SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 2004 >>

باب: لا يلدغ المؤمن من جحر مرتين.

83. MU'MİN, BİR DELİKTEN İKİ KERE SOKULMAZ

 

وقال معاوية: لا حكيم إلا ذو تجربة.

Muaviye: Hakim (hikmet sahibi kişi) ancak tecrübeli oIan kişidir, demiştir.

 

حدثنا قتيبة: حدثنا الليث، عن عُقَيل، عن الزُهري، عن ابن المسيَّب، عن أبي هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال: (لا يلدغ المؤمن من جحر واحد مرتين).

 

[-6133-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Mu'min, bir delikten iki defa sokulmaz" diye buyurdu.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"mu'min, bir delikten iki defa sokulmaz." Başlıktaki sokma "ledğ" zehirli hayvanlar tarafından yapılan sokmaya denilir. "Lez'" ise ateşten dolayı duyulana denilir. Buna dair açıklamalar da daha önce Tıp bölümünde geçmişti.

 

"Muaviye: Hakım ancak tecrübe ile olur demiştir." Bir rivayette de "halım" şeklindedir. İbnu'l-Esir der ki: Anlamı şudur: Önemli işler ile karşılaşıp uğraşmadan, onlarda tökezleyip gerekli ibreti çıkartarak, hatalı olduğu yerleri açıkça görüp onlardan uzaklaşacak hale gelmedikçe hilm denilen şey meydana gelmez.

 

Başkası da şöyle açıklamıştır: Bir yanılgıya düşüp ondan bir hata husule gelmedikçe, tam anlamıyla halim bir kimse olunamaz. O takdirde de utanması sözkonusu olur. Böyle bir durumda olan bir kimse bir kusur işlerken başkasını görecek olursa onun halini setreder, gizler, onu affeder. Aynı şekilde çeşitli deneyimlerden geçen bir kimse de bunların faydasını ve zararını bilir. Hikmetsiz hiçbir ış yapmaz.

 

et-Tıbı der ki: Halim kimsenin deneyimli kimse olmak ile özelleştirilmesinin halim olmayanın böyle olmadığına işaret etmek için söylenmiş olması ve tecrübesi olmayan halim kimsenin, bazen deneyimli halım kişinin aksine hilm göstermenin gerekli olmadığı yerlerde yanılıp hataya düşebileceğini anlatmak istemiş olabilir. Böylelikle Muaviye'den nakledilen bu eserin (sözün) başlıktaki hadis ile ilişkisi de ortaya çıkmaktadır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Sokulmaz." el-Hattabı dedi ki: Yani mu'min, kararlı ve tetikte olmalıdır. İhmal edip gaflet gösterdiği cihetten ona yaklaşılarak ardı arkasına aldatılmamalıdır. Bu, din ile ilgili hususlarda olduğu gibi dünya ile ilgili hususlarda da olabilir. İkisi arasında daha çok dikkat gösterilmesi gereken de budur. (Din ile ilgili hususlardır. )

 

"(Sokulmaz anlamı verilen): La yuldeğu" fiili, vasıl ile okunması halinde ğayn harfinin kesresi ile de rivayet edilmiştir. Bu durumda da bundan nehiy anlamı çıkar. (Sokulmasın, demek olur.) Bu hadis, gaflete düşürülmekten yana bir sakındırmayı ihtiva eder ve dikkat ve zekayı kullanmaya da bir işarettir diyenlerin görüşleri de bunu desteklemektedir.

 

Ebu Ubeyd dedi ki: Yani mu'min herhangi bir şekilde sıkıntı ile karşılaşacak olursa tekrar ona dönmemelidir.

