باب: من سمى
بأسماء
الأنبياء.
109. KENDİLERİNE NEBİLERİN ADI AD OLARAK VERİLENLER
وقال أنس: قبل
النبي صلى
الله عليه
وسلم إبراهيم،
يعني ابنه.
Enes: Nebi s.a.v., İbrahim'i öptü, demiştir. (oğlu İbrahim)
حدثنا ابن
نمير: حدثنا
محمد بن بشر:
حدثنا
إسماعيل: فلت
لابن أبي أوفى:
رأيت
إبراهيم ابن
النبي صلى
الله عليه
وسلم؟ قال:
مات صغيراً،
ولو قضي أن
يكون بعد محمد
صلى الله عليه
وسلم نبي عاش
ابنه، ولكن لا
نبي بعده.
[-6194-] İsmail'den, dedi ki: "Ben İbn Ebi Evfa'ya:
Sen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in oğlu İbrahim'i gördün mü, diye sordum.
O:
O, küçükken vefat etti. Eğer Muhammed Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den sonra Nebi olması Allah tarafından takdir edilmiş olsaydı, oğlu
yaşayacaktl. Fakat ondan sonra bir Nebi gelmeyecektir, dedi."
حدثنا
سليمان بن
حرب: أخبرنا
شُعبة، عن عدي
بن ثابت قال:
سمعت البراء
قال:
لما
مات إبراهيم
عليه السلام
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم: (إن له
مرضعاً في
الجنة).
[-6195-] …Bera' (bin A’zib r.a.) dedi ki: "İbrahim
aleyhisselam ölünce Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da: Şüphesiz onun
cennette bir sütannesi vardır, buyurdu."
حدثنا آدم:
حدثنا شُعبة،
عن حصين بن
عبد الرحمن،
عن سالم بن
أبي الجعد، عن
جابر بن عبد
الله الأنصاري
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (سموا
باسمي ولا
تكتنوا
بكنيتي،
فإنما أنا قاسم
أقسم بينكم).
ورواه أنس، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-6196-] Cabir İbn Abdullah el-Ensari'den, dedi ki:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Benim adımı ad olarak veriniz, ama benim künyemle künyelenmeyiniz.
Çünkü ben ancak Kasım'ım ve aranızda taksimat yaparım, buyurdu."
حدثنا موسى
بن إسماعيل:
حدثنا أبو
عوانة: حدثنا
أبو حصين، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(سموا باسمي ولا
تكنوا
بكنيتي، ومن
رآني في
المنام فقد رآني،
فإن الشيطان
لا يتمثل
صورتي، ومن
كذب علي متعمداً
فليتبوأ
مقعده من
النار).
[-6197-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivSyete göre; "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
Benim adımı ad olarak veriniz, ama benim künyemle künyelenmeyiniz,
Beni rüyasında gören bir kimse, beni gördü demektir. Çünkü şeytan benim
suretime giremez. Kasten benim hakkımda yalan uyduran bir kimse de cehennemdeki
yerine hazırlansın."
حدثنا محمد
بن العلاء:
حدثنا أبو
أسامة، عن بريد
بن عبد الله
بن أبي بردة،
عن أبي بردة،
عن أبي موسى
قال:
ولد
لي غلام،
فأتيت به
النبي صلى
الله عليه وسلم
فسماه
إبراهيم،
فحنكه بتمرة،
ودعا له بالبركة،
ودفعه إلي،
وكان أكبر ولد
أبي موسى.
[-6198-] Ebu Musa'dan, dedi ki: "Benim bir oğlum
oldu. Onu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e götürdüm. O da ona İbrahim adını verdi
ve bir hurma ile onu tahnik etti. (Hurmayı ağzında çiğnedikten sonra bir
kısmını çocuğun damağına çaldı) ve onun için bereket ile dua etti, sonra onu
bana verdL"
İbrahim, Ebu Musa'nın en büyük çocuğu idi.
حدثنا أبو
الوليد: حدثنا
زائدة: حدثنا
زياد بن
علاقة: سمعت
المغيرة بن
شُعبة قال:
انكسفت
الشمس يوم مات
إبراهيم. رواه
أبو بكرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-6199-] Muğire b. Şu'be r.a.'den, dedi ki:
"İbrahim'in öldüğü gün güneş tutulmuştu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kendisine Nebilerin adı ad olarak verilen kimse." Bu
başlık ile ilgili k ifadeler taşıyan (Buhari'den başka kaynaklarda yer alan)
iki hadis vardır. Bunlardan birincisini Müslim, Muğire İbn Şube'den diye
rivayet etmiştir. Buna göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sizden
öncekiler Nebilerinin ve kendileinden önceki salih kimselerin adını ad olarak
verirlerdi."
