باب: لا يلدغ
المؤمن من جحر
مرتين.
83. MU'MİN, BİR DELİKTEN İKİ KERE SOKULMAZ
وقال معاوية:
لا حكيم إلا
ذو تجربة.
Muaviye: Hakim (hikmet sahibi kişi) ancak tecrübeli oIan
kişidir, demiştir.
حدثنا قتيبة:
حدثنا الليث،
عن عُقَيل، عن
الزُهري، عن
ابن
المسيَّب، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم أنه قال:
(لا يلدغ
المؤمن من جحر
واحد مرتين).
[-6133-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem:
"Mu'min, bir delikten iki defa sokulmaz" diye buyurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"mu'min, bir delikten iki defa sokulmaz." Başlıktaki
sokma "ledğ" zehirli hayvanlar tarafından yapılan sokmaya denilir.
"Lez'" ise ateşten dolayı duyulana denilir. Buna dair açıklamalar da
daha önce Tıp bölümünde geçmişti.
"Muaviye: Hakım ancak tecrübe ile olur demiştir." Bir
rivayette de "halım" şeklindedir. İbnu'l-Esir der ki: Anlamı şudur:
Önemli işler ile karşılaşıp uğraşmadan, onlarda tökezleyip gerekli ibreti
çıkartarak, hatalı olduğu yerleri açıkça görüp onlardan uzaklaşacak hale
gelmedikçe hilm denilen şey meydana gelmez.
Başkası da şöyle açıklamıştır: Bir yanılgıya düşüp ondan bir
hata husule gelmedikçe, tam anlamıyla halim bir kimse olunamaz. O takdirde de
utanması sözkonusu olur. Böyle bir durumda olan bir kimse bir kusur işlerken
başkasını görecek olursa onun halini setreder, gizler, onu affeder. Aynı
şekilde çeşitli deneyimlerden geçen bir kimse de bunların faydasını ve zararını
bilir. Hikmetsiz hiçbir ış yapmaz.
et-Tıbı der ki: Halim kimsenin deneyimli kimse olmak ile
özelleştirilmesinin halim olmayanın böyle olmadığına işaret etmek için
söylenmiş olması ve tecrübesi olmayan halim kimsenin, bazen deneyimli halım
kişinin aksine hilm göstermenin gerekli olmadığı yerlerde yanılıp hataya
düşebileceğini anlatmak istemiş olabilir. Böylelikle Muaviye'den nakledilen bu
eserin (sözün) başlıktaki hadis ile ilişkisi de ortaya çıkmaktadır. Doğrusunu
en iyi bilen Allah'tır.
"Sokulmaz." el-Hattabı dedi ki: Yani mu'min, kararlı
ve tetikte olmalıdır. İhmal edip gaflet gösterdiği cihetten ona yaklaşılarak
ardı arkasına aldatılmamalıdır. Bu, din ile ilgili hususlarda olduğu gibi dünya
ile ilgili hususlarda da olabilir. İkisi arasında daha çok dikkat gösterilmesi
gereken de budur. (Din ile ilgili hususlardır. )
"(Sokulmaz anlamı verilen): La yuldeğu" fiili, vasıl
ile okunması halinde ğayn harfinin kesresi ile de rivayet edilmiştir. Bu
durumda da bundan nehiy anlamı çıkar. (Sokulmasın, demek olur.) Bu hadis,
gaflete düşürülmekten yana bir sakındırmayı ihtiva eder ve dikkat ve zekayı
kullanmaya da bir işarettir diyenlerin görüşleri de bunu desteklemektedir.
Ebu Ubeyd dedi ki: Yani mu'min herhangi bir şekilde sıkıntı ile
karşılaşacak olursa tekrar ona dönmemelidir.
