EK SAYFA – 1948-2
باب: الثياب
الخضر.
23. YEŞİL ELBİSELER
حدثنا محمد
بن بشار:
حدثنا عبد
الوهاب:
أخبرنا أيوب،
عن عكرمة:
أن
رفاعة طلق
امرأته،
فتزوجها عبد
الرحمن بن الزبير
القرظي، قالت
عائشة: وعليها
خمار أخضر،
فشكت إليها
وأرتها خضرة
بجلدها، فلما
جاء رسول الله
صلى الله عليه
وسلم،
والنساء ينصر
بعضهن بعضاً،
قالت عائشة:
ما رأيت مثل
ما يلقى
المؤمنات؟ لجلدها
أشد خضرة من
ثوبها. قال:
وسمع أنها قد
أتت رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، فجاء
ومعه ابنان له
من غيرها،
قالت: والله
ما لي إليه من
ذنب، إلا أنَّ
ما معه ليس
بأغنى عني من
هذه، وأخذت
هدبة من
ثوبها، فقال:
كذبتْ والله يا
رسول الله،
إني لأنفضها
نفض الأديم،
ولكنها ناشز،
تريد رفاعة.
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم:
(فإن كان ذلك
لم تحلِّي له،
أو: لم تصلحي
له، حتى يذوق
من عُسَيلتك).
قال: وأبصر
معه ابنين له،
فقال: (بنوك
هؤلاء). قال: نعم،
قال: (هذا الذي
تزعمين ما
تزعمين،
فوالله، لهم
أشبه به من
الغراب
بالغراب).
[-5825-] İkrime'den rivayete göre "Rifaa hanımını
boşamıştı. Abdurrahman b. ez-Zubeyı.' el-Kuraz1 onunla evlendi. Aişe dedi ki:
Üzerinde yeşil bir başörtüsü vardı. Aişe'ye şikayette bulunarak derisi
üzerindeki bir morarmayı da göstermişti. -(İkrime dedi ki) kadınlar
birbirlerine destek olurlar.-
Aişe dedi ki: Ben mu'min kadınların çektikleri gibisini görmedim.
And olsun ki kadının derisi elbisesinden daha yeşildi. (Araplar morarmayı yeşil
ile anlatırlar.)
İkrime dedi ki: Kocası, karısının Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e gittiğini işitti.
O da bunun üzerine başka bir kadından olma iki oğlunu da
beraberinde getirerek geldi. Kadın: Allah'a yemin ederim, benim bunu
gerektirecek bir günahım yoktur. Ancak onunla beraber olan şey, benim
ihtiyacımı bundan daha fazla giderebilecek durumda değildir, dedi -ve bu arada
üzerindeki örtünün bir saçağını tutup gösterdi.-
Kocası bunun üzerine: Ey Allah'ın Rasulü, Allah'a yemin ederim ki
yalan söyledi. Ben onu deri silkeler gibi silkeliyorum. Fakat o bana karşı
koyuyor. Rifaa'yı istiyor, dedi.
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sefer: Eğer böyle bir
şey varsa şimdiki kocan senin balcağızını tatmadıkça sen ona helal olmazsın ya
da ona varman uygun olamaz, buyurdu.
(İkrime) dedi ki: Rasulullah Abdurrahman ile beraber iki oğlunu
görünce, bunlar senin oğulların mıdır, dedi. O, evet dedi. Allah Rasulü: Sen bu
adam hakkında mı o dediğin iddialarda bulunuyorsun. Allah'a yemin ederim ki bu
çocukların babalarına benzemesi, karganın kargaya benzemesinden daha fazladır,
buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Battal dedi ki: Yeşil elbiseler cennet elbiselerindendir.
Şeref olarak da bu onlara yeter.
Derim ki: EbU. Davud, EbU. Rimse yoluyla: "Onun Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem üzerinde iki yeşil burde görmüş" olduğuna dair
birhadis rivayet etmiştir.
