SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 1992 >>

باب: ما ينهى عن التحاسد والتدابر .وقوله تعالى: {ومن شر حاسد إذا حسد} /الفلق:5/.

57. HASEDLEŞMENİN VE BİRBİRİNE ARKA DÖNMENİN YASAKLANIŞI İLE YÜCE ALLAH'IN: "HASED ETTİĞİ ZAMAN HASED EDENİN ŞERRİNDEN (ALLAH'A SIĞINIRIM, DE).(Felak, 5)" BUYRUĞU

 

حدثنا بشر بن محمد: أخبرنا عبد الله: أخبرنا معمر، عن همَّام بن منبه، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (إياكم والظن، فإن الظن أكذب الحديث، ولا تحسسوا، ولا تجسسوا، ولا تحاسدوا، ولا تدابروا، ولا تباغضوا، وكونوا عباد الله إخواناً).

 

[-6064-] Ebu Hureyre'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Zanda bulunmaktan sakının. Çünkü zanda bulunmak, sözün en yalanıdır. Tehassüs etmeyiniz, tecessüs etmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinize sırt çevirmeyin iz ve Allah'ın kardeş kulları olunuz."

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزُهري قال: حدثني أنس بن مالك رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا تباغضوا، ولا تحاسدوا، ولا تدابروا، وكونوا عباد الله إخواناً، ولا يحل لمسلم أن يهجر أخاه فوق ثلاث أيام).

 

[-6065-] Enes İbn Malik r.a.'dan rivayete göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Birbirinize buğzetmeyiniz, birbirinizi kıskanmayınız, birbirinize arkanızı çevirmeyiniz. Allah'ın kardeş kulları olunuz. Müslüman bir kimsenin üç günden fazla kardeşine küs durması da helal değildir. "

 

Bu Hadisin geçtiği diğer yer 6076

 

Diğer tahric: Müslim birr; Ebu Davud, Edeb; Tirmizi, birr, İbn Mâce. dua; Muvatta, husnu’l-huluk; Ahmed b. Hanbel’in Müsned’i, I, 3,5, II, 277, 288 312, 342, 360, 389, 393, 394,444, 465, 469,470,480, 482, 492, 501, 412, 517, 539, III, 110,199,209,225,277,253.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Kurtubi dedi ki: Burada zandan maksat, sebepsiz yere itham altında tutmaktır. Bir kimsenin, bir başkasını böyle bir ithamı gerektirecek herhangi bir husus ortada yokken hayasızlık işlemekle itham etmesi gibi. .. Bundan dolayı buna "tecessüs etmeyiniz" sözü de atfedilmiştir. Çünkü kişi içinden ithamda bulunmayı geçirince onun gerçek olup olmadığını araştırmak ister. Bu sebeple tecessüse koyulur, araştırır ve kulak kabartır. İşte bu iş de nehyedilmiş bulunmaktadır.

 

Bu hadis yüce Allah'ın: "Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın."(Hucurat, 12) buyruğuyla da uyum arz etmektedir. Ayetin akışı, Müslümanın şeref ve haysiyetini en ileri derecede korumayı emrettiğini göstermektedir. Çünkü öncelikle onun hakkında zanda bulunarak gelişigüzel kanaat yürütmesi nehyedilmiştir. Zanda bulunan şahıs: Ben gerçeği ortaya çıkarmak için araştırıyorum diyecek olursa, ona: "Cenab-ı Allah birbirinizin kusurunu araştırmayın (tecessüs etmeyin)" diye buyurmaktadır, denilir. Eğer: Ben tecessüs yapmaksızın işin gerçeğini ortaya çıkardım diyecek olursa, bu sefer ona: "Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın" diye buyurmaktadır, denilir.

 

"Tehassüs de etmeyin, tecessüs de etmeyin." el-Hattabi dedi ki: İnsanların ayıplarını, kusurlarını araştırmayın, onların peşine düşmeyin, demektir. Mesela bir kimsenin öldürülmekten kurtarılması gibi, tecessüs kaçınılmaz bir yolalarak ortaya çıkarsa nehyden istisna edilmiştir. Güvenilir bir kimsenin, filan kişi bir kişiyi zulmen öldürmek için tenhada yakalamıştır yahut onunla zina etsin diye bir kadını tenhada sıkıştırmıştır, diye haber vermesi buna örnektir. Böyle bir durumda telafi edilme imkanı ortadan kalkar korkusu ile bunun tecessüs edilip araştınlması meşrudur. Bunu Nevevı, el-Maverdi'nin el-Ahkamu's-Sultaniyye adlı eserinden nakletmiş ve bunun güzel bir istisna olduğunu belirtmiştir. Onun bu husustaki ifadeleri de şöyledir: Muhtesibin (hisbe görevlisinin) açıktan işlenmediği sürece haram kılınmış işlerin yapılıp yapılmadığını araştırma hakkı yoktur. İsterse bu işi yapanların gizlice yaptığına dair zannı ağır bassın. Ancak bu şekil (verilen örnek) bundan müstesnadır.

