SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-LİBAS

<< 1948 >>

EK SAYFA – 1948-4

باب: ما كان النبي صلى الله عليه وسلم يتجوز من اللباس والبسط.

31. NEBİ S.A.V., ELBİSE VE YAYGILARDA DARLIK ÇlKARMAYIP BULDUĞU İLE YETİNİRDİ

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حمَّاد بن زيد، عن يحيى بن سعيد، عن عبيد بن حنين، عن ابن عباس رضي الله عنهما قال:

 لبثت سنة وأنا أريد أن أسأل عمر عن المرأتين اللتين تظاهرتا على النبي صلى الله عليه وسلم، فجعلت أهابه، فنزل يوماً منزلاً فدخل الأراك، فلما خرج سألته فقال: عائشة وحفصة، ثم قال: كنا في الجاهلية لا نعد النساء شيئاً، فلما جاء الإسلام وذكرهن الله، رأينا لهن بذلك علينا حقاً، من غير أن يدخلهن في شيء من أمورنا، وكان بيني وبين امرأتي كلام، فأغلظت لي، فقلت لها: وإنك لهناك؟ قالت: تقول هذا لي وابنتك تؤذي النبي صلى الله عليه وسلم، فأتيت حفصة فقلت لها: إني أحذرك أن تعصي الله ورسوله، وتقدمت إليها في أذاه، فأتيت أم سلمة فقلت لها: فقالت: أعجب منك يا عمر، قد دخلت في أمورنا، فلم يبق إلا أن تدخل بين رسول الله صلى الله عليه وسلم وأزواجه؟ فرددت، وكان رجل من الأنصار إذا غاب عن رسول الله صلى الله عليه وسلم وشهدته أتيته بما يكون، وإذا غبت عن رسول الله صلى الله عليه وسلم وشهد أتاني بما يكون من رسول الله صلى الله عليه وسلم، وكان من حول رسول الله صلى الله عليه وسلم قد استقام له، فلم يبق إلا ملك غسان بالشأم، كنا نخاف أن يأتينا، فما شعرت إلا بالأنصاري وهو يقول: إنه قد حدث أمر، قلت له: وما هو، أجاء الغساني؟ قال: أعظم من ذاك، طلق رسول الله صلى الله عليه وسلم نساءه، فجئت فإذا البكاء من حجرهن كلها، وإذا النبي صلى الله عليه وسلم قد صعد في مشربة له، وعلى باب المشربة وصيف، فأتيته فقلت: استأذن لي، فأذن لي، فدخلت، فإذا النبي صلى الله عليه وسلم على حصير قد أثر في جنبه، وتحت رأسه مرفقة من أدم حشوها ليف، وإذا أهب معلقة وقرظ، فذكرت الذي قلت لحفصة وأم سلمة، والذي ردت علي أم سلمة، فضحك رسول الله صلى الله عليه وسلم، فلبث تسعاً وعشرين ليلة ثم نزل.

 

[-5843-] İbn Abbas r.a.'dan, dedi ki: "Ben Ömer'e, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e karşı birbirine yardım eden iki kadının kim olduğunu sormak isteği ile bir sene fırsat kollayıp durdum. Ama ondan çekindiğim için soramadım. Bir gün, bir konaklama yerinde indi ve (ihtiyacını karşılamak üzere) erak ağaçlarının arasına girdi. Ağaçların arasından çıkınca ona sordum. O: Aişe ve Hafsa'dırlar, dedi. Daha sonra şunları anlattı:

 

-Bizler cahiliye döneminde kadınları önemsemezdik. Ama İslam gelip de Allah onları söz konusu edince, bu sebeple onların üzerimizde bir haklarının bulunduğunu gördük. Ama bununla birlikte yine onları herhangi bir işimize de karıştırmıyorduk. Benimle hanımım arasında bir söz alışverişi olmuştu. O bana ağır sözler söyledi. Ben de ona: Sen işi buraya kadar mı vardırdın, diye çıkıştım, bana: Bunu bana mı söylüyorsun? Oysa senin kızın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e eziyet ediyor, dedi.

 

Bu sefer Hafsa'nın yanına gittim ve ona: Seni Allah'a ve Rasulüne karşı gelmekten sakındırıyorum, dedim. Nebie eziyet verip onu rahatsız etmemek konusunda söyleyeceklerimi ilk olarak ona söyledim. Daha sonra Ümmü Selemelnin yanına gittim ve ona da bunları söyledim. Bu sefer Üm mü Seleme:

 

Sana şaşıyorum ey Ömer, sen bizim işlerimize de müdahale ettin. Kala kala Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile onun zevceleri arasına girmen mi kaldı, dedi. Ve bu sözlerini tekrarladı.

 

Ensardan bir adam vardı. O Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda bulunmayıp ben bulunacak olursam ona gider olanları anlatırdım. Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzurunda bulunmayıp o bulunmuş ise o yanıma gelir ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yaptıklarını bana anlatırdı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in etrafında bulunanlar (hükümdar ve idareciler) hep ona karşı doğrulmuşlardı (ona boyun eğmişlerdi). Geriye sadece Şam'daki Gassan kralı kalmıştı. Onun bize hücum edeceğinden korkardık.