 

Derim ki: Çoğunluğun anladığı anlam da budur. Bu haberin ravisi ez-Zührı de bunlardandır. İbn Hibban, Said İbn Abdulaziz yoluyla şöyle dediğini rivayet etmektedir: "ez-Zühri, Hişam İbn Abdulmelik'in yanından geldiğinde: Sana ne yaptı, diye soruldu. O da: Benim borcumu ödedi, sonra da bana: Ey İbn Şihab! Bir daha dönüp borç alacak mısın? diye sordu. Ben de: Hayır diye cevap verdim deyip, hadisi zikretmiştir.

 

Hadiste kastedilen mu'minin, sahip olduğu marifeti sayesinde işlerin üstü kapalı taraflarına da -meydana gelecek işlerden kendisini koruyacak kadar- vakıf olan kamil mu'min olduğu söylenmiştir. Gaflete düşürülüp yanıltılan mu'mine gelince, o defalarca sokulabilir.

 

"Bir delikten". İbn Battal dedi ki: Burada Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmetine öğrettiği ve kötü akıbetinden korktukları şeylerden nasıl sakın ip dikkat göstereceklerini söyleyip uyardığı, oldukça değerli bir edep vardır. Bu sözü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den önce kimse söylemiş değildir. O da bu sözünü ilk olarak Ebu Azze el-Cumahı'ye söylemiştir. Ebu Azze şair idi. Bedir'de esir alınmıştı. Çoluk çocuğunun çokluğundan ve fakirliğinden şikayet etmişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu fidye almaksızın karşılıksız salıvermişti. Daha sonra Uhud'da yakalandı. Bu sefer yine: Beni karşılıksız serbest bırak deyip, tekrar fakirliğin i ve çoluk çocuğunun çokluğunu sözkonusu etti. "Sen Mekke'de ellerinle yanaklarını sıvazlayıp Muhammed ile iki defa alayettim diyemeyeceksin" buyurdu ve verdiği emir üzerine öldürüldü. İbn İshak onun bu olayını Meğazi'sinde senetsiz olarak rivayet etmiş bulunmaktadır.

 

İbn Hişam da Tehzibu's-Sıre adlı eserinde şunları söylemektedir: Bana Said İbn el-Müseyyeb'den ulaştığına göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem O vakit: "mu'min, bir delikten iki defa sokulmaz." buyurmuştur.

 

Ebu Ubeyd'in, "Kitabu'l-Emsal" adlı eserinde belirttikleri ise İbn Battal'ın:

 

Bu sözü söyleyen ilk kişi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'dir şeklindeki sözlerinin açıklanmasını zorlaştırmaktadır. Bundan dolayı İbnu't-Tın: Bu eski bir meseldir, demiştir. Ancak et-Tıbı buna şöylece cevap vermektedir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendi pak nefsinin hilme meyilli olduğunu görünce, kararlı bir mu'minin bu halden uzak olması gerektiğini belirterek böyle bir işi yapmamasını söylemiştir. Yani Allah için kızan kararlı bir mu'minin, şerde ayak direten ve sözünde durmayan bir kimse tarafından kandırılmak gibi bir vasfı olmamalıdır. Böyle bir kimseye karşı da hallm özelliği ile davranmamalı, aksine ondan intikam almalı (onu cezalandırmalı) dır. İşte Aişe radıyalliihu anhii'nın: "Allah Rasulü kendi adına asla kimseden intikam almış değildir. Ancak Allah'ın haram kıldığı şeylerin çiğnenmesi halinde, bu haramların çiğnenmesi sebebiyle Allah için intikam alırdı (cezalandırırdı)" sözü de bu kabildendir. (İbnu't-Tın devamla) dedi ki: İşte bundan da hilmin kayıtsız ve şartsız olarak her durumda övülen bir şeyolmadığı anlaşılmaktadır. Tıpkı cömertliğin kayıtsız ve şartsız olarak övülen bir şeyolmadığı gibi. .. Yüce Allah da ashabı nitelendirirken: "Onlar kafirlere karşı sert ve katı, kendi aralarında merhametlidirler." (Feth, 29) buyurmaktadır.