Derim ki: Çoğunluğun anladığı anlam da budur. Bu haberin ravisi
ez-Zührı de bunlardandır. İbn Hibban, Said İbn Abdulaziz yoluyla şöyle dediğini
rivayet etmektedir: "ez-Zühri, Hişam İbn Abdulmelik'in yanından
geldiğinde: Sana ne yaptı, diye soruldu. O da: Benim borcumu ödedi, sonra da
bana: Ey İbn Şihab! Bir daha dönüp borç alacak mısın? diye sordu. Ben de: Hayır
diye cevap verdim deyip, hadisi zikretmiştir.
Hadiste kastedilen mu'minin, sahip olduğu marifeti sayesinde
işlerin üstü kapalı taraflarına da -meydana gelecek işlerden kendisini
koruyacak kadar- vakıf olan kamil mu'min olduğu söylenmiştir. Gaflete düşürülüp
yanıltılan mu'mine gelince, o defalarca sokulabilir.
"Bir delikten". İbn Battal dedi ki: Burada Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmetine öğrettiği ve kötü akıbetinden
korktukları şeylerden nasıl sakın ip dikkat göstereceklerini söyleyip uyardığı,
oldukça değerli bir edep vardır. Bu sözü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den
önce kimse söylemiş değildir. O da bu sözünü ilk olarak Ebu Azze el-Cumahı'ye
söylemiştir. Ebu Azze şair idi. Bedir'de esir alınmıştı. Çoluk çocuğunun
çokluğundan ve fakirliğinden şikayet etmişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
onu fidye almaksızın karşılıksız salıvermişti. Daha sonra Uhud'da yakalandı. Bu
sefer yine: Beni karşılıksız serbest bırak deyip, tekrar fakirliğin i ve çoluk
çocuğunun çokluğunu sözkonusu etti. "Sen Mekke'de ellerinle yanaklarını
sıvazlayıp Muhammed ile iki defa alayettim diyemeyeceksin" buyurdu ve
verdiği emir üzerine öldürüldü. İbn İshak onun bu olayını Meğazi'sinde senetsiz
olarak rivayet etmiş bulunmaktadır.
İbn Hişam da Tehzibu's-Sıre adlı eserinde şunları söylemektedir:
Bana Said İbn el-Müseyyeb'den ulaştığına göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
O vakit: "mu'min, bir delikten iki defa sokulmaz." buyurmuştur.
Ebu Ubeyd'in, "Kitabu'l-Emsal" adlı eserinde
belirttikleri ise İbn Battal'ın:
Bu sözü söyleyen ilk kişi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'dir
şeklindeki sözlerinin açıklanmasını zorlaştırmaktadır. Bundan dolayı
İbnu't-Tın: Bu eski bir meseldir, demiştir. Ancak et-Tıbı buna şöylece cevap
vermektedir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendi pak nefsinin hilme meyilli
olduğunu görünce, kararlı bir mu'minin bu halden uzak olması gerektiğini
belirterek böyle bir işi yapmamasını söylemiştir. Yani Allah için kızan kararlı
bir mu'minin, şerde ayak direten ve sözünde durmayan bir kimse tarafından
kandırılmak gibi bir vasfı olmamalıdır. Böyle bir kimseye karşı da hallm
özelliği ile davranmamalı, aksine ondan intikam almalı (onu cezalandırmalı) dır.
İşte Aişe radıyalliihu anhii'nın: "Allah Rasulü kendi adına asla kimseden
intikam almış değildir. Ancak Allah'ın haram kıldığı şeylerin çiğnenmesi
halinde, bu haramların çiğnenmesi sebebiyle Allah için intikam alırdı
(cezalandırırdı)" sözü de bu kabildendir. (İbnu't-Tın devamla) dedi ki:
İşte bundan da hilmin kayıtsız ve şartsız olarak her durumda övülen bir
şeyolmadığı anlaşılmaktadır. Tıpkı cömertliğin kayıtsız ve şartsız olarak
övülen bir şeyolmadığı gibi. .. Yüce Allah da ashabı nitelendirirken: "Onlar
kafirlere karşı sert ve katı, kendi aralarında merhametlidirler." (Feth,
29) buyurmaktadır.