"Ki kadınlar birbirlerine destek olurlar." Bu bir ara
cümlesi olup İkrime'nin sözüdür. Vuheyb b. Halid, Eyyub'dan diye naklettiği
rivayetinde bunu açıkça söylemiştir. Rivayetinde "derisi, başındaki
örtüden daha yeşildi" ibaresinden sonra bunu ifade etmiştir.
el-Kermani dedi ki: Derisinin yeşilliği (moriuğu) kadının
zayıflığından yahut da kocasının onu dövmesinden ileri gelmiş olabilir.
Ama olayın anlatılışı ikincisinin tercih edilmesini
gerektirmektedir.
"Sen ona helal olamazsın ya da ona varman uygun
düşmez." el-Kermani'nin naklettiğine göre bazı rivayetlerde "ona helal
olamazsın" ibaresini (cezm edat! geldiğinden nun düşmesi gerektiği halde
düşmemiş olarak yazıldığını söz konusu ederek) izah etmeye, açıklamaya
koyulmuştur.
Allah Rasulü kadına bu cevabı vermekle kadının: "Onun
beraberindeki ancak bu saçak gibidir" sözü ile Allah Rasulü: "Sen
onun balcağızından tatmadıkça" sözünün birarada açıklanması özetle
şöyledir: Allah Rasulü böylece kadının iddiasım reddetmiş olmaktadır. Evvela
kocasının karısını deri silkeler gibi silkelediği şeklindeki iddiasını doğrulamış
olmakta, ikinci olarak da beraberinde bulunan iki çocuğunu doğru söylediğine
delilolarak göstermektedir.
"Onun hakkında böyle bir iddiada bulunuyorsun" sözü de
kadının kocası hakkındaki kısırlık iddiası ile ilgili bir kinayedir.
باب: الثياب
البيض.
24. BEYAZ ELBİSELER
حدثنا إسحق
بن إبراهيم
الحنظلي:
أخبرنا محمد بن
بشر: حدثنا
مسعر، عن سعد
بن إبراهيم،
عن أبيه، عن
سعد قال:
رأيت
بشمال النبي
صلى الله عليه
وسلم ويمينه رجلين،
عليهما ثياب
بيض يوم أحد،
ما رأيتهما قبل
ولا بعد.
[-5826-] Sa'd'dan, dedi ki: "Uhud günü Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in solunda ve sağında, üzerlerinde beyaz elbiseler
bulunan iki adam gördüm. O ikisini de ne daha önce görmüştüm, ne de sonra
gördüm."
حدثنا أبو
معمر: حدثنا
عبد الوارث،
عن الحسين، عن
عبد الله بن
بريدة، عن
يحيى بن يعمر
حدثه: أن أبا
الأسود
الديلي حدثه:
أن أبا ذر رضي
الله عنه
حدثه: قال:
أتيت
النبي صلى
الله عليه
وسلم وعليه
ثوب أبيض، وهو
نائم، ثم
أتيته وقد
استيقظ، فقال:
(ما من عبد قال:
لا إله إلا
الله، ثم مات
على ذلك إلا دخل
الجنة). قلت:
وإن زنى وإن
سرق؟ قال: (وإن
زنى وإن سرق).
قلت: وإن زنى
وإن سرق؟ قال:
(وإن زنى وإن
سرق). قلت: وإن
زنى وإن سرق؟
قال: (وإن زنى
وإن سرق على
رغم أنف أبي
ذر).
وكان أبو ذر
إذا حدث بهذا
قال: وإن رغم
أنف أبي ذر.
قال أبو عبد
الله: هذا عند
الموت، أو
قبله إذا تاب
وندم، وقال:
لا إله إلا
الله، غفر له.