İkinci hadisi Ebu Davud, Nesai, Musanmf Buhari
el-Edebu'l-Müfred'de Ebu .....b el-Cuşemi'den diye rivayet etmiştir:
"Nebilerin isimlerini ad olarak veriniz. Bununla birlikte Allah'ın en
sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman, verilenlerin en doğrusu Haris ve
Hemmam, en çirkini ise Harb ve Murre'dir, buyur-
Yine Buhari el-Edebu'l-Müfred'de buna benzer bir başlıkta Yusuf
İbn Abdullah İbn Sellam'ın şu hadisini nakletmektedir: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, bana Yusuf adını verdi." Hadisin senedi sahih olup
ayrıca bunu Tirmizi de eş-Şemail adlı eserinde rivayet etmiştir. İbn Ebi Şeybe
de sahih bir sened ile Said İbn el-Müseyyeb'den: "Kendisinin en çok
sevdiği isimlerin Nebilerin isimleri olduğunu söylemiştir."
"Eğer Muhammed sallaııahu aleyhi ve sellem'den sonra Nebi
gelmesi takdir edilmiş olsaydı, oğlu İbrahim yaşayacaktı. Ama ondan sonra Nebi
gelmeyecektir." Abdullah İbn Ebi Evfa bunu böylece kat'i bir ifade olarak
söylemiş bulunmaktadır. Böyle bir söz ise, kişisel görüşe dayanılarak
söylenemez. Bu hususta da pek çok rivayet gelmiş bulunmaktadır. İbn Mace, İbn
Abbas'tan gelen hadiste şöyle dediğini nakletmektedir: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in oğlu İbrahim vefat edince, onun cenaze namazını kıldırdı
ve: Onun cennette bir sütannesi vardır. Eğer yaşamış olsaydı, o sıddik bir nebi
olurdu ve dayıları olan Kıptiler kölelikten kurtulurdu, buyurdu."
Ahmed ve İbn Mende, es-Süddi yoluyla şu rivayeti
nakletmektedirler: "Ben Enes'e: İbrahim ne kadar yaşadı, diye sordum. O:
Beşiği dolduracak hale gelmişti. Eğer hayatta kalsaydı, bir nebi olurdu. Fakat
kalması sözkonusu olamazdı. Çünkü sizin nebiniz, nebilerin sonuncusudur."
Ahmed'in lafzı ile rivayet şöyledir:
"Eğer nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in oğlu İbrahim
yaşamış olsaydı, sıddik bir nebi olacaktı." Ahmed naklettiği rivayette
sözü geçen soru ve cevabı zikretmemektedir.
İşte bunlar, bu sahabilerden gelmiş olan ve bunu mutlak olarak
söyledikleri belirtilen çok sayıda sahih hadislerdir. Bundan dolayı ben
Nevevi'nin sözü geçen İbrahim aleyhisselam'ın biyografisini Tehzibu'l-Esma
ve'l-lugat adlı eserinde zikrederken böyle bir şeyi kabul etmemesini ve: Bu
batııdır deyip aşırıya kaçmasını, gaybı hususlarda konuşmaktaki cüretkarlığını,
ileri geri konuşmasını, önemli bir konuda yanılması mümkün olan bir zeminde yer
almaya iten sebebi n ne olduğunu bilemiyorum. Sözü geçen sahabelerin bu
sözlerini hatırlamış ama onlardan sonraya kalan daha başkalarından naklettiği
rivayetlere dayanarak bunu söylemiş olabilir. Ondan önce İbn Abdilberr de
el-İstiab adlı eserinde sözü geçen hadisi kabul etmeyerek: Ben bunun
mahiyetinin ne olduğunu bilmiyorum. Nitekim Nuh'tan, nebi olmayan birisi
doğmuştur. Nebi olmayan bir kimse de nebi doğurabildiği gibi, bunun aksi de
caizdir. Hatta bu görüşü kabul edenleri gelişigüzel konuşmaya, bilgisizce gaybı
işlere dalmaya ve daha başka haııere de nispet etmiştir. Oysa sözü geçen
sahabelerden nakledilen rivayetler de bir şarta bağlı olarak gelmiştir.
Başlıkta yer alan onuncu hadis (6199 nolu hadis) Muğire'nin
rivayet ettiği:
"İbrahim'in vefat ettiği gün güneş tutuldu" hadisi
olup bu da daha önce bu sened ile uzun uzadıya Küsuf bölümünde yer almış,
gerekli açıklamalar da oradalSd geçmiş bulunmaktadır.
