
O bize şunu tahdis etti: Benim oruç tutuş şeklim Nebie anlatılınca, yanıma
girdi. Ben de ona içi lif ile doldurulmuş bir yastık uzattım. O ise yere
oturdu, yastık da benimle onun arasında kaldı.
Bana: Her aydan üç gün oruç tutmak sana yetmez mi, dedi. Ben: Ey
Allah'ın Resulü (daha çoğuna gücüm yeter) dedim. O: Beş gün diye buyurdu. Ben:
Ey Allah'ın Resulü (fazlasına gücüm yeter), dedim. O: Yedi gün, buyurdu. Ben:
Ey Allah'ın Resulü (daha fazlasına gücüm yeter), dedim. O: Dokuz gün, buyurdu.
Ben: Ey Allah'ın Resulü (daha fazlasına gücüm yeter), dedim. O: Onbir gün,
buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü (daha fazlasına gücüm yeter), dedim. O:
Davud'un orucu üstüne oruç yoktur. O, senenin yarısı eder. Bir gün
oruç tutar, bir gün oruç açar(dı), buyurdu."
حدثنا يحيى
بن جعفر:
حدثنا يزيد،
عن شُعبة، عن
مغيرة، عن
إبراهيم، عن
علقمة: أنه
قدم الشأم.
وحدثنا أبو
الوليد: حدثنا
شُعبة، عن
مغيرة، عن
إبراهيم قال:
ذهب
علقمة إلى
الشأم، فأتى
المسجد فصلى
ركعتين، فقال:
اللهم ارزقني
جليساً، فقعد إلى
أبي الدرداء،
فقال: ممن
أنت؟ قال: من
أهل الكوفة،
قال: أليس
فيكم صاحب
السر الذي كان
لا يعلمه
غيره، يعني
حذيفة، أليس
فيكم، أو كان
فيكم، الذي
أجاره الله
على لسان
رسوله صلى الله عليه
وسلم من
الشيطان،
يعني عماراً،
أو ليس فيكم
صاحب السواك
والوساد،
يعني ابن مسعود،
كيف كان عبد
الله يقرأ:
{والليل إذا
يغشى}. قال:
{والذكر
والأنثى}.
فقال: ما زال
هؤلاء حتى كادوا
يشككونني،
وقد سمعتها من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
[-6278-] İbrahim'den dedi ki: "Alkame Şam'a gitti.
Mescide gidip iki rekat namaz kıldı, sonra: Allah'ım, yanına oturacağım
birisini nasip et, dedi ve Ebu'dDerda'nın yanına oturdu.
Ebu'd-Derda ona: Sen kimlerdensin, sordu. Alkame: Kafe
ahalisindenim, dedi. Ebu'd-Derda: -Huzeyfe'yi kastederek:- Aranızda kendisinden
başkasının bilmediği o sır sahibi olan kimse yok mu? -Ammar'ı kastederek-
aranızda Allah'ın Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'nün dili üzere şeytandan
koruduğu kimse yok mu? - İbn Mesud'u kastederek- aranızda misvakın ve yastığın
sahibi yok mu, dedi. Abdullah İbn Mesud "velleyli iza yağşa .. ."yı nasılokuyordu,
diye sordu. Alkame: "Vezzekeri ve'l-ünsa" diye okurdu, dedi. Bu sefer
Ebu'd-Derda: Bunlar (Şam halkı) az kalsın beni de şüpheye düşüreceklerdi.
Halbuki ben bu okuyuş şeklini bizzat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den
işitmişimdir, dedi."