SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 1974 >>

باب: وضع الصبي في الحجر.

21. ÇOCUĞUN KUCAĞA ALINMASI

 

حدثنا محمد بن المثنَّى: حدثنا يحيى بن سعيد، عن هشام قال: أخبرني أبي، عن عائشة:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم وضع صبياً في حجره يحنكه، فبال عليه، فدعا بماء فأتبعه.

 

[-6002-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir çocuğu tahnık etmek (damağına tatlı bir şey çalmak) üzere kucağına koydu da çocuk üzerine işedi. Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir su getirilmesini istedi ve suyu sidiğinin değdiği yerlere serpti."

 

 

AÇIKLAMA :

 

"çocuğun kucağa koyulması". Bu hadise dair açıklamalar daha önce Taharet bölümünde geçmiş bulunmaktadır.

 

باب: وضع الصبي على الفخذ.

22. KÜÇÜK ÇOCUĞUN UYLUĞUN ÜZERİNE KONULMASI

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا عارم: حدثنا المعتمر بن سليمان: يحدث عن أبيه قال: سمعت أبا تميمة يحدث، عن أبي عثمان النهدي: يحدثه أبو عثمان، عن أسامة بن زيد رضي الله عنهما:

 كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يأخذني فيقعدني على فخذه، ويقعد الحسن على فخذه الآخر، ثم يضمهما، ثم يقول: (اللهم إرحمهما فإني أرحمهما).

وعن علي قال: حدثنا يحيى: حدثنا سليمان، عن أبي عثمان: قال التميمي: فوقع في قلبي منه شيء، قلت: حدثت به كذا وكذا، فلم أسمعه من أبي عثمان، فنظرت فوجدته عندي مكتوباً فيما سمعت.

 

[-6003-] Usame İbn Zeyd r.a.'dan dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni alır ve uyluğunun üzerine oturturdu. Hasen bin Ali'yi de diğer uyluğu üzerine oturtur, sonra da onları bağrına basar, arkasından: Allah'ım, sen bu ikisine de merhamet buyur. Çünkü ben de bunlara merhamet ediyorum, derdi."

 

(Buhari dedi ki:) Ali(İbnu'I-Medınl)'den, dedi ki: "Bize Yahya tahdis etti, bize Süleyman tahdis etti. O Ebu Osman'dan tahdis etti. Süleyman (et-Teymı) dedi ki: Bu hadisten dolayı kalbime bir tereddüt düştü. Bana bu hadisi böyle böyle mi tahdis etti, diye. Ben bunu Ebu Osman'dan diye işitmedim. Bundan dolayı (Ebu Osman'dan işittiğimrivayetlere) baktım da onu yanımda (Ebu Osman'dan) işittikleri m arasında yazılı gördüm. (Böylece tereddüdüm de zail oldu.)"

 

باب: حسن العهد من الإيمان.

23. HÜSN-İ AHD (HAK VE HUKUĞA SADAKATLE BAĞLILIK) İMANDANDIR

 

حدثنا عبيد بن إسماعيل: حدثنا أبو أسامة، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 ما غرت على امرأة ما غرت على خديجة، ولقد هلكت قبل أن يتزوجني بثلاث سنين، لما كنت أسمعه يذكرها، ولقد أمره ربه أن يبشرها ببيت في الجنة من قصب، وإن كان ليذبح الشاة ثم يهدي في خلتها منها.

 

[-6004-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Ben Hatice'yi kıskandığım kadar hiçbir kadını kıskanmadım. Halbuki o, Nebi benimle evlenmeden üç sene önce vefat edip gitmişti. Buna sebep ise Nebiin onu andığını işitmemdir. Rabbi ona Hatice'yi cennette inciden bir köşk ile müjdelemesini de emretmiş idi. Andolsun Nebi (bazen) bir koyun keser, bir kısmını Hatice'nin samimi dostlarına hediye olarak dağıtırdı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hüsn-i ahd (hakka ve hukuka sadakatle bağlılık) imandandır." Ebu Ubeyd dedi ki: Burada ahd'den maksat, saygı gösterilmesi gereken şeylere gerektiği gibi riayet etmektir. el-Hattabi dedi ki: Samimi dostlarından maksat, arkadaşlarıdır.

 

Buhari, el-Edebu'l-Müfred adlı eserinde Enes'ten şu hadisi rivayet etmektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bir şey (hediye olarak) getirildiği zaman:

 

Bunu filan kadına götürün. Çünkü o Hatice'nin samimi bir arkadaşı idi, derdi."

Buhari'nin Başlıklarındaki Bir Özellik

 

Buhari, adeti üzere açık ifade kullanmadan, işaret etmekle yetinmiştir. Çünkü başlıktaki lafız Hatice radıyalliihu anhii ile ilgili bir hadiste varid olmuştur. Bunu Hakim, Şuabu'l-İman'da Beyhaki, Salih İbn Rüstem yoluyla İbn Ebi Müleyke'den, o Aişe'den diye rivayet etmiştir. Aişe dedi ki: "Oldukça yaşlı bir kadın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına gelmişti. Allah Rasulü ona: Nasılsınız, haliniz nasıl, bizden sonra ne halde idiniz, diye sordu. Yaşlı kadın: Ey Allah'ın Rasulü, babam, anam sana feda olsun, iyiydik dedi. Yaşlı kadın çıkıp gidince, ben: Ey Allah'ın Rasulü, böyle yaşlı bir kadına bu kadar iltifat göstermenin sebebi nedir, diye sordum. O: Ey Aişe! O Hatice'nin hayatta olduğu zamanlarda bize gelirdi. Şüphesiz hüsn-i ahd imandandır, buyurdu."