باب: تسمية
الوليد.
110. "EL-VELİD" ADINI VERMEK
أخبرنا أبو
نعيم الفضل بن
دكين: حدثنا
ابن عيينة، عن
الزُهري، عن
سعيد، عن أبي
هريرة قال:
لما
رفع النبي صلى
الله عليه
وسلم رأسه من
الركعة قال:
(اللهم أنج
الوليد بن
الوليد،
وسلمة بن
هشام، وعياش
بن أبي
ربيعة،والمستضعفين
بمكة، اللهم
اشدد وطأتك
على مضر،
اللهم اجعلها
عليهم سنين
كسني يوسف).
[-6200-] Ebu Hureyre'den, dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, rüku'dan başını kaldırınca şöyle dua etti:
Allah'ım, Velid İbn Velid'i, Seleme İbn Hişam'ı, Ayyaş İbn Ebi
Rebia'yı ve Mekke'de bulunan musta’zaf mu'minleri kurtar. Allah'ım, Mudar üzerindeki
baskını arttır. Allah'ım, bu yıllarını onlara Yusuf'un kıtlık yılları gibi kıl."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
" Velid adını vermek." Bu ismin mekruh görüldüğüne
dair Taberani'nin İbn Mesud'dan diye rivayet ettiği şu hadis vardır:
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir kimsenin
kölesine ya da oğluna Harb, Murre yahut Velid adını vermesini
nehyetmiştir." Hadisin senedi oldukça zayıftır.
Yine bu hususta mürsel bir başka hadis varid olmuştur. Bu hadisi
Yakub İbn Süfyan, Tarih'inde, Beyhaki de Delailu'n-Nubuwe adlı eserinde kendi
rivayet yoluyla zikretmiştir. Abdurrezzak da bu hadisi e-Emaiı adlı eserinin
ikinci cüzünde zikretmiştir. Said İbn el-Müseyyeb 'den de şöyle dediği rivayet
edilmektedir:
"Ümmü Seleme'nin kardeşinin bir oğlu dünyaya geldi, ona
el-Velid adını verdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Siz buna Firavunlarınızın adını verdiniz. And olsun bu ümmette
kendisine el-Velid denilen bir adam gelecek ve ümmetine karşı Firavun'un kendi
kavmine olan şerrinden daha şerli olacaktır, buyurdu."
el-Velid İbn Müslim rivayetinde şöyle demiştir: el-Evzaı dedi
ki: Onlar bu kişinin el-Velid İbn Abdulhakem olduğu görüşünde idiler. Daha
sonra biz bu kişinin el-Velid İbn Yezid olduğunu gördük. Çünkü insanlar ona
karşı ayaklanınca, ondan dolayı fitneye düştüler, onu öldürdüler. Bu sebeple de
ümmet aleyhine fitnelerin kapısı açıldı ve aralarında öldürme çoğaldı.
Hakim de bunu bir başka yoldan, el-Velid'den, Ebu Hureyre'yi de
zikretmek suretiyle mevsul bir senedIe rivayet etmiştir. Bunu Nuaym İbn
Hammad'dan, o el-Velid İbn Müslim'den diye rivayet etmiştir. Hadisin sonlarında
da şunları söylemektedir: "ez-Zührı dedi ki: Eğer el-Velid İbn Yezid
halifeliğe geçirilirse odur, aksi takdirde bu kişi el-Velid İbn
Abdulmelik'tir."
Derim ki: Bana göre bu hadisin senedinde Ebu Hureyre'nin
zikredilmesi, Nuaym İbn Hammad'ın yanılmalanndandır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sözü geçen bu hadis, Buhari'nin şartına uymadığından ötürü adeti
üzere ona işarette bulunmuş ve bu hususta caiz oluşa delil teşkil eden hadisi
zikretmiştir. Çünkü eğer bu isim mekruh olsaydı, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in adeti üzere bunu değiştirmesi gerekirdi. Zikredilen bu hadisin bazı
rivayet yollarında sözü geçen bu el-Velid İbn el-Velid'in, Meğazi bölümünde de
geçtiği gibi, daha sonra Medine'ye hicret ederek (muhacir olarak) geldiği de
belirtilmektedir. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onun adını
değiştirdiği de nakledilmiş değildir.
Az önce geçen ve el-Velid adının değiştirilmesini emrettiğine
dair rivayetıere gelince, bu, hadiste belirtilen şahsın oğlunun adının
değiştirilmesine dair bir emirdir, o da buna uyarak oğlunun adını değiştirmiş
ve Abdullah adını vermiştir .