 

"Birbirinize hased etmeyin {kıskanmayın)." Hased, bir kimsenin, nimeti hak ederek elde etmiş olan kimsenin elinde bulunan o nimetinin zeval bulmasını temenni etmesidir. Bu anlamıyla, bu yolda çalışıp çabalaması yahut bir şey yapmaması halinden daha geneldir. Eğer bu uğurda ayrıca çalışacak olursa bağy olur. Bu alanda çalışmayıp açığa vurmazsa ve Müslüman için Müslüman hakkında yasaklanmış bulunan mekruh oluş sebeplerinin daha da güçlenmesine sebep teşkil etmezse duruma bakılır. Bunu yapmayışının sebebi acizlik olup imkanı olsa yapacak ise, böyle bir kimse günahkardır. Eğer çalışmasına engelolan husus takva ise mazur görülebilir. Çünkü o nefsanı düşünceleri bertaraf edemeyebilir. O halde bu kötü duygulara karşı mücahede etmesi uğrunda bunların gereklerini yapmayıp gereklerini yapmayı kararlaştırmaması da yeterlidir. Abdurrezzak, Ma'mer'den, o İsmail İbn Umeyye'den Nebie merfu olarak şunu rivayet etmiştir: "Üç husustan hiç kimse kendisini kurtaramaz: Uğursuzluğa kapılmak duygusu, zan ve hased. Ey Allah'ın Rasulü! Bunlardan kurtuluş nedir, diye sorulunca, o: Uğursuzluk duygusuna kapılırsan geri dönme, zannedersen gerçek mi diye araştırmaya koyulma, kıskanacak olursan haddi aşma!"

 

"Birbirinize arka çevirmeyiniz." el-Hattabı dedi ki: Birbirinizden darılıp uzaklaşmayınız, biriniz diğer kardeşinden dargın durmasın. Tabir, kişinin diğerine onu gördüğü vakit yüz çevirmesini anlatmak üzere arkasını dönmesinden alınmıştır.

 

"Birbirinize buğzetmeyiniz." Yani birbirinize buğzetmeye sebep olacak işler işlemeyiniz. Çünkü buğz ta baştan beri meydana gelen bir duygu değildir. Bununla karşılıklı buğzetmeyi gerektiren saptıncı heva ve heveslerin yasaklanmasının kastedildiği de söylenmiştir.

 

Derim ki: Aksine bu, heva ve heveslerden daha geneldir. Çünkü heva ve heveslerin gereklerini yapmak bunun sadece bir türüdür. Karşılıklı buğzetmenin gerçek mahiyeti iki kişi arasında ortaya çıkmasıdır. Bununla birlikte taraflardan birisinin bunu yapması hakkında da kullanılabilir. Buğzun yerilen kısmı yüce Allah için yapılmayan türüdür.

 

"Allah'ın kardeş kulları olunuz." Kurtubi dedi ki: Yani sizler şefkat, merhamet, sevgi, birbirinizi kollayıp gözetmek, dayanışmak, samimi olarak öğüt vermek bakımıarından nesep kardeşleri gibi olunuz.

 

İbn Abdilberr dedi ki: Hadis, Müslüman kimseye buğzetmeyi, ondan yüz çevirmeyi, onunla arkadaşlık kurduktan sonra şer'ı bir günah olmaksızın ilişkileri koparmanın, Allahlın kendisine vermiş olduğu nimetler dolayısıyla kıskanmanın haram olduğunu, ona nesep kardeşine davrandığı gibi davranmayı, kusurlarını araştırmamayı ihtiva etmektedir. Bu hususta hazır olan ile olmayan arasında bir fark yoktur. Bazı hallerde bunların pek çoğunda ölünün hükmü de, dirinin hükmü ile aynıdır.