 

Bir gün ansızın ensardan olan o arkadaşının gelip: Bir iş oldu, dediğini duyuverdim. Ben ona: Olan ne, Gassanlı mı geldi yoksa, diye sordum. O: Bundan daha da büyük. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımlarını boşadı, dedi.

 

Hemen onun evine gittim. Hepsinin hücrelerinden ağlama sesleri geliyordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de birkaç basamakla çıkılan yüksekçe odasına çıkmıştı. Odanın kapısında da onun hizmetçisi vardı. Hizmetçisine gidip: Huzura girme m için bana izin iste, dedim. Bana izin verdi, ben de içeri girdim.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir hasır üzerinde ve hasırın böğründe iz bırakmış olduğunu gördüm. Başı altında içi lifte dolu deriden bir yastık vardı. İçeride tabaklanmamış birkaç hayvan postu ile tabaklamakta kullanılan bir miktar karaz (mazı ağacı yaprağı) vardı. Hafsa'ya ve Ümmü SelemeIye söylediklerimi ona naklettim. Üm mü Seleme'nin de bana ne şekilde cevap verdiğini anlattım.

 

Rasulultah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun üzerine güldü ve yirmi dokuz gün kalıp sonra indL"

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد: حدثنا هشام: أخبرنا معمر، عن الزُهري: أخبرتني هند بن الحارث، عن أم سلمة قالت:

 استيقظ النبي صلى الله عليه وسلم من الليل، وهو يقول: (لا إله إلا الله، ماذا أنزل الليلة من الفتنة، ماذا أنزل من الخزائن، من يوقظ صواحب الحجرات، كم من كاسية في الدنيا عارية يوم القيامة). قال الزُهري: وكانت هند لها أزرار في كميها بين أصابعها.

 

[-5844-] Zühri'den, dedi ki: Bana Haris kızı Hind, Ümmü Seleme r.a.a'dan şöyle dediğini haber vermiştir: "Nebi geceleyin:

 

Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah bu gece fitnelerden neler neler, hazinelerden neler neler indirdi! Bu hücrelerindeki kadınları kim uyandıracak? Dünyada nice giyimli kadın vardır ki kıyamet gününde çıplak kalacaktır, diyerek uyandı."

 

Zühri dedi ki: "Hind'in elbisesinin iki yeninde, parmaklan arasında düğmeleri vardı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, elbise ve yaygılarda darlık çıkarmaksızın bulduğu ile yetinirdi." Başlıkta yer alan "darlık çıkarmaksızın bulduğu ile yetinirdi" (anlamı verilen) "yetecevvezu" lafzı, muayyen bir türe münhasır kalarak daraltmayıp geniş tutardı ya da nefis ve değerli olanı isteyerek darlığa sebep olmazdı. Aksine mümkün olan ve bulunabileni kullanır, onunla yetinil'di, demektir. Bu hadise dair açıklamalar yeteri kadarıyla Talak bölümünde (4913.hadiste) geçmiş bulunmaktadır. Bu hadisin burada zikredilmesinden maksat, onun hasır üzerinde ve baş! altında da içi lif dolu bir yastığın bulunduğunu anlatan ibarelerdir.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "eziyet hususunda önce ona söyledim." Yani Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i rahatsız etmemesi açısından onu uyardım, onu rahatsız etmek sebebiyle gelebilecek ceza konusunda onu korkuttum, demektir.

 

"Dünyada giyimli nice kadın var ki, kıyamet gününde çıplaktır." İbn Battal dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, hazinelerin inişi ile birlikte fitneyi söz konusu ederek fitnenin hazineler sebebiyle ortaya çıktığına işaret etmektedir. Aynı şekilde bir işte orta yolu izleyip mutedil olmak, fazla şey istemekten daha hayırlıdır ve fitneden daha çok koruyucudur.

 

Ümmü Seleme'nin rivayet ettiği bu hadisin başlığa uygunluğu ise, kadınların ahirette çıplak kalmamaları için vücutlarını, niteliklerini gösteren ince elbiseleri giyinmekten sakındırması ciheti iledir.

 

ez-Zühri'nin, Hind'den naklettiği husus da bunu desteklemektedir. Ayrıca bunda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in altını gösterecek şekilde ince elbiseler giymediğine de işaret vardır. Çünkü o avretin ortaya çıkması dolayısıyla bu tür elbiseleri giyinmekten sakındırdığına göre, kemal niteliğine sahip olmak diğerlerine göre daha uygundur.

 

"ez-Zühri dedi ki: Hind'in parmakları arasında elbisesinin yeninde düğmeleri vard!." Yani Hind elbisesinin yenıerinin geniş olması sebebiyle, vücudundan herhangi bir şeyin görünüp "giyimli, fakat çıplak" buyruğunun kapsamına girmemek için yenıerini düğmelerle ilikliyordu.