[-5827-] Ebu Zerr r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem uyurken, üzerinde beyaz bir elbise bulunduğu halde
yanına gittim. Daha sonra yanına gittiğimde uyanmıştı. Dedi ki: La ilahe illallah
deyip de daha sonra bu hal üzere ölen bir kul, muhakkak cennete girer.
Ben: Zina etse ve hırsızlık yapsa dahi mi, dedim. O: Zina etse ve
hırsızlık yapsa dahi, dedi. Ben yine: Zina etse ve hırsızlık yapsa dahi mi,
dedim. O: Zina etse ve hırsızlık yapsa dahi, buyurdu.
Ben tekrar: Zina etse ve hırsızlık yapsa dahi mi dedim. O yine:
Ebu Zerr'in burnu yere sürtünse dahi zina etse ve hırsızlık yapsa bile,
buyurdu."
Ebu Zerr bu hadisi naklettiği zaman: "Ebu Zerr'in burnu yere
sürtünse dahi" derdi.
Ebu Abdullah (el-Buhari) dedi ki: "Bu, ölüm esnasında ya da
daha önce tevbe edip pişman olması ve la ilahe illallah demesi halinde
böyledir. O takdirde ona mağfiret olunur."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Beyaz elbiseler." Ahmed, Sünen sahipleri ve sahih
olduğunu belirterek Hakim, Semura'dan merfu' olarak şu hadisi rivayet
etmişlerdir: "Size beyaz elbise giymenizi tavsiye ederim. Onları giyiniz.
Çünkü onlar daha hoş ve daha temizdir. Ölülerinizi de onlarla
kefenleyiniz."
Başlıkta yer alan iki hadisten birincisi Sa 'd b. Ebi Vakkas'ın
rivayet ettiği bir hadis olup daha önce Uhud gazvesinde de geçmişti. Orada bu
iki adamın adı da verilmekte, bunların birisinin Cebraiı, diğerinin
Mikailolduğu belirtilmektedir.
"Ebu Zerr'in burnu yere sürtünse dahi" tabiri toprağa
sürtünürcesine zelil olsa dahi, demektir.
Buhari'nin "bu, ölümden önce yahut ölüm esnasında tevbe
etmesi halinde böyledir" sözü küfürden tevbe etmesi "ve pişman
olması" demektir. Bu sözleri ile "la ilahe illallah deyip, sonra da
bu hal üzere ölen bir kul muhakkak cennete girer" buyruğunu açıklamak istemiştir.
Buhari'nin bu işaretiyle anlatmak istediklerinin özeti şudur:
Hadis, Rabbini tevhid edip hadiste kendisine işaret edilen günahlardan tevbe
etmiş olarak ölen kimse hakkında yorumlanır. Bu hadis ile böyle bir kimseye
cehenneme uğramaksızın cennete girmesi vaat edilmiş bulunmaktadır ve bu, ehl-i
sünnetin ittifakı ile Allah'ın haklarını ilgilendiren hususlardandır. Kul
hakları söz konusu ise çoğunluğun görüşüne göre onları sahiplerine vermek
şarttır. Bunun da birincisi gibi olduğu söylenmiştir. O durumda yüce Allah, hak
sahibini dilediği şekilde mükafat1andırır.
Sözü geçen günahları işleyip de tevbe etmeksizin ölene gelince,
hadisin zahirinden anlaşıldığına göre, o da bu kapsama dahildir. Ama ehl-i
sünnetin görüşüne göre Allah'ın meşletine bağlıdır. (Dilerse onu cehennemde
günahı kadar azaplandırır, dilemezse azaplandırmaz.) Buna Ubade b. es-Samit'in
daha önce İman bölümünde geçmiş olan hadisi de delil teşkil etmektedir. Çünkü
orada şu ifadeler yer almaktadır: "Kim de bu günahlardan bir şey işlemiş
olarak gelirse, eğer dünyada bunların cezası ona verilmemiş ise işi yüce
Allah'a kalmıştır. Dilerse onu cezalandırır, dilerse onuaffeder."